| Komisyon Adı | : | AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 28 .04.2021 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli üyeler, değerli Bakan Yardımcımız, bürokratlar; ben de sevgiyle selamlıyorum.
Çok uzun oldu, saat on ikiden itibaren Dışişleri Komisyonu üyeleri bu salonda, iki buçuktan itibaren de AB Komisyonu üyeleri burada. Sabrınıza sığınarak ben de görüşlerimi birkaç cümleyle ileteceğim.
Öncelikle çok teşekkürler Sayın Bakanım. Objektif, çok açık ve gerçekten kapalı kapılar arkasında zirve toplantılarında neler görüşüldüğünü AB basınından ve AB bürokratlarının açıklamalarından takip ediyorduk. Sadece Sayın Kalın'ın ya da Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisinin "Olumlu görüşme oldu." cümlesiyle bilgi sahibiydik. Bu nedenle size gerçekten çok teşekkür ediyorum. Ben bu dönem AB Uyum Komisyonunda değilim ama AB alanında çalışan bir akademisyen olarak gündemi yakın takip etmeye çalışıyorum. Çok detaylı ve çok açık ve neler görüşüldüğünü de ve bize de önümüzdeki tablonun da ne kadar gerçekçi olduğunu da gayet açık ortaya koydunuz. Şu konu dikkatimi çekti: Biz 1999'da Helsinki zirvesiyle Türkiye'nin adaylık statüsünü kazanmasındaki en temel faktör Avrupa Birliğinin güvenlik politikaları ve Türkiye'nin güvenlik ve savunma alanındaki muazzam deneyimiydi, o bize büyük bir kapı açmıştı ve 2005'te de bu iktidar döneminde müzakere sürecinin başlaması ikinci önemli adım ve o sizin bahsettiğiniz 1999-2006 sürecinin yine bu iktidar döneminde, şu anda, son beş altı yıldır da bir geriye ciddi gidiş var, müzakere başlıklarında somut bir adım atamadık. Sadece güvenlik noktasında böyle bir geriye gidiş ve bugün "Bizi güvenlik politikaları noktasındaki o sistem içerisine dâhil etmek istemiyorlar." gibi bir cümle kurdunuz. Bu aslında ülkenin ciddi bir geriye gidişini de gösteriyor çünkü biz daha odaklı olarak, işte, temel insan hakları, Kopenhag siyasi kriterleri üzerinde odaklanırken, bu da ciddi bir sorgulanması gereken süreç.
Bunun yanında, Gümrük Birliği gibi özel üyeliğimizin olduğu ve özel bir ortak olduğumuz Avrupa Birliği sürecinde yine bir aşama kaydedemedik. Bize göç politikalarında hep taviz veren, taahhütlerimizi yerine getiren ama AB'nin hiçbir taahhüdünü yerine nerdeyse getirmediği bir süreç, ki şimdi şubat 2020 sonrasında başka bir boyuta taşıyacağımızı yeni iletiyoruz. Ya, bunda geç kalmadık mı? Vize mutabakatında, Avrupa Birliğine daha öncesinde bir tavır belki sergilenebilirdi.
Kıbrıs konusu yine kilit, stratejik konularından biri. Ya, birçok alanda, işte, Hükûmetin söylediği "Sahada ve masada güçlü Türkiye." tezinden ve savından AB bağlamında çok uzaktayız. Bu, bugün yapmış olduğumuz toplantı ve son beş altı yıldır gözlem olarak da böyle ortaya çıkıyor, bunu belirtmek istedim.
Size özellikle teşekkür ediyorum çünkü tam üyelik perspektifini çok ciddi ve katı bir şekilde ortaya koydunuz. Bu bizim stratejik hedefimiz olarak ortada, sizin üst düzey açıklamanız bu şekilde. Ancak son zirve toplantılarında ve son vize mutabakatı sonrası süreçte ise hep biz böyle spesifik alanlara indirgedik. İşte, vize gibi, gümrük birliği anlaşması gibi, göç politikası gibi. Şimdi sizin söylediğiniz yeni zirve alanları belirleniyor ama sanki böyle bir defakto stratejik iş birliğine razıymış gibi, bizim Hükûmetimizin bu yönde sanki bir duruşu var gibi algılanıyor. Ama sizin en önemli söylediğiniz konu, bizim tam üyelikte karar alma mekanizmalarında yer almamız. Aslında stratejik alan burası çünkü Gümrük Birliğinde biz bu sorunu yaşıyoruz ve bu duvarı aşamıyoruz bir türlü ve ciddi kayıplar yaşıyoruz. Şimdi, Gümrük Birliği sorununda ileri gidemeyizken Avrupa Birliği bizim yeşil mutabakat çerçevesini önümüze koydu. Bizim açımızdan dezavantajlı konuma düşüren, gelen ticari konjonktürde de düşüren bir anlaşmayı güncelleyemezken, Avrupa Birliği bizim önümüze yeni bir tablo koyuyor; yeşil mutabakat ve dijital dönüşüm. Bu konudaki görüşünüz nedir Sayın Bakanım? Hani nasıl olacak, bu aşılacabilecek mi? Bunu sormak istiyorum. Bu özellikle vurgulamak istediğim konulardan biri.
Vize mutabakat belgesini yeni bir aşamaya taşıyacağız. Bunun da detaylarını sanırım ileride paylaşacaksınız. 6 kriter, bizim -çok önemli-Mecliste büyük mutabakatla geçirdiğimiz, hızlıca getirdiğiniz kriterlerdi. Büyük bir başarı sağlamıştık ama o kritik 6 kriterden en önemli sorun terörle mücadele, terör tanımı. Bunda ne öngörüyorsunuz siz, bunu aşabilecek miyiz?
Bir de tabii ki etik, yolsuzluk konuları, kamu alımları konuları. Bunlar da ciddi sorunlar olarak gözüküyor önümüzde. Bunu vurgulamak istiyorum.
Yine, bugün olumlu olarak ilettiğiniz Erasmus programları, Ufuk Avrupa programları ve sizin bu konudaki, benim takip ettiğim çalışmalarınız muazzam derecede çok iyi, gençler açısından, akademisyenler, araştırmacılar açısından. Avrupa araştırma alanında... Ben de bir akademisyenim ve Erasmus programından faydalanan, öğretim üyesi değişim programından iki defa faydalandım. Üniversitemiz bünyesinde de böyle bir birim vardı, muazzam derecede AB vizyonunu kazandırmak açısından önemli bir program ve buna ciddi bakan Bakan Yardımcısı olarak sizler ve değerli bürokratlar muazzam önem veriyorlar. Bu önemli bir şey buna değinmek istedim.
Son bir iki konu, çok affınıza sınıyorum.
Şimdi, son süreçte, evet, biz yasal düzenlemeler yaptık. İşte, REG toplantıları, yargı reformu strateji belgeleri, insan hakları eylem planları, Sayın Çakırözer'in atıf yaptığı alanlardaki sıkışmışlıklar maalesef... Şöyle bir sorun var: Ya, bunların uygulamaya geçmesinde sorun var yani uygulama noktasında ciddi sorunlar yaşıyoruz ve bunları Avrupa Birliğindeki mevkidaşlarımıza anlatamıyoruz. Biz birçok toplantıya gittik Sayın Karayel'le, bunları çok detaylı konuştuk mevkidaşlarımızla, anlatmaya çalıştık ama döndüğümüzde ülkemizde karşılaştığımız tablo gerçekten bizi zor durumda bırakan tablolardı. Belki, bu nokta, sizlerin daha çok girişken olmanız gereken nokta. Şimdi, siz bize bir mevzuat kitapçığı da getirdiğiniz -detaylı bir çalışmadır muhtemelen- ama ne kadar uygulamaya geçecek o? Yani uygulaması ne olacak? Bizi zor durumda bırakan bunlar.
Şimdi, biz genelde siyasi kriterlerde ciddi geriye gidiyorduk Sayın Bakanım ama son ilerleme raporlarında biz, ekonomik kriterlerde de ciddi geriye gidiyoruz. Bağımsız, demokratik işleyen kurumsal yapılar. İşte, Merkez Bankasının tartışması, diğer kurumlardaki atamalar, özellikle de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yaşanan bu tür krizler var, Güçler ayrılığı ilkesi, yargının bağımsızlığı ilkesi. Yani kurumsal mekanizmalardaki ciddi o şeffaflıkları da, denge denetlemeyi de yitiren ve özellikle de yeni sistemle beraber -belki yeni, çok yeni bir sistem ama- bu tür olgularda var. Bunlar bizim güçlü olduğumuz ekonomik kriterlerde -işte, 1999-2006'da- biz bütün bu şeffaflığı ortaya koymuştuk ama bunlarda ciddi geriye gidiş var. Siz, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, yani sizin bakışınız nasıl bu konuda?
Bir Von Der Leyen konusu vardı. Burada, ben, Sayın Bakanımızın bugün vermiş olduğu detaylı açıklamalarına katılıyorum. Ben AB hukuku çalışıyordum ve Avrupa Birliğinin en temel sorunları uluslararası düzeyde AB'nin temsiliyeti sorunuydu. Ciddi bir sorun ve tartışmaydı bu. Ben dün Sayın Leyen'in açıklamalarını izlediğimde o daha çok bu krize atıf yaptı ve kendi özel eleştirilerini de yaptı. Sadece bizim ülkemize dönük bir açıklama değildi. Sadece şansızlığımız -siz de söylediniz- AB'nin o temsiliyet krizi bizim ülkemizde yaşandı. Aslında Leyen, eğer bir erkek olmuş olsaydı bu görünmeyecekti, sadece orada öyle bir kriz oldu. Bizim ülkemizin eşitsiz davranma gibi bir durumu zaten katiyen yok. Sayın Bakanımızın söylediği bütün açıklamalara katılıyorum. O da sanırım sadece ona atıf yaptı -ben çünkü öyle algılamadım- ve eleştiri yaptı ve bu konuda daha mücadele etmek gerektiğini söyledi.
Son olarak da Sayın Bakanım, İstanbul Sözleşmesi konusuna değinmek istiyorum. AB'nin üst düzey yöneticilerinin -bizim hani muhatabımız olan- işte, raportör, AB Konseyi Genel Sekreteri KPK Eş Başkanı Lagodinsky'nin açıklaması, Borrell'in açıklaması hepsi bu sözleşme noktasında Türkiye'ye geri dönmemiz noktasında uyarıda ve çağrıda bulundular. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizin, Cumhurbaşkanlığında ve bu sözleşmeden çekilme noktasında ya da kurumsal olarak bir brifinginiz oldu mu? Bunun bize getireceği, açacağı ya da bizi düşüreceği konum noktasında bir brifinginiz oldu mu?
Bir de son olarak -yine çok affınıza sığınıyorum- bütçe konuşmamda iletmiştim... Tamam Sayın Bakanım, sormuyorum bu soruyu, bütçe görüşmelerine saklıyorum bunu.
Teşekkür ederim.