KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, teklif sahibi değerli arkadaşlarımız, sivil toplum örgütlerinin değerli temsilcileri ve değerli basınımız; öncelikle hepinize hayırlı günler diliyorum.

Evet, değerli arkadaşlar, bugün yine bir torba kanun üzerinde konuşuyoruz: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi. Komisyon üyemiz Nilgün Ök arkadaşımızın ve 39 milletvekilinin imzasıyla Komisyonumuza gelen bu kanun teklifinde 7 kanunda değişiklik yapılıyor, toplam 18 madde.

Artık, tabii, torba kanun şeklinde gelmesiyle ilgili eleştirilerimizi biliyorsunuz. Siz bunun hep uygun olduğunu söylüyorsunuz, biz de olmaması gerektiğini söylüyoruz ama üzerinde konuşacağız tabii ki.

Ben bu kanun teklifinin içeriğiyle ilgili değerlendirmelerin çoğunu maddeler üzerine bırakacağım ama yine de değerlendirmesine geçmeden önce, genel durum hakkında şöyle bir değerlendirme yapmak istiyorum. Çünkü bu kanun teklifi hangi ortamda geldi, şu anda nasıl bir ortamda, nasıl bir ekonomik görünüm içerisindeyiz, nasıl bir sosyal görünüm içerisindeyiz, bunları da bilerek üzerinde konuşmamız gerektiğini düşünüyorum açıkçası.

Değerli arkadaşlar, değerli bürokratlarımız; çünkü baktığımız zaman, demokrasi karnemizin gittikçe zayıfladığı bir ortamdayız öncelikle. Yani hiçbir gelişmiş ülkede olmadığı kadar ülkemizde gergin bir politik ortamda siyaset yapıyoruz ve bu konuları görüşüyoruz.

Şimdi, ülkede bir taraftan Covid salgını var biliyorsunuz ve salgındaki tablo da her geçen gün artıyor. Yani bunun farkında olarak mı bu politika izleniyor, bu kanun teklifleri geliyor, çok emin değilim açıkçası, çok farkında olunmadığını düşünüyorum. Son zamanlarda çok fazla da konuşulmadığını da görüyorum. Çünkü baktığımız zaman iktidar olarak ekonomik ve siyasal öncelikleriniz hem ekonomide hem de salgınla mücadelede yeterli tedbirlerin alınmasının maalesef önüne geçiyor. Şimdi, ekonomik tablomuzun da her gün daha kötüye gittiğini görüyoruz. Sokağa çıkma yasağı mesela. İşte, pazar günleriydi, cumartesi günleri de tekrar geldi ama adı var, kendisi yok; hiçbir denetim yok, hiçbir müdahale yok; yani adı var, kendisi yok, uygulanmıyor. Bir kere, insanlarımızın sağlığı denetlenmiyor. 65 yaş üstü hâlâ evlerinde tutsak; belli kesimler, sektörler âdeta cezalandırılmış durumda. Örneğin restoranlar, kafeler, bunların yanında düğün salonları, bunları da ekleyeceğim ben ve daha başka sektörler de var. Aslında, özellikle bu sektörler günah keçisi yapılmış durumda, hiç seslerini duyuramıyorlar. Şimdi, işte restoranlarla, kafelerle ilgili bir küçük düzenleme gelmiş ama onu sonra değerlendireceğim. Ekonomik destekler maalesef yetersiz, telaffuz edildi bunlarla ilgili rakamlar, verilen ekonomik desteklerle ilgili Sayın Kuşoğlu, Komisyon Başkanımız da telaffuz etti, diğer arkadaşlarımız da. Aşılama da yetersiz, yol alamıyoruz. Yani aslında ortam nasıl diye baktığımızda, millette ne para ne huzur kalmış durumda.

Şimdi, Türkiye bir taraftan da ağır borç yükü altında. Siz ne kadar savunsanız da "İşte, diğer ülkeler de borçlu, Türkiye'nin görünümü öyle değil, böyle değil." Ama baktığımız zaman, ülkemizin brüt dış borç stoku şu anda 450 milyar dolar düzeyine ulaştı. Millî gelire onarına bakmamız gerekiyor bu rakamın. Zaten kişi başına millî gelir oranımız çok ciddi oranda düştü ve millî gelire oranı yüzde 62,8'e yükseldi. Bu dış borç oranı en son 2017'de çok yüksek bir rakama gelmiş, şimdi ona yaklaşmış durumdayız ama o zaman millî gelire oranı da bu kadar yüksek değilmiş. Merkez Bankasının net rezervi de yine eksi 47 milyar dolarda. Sadece ülkenin büyüme rakamlarıyla "İşte, başka ülkelerde de küçülme oldu Covid'den dolayı." Bununla açıklayamayız ülkedeki tabloyu. Ama bir yandan da bakıyoruz, hâlâ 100 milyar dolar bütçeli Kanal İstanbul Projesi'nden vazgeçilmiyor bir türlü. Yani baktığımız zaman, bu projeyle ilgili adımların da atılmaya devam ettiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanının bu konuda daha yeni açıklaması var, hatta meydan okumuş "İsteseniz de istemeseniz de biz Kanal İstanbul'a başlıyoruz, yapacağız." Değerli arkadaşlar, bir ülke böyle yönetilmez, böyle iddialaşmalarla bilmem neyle... Ülkenin gerçekleri, rakamları var, biz burada bunları konuşuyoruz. Ama bilmiyorum, sizin yönetim şekliniz nedense bu, "tek adam" dediğimiz yönetim tarzı çünkü bu.

Şimdi, Türkiye'nin dış borçları, geri ödemeleri yapıp yapamayacağı konusunda da bizim kaygılarımızın dışında, dışarıda da bu kaygıların arttığını görüyoruz. Bakın, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın raporu açıklandı. Rapor, aralarında Türkiye'nin de yer aldığı 72 düşük ve orta gelirli ülkenin borçlarını ödeyemeyebileceğini ve küresel borç krizi yaşanabileceğine dikkat çekiyor. Yani güvenin kaybolduğu böyle bir ortamda aslında çok daha dikkatli adımlar atılması gerekirken ve bu kaybolan güvenin yeniden inşa edilmesi gerekirken tam tersi işlerin yapıldığını görüyoruz. Tabii, bunları da böyle dış güçler falan diye geçiştiremezsiniz.

Mesela, baktığımızda bu güvenin kaybolmasına neden olan neler oluyor. Örneğin, Merkez Bankasında yirmi ayda 4'üncü kez Başkan değişikliği oldu. Martta 7,18'e gerilemiş olan dolar, bir anda 8,40 TL'yi gördü ve bu karardan önceki cuma günü ise -Sayın Genel Başkanımızın da çok dile getirdiği bir konu- bazı kişilere 450 milyon dolar satış yapılmış olduğunu gördük. Şimdi, "Kime satıldı?" sorusuna hâlâ cevap alamadık, Merkez Bankasının uçup giden 128 milyar dolarının hesabını vermediğiniz gibi. Bu arada yabancılar da kaçtı, yabancı yatırımcılar da kaçtı. Yabancıların Türkiye piyasasından çıkarttığı para, bir haftada 1 milyar 919 milyon dolar oldu. Şimdi, kurduğunuz, maalesef, bu düzen; yüksek kur, yüksek faiz ve yüksek enflasyon sarmalı hâlinde karşımızda duruyor. Şimdi, hiç kusura bakmayın, yani ülkemizde şu anda şeffaflıktan uzak, devlet eliyle devlet kaynaklarının hortumlanmasına ortam hazırlanan bir ülkede biz vatandaşın hiçbir derdine derman olamayız. Yani bu ortamda bu düzenlemelerin de şu kanun teklifinin de neyini konuşacağız bilemiyorum ama bir devam edelim tabii konuşmaya.

Kanun teklifinin şimdi hazırlanma amacıyla ilgili Sayın Ök açıklama yaptı konuşmasında. Şimdi, içerikle karşılaştırdığımızda, zaten beklentinin altında bir teklif olduğunu görüyoruz. Cumhurbaşkanının 12 Martta açıkladığı ekonomik reformlar paketi de hayal kırıklığı yaratmıştı, onunla da bir uyumu yok bu paketin. Aynı zamanda, kamu kurum ve kuruluşlarından gelen talepler daha ağırlıkta bu teklifte ama vatandaştan gelen taleplerin karşılanma oranının da daha düşük olduğunu görüyoruz.

Maddelere geçmeden, üzerinde durmamız gereken bazı durumlar var. Mesela, 31 Martta kısa çalışma ödeneği sonlandırıldı; bu, çok önemli ve etkili bir karardı. Çünkü iş yerlerinde sigortalı olarak çalışan ve kapanma nedeniyle gelirinden yoksun kalan milyonlarca çalışanın güvencesiydi bu kısa çalışma ödeneği. 6'ncı maddedeki düzenleme, kayıt dışı istihdamın en yaygın olduğu sektörlerin başında gelen yeme içme sektöründe 47 TL'den ücretsiz izne çıkarılmaları karşısında çalışanların yapılacak günlük ödemenin 50 TL'ye çıkarılmasını getiriyor ama burada da iş akdi olanlar yani SGK'li olarak çalıştıranlar için bu söz konusu. Neden sadece yeme içme sektöründe getirildi bu? Neden sadece burada? Mesela, biraz önce söyledim, ben kendim de o alanda araştırma yaptığım için biliyorum, düğün davet sektöründe hizmet veren sektörler kan ağlıyorlar. Hiçbir şekilde destek gelmiyor onlara devletten, hâlâ kapalılar onlar. Mesela, restoranlar şurada birkaç ay bir açıldı, biraz soluk aldı ama onlar hiç soluk alamıyorlar, perişan durumdalar, onlarla ilgili yok. Turizm sektörü yani onlar da aynı şekilde 31 Marttan önce seslerini duyurmak için ellerinden geleni yaptılar. Şu anda Komisyonda turizmle ilgili bir torba kanun da görüşülüyor, orada da bu konuda görüşlerimizi belirttik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Şimdi, mesela, şunu sormak istiyorum: Ne iyiye gitti de bu ödemeler sonlandırıldı, kısa çalışma ödeneği? Yani sınırlar mı açıldı, turizm açısından baktığımızda seyahat kısıtlamaları mı kaldırıldı? Hasta sayımız azalmadı, aksine pik yapmış durumda, şu anda Avrupa'da 1'inciyiz yani, dünya ölçeğinde de sanırım Hindistan'dan sonra 2'nci ülkeyiz henüz değişmediyse.

Şimdi, değerli arkadaşlar, şunu söylemek istiyorum: Her seçim bir vazgeçişi gerektirir. Şimdi, sizin politikalarınıza baktığımız zaman bu yardım ve destekleri artırmak için sizin yani hiçbir yanlış uygulamadan, hiçbir yanlış projeden, hiçbir şeyden vazgeçmediğinizi görüyoruz. Siz bunlardan vazgeçemezseniz bu insanlara destek vermek için nereden, hangi kaynağı ayıracaksınız? Bir şeyleri değiştirmeniz gerekiyor bu kaynakların artırılması için, onu yapmadığınız için bu gelen kanun teklifleri işte böyle yüzeysel, sığ ve yetersiz oluyor. Mesela, kod 29. Şimdi, nedir kod 29? İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeniyle fesih dediğimiz bir olay. Bu süreçte pandemiyle beraber bu kod 29 işverenler tarafından kötü niyetli olarak çok kullanıldı ve DİSK-AR'ın SGK'den elde ettiği verilere göre de ne kadar olduğunu hepimiz öğrendik. 2020 yılında kod 29'la 176.662 işçi işten çıkarılmış ve bunlar maalesef işsizlik ödeneği alamıyorlar, varsa geçmişte elde etmiş oldukları hakları da kaybediyorlar, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı haklarından da faydalanamıyorlar. Şimdi, bu, gerçekten çok ciddi bir durum. Bu, kötü niyetli kullanımın önüne acilen geçilmesi gerekiyor. İşte, kısa çalışma ödeneği önemliydi burada. Şimdi, ikisi bir arada, çok daha tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız diye düşünüyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlayabilirseniz sevinirim.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şimdi, maddelerde geçeriz ama çok kısa birkaç cümle de o zaman 9'uncu ve 10'uncu maddeler Adalet Komisyonunda görüşülmesi gereken maddelerdi ve içerik olarak da maalesef özel hayatın gizliğiyle ilgili sakıncalar içeriyor, detayını maddelerde görüşürüz.

Madde 11'le ilgili bir soru sormak istiyorum, maddelerde cevabını verirsiniz Nilgün Hanım. Hak sahipleri on yıl aramadığı için bankaların TMSF'ye devrettiği paralarını TMSF'den alabilecek. Başka ülkelerde bu şekilde... Yani şu anda, bizdeki mevcut hâliyle uygulanıyor. Neden böyle bir uygulamaya gerek duyuldu? Bunu daha net açıklarsanız maddelerde üzerinde daha rahat tartışırız diye düşünüyorum.

Son olarak da madde 16'da çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan takipteki borçları yeniden yapılandırılıyor. Bu yapılandırılan borçlara temerrüt dönemi için yüzde 18, taksitlendirme dönemi için de yüzde 12 faiz uygulanacak. Şimdi, Mart ayı sonuna kadar haciz işlemleri durdurulmuştu takipteki çiftçilerin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Efendim, bunları maddeler bazında konuşmamızda fayda var. Çok aştınız süreyi, lütfen.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Tamam, cümlemi tamamlayayım o zaman.

Bu yapılandırma ve bu faiz oranlarıyla bu borçların ödenmesi çok zor. Madde üzerinde bunların detayının tekrar konuşulması gerekiyor.

Hayırlı olsun şimdiden.

Teşekkür ediyorum.

Tekrar selamlıyorum Komisyonu.