| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (ÇAYKUR), 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 06 .04.2021 |
AHMET KAYA (Trabzon) - Teşekkür ederim.
Değerli Genel Müdürüm, değerli yönetici arkadaşlar; sizlerin de bildiği bir mesele var. Şimdi, çay üreticilerimiz yaş çay bedellerini bankalardan alıyorlar ve bu para yıllık olarak yaklaşık 3,5; eski parayla katrilyon düzeyinde bir para. Fakat bu para karşılığında çay üreticilerimize promosyon hakları verilmiyor. Daha önce de bu konuyu ben gündeme getirmiştim, burada bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Yani emeklilerimiz bankadan maaşlarını aldıklarında, biliyorsunuz, bankalar bu maaşlarını almaları karşılığında emeklilerimize promosyon haklarını veriyorlar. Ama on binlerce çay üreticisi bu banka promosyonlarını maalesef alamıyor. Bence bu bir hak, bu haklarını almaları konusunda... Bu dönem güçlü bir yönetim kurulu oluştu, yeni atamalar yapıldı, sizin asaleten atamanız yapıldı Sayın Genel Müdürüm, bu meseleyi artık çözelim istiyorum yani ortada bir haksızlık var. Üreticinin hakkı olan bu paraları bankaların yemesine müsaade etmemek lazım çünkü benzer örnekleri çok, sizler de biliyorsunuz. Biz de alıyoruz mesela, promosyon alıyoruz bankalardan, emekliler alıyor, maaşını bankalardan alan herkes promosyon alıyor ama çay üreticileri bu hakkı alamıyor. Yani bunu rica ediyorum, bu ödemeleri yaptığınız bankalarla konuşarak çay üreticilerinin hakkı olan, anasının ak sütü gibi hakkı olan o promosyon haklarını almaları konusunda bu dönem yapılması gerekeni lütfen yapalım diye rica ediyorum.
Bunun dışında Sayın Genel Müdürüm, özellikle bu konuya dikkat etmenizi sizlerden rica edeceğim. Kurum içerisinde çok sayıda çalışan insan var, ÇAYKUR sayesinde ekmek yiyen insan var. Bu çalışanların bazılarını ben sosyal medyada dikkatimi çektiği için takibe aldım. Bir tanesi var, ismi bende var, böyle bir saygısızlığı sizlerin de bizlerin de kabul edebilme şansı yok diye düşünüyorum. Yaptığı paylaşımlara bir bakarsanız, bu adam ÇAYKUR gibi bir kurumdan maaş alıyor, ekmek yiyor fakat sosyal medya hesaplarına baktığınız zaman a'dan z'ye Cumhuriyet Halk Partisine, bizlere, Sayın Genel Başkanımıza hakaret içerikli mesajlar var. Şimdi, ben bütünü üzerinde çalışma yapıp bu adamları tek tek ifşa edip bunlarla uğraşmak istemiyorum ve sizden rica ediyorum, çalıştırdığınız bu personele bir genelge yayınlayarak "Arkadaşlar, sizin vazifeniz, temsil ettiğiniz bir kurum var, temsil ettiğiniz bir kitle var, üreticiler var, buradan ekmek yiyorsunuz, siyaset yapmak sizin işiniz değil, eğer siyaset yapmak istiyorsanız istifa edin, gidin, siyasete soyunun..." Ama o kurum bünyesinde çalışıp da Sayın Genel Başkanımıza, bizlere, partimize laf söyleyen adamlara bizim de söyleyecek sözümüz var diye düşünüyorum. Sizlerden rica ediyorum, buna lütfen mâni olun. Bu tür adamların sayısı ÇAYKUR'da çok. İsim var bende, isterseniz size verebilirim. Sosyal medya hesabına girdiğiniz zaman sizin de tasvip etmeyeceğiniz, kabul etmeyeceğiniz paylaşımları var. Onların görevi siyaset yapmak değil, bu kuruma hizmet etmek. Bunu lütfen kendilerine hatırlatın.
Diğer bir konu Sayın Genel Müdürüm, 2 genel müdür yardımcısı atandı yakın bir geçmişte, boşluk vardı. Tekrar hayırlı olsun diyorum, başarılar diliyorum. Fakat ÇAYKUR'un yazılı olmayan birtakım kuralları vardı geçmişten bugüne, o kurallar da çay üretilen illeri temsilen birer genel müdür yardımcısı atama durumu vardı. İşte çay üretilen illerimiz Rize, Rize'den sonra Trabzon, Trabzon'dan sonra Artvin, Giresun gibi illerimizi temsilen, oradaki çay üreticilerimizi temsilen birer genel müdür yardımcısı atanırdı, böyle bir yazılı olmayan kuralı vardı ÇAYKUR'un. Sayın Sütlüoğlu'yla bu kural bozuldu onun döneminde, siz de buna devam ediyorsunuz gibi. Yani ben Trabzon'da çay üreticisi arkadaşlarla konuştum. Çayın en çok üretildiği 2'nci il Trabzon, biliyorsunuz, birçok ilçemizde üretiliyor. Gönül isterdi ki atanan genel müdür yardımcılarından bir tanesi Trabzonlu çay üreticilerini temsilen Trabzon'a verilmeliydi. Yani çay üreticilerimizin de bu yönde bana ilettiği düşünceleri var, benim de katıldığım, destek verdiğim ve olmasını istediğim bir şeydi. Muhtemelen kurum içinde çalışan liyakat sahibi bir Trabzonlu bulamadınız, bulsaydınız genel müdür yardımcısı olarak atardınız diye düşünüyorum. Bulamadınız mı, yoksa başka etkenler mi devreye girdi?
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Hepsi üst görevlere verildi.
AHMET KAYA (Trabzon) - Evet, bu bizi üzdü, onu söyleyeyim.
Bunun dışında Sayın Genel Müdürüm, bildiğimiz gibi, ÇAYKUR'un stoklarında ciddi miktarda çay var. Yani bir sene çay almasak ÇAYKUR'un stoklarındaki çayın Türkiye'nin çay ihtiyacını karşılayabileceği raporlara da yansıdı aslında. Yani stoklarımızda çayımız var, mutlaka var. Hiç mi yok Sayın Genel Müdürüm, stoklarda hiç mi çay yok? Bütün çayı sattık mı? Yani şu an stoklarımızda hiç mi çay yok?
ÇAYKUR GENEL MÜDÜRÜ YUSUF ZİYA ALİM - 60 bin ton, yılda 132 bin ton satıyoruz.
AHMET KAYA (Trabzon) - Ha, 60 bin ton çayımız var, tamam. Var yani stoklarımızda çayımız var.
Şimdi, bakın, geçenlerde bir Cumhurbaşkanı kararı yayınlandı. Karar elimde, 2021/163 sayılı Karar. Sayın Genel Müdürüm, bir Cumhurbaşkanlığı kararı yayınlandı, 2021/163 sayılı Karar. Çay üretiminde bizimle kıyaslanmayacak ölçüde az çay üreten Azerbaycan'dan 300 ton çay alımı bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla ilan edildi. Yani gerçekten yadırgadığımı, garipsediğimi ifade etmek istiyorum. Bizim depolarımızda çay dururken, yerli ve millî çayımız dururken Azerbaycan'dan niye çay aldık? Birisi bunu bize izah etsin Allah aşkına. Başka ülkelerden de zaman zaman, hem de gümrük vergisiz çay alıyoruz. Bunun gerekçesi nedir? Bunu ben anlama güçlüğü çekiyorum, yanlış buluyorum. Bunun gerekçesinin ne olduğunu da açıkçası merak ediyorum. Bizim bilmediğimiz bir sebebi mi var? Bizim çayımız dururken niye biz Azerbaycan'dan çay ithal ediyoruz? Az-çok, niye?
Bunun dışında, çay kanunundan bahsettik, çay kanunun acil ve ertelenemez bir ihtiyaç olduğunu dile getirdik. Tabii, bunu söylerken, yapılacak kanunun özellikle bu taban fiyat konusunu çözmesi gerektiğini düşünüyoruz, ayrıca bu kota ve kontenjan konusunda yaşanan sıkıntılara da çare olması gerektiğini düşünüyoruz. Şimdi, bir taban fiyat açıklanıyor... Taban fiyat bir ürüne devletin koyduğu en alt fiyattır, doğru mu Sayın Genel Müdürüm? Fakat bu taban fiyat maalesef tavan fiyat oluyor, en yüksek fiyat oluyor ve o kota nedeniyle fiyatlar maalesef bunun çok çok altına düşüyor. Böyle bir garabet var. Hatta ben bu konuda bir kanun teklifi de hazırladım, verdim yani açıklanan bu taban fiyatın altında çay alımına izin verilmemesi yönünde. Denebilir ki "Serbest piyasa var, piyasa kurallarına uygun değil." Fakat çay üreticisinin korunabilmesinin de başka bir yolu, yöntemi yok, maalesef böyle bir kısır döngü içindeyiz. O nedenle, bu meselenin de ciddiyetle ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Yani o konan taban fiyatın altında piyasada çay alımına mâni olacak düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Taban fiyat diyoruz, en alt fiyat olarak nitelendiriyoruz ama o taban fiyat tavan oluyor, bütün fiyatlar oradan en yüksek fiyat oymuş gibi onun çok çok altına iniyor ve üretici ciddi mağduriyetler yaşıyor.
Bunun dışında gübre konusu, destekleme konusu var. 13 kuruş kilograma verdiğimiz destekleme var kurum olarak. Bu destekleme paralarının biraz daha erken verilmesi yönünde de yine üreticilerin bir talebi var, muhtemelen sizlere de ulaşmıştır. O talebin gerekçesi de şu: İşte, gübreleme dönemine yetiştirelim, gübre alacak paramız yok, ekonomik sıkıntılar belli. Dolayısıyla, gübre destekleme paralarının biraz daha erkene, biraz daha erken ödenmesinde fayda olduğu konusunda üreticilerin de düşünceleri var.
Tabii, kaçak çay konusu var. Yıllık 50 ile 70 bin ton arasında bir kaçak çayın ülkemize girdiği ve bu kaçak çayların giriş sebebinin de işte, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde yaşayan insanlarımızın aroması nedeniyle, o sertliği nedeniyle o çayı tercih ettiği yönünde. Dolayısıyla, buradan yola çıkarak o sertlikte, o aromada biz ÇAYKUR olarak çay üretemiyor muyuz? Üretebiliyorsak, belki, hani onu piyasaya sunduğumuzda o insanların bu kaçak çay konusundaki talepleri azalabilir. Ayrıca, kaçak olarak elde edilen çayların TASİŞ eliyle ihaleyle satıldığını biliyoruz, doğrudur değil mi Sayın Genel Müdürüm?
Yani, bunun da önüne geçilmesi lazım o çayların piyasaya satışına izin verilmemesi lazım, bu çayların ÇAYKUR'da kalması lazım, o çayların akıbetine ÇAYKUR'un karar vermesi lazım. Adam o kaçak çayı, işte, gümrükte yakalanan kaçak çayı alıyor, belki harmanlıyor, bir şeyler katıyor ve onu piyasaya sunuyor. Buna mâni olmak lazım, ÇAYKUR'un çayını korumak lazım diye düşünüyorum.
Söylenecek çok şey var ama şimdi, iktidar grubu burada yokken biz bir oylama isteriz. O yüzden kısa keseyim, bitireyim istiyorum.
Sizlere çalışmalarınızda başarılar diliyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Kaya.
AHMET KAYA (Trabzon) - Başkanım oylama isteyeceğiz, nerede bu iktidar?