| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 60 Milletvekilinin, Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3572) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 21 .04.2021 |
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Plan ve Bütçe Komisyonumuzun Çok Değerli Başkanı, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, Hazine ve Maliye Bakanlığımızın ve Enerji Bakanlığımızın Değerli Bakan Yardımcıları, Gelir İdaresi Başkanlığımızın ve EPDK'nın Değerli Başkan, Başkan Yardımcıları, kamu kurum ve kuruluşlarının değerli temsilcileri, kıymetli basın mensupları, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bülent Bey'e başlangıçtaki tespitleri ve konuya ilişkin değerlendirmeleri için de teşekkür ediyorum.
Değerli Başkanım, uygun görürseniz geneli üzerindeki açıklamalarımı, sabrınızı da zorlamayacak düzeyde biraz uzun tutacağım, o yüzden, baştan biraz belirtmek istiyorum, teşekkür ediyorum.
Hazırladığımız Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'yle akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı piyasasının etkin bir şekilde çalışması, rekabet eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması ve kayıt dışı ekonomiyle etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi amacıyla sizlerin de belirttiğiniz ve bildiğiniz gibi, bir dizi değişiklik önerisi ve teklifiyle karşınızdayız.
Değerli arkadaşlar, petrol ve petrol ürünleri mahiyetleri itibarıyla stratejik ürünler malumunuz. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün yani OPEC'in 2019 yılı verilerine göre günlük petrol talebi 99,7 milyon varile, günlük petrol arzı ise 99,1 milyon varile ulaşmış durumdadır. Bu kapsamda, küresel petrol arzı 2019 yılında yaklaşık 5,1 milyar tona ulaşmıştır. 2019 yılı için yapılan araştırmalarda sadece petrol ve gaz çıkarma faaliyetlerinin büyüklüğünün 3,3 trilyon dolar olduğu tahmin edilmektedir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 2020 yılının Aralık ayı sektör raporuna göre, Ocak-Aralık 2020 döneminde yurt içi, transit ve ihraç kayıtlı teslimler dâhil olmak üzere piyasaya 31,5 milyon ton akaryakıt teslim edilmiştir.
Ülkemizin petrol ve petrol ürünleri ithalatına yaklaşık olarak, hepinizin bildiği gibi, -sadece petrol, yanlış anlaşılmasın, "enerji" demiyorum- 18 milyar dolar civarında bir ödeme yapılmaktadır. Sektör, yaklaşık olarak 120 bin kişiye istihdam sağlamaktadır
Akaryakıt ürünleri, akaryakıt dışındaki petrol ürünleri, ulaşım ve ısınma gibi günlük hayatımızdaki önemli işlevlerinin yanı sıra üretimde ve sanayi sektöründe en önemli girdi kalemleridir malumunuz. Bu ürünlerin haksız kazanç temini amacıyla kayıt dışı satışı, bir yandan kayıtlı çalışmaların aleyhine rekabeti bozmanın yanında diğer yandan, devletin vergi kaybına sebebiyet vermektedir. Söz konusu ürünlerden alınan vergiler kamu harcamalarının karşılanmasındaki en önemli gelir kalemi olan vergilerimiz açısından büyük önem arz etmektedir. Sektördeki kayıt dışılıkla mücadele kapsamında yaptığımız yasal düzenlemelerin yanı sıra saha denetimleri ve operasyonlarla da mücadelemizi etkin bir şekilde sürdürmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kaçak akaryakıtla mücadele edilmesinde ulusal marker uygulamasına geçilmesinin yanı sıra 2013 yılında -bazı arkadaşlarımız hatırlayacaktır bu düzenlemeyi- 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nda yaptığımız değişiklikle önemli mesafe aldığımızı görmekteyiz. Anılan kanunun 20'nci maddesinde yapılan değişiklikle, kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetlerin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulması ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmemesi düzenlenmişti ve sağlanmıştı. Ayrıca, kesinleşmiş mahkeme kararına göre, lisans sahiplerinin lisansı iptal edilmekte ve lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için başka bir kişiye de lisans verilmemektedir. Bu değişlik, kaçak akaryakıtla mücadelede büyük bir başarı elde edilmesini sağlamıştır. Değişiklikle birlikte, kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen yaklaşık 500 tesisin faaliyeti geçici olarak durdurulmuş ve kesinleşmiş mahkeme kararı neticesinde lisansları iptal edilmiştir. Ayrıca, kesilen idari para cezaları ödenmediği müddetçe de bu tesislerin işletilmesi için bir lisans verilmemiştir. Lisansı alan kişinin idari para cezasını da ödemesi zorunlu hâle getirilmiştir.
