SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli üyeler, değerli katılımcılar; Sayın Aydemir, burayı siyaset alanına dönüştürmemekle başladı ama maalesef konuşmasının içeriği tam da bu noktaya döndü.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Cevap verdik söylediklerinize.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Zaten çelişkilerle doluydu söyledikleri de.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hangisi çelişkili? Açıkla da biz de öğrenelim.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Gerekçeler çelişkili.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Genel gerekçede Sayın Nilgün Ök...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, dinleyelim, karşılıklı konuşmayalım lütfen.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hastaneler mi çelişkili Sayın Özdemir?

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Uğur Bey, tamamlasın Sayın Başkan.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Gerçeği...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.

Sibel Hanım'a söz verdim, lütfen hepiniz hatibi dinleyelim.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - En başta yeni getirilen sistemin 2018'den itibaren çelişkileri, çıkmazları ve yarattığı krizler üzerine gelen kanun tekliflerini görüşüyoruz. Her gün yeni bir kriz, işte aşağıda az evvel Genel Kurulda konuşmam vardı, İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasıyla ilgiliydi. Bugün de buraya geldik, işte Plan ve Bütçe Komisyonunda.

Sayın Ök, Genel Gerekçede ilk cümleyi okuduğum zaman zaten kanun teklifiyle ilgili sorunu ortaya koyuyor. "Kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaçları ve son dönemde vatandaşlarımızdan gelen talep..." Açıkçası, bir milletvekili olarak ya da imzacı milletvekilleri olarak, vatandaşların özellikle de pandemi öncesi başlayan ekonomik kriz ve pandemiyle de giderek ağırlaşan ekonomik sorunlar ve özellikle de belli sektörler üzerinde yarattığı ve belli kesimler üzerinde yarattığı ağırlaşan sorunlar... Bunların hiçbiri burada yok açıkçası ve Plan ve Bütçe Komisyonu burası, Meclisin en önemli kurumu ve vatandaşların asıl, temel çözülmesi gereken sorunlarının tartışılması gereken bir komisyon ancak maalesef yine aynı hataya düşüldü ve bir torba kanun getirildi. İşte, konuşuldu, çiftçi borçları var, infaz var, sosyal güvenlikle ilgili düzenlemeler var. Menkul kıymetler, bankacılık, vergi politikaları... Zaten bürokratları dinlerken, neredeyse bütün kesimlerdeki bürokratlar burada gibiydi yani bir sürü sorunla ilgili düzenleme, teknik düzenlemeler getiriyor. Zaten topu topu da 16 tane madde; 5-6 tanesi de teknik ihtiyaç, kamu kurumlarının istediği, bürokrasinin istediği teknik ihtiyaç.

Sizden, milletvekili olarak açıkçası... En temelde, geçmiş sistemdeydi, parlamenter sistemdeydi, bürokrasinin ve bakanlığın hazırladığı teklifler buraya geliyordu ve Meclis olarak komisyonlarda detaylı -tabii ki siyasi iktidarındı önceliği yine- tartışılıyordu ama yeni dönemde milletvekilleri doğrudan vatandaşların sorun ve taleplerini öncelemek zorundaydı, bundan uzaklaştık.

Vergi politikalarıyla ilgili düzenleme yapılıyor ki bütçe bitti, bütçe dönemi ve devletin gelir ve gider dengesi ortaya konuldu. Bütün kesimlerin izlediği, bütçeye gözlerini diktiği, âdeta hangi kesime ne tür bir düzenleme gelecek planladığı, yatırım, istihdam, bütün planlarının yapıldığı bir ortamda biz kurumlar vergisini değiştiriyoruz ve istikrarsız, güvensiz yatırım ortamına bir yol açıyoruz. Belirsiz bir süreç olacak şu an ve açıkçası şu an, sadece ekonomi kesimi için belirsiz ve güvensiz ortam yok, artık bütün 82 milyon için belirsiz, istikrarsız ve güvensiz bir ortam var hepimiz için.

Sosyal güvenlikle ilgili, işte, iş göremezlikle, analıkla ilgili hakkını kullananlarla ilgili... Ben şaşırıyorum açıkçası, bununla ilgili bu düzenlemeye bugün mü ihtiyaç doğdu? Varsa bir kötüye kullanma neden önceden bu teknik düzenleme yapılamadı yani bunca yıl? Ve nasıl bir getirisi olacak? Neden bu düzenlemeyi buraya eklediniz?

Evet, vatandaşın gerçekten... Bir de torba kanun tekniği yani gerçekten çoğunluğun tahakkümü ve nitelikli yasama yapma döneminden uzaklaşmak bu sistemin temel özelliği oldu. Komisyonlardaki üyeler dahi bilmiyorlar. İşte, ilgili Başkan, Komisyon gerekli görmemiş görüşmeyi? Acaba üyelerin haberi var mı? Adalet ve Çalışma Komisyonlarının üyeleri, milletvekilleri... Bırakın STK'lere danışmayı, Mecliste tartıştığımız yasadan milletvekillerinin haberleri yok neredeyse. Bunu tekrar dile getirmek istedim.

Evet, işsizlik, atama bekleyen milyonlarca üniversite mezunu; çok değerli hatipler çok detaylı ortaya koydular, benim sürem daha az. Geçim zorluğu çeken 10 milyonlarca yurttaşın, esnaf ve... Esnafı geniş kapsamlı söylemiyorum, sektörel çok acil ihtiyaçlar var, pandemi sürecinin ağırlaştırdığı koşullar var, beklentiler var; bunların hiçbiri burada yok.

Çiftçi... Bir defa, devletin çiftçiye olan borcunun ödenmesi gerekiyor ilk etapta. 210 milyar lira devletten alacağı var çiftçinin. 16'ncı maddenin gerekçesine baktım, tarım sektörüyle ilgili 3-4 paragraf yazmışsınız. Ya, Allah aşkına, tarım sektörünün yakından uzaktan ilgisi yok sizin burada yazdığınızla bu gerekçeyle. Tarım sektörünün ne aşamada olduğu, çiftçinin, küçük işletmecinin... Küçük işletmeci bu yapılandırmayla, 12-18 faizi nasıl ödeyecek? Toplamda zaten 142 milyar kamu, özel, Tarım Krediye borcu var çiftçinin. Bunu, bu 8 milyarı nasıl yapılandıracaksınız? Ziraat Bankası bunu denedi, olmadı, hacze uğradı çiftçiler, geri aldı bunu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlayın lütfen.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.

Evet, çok tartışıldı, günde 50 lira bir destek... 47 liradan 50 liraya artırıyoruz. Ben sadece şunu söylüyorum: Gerçekten, bunu etkin bir destek mekanizması olarak görüyor musunuz Sayın Ök?

Açlık sınırı... 2021 Mart ayında açlık sınırı 2.736, yoksulluk sınırı 8.912 lira. Ben, sadece bu rakamı söylüyorum ve 1.500 lira destek vereceksiniz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kod 29 çok değerlendirildi. Ya, bu konuda gerçekten ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bürokratlar burada, soru önergeleri verdik, gündeme getiriyoruz Genel Kurulda. Bu işverenlerin bu suistimalini nasıl, neden önleyemiyor bu Hükûmet? Bu sendikal haklarını neden ellerinden alıyor? Sayın Emecan da söyledi, sadece bu kod 29'a sığınarak işverenler 177 bin kişiyi işsiz bırakıyor, güvencesiz bırakıyor. Zaten işsizliğin rakamına baksanız, bırakın işsizliğe çözüm üretecek bir madde gelmesini, artık var olan suistimali de düzeltmiyorsunuz. Şimdi de işte getirdik, bunu getirdik, şunu getirdik. Ya, bu değil yani gerçeklik ortada, ülkenin realitesi ortada. Vatandaşlarımız burada, burasını bir örneklem olarak alalım, gerçekten refah ve kalkınma düzeyimiz artıyor mu? Yok, satın alma gücü paritesi, yok... Bırakalım bunları, işte, millî gelirimiz düşüyor. "Orta gelir tuzağı" diyorduk, bırakın orayı da artık, orta gelir tuzağını da aştık artık, daha da diplere doğru gidiyoruz. Bunları dikkatlerinize sunmak istedim.

Eğer Meclis toplanıp bir çözüm üretecekse vatandaşların sorunlarına, bu yöntem olmayacaktır, zaten yöntemlerin işlemediği de ortada.

Teşekkürler.