| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .03.2015 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, çok kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, yine böyle bir acele, söz başlamadan hemen bir tahammülsüzlük var. Yani, bir şeye gerek yok, usulen söyleyeceğiz bunları çünkü yine bir torba, yeni bir torba. Yani, söylemeyelim mi, getirdiniz torba, kitabını yazdık, hâlâ okuyup bakmıyorsunuz.
Ya, arkadaşlar, şimdi burada bir torba var.
Sayın Bakan, buradasınız yani bu torbayla en ilgisiz Bakansınız çünkü sizi ilgilendiren hiçbir madde yok. Yanlış anlamayın, Hükûmetin her bakanı gelip temsil edebilir ama şimdi merak ediyoruz, aşağıda da zaten antidemokratik, millete baskı uygulayan bir yasa var, acaba askerî bir baskı gelsin diye mi sizi gönderdiler diye de merak ediyorum. Yani, böyle bir şeyin...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yani, Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması sizce antidemokratik, öyle mi? Sizin demokrasi anlayışınıza hayranım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir saniye, sen söz alınca konuşursun. Tamam, tamam, sen söz alınca konuşursun. Düğmeye bas. Düğmeye bas da sana da söz versin yani.
BAŞKAN - Arkadaşlar...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Bilgiç, Divan üyesisin, lütfen Divana geç.
Sayın Günal, lütfen, bir dakika müsaade edin.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, söylüyorum da o da konuşmak istiyor, şişti galiba. Size sıra gelecek, size sıra gelecek yani sorun yok.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Komisyon açılıyor ve Divan yerinde oturur.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ben oraya gitsem de benden kurtulamayacaksın.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, Komisyon başlıyor ve Divanın orada olması gerek.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Zozani, ben gereğini söylerim.
BAŞKAN - Sayın Zozani...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Bilgiç, dinlemeye gerek yok, biliyorlar seni, geç yerine.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, burada Sayın Bilgiç kameraların önünde böyle bir şeyler söylemek istiyor herhâlde, onun için ama bekle, sıra sana gelecek, sıra sana gelecek.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sizin yaptığınızın aynısı, usulsüz biçimde usul tartışması açıp konuşulmayacak şeyleri konuşuyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Söyleyeceğim, bu usulsüz işte, bu usulsüz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şu anda orada oturuyor olman usulsüzdür.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanım, siz Hükûmetin bir üyesisiniz...
Neyse, dinlersen anlarsın, dur, okumadın ama hiç olmazsa dinle bari yani.
BAŞKAN - Arkadaşlar...
Sayın Günal, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, Sayın Bakanım, bu bir seçim öncesi torba mı, seçim torbası, bütün gazetelerde yer aldı. Bakanlar Kurulundan 2 maddeyi getirmişsiniz, bakın, acil olan. Arkadaşlarımıza söyledik, öğretmenlerle ilgili olan, Bakanlar Kurulundan çıkmış mı? Çıkmış. Peki, onu görüşürken buradaki şeylerden haberiniz yok mu? Yani, diğer maddeler nereden çıktı? Ayrı bir yerden mi çıkıyor? AKP Grubundaki arkadaşlarımız imzalayınca siz gelip burada bunları koyuyorsunuz. Böyle bir galatımeşhur oldu, artık herkes kafasına göre "bazı kanunlarda..." Ya, "bazı kanunlarda" diye kanun teklifinde... Bu şekliyle Meclis Başkanlığının geri göndermesi lazım, defalarca söyledik, yine göndermiyor. Aşağıda da var. Sayın Bilgiç böyle bağırıyor ama İç Tüzük 35'e aykırı. Meclis Başkanına yazı yazdım, Sayın Başkan sağ olsun, aynen 6552'de olduğu gibi aynı gün "Bizimkisi uygun." diyor. Yani, Kanunlar Kararlar bir şey bilmiyor, Meclis Başkanlığı bilmiyor, İç Tüzük'tekiler yanlış. Burada son gün 1 tanesini koydurmadık ama içine 5-6 tane yine koymuşsunuz. Şimdi, geliyor böyle yalapşap, nereden geldiği belli değil, süreçten geçmemiş, ilgili birimlere gitmemiş. Sayın Bakanım, böyle bir kanun teklifinin içine her şeyi doldurarak bir çorba yapmanın bir anlamı yok.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Üstelik de teklif olarak.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bu, bir kere, İç Tüzük'e aykırı, artı, siyaseten de alıp varsa bir şey sizin Hükûmet olarak bunlara sahip çıkmanız lazım, tasarı olarak gelmesi lazım dedik. Ama, şimdi, bakıyoruz, içinde her şey var yine. Aşağıda zaten bir kanun görüşülüyor. 5'ine kadar çalışma takvimini çıkarmışsınız yani daha yarıya gelmiş. İçeride bekleyen, sıraya girmiş 2 tane daha -bir bizim gönderdiğimiz 688 var, iş güvenliğiyle ilgili 687- var, şimdi yeni bir dayatmayla karşı karşıyayız. Yani buna hiçbir şey demeyecek miyiz? Millî Savunma Bakanı geldi diye korkacak mıyız yani, susacak mıyız?
