KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Ben de kısıtlı sürem dâhilinde görüşlerimi paylaşmak istiyorum sizlerle. Komisyonu saygıyla selamlıyorum.

Evet, gerekçeyle başlayacak olursak, baktığımız zaman son dönemde gelen birçok kanun teklifinde -hep vurgu- şeffaf, öngörülebilir ve hesap verilebilir bir yönetişim sistemi kurmaya çalışılıyor ama uygulamaya dönük yapılan çalışmalarda ise, uygulamalarda ise bunların hiçbirinin karşılığını görmüyoruz. Şimdi bunu da detaylandıracağım. Birincisi, evet, burada kanunun usulü, geliş şekli, tartışılması ve ilgili komisyonlarda görüşülmemesi. Bu da bir yöntem hâline geldi. İşte, İç Tüzük tartışması... İç Tüzük yapılması gerekiyor. Bunun ben İç Tüzük'le ilişkili olduğunu düşünmüyorum. Burada zaten İç Tüzük'ümüz var, 2 tane tali komisyona gönderilmiş ve çalışma alanını, hayatını ilgilendiren, emekliliği, sigortayı ilgilendiren, birçok alanda... Çek Kanunu işte keza öyle. Birçok komisyon var ve bu komisyonlarda görüşülmüyor, o komisyon üyelerinin haberleri, bilgileri de yok. Ben, Meclis Başkanlığına sürekli soruyorum: Bu yasaların ne kadarını tali komisyona gönderiyorsunuz? Bakın, son verdiğim soru önergemde, 12 Nisan 2021 tarihi itibarıyla 3.563 kanun teklifinin 2.684'ü tali komisyonlara gönderilmiş değerli milletvekilleri ama sadece 1 tane komisyon toplanabilmiş. Bu, aslında, kaliteli ve nitelikli yasa yapmadan ne kadar uzaklaştığımızı ve 2018 Cumhurbaşkanlığı hûkümet sistemiyle birlikte Meclisteki yasama faaliyetinin niteliği ve kalitesinin giderek uzaklaştığı... İşte bu kanun da bunun "case"i, örneği zaten.

Bakın, Plan Bütçe Komisyonuna gelen birçok kanun teklifini dikkatle takip ediyorum, hepsi yeniden yeniden düzenleme. İşte finansal istikrar, kalkınma... "FİKKO" dediğimiz kısaca... Kuruluş sürecini biliyoruz, hikâyesini biliyoruz. Bir bakanın getirdiği, kurduğu, içindeki parasal kaynakların bir şekilde hazine aracılığıyla kullanıldığı... Sonra da ne oldu? Hiç hesap veren yok, sorgulayan yok. Şimdi hesap veren bir bakan yokken bu "hesap vermek" diye bir reformdan bahsetmek ne anlama geliyor? Ben soruyorum buradaki bütün katılımcılara. Bu konuyu dikkatlerinize tekrar tekrar sunuyorum, Meclisin yasama kalitesinin... Bunun İç Tüzük düzenlemesiyle bir ilgisi yok, tamamen keyfî bir şekilde, hızlı... "Yarın görüşülecek, hızlı şekilde gelecek..." Elbette bürokrasinin talepleri olabilir ama bürokrasinin talepleri zaten teknik ve katılımcılıkla geçiyor. Buna değinmek istedim.

Birçok kanun var Anayasa'ya aykırı. Bu da bir gelenek hâline geldi. 2018 Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber Anayasa'ya aykırı düzenlemeler tekrar getiriliyor, burada tekrar düzeltiyoruz. Kanunlara atıf, işte ithaf ediliyor. Tekrar ne yaptık şimdi? Genel ilkeleri koyduk maddeye. Ne olacak şimdi, Anayasa Mahkemesi ne karar verecek? O sektörün temsilcileri, sigorta şirketlerinin talepleri var, söyledikleri var ama bunları biz bir şekilde bu sürece dâhil etmediğimiz sürece, ben inanıyorum, kısa bir süre içerisinde tekrar gündeme gelecek.

