| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 milletvekilinin, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 07 .04.2021 |
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Şimdi, biraz önce, tabii, geneli üzerindeki konuşmalarda bazı arkadaşlar benim sözlerime atıfta bulundular, onlara da teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, dün, Birleşmiş Milletler 75'inci Genel Kurul Başkanı Sayın Volkan Bozkır Bey Genel Kurulda bir konuşma yaptı. Bilmiyorum, Genel Kurulda olan arkadaşların da dikkatini çekmiştir. Oradaki konuşmasından bir iki tane cümleyi ben dile getirerek konumuzla bağdaştıracağım.
Biliyorsunuz, 2020 yılı pandemi dolayısıyla bütün dünya için, insanlık için çok zor bir yıl oldu, hâliyle Türkiye için de bizim için de çok zor bir yıl ve hâlen etkileri devam ediyor. Sayın Bozkır dedi ki: "Birleşmiş Milletlerin verilerine göre, 2021 yılında 235 milyon kişi insani yardıma ihtiyaç duyacak." ve bunlar için de 35 milyar dolarlık bir kaynak gerektiğini söyledi, tabii Birleşmiş Milletler açısından. "Yaklaşık 690 milyon insan da yetersiz beslenme tehlikesiyle karşı karşıyadır." dedi. Yine, 22 ülkeden 72 milyon insanın da açlıkla mücadele ettiğini söyledi ve "Ciddi bir kıtlık tehlikesi söz konusudur." dedi.
Tabii, Türkiye, 84 milyon vatandaşını ve yaklaşık 4 milyon da göçmeni besliyor hâlen. Bütün bu olumsuz şartlara rağmen, Allah'a şükür, hani 1,8'lik büyümeden bahsettim de Sayın Abdüllatif Şener Bakanım ve değerli diğer konuşmacılar dediler ki: "Hep böyle büyümeden bahsediyorsunuz." Dünyanın bu özel geçiş döneminde Türkiye'nin tabii ki bu rakamı elbette yetmez ama büyük bir başarı çünkü aynı konuşmamda ben Amerika Birleşik Devletleri'nden başlamak üzere; İngiltere, Almanya, Fransa gibi sanayileşmiş ülkelerin çok ciddi küçülmeler yaşadığını da söyledim. Dolayısıyla, yine Sayın Volkan Bozkır "115 milyon insanın da fakirlik ve açlığa sürülme tehlikesi var." dedi. Bütün bunların sebebi tabii ki pandemi, bu salgın.
Değerli arkadaşlar, hepimiz Amerikan rüyasından, gelişmiş ülkelerden bahsediyoruz ama yine Sayın Bozkır: "Görüşmelerimizi dijital ortamda yapıyoruz fakat sadece Amerika'da 40 milyon kişinin internet bağlantısı yok." diye bir ifade kullandı; bilmiyorum, sayın milletvekillerimizin dikkatini çekti mi? "Amerika Birleşik Devletleri'nde 40 milyon kişinin internet bağlantısı yok." dedi. Yani bazı arkadaşlarımızın sandığı gibi öyle bir cennet yok dünyada.
Ben, hafta sonu Bulgaristan'daydım. Bulgaristan seçimlerinde, gözetmen sıfatıyla orada, Sofya'daydım. Bakın, çok enteresan bir sonuç çıktı Bulgaristan'da. Ana akım partiler yani iktidardaki sağ parti oy kaybetti ama alternatif olması gereken, geçmişte 2'nci sıradaki sosyal demokrat parti 3'üncü duruma düştü. Hiç ismi cismi olmayan, orada şovmen olarak ifade edilen bir televizyon yapımcısı, televizyon programcısı, adaylarının ismi bile olmayan bir çıkışla birlikte 2'nci sıraya geldi Bulgaristan'da; yarın, perşembe günü de kesin sonuçlar ilan edilecek.