2013 yılından sonraki süreçte, ilgili kamu kurumları tarafından ulusal marker denetimleri artarak devam etmiş ve yıllık 100 binin üzerinde ulusal marker testi yapılır hâle gelmiştir yani ciddi bir kapasite artışını da bu anlamda gerçekleştirmişizdir. Bu denetimler sonucunda, lisanslı tesislerdeki ulusal markerin geçerli çıkma oranı yıllar itibarıyla sürekli artmış ve bu oran 2020 yılı sonu itibarıyla değerli arkadaşlar, yüzde 99'un üzerine çıkmıştır yani bu alandaki düzenleme hem kaçağın düşürülmesi ya da ciddi anlamda minimize edilmesi, yok edilmesine yaklaştırılması hem de piyasanın bu anlamda regüle edilmesi ve yapılan regülasyona uyum konusunda önemli bir mesafe sağlamıştır.
2013 yılında yapılan bu değişikler, markersiz kaçak akaryakıtla mücadele açısından oldukça etkili olmuş ve bu süreçler sonucunda bu alanın ciddi anlamda regüle edildiği ve uyumun sağlandığı da gözlenmiştir. Piyasadaki mükelleflerin bir kısmının bu ürünler kaynaklı olarak ödenmesi gereken vergileri alış ve satışların kayıt dışı yapılması, sahte belgelerle belgelendirilmesi ya da istasyonlardaki ödeme kaydına cihazlarla müdahale edilmesi suretiyle bu sefer farklı suretlerde akaryakıta ilişkin haksız kazanç elde etme yollarının denendiğini gözlemeye başlamışızdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili yapılan denetim ve organizasyonlar sürekli devam etmektedir malumunuz. 2015-2020 yılları arasında -burada biraz süreçle ilgili bilgi arz edeceğim sizlere- Ticaret Bakanlığı Gümrük Muhafaza ekipleriyle; İçişleri Bakanlığı Jandarma, Sahil Güvenlik ve Emniyet birimlerimizce 397,8 milyon ton kaçak akaryakıt ürünü ele geçirilmiştir.
2016-2018 yıllarında yapılan işlemleri kapsayan ve Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen "Vurgun" kod adlı soruşturmada 10 dağıtıcı ve 181 bayilik lisansı sahibinin dolum ve satış bilgilerini manipüle ederek değiştirdikleri tespit edilmiştir. Aynı zamanda, İstanbul Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğünce, bu yılın ocak ayında 50 ilde akaryakıta bağlı vergi kaçakçılığı ve nitelikli dolandırıcılık yapan bir suç örgütüne yönelik gerçekleştirilen, kamuoyunda bilinen adıyla "Silici" kod adlı operasyon kapsamında, 2 otomasyon şirketinin hizmet verdikleri akaryakıt istasyonlarının akaryakıt satış verilerini aylık ücret karşılığı bayideki otomasyon sistemine bağlı bilgisayar, telefon ve benzeri cihazlara kurdukları korsan bir program aracılığıyla sildikleri, verisi silinen akaryakıt miktarının 608 milyon litre olduğu, bu silme yönteminin rutin denetimlerde ortaya çıkarılamayacağı, yapılan inceleme neticesinde söz konusu olaya toplam 23 dağıtıcının ve 136 bayinin adının karışmış olduğu anlaşılmış ve 332 kişi hakkında da adli işlem başlatılmıştır.
Değerli arkadaşlar, sahte fatura yoluyla akaryakıt kaçakçılığı yaptığı tespit edilen dağıtım şirketleri ve bayilere yönelik yapılan bir diğer operasyonda da Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yapan Akaryakıt Özel Ekibi görevlilerince gerçekleştirilmiştir. Operasyona konu toplam 302 şirkette gerçekleştirilen denetimlerde elde edilen belgelere yönelik yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda, akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından bayiler aracılığıyla piyasaya bir yıl içerisinde 8,1 milyar TL'nin üzerinde sahte faturanın sürüldüğü belirlenmiştir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir yılda mı?
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Doğru.
Düzenlenen sahte faturalar nedeniyle devletin KDV ve gelir veya kurumlar vergisi yönünden 3,1 milyar TL üzerinde zarara uğratıldığı da tespit edilmiştir. Ayrıca, çalışmalara konu 17 akaryakıt dağıtım şirketi ve 20 farklı ilde faaliyet gösteren 98 akaryakıt istasyonunun usulsüz yöntemler kullanılarak piyasaya 300 milyon litre akaryakıt sevk ettikleri, bu akaryakıtın yasal koşullarla faaliyet yürütüldüğünde kâr elde edilemeyecek kadar düşük fiyatlardan ve piyasa rayiç bedelinin çok altında piyasaya sürüldüğü de gözlenmiştir.
Yapılan operasyonda dağıtım şirketlerinin bayilerince dağıtıcılardan alınan akaryakıt faturalarının -burada da sürecin nasıl yürütüldüğüne dair biraz detaya giriyoruz- ödeyecekleri vergileri düşük göstermek için fatura temin etmek isteyen firmalar adına düzenlendiği, akaryakıtın ise diğer bazı dağıtım şirketlerine veya bunların bayilerine faturasız olarak satıldığı anlaşılmıştır. Bu akaryakıtı faturasız alan dağıtıcıların veya bayilerin ise sahte fatura düzenlemek amacıyla faaliyet yürüten diğer firmalardan temin ettikleri faturaları kullanarak faturasız akaryakıtın sevk ve satışını yasalmış gibi göstermek suretiyle akaryakıtı piyasa sürdükleri tespit edilmiştir. Böylelikle, faaliyetler yasalmış gibi gösterilip yapılan usulsüzlüklerin de gizlendiği anlaşılmıştır değerli arkadaşlar.
Akaryakıt özel ekiplerince yürütülen ve sekiz ay süren çalışmalar kapsamında -bu da süreç içerisinde yaşadığımız bir diğer hadise- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'na aykırı faaliyet yürüten 17 akaryakıt dağıtım şirketi, 98 bayi ve 187 nihai tüketici olmak üzere 302 firma hakkında yasal işlem başlatılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bahsettiğim bu operasyonlarla, akaryakıt piyasasındaki kanuna aykırı fiillerin şekil değiştirdiği -özellikle bunun altını çizmek istiyorum- ve gerek ödeme kaydedici cihazlara yapılan müdahaleler gerekse sahte belge düzenlenmesi veya kullanılması suretiyle ödenmesi gereken vergilerin erozyona uğratılarak haksız kazanç elde edildiği ortaya çıkmıştır.
Konu hakkında Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından yapılan tespitleri de ayrıca bu aşamada sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakanlığımızca yapılan çalışmalar sonucunda 2015 ile 2020 yılları arasında petrol ve LPG piyasasında faaliyette bulunan dağıtıcı ve bayi kategorisindeki 1.087 mükellef hakkında vergi incelemesi yapılmıştır.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kaç ay önce bu?
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Geleceğim oraya.
Bu inceleme neticesinde 767,9 milyon TL matrah farkı üzerinden 257,6 milyon TL verginin ziyaa uğratıldığı yani zayi edildiği tespit edilmiş, 753 milyon TL vergi cezası kesilmiştir. Aynı dönemde Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı denetim ekipleri tarafından 143.551 istasyon, 781.642 pompa, 3 milyon 791 bin 846 tabanca denetlenmiş, 2.689 adet ödeme kayıt cihazının arızalı olduğu tespit edilmiş ve ilgili mükellefler hakkında 24,5 milyon TL özel usulsüzlük cezası kesilmiştir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkanım, bunlar yazılı var mı, biz takip etmekte zorlanıyoruz.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ben de aynı şeyi düşünüyorum, konuşurken de lazım, elimizin altında...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tutanaklara geçiyor.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Sayın Başkan... Değerli Başkanım, hatırlayacaksınız görüşmemizde detay ve rakam istemişlerdi arkadaşlar, ben de veriyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama yazılı olursa çok iyi olur, takip edemiyoruz yani.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bende yok anladığım kadarıyla ama tutanaktan bunlar tekrar incelenebilir.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Sadece ödeme kayıt cihazlarına yönelik yapılan denetimlerde tespit edilen hususlardan da vergi kaçakçılığı amacıyla yapılan işlemlere örnek teşkil etmesi amacıyla bahsetmek istiyorum. 2019 yılı içerisinde 8.632 akaryakıt istasyonunda spesifik olarak ödeme kayıt cihazlarına yönelik 38.395 denetim gerçekleştirilmiştir. Yapılan denetimler sonucunda 3.421 mükellefin fişlere plaka bilgisini doğru yazmadığı, 2.728 mükellefin her bir satış vergisini anlık olarak ödeme kaydedici cihaz hafızasına kaydetmediği, 2.772 mükellefin de geçmiş dönem bilgilerinin mali hafızada kayıtlı olmadığı, 314 mükellefin ödeme kaydedici cihaz hafızasından bilgileri sildiği, 8.537 denetim tutanağında 2.436 mükellefin hem fişlere plaka bilgisini doğru yazmadığı hem de her bir satış vergisini anlık olarak ödeme kayıt cihazına, hafızasına kaydetmediği tespit edilmiştir. Yine, yapılan denetimler sonucunda değerli arkadaşlar, pompa ödeme kayıt cihazından gün sonlarında -hepinizin bildiği gibi- Z raporu alınıyor, bu Z raporunun alınmadığı ve satış bilgilerinin mali hafızaya kayıt edilmediği, pompa ödeme kayıt cihazı fişlerinin şekli ve muhtevasında bulunması ve doğru olması gereken tarih ve saat bilgilerinin yanlış olduğu, akaryakıt istasyonlarında akaryakıt alımına ilişkin fatura ve sevk irsaliyelerinin ibraz edilemediği, ara birim ünitelerinde mali mührün bulunmadığı, mali hafızada yer alan kayıtlı satış rakamını gösteren rapor ile otomasyon satış raporunda yer alan rakamların tutarsız ve uyumlu olmadığı, otomasyon sisteminde yer alan ve tamir ettirilmeyen arızalar sebebiyle yapılan satışların yasal kaydının alınamadığı, ödeme kayıt cihazlarının mali hafızaya bağlı olmaması sebebiyle kayıt dışı satış yapıldığı tespit edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, stratejik öneme sahip bu ürünlerin alım satımında haksız kazanç elde edilmesinin, bir başka anlatımla, kayıt dışılığın mali boyutuna yönelik çalışmalarımız da devam etmektedir; Bakanlığımız bu çalışmaları da yapmıştır. Bununla ilgili bir projeksiyonu ya da ortaya çıkan muhtemel tespitleri de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu sektörde faaliyette bulunan mükellefler hakkında 2019 yılında yapılan denetim sonuçlarından hareketle yapılan çalışmada denetime tabi tutulan mükelleflerin yaklaşık yüzde 30'nun riskli olduğu ve riskli olduğu değerlendirilen 2.397 mükellefin 2019 yılı KDV matrahı toplamının 66 milyar TL olduğu ve yine bu riskli olduğu değerlendirilen istasyonlarda -resmî verilerin de- en az yüzde 30 oranında bir kayıt dışılığın olduğu bir anlamda öngörülmekte ve projekte edilmektedir. Şimdi, bu bilgiler ışığında, aslında bu kanuna niye ihtiyaç duyuldu, bu çalışmalarla, süreçte yaşadığımız tespitlerle sizlerle paylaşmak istedim. Esasen, sizlerin de takdir edeceğiniz gibi, fiilî akaryakıta ilişkin 2013 yılında yapılan değişikliğin iyi sonuç vermesi ve bu alanın neredeyse minimize edilmesi sağlanmış ancak kötü niyetli kişilerin haksız kazancın yolunu bir anlamda sahte fatura düzenleyerek fatura ticaretini, diğer anlamda da otomasyon sistemlerine müdahale etmek suretiyle kayıtsız satış yapma yolunu seçmeye çalıştıkları ya da seçtikleri gözlenmiştir. Burada, bu iki tarafı da kapatmamız gerekiyordu vergi kaçağının önlenmesi, güvenli akaryakıt temini ve güvenli kamu kaynaklarının toplanmaya devam edilebilmesi için. O yüzden, ilgili kurumlarımızla, bakanlıklarımızla birlikte, bu çalışmalara katılan çok değerli başkanlarımız ve arkadaşlarımızla birlikte bu kanun teklifini üzerinde ciddi zaman harcayarak yaptık ve huzurlarınıza getirdik.
Değerli Başkanım, şimdi, biraz teklifin içeriğinden bahsedeceğim. Verdiğimiz bu kanun teklifiyle, tüm bu usulsüz işlem ve fiillerle etkin bir şekilde mücadele edilmesini sağlamayı amaçlıyoruz öncelikle çünkü sorunu tespit ettiğimizi düşünüyoruz, sorunu tespit ettiysek şimdi çarelerini nasıl ortaya koyacağız, bunları konuşacağız. Bu amaç doğrultusunda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun yanı sıra, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu, 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Konunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngörüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Bülent Bey'in ifade ettiği gibi, temaslı konular, farklı kanunlarda ama hepsi tek bir amaca hizmet eden bir değişiklik paketi bu.
Değerli arkadaşlar, Vergi Usul Kanunu'nda öngördüğümüz ilk değişiklikle fatura düzenleme süresini kısaltma noktasında Hazine ve Maliye Bakanlığımıza yetki veriyoruz. Mal teslimi ya da hizmetin ifasından itibaren yedi gün içinde düzenlenmesi gereken faturanın vergi güvenliğini sağlamak ve kayıt dışı ekonomiyle etkin bir şekilde mücadele etmek amacıyla yedi günden daha kısa sürede ya da malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesine imkân sağlıyoruz.
Vergi Usul Kanunu'nda yaptığımız bir diğer düzenleme ise gerek akaryakıt piyasasında gerekse tütün ve alkollü içeceklere ilişkin piyasada faaliyet gösteren mükelleflerden ileride -bu, bu anlamda getirdiğimiz ilk düzenleme oluyor- önümüzdeki dönemde tahakkuk edecek vergi alacaklarına karşılık bir teminat sistemine geçiyoruz, sizlerin de malumu olduğu üzere. Bu düzenlemeyle bir yandan bu piyasadaki vergi ödememek suretiyle meydana getirilen rekabet eşitsizliğini ortadan kaldırmayı yani rekabeti bozan unsurları yok etmeyi, diğer yandan da vergi gelirlerinin tahsilini güvence altına almayı hedefliyoruz. Bu alanlarda faaliyet gösteren mükelleflerden yani dağıtıcı, istasyon sahibi, ihrakiye gibi işleri yapan kişilerden yeni işe başlayanlarda 10 milyon Türk lirasına kadar -burası 10 milyon değil, 10 milyon Türk lirasına kadar- hâlihazırda faaliyette bulunanlardan da 100 milyon Türk lirasından fazla olmamak üzere bu faaliyette bulunanlar için önceki hesap dönemine ait brüt satışlar toplamının yüzde 1'ine kadar teminat alınmasını öngörüyoruz. Teminat tutarını Hazine ve Maliye Bakanlığı mükelleflerin faaliyet alanı, hukuki statüsü, mükellefiyet süresi, aktif üye öz sermaye büyüklüğü, çalışan sayısı, hakkında sahte veya muhteviyat itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz rapor ya da tespit bulunup bulunmadığı, iş veya üretim hacmiyle ürün ve mükellef gruplarını ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak belirleyecektir; bu konuda Bakanlığa yetki veriyoruz.
Bakanlık aynı zamanda söz konusu kriterler uyarınca hangi hâllerde teminatın verilmesine gerek olmadığını belirleyecek ve böylece vergiye uyumu yüksek olan ve olmayan mükellefler açısından teminat uygulamasını farklılaştırabilecektir. Bu alanda yasalara uygun davrananlar bir anlamda kazançlı, bu anlamda aksaklığı olan ve gerçekten birtakım şeyleri aksatarak ödeyen kişiler de bu uygulama kapsamında ona göre oran belirlenmek suretiyle teminatı ödeyeceklerdir.
Şimdi, teminat istedik -teminatlı bir döneme geçiyoruz- bu teminatı vermedi, ne olur? Bu teminatı vermezse teminatı vermeyen mükellefler adına da 25 bin TL'den 1 milyon TL'ye kadar -1 milyon TL'den fazla olmamak üzere yani 25 bin TL-1 milyon TL arasında- bir önceki hesap dönemine ait brüt satışlar toplamının binde 3'ü tutarında özel usulsüzlük cezası öngörüyoruz. Ayrıca, bu maddeyle bağlantılı olarak 5015 sayılı kanun ve 5307 sayılı Kanun'un ilgili maddelerine yeni bir fıkra eklemek suretiyle kendisinden istenilen teminatı vermeyen mükelleflerin ilgili piyasa faaliyetinin teminat verilinceye kadar durdurulması ve bu süre içinde söz konusu tesis veya faaliyet için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmemesini öngörüyoruz. Yani artık bu alandaki ticareti teminatla sürdürmek zorundayız. Teminatlı bir döneme gireceğiz bu aşamadan sonra sizlerin takdirleriyle.
Az önce ifade ettiğim akaryakıt sektöründe kullanılan ödeme kaydedici cihazların yanı sıra, akaryakıt otomasyon sistemlerine yapılan müdahalelerin kaçakçılık suçu kapsamına alınmasına yönelik olarak Vergi Usul Kanunu'nun 359'uncu maddesine yeni bir fıkra eklenmesini de öngörüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu fıkrayla, demin ifade ettiğim gibi, ödeme kaydedici cihazlardaki mühürleri kaldıran, donanım veya yazılımını değiştiren veya yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın, ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya bağlantı sistemlerine ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kullanılan elektronik kontrol ve denetim sistemlerine fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek gerçekleştirilen satışlara ait mali veya diğer türlü bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen, ödeme kaydedici cihaz veya bağlantılı diğer donanım veya sistemler ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken bilgi, belge ve verilerin iletilmesini önleyen, bunların gerçeğe uygun olmayacak şekilde iletilmesine sebebiyet verenlere, burada bir hürriyeti bağlayıcı ceza getiriyoruz, biliyorsunuz -demin dedik ya- kaçakçılık kapsamına aldık bunu, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasına yönelik bir düzenleme öneriyoruz. Bu suçları işleyen kişilere ilişkin de ayrıca adli süreçlerin bir an önce başlayabilmesi için vergi müfettiş ve müfettiş yardımcıları tarafından vergi incelemesinin tamamlanması beklenmeksizin bir rapor düzenlenmesini, ilgili rapor değerlendirme komisyonu mütalaasıyla birlikte durumun Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesini temin edici şekilde de bir düzenleme öngörüyoruz yani sürecin hızlı ve etkin işlemesine özen göstermeye çalıştık.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok kalmadı, hızlı toparlamaya çalışacağım. 5015 sayılı Kanun ile 5307 sayılı Kanun'a eklenmesini teklif ettiğimiz bir diğer düzenleme ise sektörde faaliyette bulunan mükelleflerin vergi borcu olmamasını sağlamak, değerli arkadaşlar. Bu piyasalarda faaliyet göstermek üzere lisans başvurusu yapanların faaliyeti sırasında lisanslarında tadil yaptırmak üzere başvuruda bulunanların veya lisans süresinin uzatılması için başvuranların taleplerinin yerine getirilebilmesi için 6183 sayılı Kanun'un 22/A maddesi kapsamında "vadesi geçtiği hâlde ödenmemiş borcunun bulunmaması" şartını getiriyoruz yani artık ödenmemiş vergi borcu varsa lisans tadili, yenilenmesi gibi şeyleri yapmıyoruz, "Önce git vergini öde ondan sonra tadil işlemini yapalım." diyoruz. 5015 sayılı Kanun'da yapılması öngördüğümüz bir diğer değişiklikle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna lisans sahipleri için bayilik teşkilatı oluşturma ve asgari satış miktarı sağlama şartları da dâhil olmak üzere teknoloji, kalite, güvenlik ve diğer hizmet ve teşebbüsün gerektirdiği teknik donanımlara ilişkin olarak ekonomik kriterler ve teknik şartları belirleme yetkisi veriyoruz. Burada da aslında hizmetin gereği, teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı yeni altyapı unsurlarının temin edilebilmesi, satış ve hacimle bölgeye ve zamana göre hacim belirleyebilmek gibi yetkileri EPDK'ye vermek suretiyle daha tam zamanlı, daha reel zamanlı bir süreç yönetimine imkân sağlıyoruz. Böylece, ifade ettiğim gibi, bayilik teşkilatı oluşturma, asgari satış miktarı ve benzeri hususlara ilişkin yükümlülükleri piyasa şartlarında belirleme imkânı sağlanıyor.
Kanun teklifimizin bir başka maddesiyle bugüne kadar akaryakıt piyasasındaki dağıtıcı lisans sahibi şirketlerin sorumluluğunda bulunan bayi denetim sisteminin kurulması ve uygulanması yükümlülüğünde değişik yapılarak dağıtıcı şirketlerin bu denetim sistemini EPDK tarafından yetkilendirilen tüzel kişiler aracılığıyla kurulması ve uygulanmasına ilişkin düzenlemeyi yapıyoruz. Değerli arkadaşlar, burada, ifade ettiğim gibi, otomasyon sistemlerinin kurulması dağıtıcıların yükümlülüğü altındaydı. Şimdi, dağıtıcı, özellikle bayileriyle olan satış, bilgilerin akışı, anlık izleyebilme unsurlarına ilişkin bu hususu yaptırıyor, yapma yükümlülüğü var ancak buna ilişkin olarak eğer kötü niyetli biri varsa bunları maalesef rahatlıkla manipüle edebilecek bir anlamda salahiyeti de almış oluyordu. Şimdi, ne yapıyoruz? Dağıtıcı ile otomasyon sistemlerini, denetim sistemlerini kuran kişiyi ayırıyoruz ve bu aşamada artık otomasyon kuracak kişilerin ancak bir lisanslamayla yapabilmesine imkân sağlıyoruz. Bu da yeni ve gerçekten etkin bir düzenleme. Dolayısıyla bu işleri artık tek başına yapma imkânı kalmıyor kötü niyetli kişilerin. Bu çerçevede, ayrıca bununla kalmıyoruz, otomasyon sistemini kurmaya lisans verdiğimiz kişiye de ortaya çıkacak muhtemel kayıplarla ilgili idari para cezasını dağıtıcıyla birlikte sorumlu olma yükümlülüğünü getiriyoruz. Bu çerçevede, bayi denetim sistemi kurulmasında ve uygulanmasında...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yarım saat oldu Sayın Altunyaldız, toparlarsak seviniriz.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Sayın Başkanım, bir üç-beş dakikaya daha ihtiyacım var, hemen bitiriyorum.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Başkanım, A Haber gibi izliyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, buyurun.