Tasarrufla, bireysel emeklilikle ilgili düzenlemeler var. Tasarruf sistemi gelişmiş ekonomiler açısından gerçekten önemli bir sistem ve Türkiye'de ciddi bir tasarruf sıkıntısı var ve bireysel emeklilik sisteminde torba kanunlara eklemlenen maddelerle bunu düzenlemeye çalışıyorsunuz. Bunun da hiçbir karşılığı olmayacak. Tasarrufları artırmanın en önemli kaynağı gelir dağılımının adaletli olması ve gelirin artmasıdır. Türkiye'de, gayrisafi millî hasılamızda, yurt içi hasılada ciddi bir düşüş var. Gelir adaletsizliğinde ciddi bir sorun varken, ciddi bir işsizlik varken nasıl olacak tasarruf sistemini artıracağız? İşte, şimdi, "18 yaş altı"nı diyorsunuz. Yoksulluk sınırı, açlık sınırı rakamlarına ve asgari ücrete; 4 kişilik bir ailedeki yapıya baktığımız zaman, kadın istihdamına baktığımız zaman 18 yaş altı çocuklar için kim yapacak bu tasarrufu? Ebeveynleri yapacak. Nasıl yapacaklar? Ben bunu sormak istiyorum. Ciddi bir şekilde gelişmiş ekonomilerin sistemleri var, evet, 18 yaş altı için birikim sistemleri var ama bunun ciddi bir şekilde tartışılması ve çok kapsamlı bir tasarruf sisteminin oluşturulması gerekiyor. Peki, sistemden çıkanların rakamlarına baktınız mı? Son veriye bakıyorum, Mayıs 2021'de 100 bin sözleşme yapılmış, 95 bin çıkış olmuş. Neden çıkıyor insanlar bu sistemden? Neden çıkıyor bu sistemden? Çünkü pandemiyle beraber ağırlaşan ekonomik kriz, işsizlik ve fonlarını ödeyemiyorlar primlerini. Bunları konuşmamız gerekirken biz "Yeni yeni katılım, hazineye kaynak yaratacağız." Bunların hepsi kaynak yaratmak için getirilen kurumlar.

Şunu söyleyeyim...

Sürem çok az kaldı. Bir dakika lütfen Sayın Başkan.

Bakın, şeffaflık, hesap bilirlik ve öngörülebilirlik. Bu 3 veriden, bu 3 ilkeden ekonomimiz hızla uzaklaşıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlarsanız.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Tabii ki, elbette Başkanım.

Evet, ekonomik veriler var zaten -burada zamanım olmadığı için söylemiyorum, söyledi değerli arkadaşlarımız- CDS'ler, borçlanma imkânımız, kırılganlık. Bir ülkenin itibarını, şeffaflığını, ülkenin ekonomik olarak güçlü olmasını gösteren sadece Sayın Kalaycı'nın söylediği sanayi verisinin artması değil; parasının değeri, enflasyon, faiz oranı, ülke vatandaşlarının refah seviyesi, kalkınma standartları, eğitimi, teknolojiyi üretmesi, pazarlaması, gelir adaleti ama en önemlisi burada yaptığımız ve giderek uzaklaştığımız, bu kanunda da bunu yapıyoruz, şu an kurduğumuz Finansal İstikrar Komitesiyle bütün o bağımsız ve düzenleyici, denetleyici, ekonominin bel kemiği olan kurumları Hazine ve Maliye Bakanlığına devrediyoruz. Güçlü, bağımsız, özerk kurumlar, denge-denetleme, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, bu evrensel ilkeler zaten G20 içinde, AB içinde tartışılan bu ilkelerden biz hızla uzaklaşıyoruz ve yaptığımız her kanunda da bundan tekrar uzaklaşıyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ek bir dakika süre de verdim, o da bitti.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Lütfen Sayın Başkan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen son cümlelerinizi alalım.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Kişiye özel yasalar yaptıkça ve Ticaret Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanlıkları, değişen Merkez Bankası başkanları hesap vermediği sürece bizim yapmış olduğumuz -aynen hukuk reformunun nasıl bir karşılığı yoksa- ekonomi reformlarının da, o paketlerin de bir karşılığının olmadığını gösteren kanun metinleri bunlar. Biz bağımsız ve düzenleyici, denetleyici kurumlarımızı lağvediyoruz ve bunun temel sebebi de tek kişilik hükûmet olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bir kişinin inisiyatifine ve atadığı bakanın inisiyatifine bırakıyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok teşekkür ediyorum Sibel Hanım, sağ olun.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim.