KOMİSYON KONUŞMASI

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkür ederim.

Ben de 2018 diğer bulgularından 8.2.1 üzerine konuşacağım.

Çay stoklarının bir an önce satılmasıyla ilgili Sayıştay önerisini tekrar etmiyorum ama değerlendirdiğim kısım şu: ÇAYKUR'un depolarında bulunan çay miktarı çok fazla ve son iki yılda gerçekleşen stok miktarları ÇAYKUR'un neredeyse bir yıllık satışına eşit kuru çay stoku bulunuyor. Hatta öyle ki ÇAYKUR bir yıl hiç çay yaprağı alımı yapmasa mevcut ürün stokunu ancak eritebilecek durumda. Hâl böyleyken Sayın Genel Müdürümüz de sunumunda Pakistan'la ilgili çay stoklarının eritilmesi konusunda yaptığı çalışmalardan bahsetti ama sadece temenni çerçevesinde kaldığını gördüm. Sonuçta 2018 bulgusu içinde bulunan ve üç yıldır elinizde bulunan stoklarla ilgili bu konuda gerek siyasilerden gerek büyükelçilik nezdinde Pakistan'dan sadece temenni tarzında kalınarak, sadece düşünce tarzında kalarak bu satışın gerçekleşeceğini umut etmekle böyle bir politika yürütülüyorsa ÇAYKUR'un neden zarar ettiği de çok açık belli oluyor.

Ayrıca, ÇAYKUR'un elinde stoklar fazla ama ülkemize Rize gümrüğünden bile ithal çay girişi yapılıyor. Bir de önüne geçilemeyen kaçak çay sorunu var. Bu Güneydoğu'da anladık, hadi bir nebze oradaki damak tadı çerçevesinde diyebiliriz ama mesela, geçtiğimiz yıl Rize'de bir trafik kazasında ortaya çıkan, devrilen tırda 21,2 ton kaçak kuru çay olduğu tespit edilmiş, şayet tır kaza yapmasa 21,2 ton kaçak kuru çay paketlenerek yurt içindeki ucuz ürün satan büyük market zincirlerine verilecekti. Bu tespit edilen bir konu. Bir de ayrıca bunun tespit edilmeyen kısmı da mutlaka vardır.

ÇAYKUR'un stokları kadar büyük paralar harcadığı ve vazgeçtiği ya da akıbetinin ne olduğunu bilmediğimiz projeleri söz konusu. Mesela, bu Stevia'yla ilgili, Rize şekeri konusunda rasyonel olmayan bu çalışmayla ilgili, bu projeden vazgeçildiğini tahmin ediyoruz ama bu projeleri bu şekilde getiren, bu önerileri veren kişilerle ilgili herhangi bir soruşturma açıldı mı muamma.

Yine, bize dağıtılan ÇAYKUR'un sunum dosyasında bu projeyle ilgili bir bilgi olmadığı gibi "JP53" diye bir projesi söz konusuydu ÇAYKUR'un. JP53 neydi? Beyaz çay ekstrasından üretilecek, kanser hastalarına ümit olacak diye duyuruldu. Bu proje için defalarca Japonya'ya gidip gelindi. Kurumun resmî sitesinde kapsamlı açıklamalar yapıldı. Projeye 600 bin dolar para ayrıldı, 240 bin dolar para ödendi, geri kalan 362 bin dolar ödenmemiş. Kanser hastalarına umut olacak diye reklamı yapılan bu çay Japonya'da depolarda beş ay boyunca bekletildi ama parası ödenmediği için Japonya çayı vermedi. JP53 projesine ilişkin Sayın Genel Müdürün sunum dosyasında hiçbir bilgiye yer verilmediğine göre muhtemelen bu projeden de vazgeçildiğini anlıyoruz. Vazgeçilmediyse de en azından kendisinden bu konuda bilgi istiyoruz.

Rutubet sınırına yaklaşan, depolarda çürümeye terk edilen çaylar pazarlama yetkisi olduğu hâlde bu yetkinin ÇAYTAŞ üzerinden kullanılması, ÇAYTAŞ adına ödenen depo kiraları, ÇAYTAŞ'ın üretimini yaptırdığı ancak finansal problemlerinden ötürü alamayıp ihraç edemediği son kullanma tarihi geçmiş çaylar ÇAYKUR'un zarar tablolarından birkaç başlık. Bununla beraber ÇAYKUR dünyanın en çok çay tüketen ülkesinde çay satmak için, 2019 yılında reklam için 36 milyon lira, fuar ve festivaller için etkinliklere 896 milyon lira harcamış.

Yine, temperli kulplu cam bardak için reklamasyon niyetine 5 milyon 250 bin lira ödeme yapılmıştır. Yanında dağıtılan şemsiyelere, dağıtılan takvimlere bakarsak ÇAYKUR'un satışı artırmak yerine zararı artırdığını gözlemliyoruz. Bu konuda stokların ve zararın azaltılması için herhangi bir çaba yerine, aksine bu zararlar hâlâ devam etmekte. Bu zihniyetin de bu şekilde devam ettiğini görmekteyiz. Bu projenin ne olduğunu soruyorum.

Teşekkür ederim.