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Ayrıca, akaryakıt piyasasındaki usulsüzlük işlemlerinin takibinin zorlaştırılması ve denetim dışı bırakılmasında bir yöntem olarak kullanıldığı anlaşılan dağıtıcılar arası akaryakıt ticaretine ilişkin sınırlama getirmek suretiyle, dağıtıcıların başka bir dağıtıcıdan aldıkları akaryakıtı başka bir dağıtıcıya tekrar satamayacağına ilişkin düzenleme yapıyoruz. Burada da dağıtıcıdan dağıtıcıya sürekli el değiştiren bir mekanizmayı ortadan kaldırmak suretiyle izlenebilir bir düzene geçmek istiyoruz. Bu kapsamda, bu düzenlemeye aykırı davranan dağıtıcılara hem para cezası uygulanacak, ayrıca iki yıl içerisinde satış yasağını tekrar ihlal ederse de dağıtıcı lisansı iptal edilecek.
Kanun teklifimizde yer alan bir diğer önemli maddeyle de muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgenin aslı veya suretini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme ve bu belgeleri kullanma suçlarının yanı sıra, bu kanun teklifiyle ibraz edilmesini teklif ettiğimiz kaçakçılık suçlarını işleyen kişilere ilişkin olarak, vergi müfettişleri tarafından düzenlenen ve cumhuriyet savcılığına gönderilen raporun EPDK'ya da gönderilmesini sağlamak suretiyle, o işi yaptığı tespit edilen kişinin faaliyetlerini askıya alıyoruz. Bu süreç içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye lisans verilmemesini sağlıyoruz. 2013 yılında yapılan değişikliğe benzer şekilde, kesinleşmiş mahkeme kararı sonrasında lisans sahiplerinin lisansı iptal ediliyor, söz konusu şehirlere ilişkin olarak verilen idari para cezaları ödenmeden de bir başka kişi bu tesislerde faaliyette bulunamıyor.
Bir diğer düzenlemeyle, değerli arkadaşlar, petrol türevi ürünlerin akaryakıt yerine ikame edilebilmesine ilişkin 10 numara yağ gibi, madeni yağ gibi şeyleri -biliyorsunuz- kaçakçılık kapsamına almıştık, şimdi, özellikle bitkisel yağ ve atıklarının da akaryakıt ikamesi gibi kullanılmasına dair tespitlerimiz sonucunda bunu da 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun kapsamına alıyor ve buraya da hürriyeti bağlayıcı ceza getiriyoruz.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yoğun ve titiz bir çalışma sonucunda ve bugün sizlere yarım saati aşkın bir süredir izah etmeye çalıştığımız kanun teklifimiz, kayıt dışılıkla, vergi ve akaryakıt kaçakçılığıyla etkin mücadelemizi amaçlıyor. Bu önemli kanun teklifimizin hazırlık sürecinde emek veren milletvekili arkadaşlarımıza, çok değerli başkanlarımıza, başta Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumumuz, Adalet Bakanlığımız, Ticaret Bakanlığımız olmak üzere bu alanda destek veren tüm arkadaşlarımıza...
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Bize niye göndermediniz? Muhalefete de gönderseydiniz.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Komisyona gelince, sizlere de inşallah teşekkürlerimizi sunacağız Değerli Başkanım.
...burada sabırla bizi dinleyen Komisyonumuzun çok değerli üyelerine, sektör temsilcilerimizin tamamına -sektör temsilcileri bu alanda gerçekten bize çok önemli katkılar verdiler- tüm bürokratlara, tüm arkadaşlarımıza, emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli üyeler; sabırla beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.
Hepinizi saygıyla sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.