| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Uşak Milletvekili İsmail Güneş ve 64 Milletvekilinin; Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3607) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .05.2021 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, ben demin bir soru sordum Bakan Yardımcısı Ahmet Bey'e; bir ayrım yaptınız mı ya da küçük, ortayı nasıl niteliyorsunuz diye. Esasında teşvik vermeye ilişkin karar verirken bu kadar adaletsiz bir yapıya eşit davranmak aslında eşit davranmak anlamına gelmez. Şunu kastediyorum: Özellikle imalat sanayisine dayanan küçük şirketlerin büyük şirketlerle ilişkileri var çünkü bizim imalat sanayimizin organizasyon yapısında büyük şirketler malzemelerinin çoğunu küçük şirketlerden satın alırlar, dolayısıyla böyle birliktelikle ilgili bir ilişkileri var. Şimdi, dolayısıyla da burada gerçekten şunu yapmak zorundaydınız diye düşünüyorum. Yani kimin gerçekten ihtiyacı var, kimin yok sorusunu bir şekilde bir analiz yapıp bir cevabını vermiş olmanız lazımdı. Bakın, ben size bir şey söyleyeyim. Yani aslında söylüyoruz ama nereye denk düşüyor, anlamış da değilim. Hükûmet başından beri bu meseleyi anlayamadı, sandı ki pandemi sadece üretimi vuruyor yani ekonominin arz cephesiyle ilgili bir sorunla karşı karşıya olduğunu düşündü, hâlbuki öyle değildi. Ekonominin talep tarafı daha önemliydi çünkü özellikle bizim iş dünyamızın organizasyon yapısında esnaf ve zanaatkâr dediğimiz kişiler görece olarak Batı dünyasında olmadığı kadar fazladırlar. Dolayısıyla da o insanlara yönelik olmak üzere bir teşvik sistemi getirilebilmeliydi. Bunu yapmadınız çünkü sanıyorsunuz ki: "İşte 100 bin lira kredi vereceğiz." Ne olacak? "100 bin istihdam olacak." Olmayacak, ben size söyleyeyim, şimdiye kadar olmadı. Olmadı çünkü sorun sadece üretimle bağlantılı bir sorun değil, üretseniz neyi, nasıl satacaksınız? Yani bir talep yoksa eğer insanlar gerçekten yoksullaşmışsa, işlerini kaybetmişlerse herhangi bir gelirleri yoksa ve bu giderek yaygınlaşıyorsa ki bunların içinde daha geniş kesimler esnaf ve zanaatkâr niteliğinde olan insanlar ise o zaman sizin devlet olarak yapmanız gereken şey insanlara gelir transferi yapmaya yönelik bir perspektif benimsemeniz lazım. Yani Garo arkadaşımın söylediği doğru, sizin bütçede fazla vermiş olmanız övünülecek bir mesele değil artık, aksine bugün Amerika ekonomisi biliyorsunuz bütçe açığını alkışlayan bir yerden siyaset yapıyor, ekonomi tercihlerini yapıyor. Dolayısıyla da buradan şuraya getirmek istiyorum. Kaç dakikam var bilmiyorum ama Hükûmet başından beri bu meseleye sadece üretim cephesiyle baktı ve dolayısıyla da iş dünyasına yani parasal genişleme politikalarına, doğrudan doğruya bankacılık kredi sistemini de etkileyerek esasında parası olanlara para verdi. Yani ben daha önce de söyledim, geçen sene bankacılık sektörünün kârı yüzde 22 arttı, borsanın reel getirisi yüzde 29 olarak ortaya çıktı; bu dünyanın hiçbir borsasında olmadı. Neden böyle oldu? Çünkü siz parayı bastıkça o parayı alanlar bunu işte dövizde, şurada, burada bu işi... Dolayısıyla da yani burada diyorum ya, bunları anlatmanın da ne kıymetiharbiyesi var bilmiyorum ama olması gereken şey şu: Tamam, teşvik verelim, biz de buna destek veririz ama gerçekten ihtiyacı olan ve olmayanı nasıl ayırıyorsunuz, onu bir açıklamanız lazım bence. Çünkü gerçekten bizim baktığımızda biz "İş ve Aş Buluşmaları" diye bir program yürütüyoruz, çeşitli şehirlere gidiyoruz parti olarak, gördüğümüz tablo bize anlatılan tablodan yani mevcut iktidarın anlattığı tablodan çok daha vahim. Dolayısıyla da o yani ne bileyim, muhalefetin işi bu, biz eleştireceğiz siz de o eleştirilere cevap olarak eleştirileri ciddiye alıp bir şey yapmanız lazım ama şu ana kadar benim gördüğüm kadarıyla yaptığımız eleştirilerin hiçbirini ciddiye almadı iktidar partisi ve dolayısıyla hiçbir şeyi değiştirmedi. Onun için ben de kendi kendime konuşurken ya ben nice konuşuyorum acaba diye soruyorum yani bir anlamı var mı, yine bilmiyorum.
Teşekkür ederim.