| Komisyon Adı | : | AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 28 .04.2021 |
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Ben de değerli Bakan Yardımcımız Faruk Bey'e bilgileri ve brifingi için teşekkür ediyorum. Tabii, Avrupa Birliği ve Avrupa kurullarıyla olan Türkiye'nin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yolculuğu uzun bir yolculuk. Dile getirildi Avrupa Konseyinin... Yani Avrupa Birliği Konseyi değil, Avrupa Konseyinin kurucu üyeleri arasında yer alıyoruz. Bugün karşı karşıya olduğumuz ön yargılı ve Avrupa Konseyinin içerisinde özellikle Parlamenterler Meclisindeki bazı siyasi saiklerle hareket edilen ve ön yargılı yaklaşımlardan da hep beraber üzüntü duyuyoruz ama karşısında cevabımızı da veriyoruz. Onların bu noktada tabii, Avrupa Konseyinin kendi içerisindeki tutarsızlıklardan dolayı bugün gelmiş olduğu durumu da kendileri reform çalışmalarıyla değerlendirmeye çalışıyor. O, işin ayrı konusu, yani Avrupa kurumlarının da konuştuğumuz zaman, hiçbir hatasının olmadığı, eksiğinin olmadığı veyahut da Türkiye'deki yaşanan bazı konuların farklı Avrupa ülkelerinde yaşanmadığını düşünerek konuşmak veyahut da bu fikirde olmak -şahsi kanaatimdir- doğru değildir. Avrupa Birliğinin içerisinde olup da ve Avrupa'da coğrafi anlamda olup çok büyük sıkıntılar içerisinde olan ama gündelik hayatta bunları ne hikmetse konuşmayan birçok konuyla alakalı ülkelerde durumlar var. Ama hazır sizi burada misafir etme imkânını bulmuşken ben özellikle dün de Sayın Von der Leyen'in yapmış olduğu açıklamalardan sonra... Gülmeye başladı Faruk Bey, ne soracağımı anladı. Şimdi, tabii, ben biraz olayın arka tarafını, arka planını biliyorum. Aynı zamanda da daha önceki yapmış olduğum görevler itibarıyla uluslararası bir ziyaret konusunda neler yapılıp neler yapılmayacağını gayet iyi biliyorum. Kaldı ki şunu da söylemek isterim: Yani Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği Konseyi Başkanını Türkiye'de ilk kez ağırlamıyoruz veyahut da o konumdaki karşılığı olan farklı devlet, hükûmet başkanlarını, bakanlarını, devlet temsilcilerini, farklı ülkelerin meclislerinden Türkiye'ye gelen milletvekillerini, oradaki komisyon başkanlarını, meclis başkanlarını Türkiye'de ilk kez ağırlamıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu konularda çok derin geçmişi, bilgisi ve tecrübesi var. Kaldı ki bu noktada uluslararası protokol kuralları zaten nasıl bir uygulamanın yapılacağını açık açık ortaya koyuyor. Sayın Bakanımız da bu konuda zaten bir açıklama yaptı ama özellikle dün Ursula von der Leyen'ın dile getirmiş olduğu -meclisin tutanak kayıtlarına da girsin diye özellikle dile getirmek istiyorum- yani cinsiyet ayrımıyla alakalı bir yaklaşım ortaya konduğunu ima ve itham etmesi son derece haksız ve reddettiğimiz bir yaklaşımdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin misafirlerini nasıl ağırladığı, Sayın Cumhurbaşkanımızın geçmişte... Yani böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına? Sayın Merkel de kadın yani o da Türkiye'ye gelip gitti kaç kereler veyahut da daha önce Birleşik Krallık Başbakanı Sayın May da bir hanımefendi, Arjantin Cumhurbaşkanı daha önce bir hanımefendiydi. Yani böyle bir şeyi dile getirmek dahi aslında kendi içlerinde düştükleri aczi ortaya koyuyor ama bu parantezi açtıktan sonra, eğer imkanınız olursa orada yaşanan bu kendi aralarındaki kavga veyahut da fikir ayrılığı, daha sonra da bize mal etmeye çalıştıkları konu tam olarak neydi? Hem de kayıtlara geçmesi açısından sizden bir bilgilendirme rica edebilirsek sevinirim.
Geldiğiniz için, vakit ayırdığınız için de teşekkür ediyorum, çalışmalarınızda da başarılar diliyorum. Dışişleri Komisyonumuzun da bugün öğlen yaptığı toplantıda tekrar şunu gördük: Bize düşen bir şey olursa, sizin de yardıma ihtiyacınız olursa bize bir haber edin, hemen geliriz.
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI VE AVRUPA BİRLİĞİ BAŞKANI BÜYÜKELÇİ FARUK KAYMAKCI - Çok teşekkür ediyoruz Değerli Başkanımız, Sayın Bakanım.
Yani ben, tabii, bu işin çok fazla ayrıntısına girmeyi doğru bulmuyorum. Sayın Bakanımız iki tane açıklama yaptı. Aslında biz Sayın Bakanımızın ilk açıklamasını yapmasını hiç öngörmemiştik ancak önce AB Konseyi Başkanı açıklamalar yaptı ve biraz bizi töhmet altına soktu. Dün de söylediğiniz gibi, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen açıklama yaptı. Birçok şey söylenebilir ama söylenemeyecek tek şey var: Ursula von der Leyen'ın kadın olmasıyla bu olayın arasında hiçbir ilgi yok, keza bu olayla İstanbul Sözleşmesi arasında da hiçbir ilgi yok yani bunu kesinlikle söyleyebiliriz, burada bir kasıt veya kötü niyet de kesinlikle söz konusu değil.
Söylediğiniz gibi, Türkiye, protokol konusunda, misafirperverlik konusunda dünyadaki iddialı ülkelerden bir tanesi ancak bu ziyaret sırasında maalesef, biraz pandemi nedeniyle, biraz buradaki büyükelçinin yeni göreve başlamış olması diyelim, biraz da Avrupa Birliği Konseyi ile Avrupa Komisyonu arasındaki iç çekişmelerden dolayı birbirlerine karşı rekabet içinde olmaları nedeniyle bu noktaya gelindi. Yani bu üzüntü verici bir durum, bu olayın, tabii, ülkemizde olması da büyük bir talihsizlik ama AB protokol heyetinde Avrupa Komisyonu temsilcisinin yer almaması, bizim onlara sunmuş olduğumuz programa herhangi bir eleştirilerinin ya da önerilerinin olmaması ama uygulama aşamasında da bu üzüntülü durumla karşılaşılması, tabii, yanlış bir durum ama dikkat ederseniz, bu konu önce İstanbul Sözleşmesi ve kadın meselesi olarak, cinsiyet ayrımcılığı olarak görüldü; bununla ilgisi yok yani Avrupa Komisyonu Başkanı bir erkek de olabilirdi. Ursula von der Leyen aslında kendisi de söylüyor, kravat taksa, takım elbise giyse aynı şey mi olurdu? Muhtemelen yine aynı şey olurdu çünkü burada kadına karşı bir şey söz konusu değil veya bizim Avrupa Komisyonuna karşı bir tutumumuz da söz konusu değil yani biz AB Konseyi ile Avrupa Komisyonu arasında bir ayrımcılık yapıp "Komisyona böyle davranalım." gibi bir tutumumuz da yok. Dolayısıyla burada özellikle AB protokolünün kendi arasında eş güdüm yapmaması ve ihmali böyle üzüntülü bir durum oluşturdu. Biz de böyle bir manzaranın ülkemizde olmasından dolayı çok memnun değiliz ancak bunun gerek Almanya siyasetinde Ursula von der Leyen'dan dolayı gerek Belçika siyasetinde Charles Michel'den dolayı gerek Brüksel siyasetinde yani Avrupa Birliği kurumları arasındaki o rekabetin bir malzemesi olmasını biz istemiyoruz. Onun için de Türkiye bilinçli olarak bu tartışmalara girmedi, girmek istemedi şu ana kadar ancak dünkü açıklamanın bir cinsiyet ayrımcılığı olarak sunulması üzerine Sayın Bakanımız az önce bir açıklama yaptı, açıklamada da kabaca sizlere aktardığım hususları aktardı. Biz hem AB Konseyiyle hem de Avrupa Komisyonuyla yakın ilişkileri sürdürmekten yanayız, bu tür protokol konularının ne Türkiye'de ne başka ülkede olmamasından yanayız. Aynı zamanda, Sayın Cumhurbaşkanımız gerçekten Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'la çok yakın bir ilişki kurdu eski görevi sırasında -Savunma Bakanıydı Almanya'nın- hem de göreve başlar başlamaz 2019 Kasım-Aralık ayından itibaren, hatta hatırlayacaksınız, Ursula von der Leyen'ın göreve başladığı ilk gün aradığı ilk lider Sayın Cumhurbaşkanımızdı. Dolayısıyla bizim bir kadına veya bir Avrupa Komisyonu Başkanına herhangi bir hata yapmamız, bir kasıt almamız, kötü niyet içinde olmamız söz konusu olamaz. Umarız bu gereksiz tartışmalar bir an önce sonuçlanır ve umarız herkes 6 Nisanda gerçekleşmiş olan 2 önemli AB kurumu liderinin Türkiye'ye yapmış olduğu ziyaretin içeriğine ve sonucuna odaklanır. Bu ziyaretin içeriği ve sonuçları da olumlu gündemin temel parametrelerini hazırlamakta, umarız haziran ayında bunu da görürüz.