Burada dikkat etmemiz gereken bir şey var. Biz, demokrasinin beşiği olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin mensuplarıyız, önemli konular görüşüyoruz ama bunları görüşürken birbirimizi hırpalamadan ve halkımızın da insanlarımızın da ümidini kırmadan bazı şeyleri yapmak gibi bir sorumluluğa sahip olmalıyız.
Şimdi, aynı gemide giden, farklı kompartımanlarda olan, farklı düşünen partileriz; 5 tane grup var burada. Ama dikkatinize sunmak istiyorum, elbette eleştireceksiniz, yapıcı eleştiriler her zaman faydalıdır, bu bir kuraldır, demokrasilerde şarttır, muhalefet olmasa demokrasi olmaz ama şöyle bir alışkanlık var bazı arkadaşlarda, her ne olursa olsun mutlaka boş tarafı göstermek gibi bir alışkanlık var.
Evet, doğrudur, biz, iktidar grubu olarak, iktidarın partisi olarak, 1'inci parti olarak hep 2002 öncesine atıfta bulunuyoruz çünkü mukayese önemlidir, rakamlar önemlidir, rakamların da ruhu var. 2002 öncesinde Türkiye ekonomisi yüksek kamu açığı, yüksek enflasyon, zayıf bankacılık sektörü, kırılgan sanayi altyapısı ve yenilikçi faaliyetlerden mahrum bir reel sektör yapısına sahipti. Şimdi, bunun da yanında, o gün, ülkemize hâkim olan bazı dinamikler ki siyasi dalgalanmalarla birleşerek istikrarsız ve sağlıksız ekonomik yapıyı besleyip büyütüyordu 2002 öncesinde. 2002 sonrasında yani AK PARTİ döneminde -ki o dönemde Sayın Abdüllatif Şener de Başbakan Yardımcısı olarak katkıda bulundu 2007 yılında kadar- Türkiye, hakikaten büyük bir sıçrama, bir reform dönemi, bir gelişme dönemi yaşadı; devamında da bu, 2013'e kadar devam etti, büyüdük, büyüdük. Evet, tabii, bugün geldiğimiz noktada çözülmesini en kısa sürede temenni ettiğimiz bazı sıkıntılarımız var ama yine de iyiye gidiyoruz, dünyayla kendimizi kıyasladığımızda ülkemize, özel sektörümüze, kamu sektörümüze, sanayicimize, ihracatçımıza, hülasa topyekûn Türk halkına haksızlık edip hırpalayacak bir noktaya gelmeyelim diyorum. Ben, aşırı iyimser biri değilim ama Mart ayı ihracat rakamlarını geçen hafta Sayın Ticaret Bakanımız açıkladı. Bu olumsuzluklara rağmen Mart ayı ihracatımız tüm zamanların rekorunu kırdı. Bunu kim yaptı? Türk ihracatçısı yaptı.
ERHAN USTA (Samsun) - İthalat ne oldu?
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Söyleyeceğim.
Mart ayında ihracatımız yüzde 42,2 artarak -geçen dönemin mart ayına göre- 18 milyar 985 milyon rakamına ulaştı.
ERHAN USTA (Samsun) - Kur kaçtı?
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sabredin. İthalatımız ise yüzde 25,8 arttı.
ERHAN USTA (Samsun) - Yüzden 25'den ithalattan fazla o. Yüzde 30 şeye göre...
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - El insaf Sayın Usta, ihracatımız yüzde 42 artıyor, ithalatımız yüzde 25 artıyor.
ERHAN USTA (Samsun) - Bakın, Türk parasının yüzde 25 değer kaybetmesine rağmen sizin ithalatınız yüzde 25 artıyorsa siz...
OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Erhan Usta, size söz vereceğim, sırada siz varsınız, tamam.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bu, Türk ihracatçısının zaferidir ve 2020'nin son çeyreği ile 2021'in ilk çeyreği, ilk defa ihracatta 50 milyar doları geçtik. Tabii, bunda kurun etkisi ne kadar, elimde öyle bir veri yok ama mutlaka yüksek kurun da etkisi var. Bakın, bunu pandemi döneminde yapıyoruz. Bunu Türk sanayicisi yapıyor.
