KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Zaten maddelerle ilgili görüşlerimi maddeler üzerinde ağırlıklı olarak -detaylı olduğu için hepsi- bildireceğim.

Çok değerli Komisyon üyelerimiz, çok değerli teklif sahibi arkadaşlarımız, değerli bürokratlarımız, Bakan Yardımcılarımız, sivil toplum örgütlerinin değerli temsilcileri ve basın emekçilerimiz; öncelikle hepinize hayırlı günler dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Şimdi, tabii, bu kanun teklifinde 4 ayrı kanunda değişikliğe gidiliyor. Bunlar 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu, 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ve 213 sayılı Vergi Usulü Kanunu üzerinde çeşitli değişiklikler var. Sayın Altunyaldız, gerekçenizde de belirttiğiniz gibi sürdürülebilir bir petrol piyasası için piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi, piyasada haksız rekabetin önüne geçilmesi için elbette ki önemli. Tüm tarafların mali ve teknik mevzuata uygun davranmalarının sağlanması da sistemin işleyişi açısından önemli. Bizler de buna katılıyoruz ve genel olarak teklifi de zaten destekliyoruz, bunu öncelikle söylemek istiyorum.

Şimdi, yalnız, teklif bu nedenlerle çeşitli usulsüzlüklerin önlenmesi ve akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili mücadeleyi eksenine almış gibi görünse de -yani kaçakçılıkla mücadeleyi- görünen o ki ağırlıklı olarak vergi kaçakçılığını önlemeye yönelik düzenlemeler öncelikli görünüyor ve tabii, burada, bütçemizin de dolaylı vergiler içerisinde akaryakıt piyasasının payına baktığımızda ÖTV ve KDV'nin yüzde 23'ünün akaryakıttan alınan vergiler olduğunu görüyoruz ve tabii ki önemli bir miktar bu. Bu teklifi genel olarak değerlendirirken göz önüne almamız gereken şeylerden birisi olarak vergi yükünün yüksekliğinin firmaları vergi kaçırmaya yönlendirmeye sebep olacağını da bir not olarak düşmek gerekiyor. Yani, bu anlamda belki bir vergi reformu yapılması, daha yapısal bazı düzenlemeler yapılıyor olması ve teklifin daha geniş kapsamlı şekilde değerlendiriliyor olması daha olumlu olurdu diye düşünüyorum açıkçası.

Şimdi, o anlamda özellikle vergi kaçakçılığı... Sayın Ziya Altunyaldız kaçakçılık anlamında, birtakım değerlendirmelerde bulundunuz konuşmanızda. Örneğin, 2013 yılında 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nda değişikliğe gidilerek önemli bir yol alındığını söylediniz ve bizimle de bazı denetim sonuçlarını paylaştınız. Peyderpey süreç içerisinde birçok denetimler yapılmış, birçok kaçaklar tespit edilmiş, toplu olarak miktarı tam olarak şu an bilmiyor olsak da... Mesela, ben onların içinden çok önemli bulduğum bir örneği yine de dile getirmek istiyorum. Sizin de belirttiğiniz gibi, Silici-1, Silici-2 şeklinde yapılan operasyonlar vardı, 50 ilde ve 170 akaryakıt istasyonunda. Şimdi, açıklanan sonuçlara baktığımızda, 23 dağıtıcı firma, 1 destek firması, 2 otomasyon yazılım firması şeklinde 242 noktada bir operasyon gerçekleşiyor ve sonucunda kaçak akaryakıt otomasyon sistemlerine müdahale yoluyla devletin toplamda 15 milyar lira zarara uğratıldığı, otomasyona müdahaleyle 608 milyon litre tutarında silinen akaryakıtın 3,6 milyar TL'yi bulduğu açıklanmıştı; bir yanlışlık varsa lütfen düzeltin tabii ki. Ama şimdi, buradaki rakamların büyüklüğüne baktığımızda, sadece 13 bin akaryakıt istasyonu arasında 170'ine yapılan "sınırlı operasyon" dediğimiz bir operasyonda bile ne kadar büyük bir vergi kaybının olduğunu da, yüksek olduğunu da görüyoruz, bu notu da düşmek lazım gerçekten. O anlamda, tabii, bu durum yapılan süreçte bizi şu noktaya getiriyor: Bu kadar uzun yıllardır yani 2013 yılında yapılan düzenlemeden sonra bile bu kadar fazla vergi kaçakçılığı, çeşitli denetimlerle denetlenmesine rağmen... Biraz önce sayın sektör temsilcisinin de ifade ettiği gibi yani yaklaşık on yıldır bu konuda hiçbir çalışma yapılmamış olmasını da burada not düşmemiz gerekiyor teklifi desteklemekle beraber. Yani, neden on yıl beklendi bu düzenlemelerin yapılması için? Bu sektörden gelen temsilcilerin de ısrarla bu düzenlemelerin yapılması için sizlere, kurumlara sıklıkla başvuru yaptıklarını biliyoruz.