BAŞKAN - Estağfurullah.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani ben anlamıyorum, arkadaşlar hem bunu getirirken getiriyorlar, hiçbir tarafı düzgün değil. Bakın, komedi şeyler yaşıyoruz burada. Gelen kanun maddesi, sizin haberiniz olmayabilir, bir tanesini söyleyeyim ki niye böyle feryat ediyorlar diye, bakın...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan, Mehdi Bey'i çağır...
BAŞKAN - Arkadaşlar...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Lütfen, Sayın Bilgiç, size de söyleyeyim, ne olduğunu şimdi göreceksiniz.
Ya, arkadaşlarımız bir madde getirmiş, 688'in içinde var, gelenle gidenin hiç alakası yok. İstanbul'un tamamını neredeyse afet bölgesi ilan ediyormuş. Allah'tan Millî Emlaktan arkadaşımız geldi, "Bunun bununla alakası yok." dedi de yani neyi niye getirdiğini arkadaşlarımız bilmiyor. Neden? İşte tasarı olmadığı için, ilgili kurumlardan geçmediği için. Bir arkadaşımız getiriyor, veriyor, ötekileri birleştiriyorlar ve teklif olarak imzalıyorlar, maalesef böyle oluyor. İşte bunlar kanun yapma tekniğine de İç Tüzük'e de aykırı.
Hele hele burada gereksiz, antidemokratik şeyler var. Bakın, yani arkadaşlar, inşaat müteahhitlerine yapılacak şeyin... Tamam, sektör ölmesin diye Sayın Cumhurbaşkanı bağırıyor, siz de onu destekliyorsunuz, güzel ama aceleyle burada vatandaşla yapılan sözleşmeyi vatandaşın aleyhine, müteahhidin lehine bozmak... Ne acelesi var şimdi? Battı mı inşaat sektörü? YSK'nın yetkilerini RTÜK'e vermek için bizi burada sıkıştırmanın bir anlamı var mı? Bakın, burada "TRT'nin yaptığı ihalelerde Anadolu Ajansı, efendim, vergisiz girsin."miş. Ne anlamı var? Başka şirketler de giriyor. Artı, devletin bir cebinden diğerine gitse vergi ne olur ne olmaz, muhasebe kaydıdır yani. Şimdi, bunun için burada bu Komisyonu, bu Genel Kurulu yormanın bir anlamı yok, söyledik arkadaşlarımıza. Hükûmet tasarısı belli, öğretmenlerle ilgili kadro var mı? Burada bir daha tekrar ediyoruz sizin önünüzde, "Hemen verelim, konuşmadan, muhalefet şerhi dahi yazmadan kabul edeceğiz." diye dün söyledik.
Burada, bakın, öğretmen kadrosunun dışında bir öğrenci harçları, bir de Aile Bakanlığının 2 maddesinin dışında, şu anda, hiçbir kesime -tabii inşaat kesimine faydası olacak da sosyal kesimler anlamında diyorum- bir acelesi olan, beklenen bir şey yok. Onun için, lütfen, arkadaşlarımıza söylüyoruz, bunu bir gözden geçirin, ya Hükûmet tasarısında olanları hemen geçirelim, bunları birleştirmeden teklifleri artık 25'inci Dönemde yeniden... Çünkü vergiyle ilgili burada bekleyen alt komisyonumuz var. Onlar dururken 2 maddesine al, aşağıda başka bir torba var, oradan bir tane al, buradan bir tane al, yani böyle bir hilkat garibesine dönüyor. Deve desen deve değil, kuş desen kuş değil, devekuşu da değil, yani böyle garip bir şey olmuş. Onun için, biz bunu baştan söylüyoruz, teklifimizi de tekrar ediyoruz, öğretmenlerle ilgili tasarıyı, Hükûmetin tasarısını hemen, hiç görüşmeden, diğeriyle birleştirmeden çıkaralım, aşağıya da gönderelim, muhalefet şerhi dahi yazmadan milletin hemen önüne koyalım. Eksikleri var, doğru, 2015 sonuna kadar gidiyor, doğru onlar ama onları uygulamada ve aşağıda birtakım şeylerle düzeltebiliriz.
Bu teklifin bu şekliyle görüşülmesini doğru bulmuyoruz diyor, saygılar sunuyorum.