ERHAN USTA (Samsun) - Piyasa daraldı Ağabeyciğim, millet aç. İhracatçı ne yapacak? Zavallı, işte yok parasına sattı malını.
CEMAL ÖZTÜRK (Samsun) - Bu sizin görüşünüz.
OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Usta, bitirmek üzere, biraz sabır.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Tabii, Türkiye'nin 2002 yılındaki ihracatı ne kadardı, şimdi ne kadar? Bütün bu rakamlar önümde var ama Sayın Erhan Usta bana sataşarak şirazemi bozmaya çalışıyor.
Millî gelirimiz, bakın, döviz kurundaki ekonomik temeli olmayan dalgalanmalara rağmen, bugün ekonomik temeli olmayan psikolojik dalgalanmalara rağmen Türkiye'nin millî geliri 2002 yılında 238 milyar dolardı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Başkanım, birkaç dakika daha istiyorum.
ERHAN USTA (Samsun) - Tükettiniz işte. Bu gidişle onu da arayacağız. Bir tek millî gelirin büyüklüğü kaldı, onu da...
OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Usta, sabır, iki dakikaya bitiyor.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Millî gelirimiz döviz kurundaki ekonomik temeli olmayan dalgalanmalara rağmen 238 milyar dolardan 3 katlık bir artışla 717 milyar dolara yükselmiştir. Tabii, bunun biz 940 milyar dolaylarını da gördük. Enflasyonda da bu durumu görüyoruz. Mesela, 2002 yılındaki yüzde 29,7'lik enflasyonu bir zamanlar yüzde 6'lara kadar indirdik, bugünlerde arızi olarak yükseldi, bunu kabul ediyoruz yani bu son dönemdeki bu artışın, inşallah, yeniden tek haneli rakamlara gelmesini ümit ediyoruz, geleceğine de inanıyoruz çünkü disiplinli maliye politikalarından taviz vermiyoruz. Bu konuda Hükûmetimiz merkezî yönetim bütçe açığının millî gelire oranı 2002 yılında yüzde 11,1 iken en kötü dönemimiz olan 2020 yılında, geçen yıl, salgına rağmen yüzde 3,4'e inmiştir. Bu, bütçe disiplini açısından takdir edilmesi gereken bir orandır. Bu oran dünya genelinde ne olmuş yani bütçe açığının millî gelire oranı? Geçen sene yüzde 11, 8 olmuş. Bu da önemsenmesi gereken bir sonuçtur. Yine 2002'de bütçemizden faiz ödemelerine ayırılan pay yüzde 43,2'yken geçen sene faizler artmasına rağmen 11,1'e düşmüştür.
Bunları niye söylüyoruz? Değerli arkadaşlar, yapılanları da görelim. Elbette, Polyannacılık oynayın demiyorum ben ama "Hayat bayram olsa..." diye de bir şarkı söylemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Türkiye 65 milyon nüfustan 85 milyon nüfusa geldi. Her yıl 1 milyonun üzerinde insanın...
OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Öztürk, daha var mı, vereyim mi süre?
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - İki dakika daha verirseniz Sayın Başkanım, önemli konular bunlar, 5 maddenin üzerinde konuşuyorum.
OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Buyurun.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Değerli arkadaşlar, bunları da hamaset olsun diye söylemiyorum, bir hakkı teslim edelim, yapılanları da görelim. Biz sizden... Elbetteki tenkit edin. Değerli arkadaşımız bir kanun teklifi getirmiş, çok da güzel hazırlamış. Ama diğer toplantılarda da görüyoruz yani müzakere ederken, tenkitlerinizi yaparken yapılan güzel şeyleri de görürseniz "Marifet iltifata tabidir." atasözümüz gereği Hükûmetimiz daha güzel işler yapar.
Ben, katkılarınız için teşekkür ediyorum ve kanun teklifini hazırlayan Nilgün arkadaşımızı tebrik ediyorum ve hayırlı olmasını dileyerek hepinize saygılar sunuyorum.