| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .03.2015 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz evvelki konuşmamda ifade ettiğim görüşleri tekrar ediyorum. Anayasa'nın 114'üncü maddesi: "Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları çekilir. Seçimin başlangıç tarihinden üç gün önce bu bakanlıklara Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsızlar Başbakanca atanır." diyor. Bunun amacı, bu bakanlıkların görevlerini seçim süresi içerisinde tarafsız bir şekilde, hiçbir siyasi endişeye yer vermeyecek şekilde yürütülmesinden kaynaklanıyor. Bu konuda bu uyarılara rağmen gereken hassasiyet gösterilmedi Sayın Başkan, bundan sonraki görüşmelerde bu duruma titizlikle riayet edilmesini bu üç sayın bakan dışında Bakanlar Kurulunun diğer üyelerinin Komisyona davet edilmesini talep ediyorum çünkü verilecek, yöneltilecek sorulara Sayın Bakanın vereceği cevaplar kesinlikle siyasi cevaplar olacaktır. O zaman da bu Anayasa hükmü de yerine getirilmemiş sayılır, bu konuda gereken hassasiyetin gösterilmesi gerekir.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Teklif sahibi cevabını verir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teklif sahibi cevabını ayrıca verecek ancak Hükûmet neden temsil ediliyor burada? Hükûmete soracağımız sorular da var yani Hükûmetin bir görüşü olmayacak mı bu yasama süreçlerinden geçerken? Dolayısıyla son derece makul, mantıklı ve hukukidir yani anayasal bir görüş ifade ediyoruz.
Şimdi, biraz evvel de görüşmelerin başından beri yine ben usul üzerine başladım, usul üzerine devam edeyim. İktidar partisinin getirdiği bir teklifi, tasarıyı istedikleri gibi çıkaramayacağını anlayan iktidar partisinin bir provokasyonuyla da karşı karşıya geldik. Biraz evvel dile getiren milletvekili arkadaşlarımız oldu, Hükûmet sözcüsü Sayın Arınç çok açık bir şekilde torba kanun tasarısı, torba getirilmeyeceğini ifade etti. Bunu sadece tasarı demekle de bunu izah edemezsiniz.
BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sükûnet.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yani Sayın Başkan, gerek Komisyonda gerekse Genel Kurulda illa dinlenilmesi için provoke edici, tahrik edici sözler mi sarf etmemiz lazım, değil mi yani?
BAŞKAN - Tabii ki.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Gerekirse onu da deneriz ama ben öyle bir yola girmek istemiyorum.
Şimdi, Hükûmet, verdiği sözlerde durmuyor, zaten teklif olarak getirilen düzenlemelerde yine iktidarın, Hükûmetin yönlendirmesiyle hatta Hükûmetin de demeyelim, Hükûmet dışı bazı odakların yönlendirmesiyle, direktifiyle bu tekliflerin hazırlandığını da gayet iyi biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, mevcut iktidarın ve iktidar partisinin en belirgin hususiyeti, özelliği usulsüzlük yani usulsüzlüğü bir alışkanlık, bir gelenek hatta neredeyse usulsüzlüğü bir usul hâline getirdi. Bu tutum üzerine belki de ansiklopediler dahi yazılabilir ve bu ülkeyi keyfî yönetmekten kaynaklanan bir tutum, Türkiye Cumhuriyeti keyfî yönetiliyor. Yasama, Türkiye Büyük Millet Meclisi keyfî bir tutumla çalıştırıyorlar, Hükûmetin icraatları öyle. Cumhurbaşkanının tutum ve davranışları hep keyfî. Oysa devlet hayatında, toplum ve kamu hayatında en kötü şey keyfîliktir. Ve neticede geldiğimiz noktada da yönetilemeyen bir ülke hâline getirildi.
Şimdi, Sayın Başkan, Genel Kurulda 132 maddelik bir iç güvenlik tasarısı görüşülüyor. 58, 59 madde ancak görüşüldü. İş güvenliği tasarısı sayıyı aldı ve Genel Kurulda sırada bekliyor. Bu kaç maddelik iç güvenlik tasarısı?
İLKNUR DENİZLİ (İzmir) - 132.
BAŞKAN - 132.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yok, yok, iç güvenlik değil, bir de iş güvenliğiyle ilgili...
İLKNUR DENİZLİ (İzmir) - Bize gelmedi.
BAŞKAN - Bizim Komisyondan geçmediği için, evet...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - O da 70-80 maddelik olması lazım yani o da hacimli bir tasarı.
Bir de biliyorsunuz, en son, bundan evvel Plan ve Bütçe Komisyonundan, buradan çıkan bir torba teklif var, o da sıra sayısını aldı, Genel Kurulda bekliyor. Ve şimdi de bu torba tasarı veya torba teklif dediğimiz düzenleme geldi. Şimdi bunun görüşmelerini yapmaya çalışıyoruz. Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Meclis başkan vekilleri, komisyon başkanları ve milletvekilleri bunun nasıl ve ne zaman Genel Kuruldan çıkacağını düşünüyor? 7 Nisandan itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmayacak. Yoksa siz 6 Hazirana kadar Meclisi çalıştırmayı mı düşünüyorsunuz?
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Öyle, gerekirse evet.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Olur bence, hiç mahzuru yok.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, polemiğe gerek yok.
Meclisin çalışma sırasını biz belirlemiyoruz Sayın Akçay biliyorsunuz, Meclis Başkanlığı belirliyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - İnanın bu ciddi bir sorudur.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Soma'da meydana gelen 13 Mayıstaki maden kazasından bu yana, şu anda üç yüz üç, üç yüz dört günlük bir zaman geçti. Bu üç yüz üç günde gerek hayatını kaybeden 301 maden işçisinin aileleri ve 1 Aralıkta işten atılan 2.831 maden işçisi kıdem tazminatlarını alamadılar. Defaatle müracaat ettiler, feryat ettiler, bizler bu konuları sıklıkla dile getirdik hem işten atıldılar, işsiz kaldılar hem de kıdem tazminatlarını alamıyorlar. En son çıkan yargı kararları da bu işçilerin asıl işvereninin Türkiye Kömür İşletmeleri olduğunu da İş Kanunu gereğince karara bağladı. Ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye Kömür İşletmeleri önünde toplantı yaptılar, miting yaptılar ve sorunlarını dile getirdiler. Daha sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisini ziyaret ettiler, 400 işçi geldi, aralarından seçtikleri 20 temsilci işçiyle bütün siyasi partilerin grupları ziyaret edildi ve buna ilişkin çalışma yapılacağı bizzat Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Mustafa Elitaş tarafından dile getirildi. Aradan neredeyse bir ayı aşkın süre geçti, hiçbir çalışma yapılmayınca bu defa işçiler şu anda Soma'da, Soma meydanlarında direnişe geçtiler.
Şimdi, bunların bu kıdem tazminatı sorununa, istihdamına ilişkin durumlar açıklığa kavuşturulmadan sürüncemede bırakılırken ne bir toplumsal ihtiyaçtan doğan, hiç de gereği de olmayan bazı düzenlemeleri bu tasarıda, torbada maalesef görebiliyoruz. Öncelikle, bu Soma maden işçilerinin bu kıdem tazminatı konusunu seçimlerden evvel, Meclis kapanmadan, bir an evvel çözmek gerekir. Yani, bu yapılan oturumlarla 24'üncü Dönemin son toplantılarını yapıyoruz, çok az bir süre kaldı.
Şimdi, diğer komisyonlardan sipariş cevaplar alınmış, hemen hemen neredeyse üslupları aynı, "Görüşülmeyecektir." deniyor. Hâlbuki, biliyoruz ki o komisyonların gündeminde bir yoğunluk da yok, çoğunun gündemi dahi yok. Türkiye'nin seçim sürecine girdiği bir atmosferde bu getirilen, görüşülmesi istenen düzenlemelere baktığımızda, en fazla işte, başlıklar hâlinde sayacak olursak en acil ve çabuk çıkabilecek olan öğretmen atamasına ilişkin düzenlemeler. Onun dışında doğum yardımına ilişkin ve toplu taşıma konusuna ilişkin 2 düzenleme daha var ki bunların gereği de çok çabuk yapılır. Bizlerin de zaten desteklediğimiz, kanun tekliflerimiz olan defaatle, ısrarla getirilmesini istediğimiz düzenlemeler. Öğretmen atamasına ilişkin 47 bin kadro ihdası öngörülüyor yani biz onu genellikle hep tekliflerimizde, önerilerimizde 100 bin olarak yaptık, bu düzenlemeleri elbette destekliyoruz. Ancak, müteahhitleri kollayan, rantiyeyi kollayan, Kamu İhale Kanunu'nda istisna getiren, YSK'nın yetkisini baypas etmeye yönelik ve artık tarafsızlığını yitirmiş RTÜK'e ilişkin birtakım düzenleme getirilmesini kabul etmemiz düşünülemez.
Seçim süreci başladı. Bu seçim sürecinin başladığını Yüksek Seçim Kurulu ilan etti yani oyun başladı, oyun içinde kural değiştirmeye kalkışıyorsunuz; bunu da kabul etmek mümkün değil. Ve seçim sürecinde gerek Genel Kurulda görüşülen iç güvenlik yasası ve diğer iktidarın tutumlarıyla gerçekten Türkiye iyice kaosa sürükleniyor. Ekonomide de böyle, asayiş ve güvenlik konularında da böyle, yasa yapma yöntemindeki yanlışlıkta ısrarlarda bunu görüyoruz.
Sayın Başkan, şimdilik özetle usul üzerine söyleyeceğim bu. Önerim odur ki bu birkaç maddeyi hemen kabul edelim, bir an evvel çıksın, bunun da Genel Kurulda yasalaşması için gerekli gayretleri de gösterelim ama hiç de lüzum etmeyen, yanlış gördüğümüz bu tutumdan da vazgeçilsin. Bu, artık iktidar partisinin bir klasik tutumu hâline geldi. 25-30 veya 50 madde koy, bunun 5'i, 6'sı, 2'si, 3'ü olumlu olsun ama 7-8 tane de onun içerisine muhalefetin asla kabul etmeyeceği, olumsuz, zehirli maddeleri koyun ve geçirtmeye çalışın, bununla da muhalefetin direncini kırmaya çalışın; e, bunu da kabul etmek mümkün değildir. Şimdilik söyleyeceklerim bunlar Sayın Başkanım.