Şimdi, bu durum bize bir şey daha gösteriyor aslında. Uzun yıllardır Maliyenin, EPDK'nin, Emniyetin kamusal denetim görevini yerine getirirken bunun önlenmesine yönelik hamlelerin atılmasında çok yavaş ilerlendiğini... Hatta belki de atılmasın diye bir çaba mı sarf edildi, onu da tabii bilemiyorum, sadece soru işareti olarak, bir soru olarak sormak istiyorum. O nedenle de şunu söyleme ihtiyacı duyuyorum açıkçası: Bu kanun teklifi içerisinde yapılan bu düzenlemeler keşke daha önce gelseydi diyorum yani iktidarın bu ekonomik darboğaza düştüğü, acil kaynak yaratma ihtiyacının arttığı bir dönemde değil de bu çağrılara daha önce kulak verilseydi diyorum. O nedenle, bu dönemde getirilmesi nedeniyle de belki bazı şeyler biraz aceleye mi geldi diye sormak istiyorum.

Şimdi, arkadaşlar, Sayın Ziya Altunyaldız'ın kaçakçılıkla ilgili söylediği bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Yaratıcı yeni yöntemler icat edilmesi konusundan bahsetmiştiniz. Bakın, bu sizin tespitiniz de çok önemli bence ileriye not düşmek açısından, aynı zamanda, bu ADER'in, akaryakıt dağıtım şirketlerinin temsilcisinin biraz önce yapmış olduğu konuşma da çok önemli. Otomasyon sistemine ilişkin aradaki bacak olan dağıtım şirketleriyle ilgili bir uyarıda bulundu hepimize. Şimdi, maddelerle ilgili görüşmelerde de sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin görüşlerini isteyeceğiz, alacağız, onların birtakım önerileri olacak bize. O önerileri, ADER temsilcisinin biraz önceki önerileri, sizin yaptığınız uyarı; bunların hepsini bir araya topladığımız zaman Genel Kurula kadar bu teklifin kapsayıcılığının sanki biraz daha artırılması, düzenlemenin biraz daha genişletilmesi gerektiği hissiyatı oluştu bende yani böyle görünüyor baktığımız zaman.

Şimdi, maddelerle ilgili konuşmalarda değinmek istiyorum ama genel olarak birkaç nokta var dikkat çekeceğim. Mesela, 1'inci maddede Hazine ve Maliye Bakanlığının yanında Ticaret Bakanlığının da bu işe dâhil olması gerekmez miydi, daha iyi olmaz mıydı Türk Ticaret Kanunu açısından? Mesela, madde 4'te bu düzenlemede akaryakıt istasyonlarındaki ödeme kaydedici cihazların mührünü kaldırma fiilini kimin gerçekleştirdiğinin tespiti de çok önemli. Sanki bu konuda da düzenlemede bir belirsizlik var gibi görünüyor çünkü mesela, mührü kaldıran mı yasal temsilci mi sorumlu tutulacak, yargılanacak, kim suçlu, dışarıdan bir müdahale olması durumunda kim sorumlu olacak... Bu gibi soruların cevaplarının... Yani suç işleyebilecek kişilerin de net olarak tanımlanması gerekiyor. Tabi, bu konularda hukukçu arkadaşlarımızın da görüşlerini dinleyerek değerlendirme yapmak isteriz açıkçası.

Bir de madde 6'da EPDK'ye teknik, ekonomik ve özel şartları belirlemeyle ilgili yönetmelik çıkarma yetkisi veriliyor. Bu anlamda firmalara bu şartlara uyum açısından herhangi bir süre, süreç tanınacak mı? Kanun teklifi içerisinde bunun da tartışılıp bunun da belki metne eklenmesinde fayda olacağını düşünüyorum.

Ben diğer değerlendirmelerimi maddelere bırakarak sözlerime son veriyorum.

Teşekkür ederim.