YUNUS EMRE (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, tabii, ben de öncelikle Sayın Kaymakcı'ya ve katılan değerli bürokratlarımıza da hoş geldiniz diyerek başlamak istiyorum.

Tabii, çok kapsamlı açıklama yaptınız, teşekkür ederim ben de. Tabii, önemli siyasi konular var yani tabii siz kariyer diplomatı olarak hani bu konularda aslında bizim yönelteceğimiz soruların, tartışmaların doğrudan muhatabı olmayacaksınız, o bakımdan bunlara çok girmeyeceğim ama birkaç nokta olarak özellikle yani Türkiye'deki demokratik gerileme, bu demokratik gerilemenin özellikle bizim de kurucu üyesi olduğumuz, yetmiş yılı aşkın süredir üyesi olduğumuz Avrupa Konseyinde Türkiye'nin bu kadar uzun süreden sonra tekrar denetim sürecine alınmış olması gibi çok temel meseleleri, tabii, hatırlatmak lazım. Bunun yanında da Yunanistan'ın bir şekilde arkasına Avrupa Birliğini de alarak Avrupa'nın Orta Doğu'ya ve Afrika'ya açılan kapısı gibi bir konuma gelmiş olmasını, özellikle İsrail gibi, Mısır gibi ülkelerle Yunanistan'ın birçok farklı sektörde artan iş birliğinin bizim dış politikamız bakımından da çok kritik bir mesele olduğunu not etmek gerekir ancak benim farklı bir sorum olacak: Şöyle ki geçen gün bir haberle karşılaştım, daha önce de takip ettiğim bir konuydu ama bu düzeyde olduğunu bilmiyordum, o da bu atık meselesi. Avrupa Birliği düzenli olarak kendi atık ithalatını azaltıyor ancak kendi atıklarını başka ülkelere ihraç etme şeyini de miktar olarak çok arttırıyor ve gelinen nokta bizim açımızdan gerçekten kaygı verici çünkü yani yarım milyar insanın yaşadığı Avrupa'daki atıkların yüzde 40'ından fazlasını biz alır duruma gelmişiz.

Tabii, doğa çevre konuları en az konuştuğumuz siyasi konular kadar önemli. Türkiye, tabii, iklim krizinden etkilenecek olan bir ülke. Bir yanıyla birçok temel sorunumuz var ve bu yanıyla da yani bu ifadelerimi bağışlayın ama gitgide ülkemizin Avrupa'nın bir atık çöplüğü hâline geliyor gibi bir görünüm var. Buna ilişkin bir planlama var mıdır, bir şekilde bunların azaltılmasına dönük bir yaklaşım tarzı var mıdır, ne durumdayız; ben bunu çok merak ediyorum.

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI VE AVRUPA BİRLİĞİ BAŞKANI BÜYÜKELÇİ FARUK KAYMAKCI - Çok teşekkürler.

Tabii, konunun ayrıntılı uzmanı değilim ama Avrupa Birliği, genel Avrupa boyutu ve aynı zamanda Dışişleri Bakan Yardımcısı kimliğimle iklim değişikliğinden de sorumlu bakan yardımcısı olarak şunu söyleyebilirim: Evet, doğru, Türkiye'nin ciddi miktarda Avrupa ülkelerinden ama bunu bir AB olarak görmek doğru değil yani bunu bir AB politikası gibi sunmak doğru değil ama birçok Avrupa ülkesinden Türkiye'ye en fazla artık ithal eden ülkeler arasında ama 2'nci sırada da Birleşik Krallığın olduğunu ve bizim kadar başka ülkelerin de ithal ettiğini söylemek istiyorum benim de yine gördüğüm verilere göre. Bu, tabii, şey, sonuçta bunu nasıl işlediğiniz önemli yani atıkların bir ekonomik değer olarak değerlendirilmesi de söz konusu. Türkiye'de bu konuda belli bir altyapı oluştu, belli bir sektör de var yani illa bu atıkların "çöp" kelimesiyle bir araya getirilip "Türkiye çöplük mü oluyor?" şeklinde değil de yani bu bir meta yani sonuçta, belli bir ekonomik getirisi varsa, istihdamı varsa ve bu çeşitli standartlara, sektördeki standartlara uygun olarak yapılabiliyorsa bence çok farklı açıdan da bakılabilmeli diye düşünüyorum. Nitekim Çevre Bakanlığımızın bu konuda yeni bir çalışması olduğunu biliyorum, yeni bir genelge yayınladılar yani her çöpü veya her attığı değil, belli attıkları... Ayrıca mesela bizim ithal ettiğimiz atıkların çok büyük bir bölümünün metal atıklar olduğu ve bunların metale çevrildiği de söyleniyor yani söylediğim gibi, uzmanlık alanım değil ama benim de Çevre Bakanlığından edindiğim bazı bilgiler bizim ithal ettiğimiz atıkların büyük bir kısmı işte kullanılmayan eski metaller, eski araçlar ve bunların değiştirilerek yani eritilerek yeniden metale dönüştürülmesi de söz konusu, bunun içinde hurda da var yani atık kısmında. Ama söylediğiniz gibi, evet, bu konuda önlemler alınmalı mı? Evet. Yani onun ayrıntılarını çok fazla bilmiyorum, hani iddialı da olmak istemiyorum.