| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 07 .11.2014 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Gümrük Bakanlığının ve kamu kuruluşlarımızın değerli temsilcileri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Gümrük Bakanlığının bütçesinin hayırlı olmasını peşinen diliyorum, temenni ediyorum.
Tabii, "gümrük" deyince, gümrükler, bir devletin devlet olma vasfını gösteren en temel unsurlardan birisidir. Eğer gümrükleriniz sağlamsa devlet olarak da siz kendinize hâkimsinizdir, sağlam bir devlet yapınız vardır. Eğer gümrükleriniz kevgire dönmüşse, yol geçen hanına dönmüşse elbette devletin en temel niteliklerinden birisinin de sağlam olduğunu iddia etmek mümkün değil.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin, iktidarının en zayıf yönlerinden birisi de koordinasyon eksikliğidir. Yani iki üç gündür burada bütçe görüşmelerinde, özellikle vurguluyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi on iki yıldır her ne kadar bir tek parti hükûmeti olarak göreve gelse de maalesef bir tek parti iktidarı tam olamamıştır. Âdeta bir paralel yapılar, Gülen cemaati, en son Davutoğlu KCK'yı da paralel yapı ilan etti ki biz bunları daha evvel, Sayın Bakan da o zamanlar Grup Başkan Vekiliydi, 14 Şubat tarihinde kürsülerden ilan etmiştik biz bu paralel yapıları. Hükûmetin dikkatini çektik, ancak bu sözlerimiz yankı bulmadı. Ancak bu paralel yapılardan hançeri yedikçe "Yandım Allah, paralel, paralel" diye feryat figan. Şimdi de kendi iktidarlarının hatalarını ve kişisel hatalarını da örtbas etmek için de işte "Bunlar darbe yapacaktır vesaire" diyoruz. Zaten bunları paralel yapı organizasyonu şeklinde düşünen, o şekilde değerlendiren, kullanmaya çalışan sensin. Ayrıca, cemaatler, tarikatlar, siyasi gruplar vesaire. Hatta, iddia ediyorum, bazı bakanlıklarda müsteşarlar eliyle neredeyse bir ayrı bakanlar kurulu oluşturulmaya çalışılıyor. Öyle bakanlıklar var ki, müsteşar ayrı telden, bakan ayrı telden gidiyor; gruplaşmalar var müsteşarcılar, bakancılar diye oluşmuş. Yani, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, hükûmet etme, iktidar olma erkinden gittikçe uzaklaşan bir yapı var. Tabii, bu koordinasyon ve iş birliği zayıfladıkça, şimdi bir gümrük hadisesi, bir kaçakçılık meselesiyle ilgili hususta da "E, canım, tek sorumlu ben miyim?" deyip çıkabilir Gümrük Bakanı. Nasıl ki Çalışma Bakanının "Maden kazalarından tek sorumlu ben miyim?" diye dün Hürriyet gazetesinde manşeti vardı. Herkes "Tek sorumlu ben miyim?" diyebilir, Gümrük Bakanı "Ben miyim?" diyebilir, İçişleri Bakanı "Ben miyim?" derken, o zaman kaçakçılık da, maden kazaları da, terör olayları da alır başını gider. Bu zaaftan kurtulmak gerekir.
Ben hiç üstüme vazife olmadığı hâlde, bu sabah danışmanımı Kızılaya gönderdim. Adını da Sayın Bakana vereceğim bir sokaktan iki paket kaçak sigarayı da getirdik. Şimdi, bilmiyorum, Gümrük Bakanlığına veya Gümrük Bakanlığının birimlerine kaç metre mesafede -300-400-500 metre mesafede- bu sigaralar satılıyor gündüz. Kızılay neresi? Başkent Ankara'nın tam göbeğinde. O zaman, bütün iddialar, verilen rakamlar havada kalıyor eğer bu Ankara'nın göbeğinde... İlgili bakanlık, şimdi nerede İçişleri Bakanlığı? Kızılaya yakın bir yerde. Maliye Bakanlığı nerede? 150 metre ötemizde. Şimdi bu İçişleri Bakanlığını ilgilendiriyor, Gümrük Bakanlığını ilgilendiriyor, Maliye Bakanlığını ilgilendiriyor. Ondan sonra da Sayın Cumhurbaşkanı da vatandaşın içtiği sigaraya ceza yazdırıyor, fiilî müdahale. Kendisi sanki kolluk gücü veya zabıtaymış, belediye zabıtasıymış gibi orada vatandaşa da hakaret ediyor. Bir ülke kurumlarıyla ve kurallarıyla çalışmazsa olacağı da budur. En büyük eleştiri de budur. Maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, ülkeyi kurum ve kurallarıyla yönetemez hâldedir. Türkiye, keyfî ve tek kişinin yönetimi altındadır, bu keyfî ve tek kişi yönetimi de maalesef şimdiki Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan yüzünden olmaktadır yani bunu belki arkadaşlarımız reddeder. Hükûmet kabul etmese de, ben inanıyorum ki benim bu sözlerim vicdanlarında ve vicdanlarda mutlaka yankısını bulacaktır.
Şimdi, İçişleri Bakanlığının Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Raporu var ve bu raporda yer alan bilgilere göre kaçak sigara, alkol, akaryakıt gibi malların sınır bölgelerinden Türkiye'ye girişinin hemen öncesinde terör örgütünün "vergi" adı altında haraç aldığı tespit edilmiştir. Örneğin, Türkiye'de sigara kaçağı yüzde 20 seviyelerinde bu rapora göre. Son yıllarda Türkiye genelinde ele geçirilen kaçak sigaraların yüzde 80'ine yakın kısmının doğu ve güneydoğu sınırlarından ülkemize getirildiği ifade ediliyor. Ve terör örgütünün kazancının da ne denli büyük olduğu bu raporda ortaya konulmuş.
Peki, ya siz bir Hükûmet olarak Gümrük Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Jandarma, Emniyet Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı bir araya gelip bu kaçak malların... İşte Millî İstihbarat Teşkilatı, ya Millî İstihbarat Teşkilatı el birliğiyle birtakım paralel yapılar oluşturacağına, terör örgütleriyle pazarlık ve iş birliği yapacağına öncelikle bunlara ilişkin görevlerini yapsın. Bu kaçak malların sınırdan geçişini engellemek için ne tür çalışmalar yürütülüyor?
Geçtiğimiz yıl, ondan evvelki yıl Maliye Bakanı Sayın Şimşek'in bu kaçak sigara ve kaçak mallarla ilgili feryatlarını dinledik ama bakanlık, hükûmet etmek feryat makamı, şikâyetçi makamı değil, icraat makamıdır. Dolayısıyla, ülkemizdeki en önemli sorunlardan birisi de bu kaçakçılıktır. Sadece ekonomik bir vaka olarak değerlendirmek de son derece noksan kalır. Meselenin güvenlik boyutu, terör, toplumsal birlik, beraberlik, mali, kültür gibi çeşitli alanlarla da ilintisi bulunmaktadır. Millî güvenliğimizi tehdit eden bir unsur olarak kaçakçılıkla mücadele, terörle mücadelenin de en önemli şartlarından birisidir.
Terör örgütüyle yürütülen pazarlıklar, kaçakçılıkla mücadelede Hükûmetin etkin adımlar atmasını engellemektedir. Ya, nasıl engellemesin? Oslo'da, zamanın Müsteşar Yardımcısı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı, şimdinin MİT Müsteşarı "Bölgede şikâyet olduğunuz bir vali, kaymakam, kamu görevlisi var mı?" diyor. Kime diyor bunu? Terör örgütü elebaşısına söylüyor, katile söylüyor. Askerimizi, polisimizi, beşikteki bebeği, doğmayan bebeği katletmiş örgütün yöneticisine soruyor. Siz devleti ne zannedip nasıl yönetiyorsunuz? Böyle bir anlayışla pazarlık yaparsanız kaçakçılığı önleyebilir misiniz? Önleyemezsiniz. Ve bilinmelidir ki, terör ancak terörü ve teröristi besleyen kaynakların yok edilmesiyle sona erer. Terörle müzakere edildikçe terör örgütünün finansal varlığını da alabildiğine güçlendiriyorsunuz. Bir gerçektir ki, 2009'dan bu yana terör örgütlerinin finansal kaynağı alabildiğine güçlenmiştir.
PKK derken bir de IŞİD çıktı. Yüzlerce hortumun Suriye sınırından Türkiye sınırına kaçak petrol taşıdığı, akaryakıt taşıdığı, bunun yurt içinde ve yurt dışında satışının yapıldığı artık herkesin bildiği bir sır hâline geldi. Bu terör örgütleri, uyuşturucu, akaryakıt, sigara, alkol, canlı hayvan, elektronik eşya gibi mali değeri fazla ürünler, hatta insan kaçırma faaliyetleriyle yani "insan kaçakçılığı" deniyor, insanları bir yerden alıp bir yere götürme şeklinde, sadece PKK'nın yaklaşık 60 milyar doları bulan bir parasal kaynağı kontrol ettiğini elbette siz bizden daha iyi biliyorsunuz. Terör örgütü, kaçakçılık faaliyetlerinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin otoritesine ve bizzat varlığına meydan okuyarak kendine sözde gümrük örgütleri kurdu. Bunları, sizler, zaman zaman başbakanlar, cumhurbaşkanları, AKP'li yöneticiler itiraf etti. "Vergi" adı altında haraç topluyor. Tekraren söylüyorum ki, kaçakçılıkla yapılacak mücadele terörle yapılan mücadelenin en önemli adımlarından birisidir. Ancak Hükûmet bu adımları atmaktan itinayla kaçınmaktadır.
Kaçakçılıkla mücadelenin bir diğer boyutu da mali kaynaklı. Mali yapı, kaçakçılığın hem nedeni hem sonucudur. Bunu da, mali durumu da yani vergilendirmeyi, vergi sistemimizi, vergi oranlarını, miktarlarını, nispetlerini de yeniden gözden geçirmek gerekir. Maliye politikaları neticesinde Türkiye dünyanın en pahalı benzinini, mazotunu yani akaryakıtını tüketen ülke olmuştur. Şimdi akaryakıt fiyatları; benzin 5 liraya yaklaştı, bazen iniyor çıkıyor ama 5 lirayı aştığı zamanlar da oluyor, şu anda mazot 4,5 lira. Şimdi, bu akaryakıt kaçakçılığı da bu fiyatlandırmadan, vergilendirmeden kaynaklanıyor, sigara kaçakçılığı da hakeza. Yani, komşularımıza baktığımızda en pahalı akaryakıt Türkiye'de, en pahalı sigara fiyatları da Türkiye'de. Otomatikman, uyguladığınız mali politikayla, âdeta kaçakçılığı da dolaylı da olsa teşvik ediyorsunuz.
Şimdi, Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu ve esnafla ilişkilerimiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - "Türkiye'de kaçakçılık hacmi kabul edilebilir boyutları çoktan aşmıştır." diyor Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu yani esnaf açısından bakıyor ve gayrisafi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 27'sine yani 415 milyar liraya denk geldiği ifade ediliyor. Bu çok korkunç bir rakam yani millî gelirin yüzde 27'si. Kaçak akaryakıttan devletin her yıl yaklaşık 12 milyar lira vergi kaybı var. Şimdi, çok ilginç bir rakam, 12 milyar vergi kaybı var akaryakıttan, 2015'te özelleştirmeden 12 milyar lira gelir bekliyorsun, çiftçimize yapacağımız tarım desteği yine bu bütçede tarımsal destek bakımından 10 milyar lira; bu mukayeseyi bir de bu şekilde yapalım. Kaçak ve sahte içki pazarı 6 milyar liraya ulaşmış. Satılan her 5 sigaradan 1'i kaçak ve kaçak sigara oranı bazı illerimizde yüzde 65 seviyesini geçiyor ve sigara kaçakçılığı nedeniyle devletin vergi kaybı da 5 milyar lirayı buluyor; bunlar yaklaşık rakamlar. 12 milyar akaryakıt, 5 milyar sigara deyince çok ciddi meblağlar yani bir de bunların bütçede toplandığını düşünürsek, hakikaten Hükûmetin elinde çok büyük bir meblağın da olacağı açık seçik ortaya çıkıyor. Bir de bu rakamları Marmaray ve Boğaz Köprüsü yatırımları, büyük, dev projelerle de mukayese ettiğimizde hadisenin vahameti ayan beyan ortaya çıkıyor. Hükûmetin dikkatini bu açıdan çekiyorum, olay sadece Gümrük Bakanlığının uhdesinde değil, topyekûn bir devlet politikasını devlet iradesine dönüştürme ihtiyacı vardır. İçişleri Bakanlığı, Maliyesi, bütün kurumları el ele verirse kesinlikle önlenebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafında kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Hükûmet demek irade demektir, iradeni koyarsın, yaparsın. Eğer yöneten Hükûmet gereken iradeyi koyarsa, zaafa düşülmezse, kendi ayağına kurşun sıkmazsa bunu pekâlâ gerçekleştirebilir.
AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Bu Gümrükler Genel Müdürlüğü zor yapar o işleri.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yani, biz hadiseyi iyisinden söylüyoruz, tabii, elbette ümitlerimiz oldukça...
(Oturum Başkanlığına Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç geçti)
BAŞKAN - Sayın Akçay, lütfen toparlayalım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Şimdi, gelelim Sayıştay raporlarına. Tabii, Sayın Gümrük Bakanının bütçe sunumunda Sayıştay raporunun akla gelmemesi akla ziyandır yani genelde geçmiş şeylerde pek dile getirmedik ama bu Gümrük ve Ticaret Bakanlığına ilişkin 2013 Yılı Denetim Raporu Bakanlık harcamaları konusunda bazı usulsüzlükleri ifade ediyor ve Sayıştay raporunda vurgu yapılan husus, iç ticaret hizmetlerini geliştirme payının denetimsiz harcandığıdır. Bu pay 5174 sayılı Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu'nda düzenlendikten sonra İç Ticaret Hizmetlerini Geliştirme Payının Kullanılması Hakkında Yönetmelik'te düzenlenmiş.
BAŞKAN - Sayın Akçay, sesiniz hiç duyulmuyor, biraz mikrofonu kendinize indirin lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Biraz içeride de sükûneti sağlayamıyorsunuz Sayın Başkan. Biraz benden, biraz sizden kaynaklanıyor.
MUSA ÇAM (İzmir) - Ses mi bıraktınız? Sesimizi kesiyorsunuz, sesimizi.
BAŞKAN - Zaman zaman acze düşüyoruz ama sizin sesiniz hepsini bastırır, biz biliyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yok, estağfurullah.
BAŞKAN - Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Uygulamada bir kamu geliri ve gideri olarak değerlendirilen iç ticaret hizmetlerini geliştirme payının Sayıştay denetiminden âdeta kaçırıldığı ifade ediliyor. Bu paydan yapılan harcamalara Sayıştay raporunda dikkat çekiliyor. Harcamaların 2012 yılında toplam tutarı 14,3 milyon lira, 2013 yılında 9,5 milyon; 2012 yılı için ifade edilecek olursa, Bakanlığın ihtiyaçlar için toplam bütçe giderinin yüzde 3,2'sini ifade ediyor ve toplam mal ve hizmet alım giderinin ise yüzde 21'i oranında bir harcamanın bütçe dışı bir kamu kaynağından sağlandığı ifade ediliyor ve diğer hususlara da dikkatlerini çekiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu arada, tabii, geçtiğimiz bütçe görüşmelerinde, geçtiğimiz yıllarda da gümrük muayene memurlarının sorunlarını dile getirmiştik. Bu gümrük muayene memurları demek gümrük teşkilatının bel kemiğini oluşturan kadrolar demektir. Yani, gümrük muayene memurları olmadan bir gümrük teşkilatını düşünemezsiniz ancak gümrük muayene memurları da gümrük teşkilatında âdeta üvey evlat muamelesi görmüştür ve bu derece ağır bir mevzuat ve iş yükü altında görev yapan personelin son dönemde ihdas edilen denetmen, denetmen yardımcısı kadrolarına geçilmesi konusunda önceki Bakan Sayın Hayati Yazıcı'nın da bu personele verdiği sözler vardır. Ben gümrük muayene memurlarının sorunlarına ilişkin Sayın Bakandan bir açıklama da bekliyorum. Gümrük muayene memurlarının denetmen ve denetmen yardımcısı kadrolarına geçişlerine dair kamuda başka örnekler de vardır. 6111 sayılı Kanun'un 163'üncü maddesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu teşkilatı için sosyal güvenlik denetmen ve yardımcısı kadrosu ihdas edilerek sosyal güvenlik kontrol memurlarının bu kadroya geçişleri bir örnek teşkil etmektedir. Gümrük muayene memurlarıyla ilgili acele bir düzenleme yapılması ihtiyacı vardır.
Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum.