| Komisyon Adı | : | (10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar'ın, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum çalışmalarıyla ilgili Türkiye'deki durum ile Bakanlık olarak yapılan çalışmalar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 07 .04.2021 |
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Tabii, geride bıraktığımız 2020 yılı ülkemizi, hepimizi gerçekten her alanda perişan eden bir yıl oldu maalesef ki. Bir yandan Covid denilen bulaşıcı hastalık, bir yandan depremler, seller, yangınlar, hava kirliliği, kuraklıkla kuşatılmış durumdayız. Doğamız yok oluyor. Son yıllarda çevre katliamları arka arkaya geldi; suyumuz zehirlendi, havamız kirlendi, toprağımız bereketini yitirdi, tarım ülkesinde neredeyse tarıma hasret kaldık. Nedeni tüm ülkenin parsel parsel ranta peşkeş çekilmesi. Çevreyi talan eden birçok dev proje ÇED raporundan muaf tutuluyor. İnşaatçılar, madenciler, enerji şirketleri ülkenin hemen her yerini delik deşik ediyorlar. Ormanlar kesiliyor, göller, nehirler kurutuluyor, dağlar kazılıyor, ağaçlara, bitkilere ve hayvanlara yaşayabilecek bir alan bırakılmıyor. Bence abartmıyoruz. Açın Türkiye haritasını, Kaz Dağları'ndan Munzurlara, Uzungöl'den Salda'ya, Edirne'den Kars'a, Muğla'dan Trabzon'a kazılmadık, imara açılmadık yer bulamazsınız artık. Rakamlar o kadar kötü ki sadece 2020 yılında maden aramak için verilen ruhsat sayısı bine yakın, üstelik bunların bir kısmı siyanür kullanıyor; kuzeyden güneye, doğudan batıya çok yerde siyanürle altın ayrıştırılıyor. Kaz Dağları ne hâle geldi, hep birlikte gördük. Kömür zaten çok yerde baş belası ve doğamız ve insanlarımız zehirleniyor. Karadeniz'den Doğu Anadolu'ya altın, gümüş, bakır gibi metalik madenlerin vermediği zarar kalmadı; yabancı maden şirketleri Anadolu'da cirit atıyor. Peribacalarıyla tanınan Nevşehir'de, efsaneler dağı Sandras'da ve da Munzur'da yine maalesef insafsızca bir doğa talanı söz konusu.
Türkiye'de 2020 yılı maalesef çevreyi talan yılı olarak geçti. Peki, 2021'de umut var mı Sayın Bakan? Şu an itibarıyla maalesef diyoruz çünkü Türkiye'de birinci derecede çevreden sorumlu kurum Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şehircilik konusunda maşallah inşaat şirketi gibi. Kaç ev satıldı onun "tweet"i bile atılıyor ama konu çevreye gelince suspus çünkü çevre ile şehircilik asla bir arada yürümez, dünyada bir örneği de yok. Kapitalist sistemde şehircilik her zaman çevrenin katilidir; çevreye zarar verir, doğayı betona gömer. Bizim Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da maalesef ki dev sitelere birkaç karış bahçe yapılmasını, otoyol kenarlarına çiçek, fidan dikilmesini çevrecilik sanıyor, oysa dev projelerle beton imparatorluğunu güçlendiriyor. Unutmamak gerekir ki insanlar şehirleri yaratmadan önce doğa insanı yarattı; o yüzden "doğa ana" diyoruz tabiata. Kendi anasına bu kadar zulüm yapan bir canlı türünün tek yeri cehennemdir olsa olsa.
Şimdi, Sayın Başkanım, Değerli Bakanım; madem burada iklim krizi görüşüyoruz... Bu su örneğini Şırnak'tan Nerduş Deresi'nden aldım. Yaklaşık on bir ay oldu, sürekli Çevre ve Şehircilik Bakanlığına da, köylülerle birlikte, yurttaşlarımızla birlikte Cumhuriyet Başsavcılığına da dilekçeler ya da suç duyuruları vermemize rağmen, bir türlü kömür ocaklarının şu suyu getirdiği hâli engelleyemedik.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Orada aslında katı madde fazlalığı var herhâlde.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Evet, çünkü kömür ocakları sağaltım havuzları yapmıyor, direkt...
HASAN KALYONCU (İzmir) - Normal bir süzme işleminden sonra bir şey olmaz.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - İşte basit bir işlem olmasına rağmen bu yapılmıyor ve şu an -birçok Şırnaklı yurttaşın ki benim de çocukluğumun geçtiği- Nerduş Deresi'nin geldiği boyut bu durumda. Maalesef tüm çabalarımıza rağmen gerekli önlemler alınmamış durumda. Valilik de aslında müdahale etmeye çalıştı ancak birkaç gün sonra su tekrar bu hâlde ve şu an bu suda yaşayan canlılar da zarar görüyor, bu suyu tarlası için ya da hayvanları için ya da içme suyu olarak kullanan köylüler de zarar görüyor ve bu suda yaşayan balıkların da artık içi kapkara, kömür tozuyla dolmuş durumda. Öncelikle, makamınızdan bu duruma müdahale edilmesini ve bu su kaynağımızın korunarak en azından bir şekliyle bu Komisyonun da amacına uygun olarak yerine getirilmesini bekliyor ve talep ediyoruz.
Bir sorumda sadece bu sıfır atık konusundaki bilgilendirme sonrası bir yıllık plastik atığımız ne kadar ve bu "poşet yasası" olarak bilenen yasayla birlikte bir yılda ne kadar plastik atık önlenebildi, azaltılabildi ve bununla birlikte vatandaşların ödemek zorunda kaldığı meblağ ne kadardır?
Teşekkür ediyorum.