KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Biz de teşekkür ederiz.

Behiç Bey, size söz vermeden önce kendim söz almak istiyorum müsaadenizle.

Şimdi, efendim, tabii orman teşkilatı Türkiye'nin en güçlü orman teşkilatı, hakikaten güçlü teşkilatlardan birisi ve köklü bir teşkilat. Bu sene herhâlde 180'inci yılını mı kutluyorsunuz?

ORMAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MEHMET ÇELİK - Bu sene 182.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Yani netice itibarıyla çok köklü bir teşkilat. Esasen, bu teşkilat da çok değiştirildi yani bir ara Tarım ve Orman Bakanlığı, sonra Orman Bakanlığı oldu, Çevre ve Orman oldu, Orman Su İşleri oldu vesaire ve şimdi tekrar Tarım ve Orman oldu. Böyle değişiklikler yapılması zor değil. Orman teşkilatı hakikaten Türkiye'nin yaklaşık yüzde 27'sini kontrol ediyordu ama şimdi benim aldığım bir kararla artık Türkiye'nin tamamında 23 milyar hektardan sorumluyken şimdi 78 milyon hektardan yani Türkiye'nin tamamından sorumlu. Neden? Çünkü her tarafta, okul bahçelerinden hastane yollarına kadar, mezarlıklara kadar, yol kenarlarına kadar çalışma yapıyor.

Bir de arkadaşlar uzun olduğu için anlatmadılar. Yaklaşık 41 civarında eylem planı var; Çevreci Eylem Planı, Defne Eylem Planı, onların kitapçıklarını da gönderirseniz memnun olurum.

ORMAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MEHMET ÇELİK - Göndeririz.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Kestaneyle ilgili eylem planları yani pek çok eylem planı var, bunların ben detayına girmeyeyim. Bir kere orman alanları arttı mı artmadı mı?

Şimdi, efendim, burada şunu çok açıklıkla net olarak söylüyorum. Daha önce orman kadastrosu vardı, sadece ormanlık alanlarla ilgili çalışma yapardı ama Tapu ve Kadastroyla bir bağı yoktu. Sonra biz özellikle dedik ki... Bir ara Sayın Genel Müdüre ben ilk Bakan olduğum zaman "Ne kadar ormanın var?" dediğim zaman "Şu kadar." dedi, dedim ki "Nerede tapusu?" Tapusu deyince şaşırdı. Sonra biz, Tapu ve Kadastroyla birlikte çalışarak orman alanlarını net tespit ettik ve artık tapusu olan bir yere başka herhangi bir vatandaşın falan tecavüz etme ihtimali yok yani. Şu anda, ben hatta ayrılırken Orman Genel Müdürlüğüne yaklaşık yüzde 85'inin tapusunu teslim ettim, "Bunları tam koruyacaksın." diye, diğerleri de tamamlanıyor; bir kere bunu belirteyim. Tapusu var, artık orman alanları hakikaten çok iyi korunuyor, artık tapuyla ne kadar arttığı da belli, bu size ispat edilebilir.

Efendim, 2/B konusuna gelince, bakın, 2/B konusu ta 1981 yılından beri bütün hükûmetlerin, bütün muhalefetin "çözelim" dediği çözemediği bir problemdi ama niye çözülemiyordu? Kusura bakmayın, o zaman orman teşkilatı, orman kadastrosu var, 2/B alanlarını şöyle rastgele çiziyordu. Ben "Bu olmaz." dedim. 2/B alanlarının sınırları belli olacak ve bunu Tapu ve Kadastro ile özellikle Millî Emlak Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü ve Bakanlıklar hep birlikte oturup bunların hak sahipleri kimdir, nedir, hangi alan işgal edilmiş, orman vasfını hangisi kaybetmiş... Hatta "31/12/1981 tarihinden önce orman vasfını kaybetmiş olan" Anayasa'nın amir hükmü, Anayasa gereğince hakikaten biz bunu gece gündüz çalışarak hatta 2/B Kanununu çıkarken bütün grupları, CHP Grubunu da MHP Grubunu da bütün grupları davet ettik, onlarla birlikte kanunu hazırladık ve gerçekten mükemmel bir kanun çıkardık. Orman vasfını kaybetmiş yerler, bunlar vatandaşlara devredildi, bu tamamen çok hassas bir şekilde yapıldı; bunu özellikle vurgulayayım. Zaten tespitler de daha önce tespit edilmişti.

Turizme gelince; efendim, kanun gereğince turizme tahsis edilen yerler -yok turizmden sonra orman yeri değil falan diye...- onlar gene ormanlık alan olarak kabul ediliyor, kati suretle belli bir sürede tahsis ediliyor, orası ormanın, başka bir kuruma devredilmiyor. Böyle bir yanlışlık var. Yani sizin dediğiniz gibi varsa bize söyleyin, orman teşkilatına söyleyelim; böyle bir şey olamaz. Turizme tahsis ettik "Ya, burası turizm alanı olmaz." dedi sonra Millî Emlaka devredildi sonra da burası başka..

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Ben, Sayın Genel Müdüre vereceğim. Başka örnekler de var.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Verin onu inceleyelim. Böyle bir şey olmaması lazım.

Efendim, özellikle, tapu işleminden sonra ormanların yağmalanması da bitti çünkü sınırları ülke koordinat sistemine göre belli yani onu özellikle vurgulamak istiyorum.

Bir de efendim, madenlerle ilgili konuşuldu. Bakın, madenlerle ilgili, benim Bakanlığım zamanında maden izni verilirken bütün madencilerden Rehabilitasyon planları hazırlaması şeklinde bir yönetmelik hazırladım, bir tamim yayınladım. Yani şunu düşünmeyin...

MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Bakanım, nasıl rehabilite edeceksiniz Kaz Dağları'nı? Yüzlerce yıllık çam ağaçları kesilmiş.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim, müsaade eder misin? Kaz Dağları Millî Parkı, oraya hiçbir şekilde müsaade edilmiyor. Bir yanlışlık var, onların detayına girerim.

Şimdi arkadaşlar biliyorlar. Madenci izin almaya gelmeden önce -ilk yönetmelik çıkardığımızda- şöyle uydurma bir şey çıkarmışlar. Ben "Yok." dedim, maden mühendisleri ile orman mühendislerinin birlikte hazırlayacağı bir rehabilitasyon planı istiyoruz ve ciddi şekilde inceleniyor. Bir de bu alanlar benim bildiğim kadarıyla, en son rakam -arkadaşlar doğrusunu söylesin- toplam ormanlık alanın yüzde 1'i kadar madenciler için yer veriyoruz, çok büyük bir alan değil. Bir de bununla ilgili kesinlikle madencilik faaliyeti bittikten sonra bunların rehabilite edilmesi konusunda bir talimatname ver hatta rehabilitasyon eylem planları hazırlandı. İstanbul'daki pek çok alanda ondan size isteyen varsa onların nasıl rehabilite edildiğini göstersinler bunu özellikle vurgulamak istiyorum.

Tabii yangınlarla ilgili çok önemli çalışmalar yapıldı, arkadaşlarımız izah etsinler. Jale Nur Hanımefendi, Değerli Vekilim, kesilen alanla ilgili, hakikaten ormancılar o kadar hassas ki hangi ağacın kesileceği dahi tespit ediliyor. Ne kadar alandan, ne kadar ağaç kesileceği izin verilmeden önce belirleniyor, rehabilitasyon planlarına işleniyor, öyle rastgele kimse kesemez. Tabii orman muhafaza memurları da çok sıkı denetliyorlar bildiğim kadarıyla, bunu özellikle vurgulamak istiyorum.

Diğer konulara, arkadaşlarımız eksik kalan konulara cevap versinler ama önce Behiç Bey, milletvekilimiz söz istedi. Kısa olmak kaydıyla çünkü vakit çok geçti.

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Tabi, yok zaten...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bilemiyorum, diğer arkadaşlar da sunum yaparsa. Şimdi, biz tabii yirmi dakikalık bir sunum öngörmüştük, bir on dakikada da soru-cevap olsun şeklinde planlamıştık ama herkes rahatça konuşsun diye bunu aştık ama siz istiyorsanız sabaha kadar ben bekleyebilirim, ben dayanıklı bir adamım. Arkadaşlar bilir, biz gecenin üçüne kadar çalışma yapardık.

MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Başkanım, Komisyon üyeleri birbirini eleştirirse uzar. Biz, arkadaşımıza soruyoruz, bürokrat arkadaşımıza, cevabı Komisyon üyesinden geliyor; olmaz yani.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Peki efendim. Tamam, oldu efendim. Bundan sonra soru sorulsun, soruya cevap verilsin, oldu mu efendim?

Buyurun.

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum. İdare tarzınıza, nezaketinize özellikle vurgu yapmak istiyorum.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Estağfurullah, ne demek.

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Burada tabii biz...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Maksadımız en güzelini bulmak.

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Kuşkusuz. Yani o konuda hüsnüniyet sahibi bir insan olduğunuza kesinlikle inanıyorum. Sayın milletvekilimiz burada konuşurken...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Cihan Bey.