KOMİSYON KONUŞMASI

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli bürokrat arkadaşlarımız, kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Salih Koca ve arkadaşlarının teklifi üzerinde, geneli üzerine söz almış bulunuyorum. Bu arada da Komisyon üyesi arkadaşlarımızın konuşmaları sırasında dile getirmiş oldukları bazı soruları da belli ölçülerde...

BAŞKAN - Cevaplandıracaksınız...

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Cevaplama değil, bir polemiğe girmek istemiyorum.

BAŞKAN - Açıklama yapacaksınız.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ama bu maddeler üzerindeki kendi görüşlerimi paylaşmış olacağım çünkü geneli üzerinde konuşuyoruz. Maddelere geçtiğimizde de zaten geniş geniş bunlarla ilgili değerlendirmelerimizi yapacağız.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Başkan, benim sorularımın muhatabı Sayın Bilgiç değil.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ben zaten soru cevaplamayacağım arkadaşım, müsaade ederseniz...

BAŞKAN - Zaten size muhatap olarak şey yapmıyor. O açıklamalarını yapsın, ondan sonra....

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır ama beyana öyle girince...

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ben öyle girmedim. Bak ben ne dedim?

BAŞKAN - Görüşlerini paylaşacak.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Bilgiç, bir saat, iki saat dinlerim ama soru soran arkadaşların sorularına cevap vereceğim derse...

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ben sizden bu hamlenin geleceğini biliyorum Sayın Zozani, bu hamlenin geleceğini bildiğim için... Biliyorsunuz Sayın Zozani... Sayın Başkan, müdahale edin.

BAŞKAN - Cevap vereceğim demedi.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Dedi.

BAŞKAN - Demedi.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Dedi.

BAŞKAN - Bu konudaki görüşlerimi söyleyeceğim dedi, lütfen ya.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Zozani, sizden bu hamlenin geleceğini bildiğim için, sözlerime başlarken ben kendi görüşlerimi açıklayacağımı ifade ettim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Siz zaten baştan sıkıştırmaya çalışıyorsunuz.

BAŞKAN - Hayır, lütfen yani, öyle bir şey demedi.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, öyle dedi Sayın Başkan.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Evet, değerli arkadaşlar, Sayın Başkan; bu görüşmeleri yürütürken şöyle bir usul hatası yapıyoruz: Yani burada tabii ki Komisyon üyesi bütün arkadaşlarımız, ben de dâhil olmak üzere tasarı ve teklifler üzerindeki hem genel hem de maddelere ilişkin düşüncelerimizi taraflarla paylaşırız, Komisyonumuzla paylaşırız, burada hem Sayın Bakan hem bürokrat arkadaşlarımız hem de basın mensupları da bu şekilde Komisyon üyesi milletvekillerinin gerek bu tasarı ya da tekliflerin bütününe yoksa gerekse madde madde bakış açılarının ne olduğunu anlarlar. Onun için, müsaade ederseniz ben şunu söylemek istiyorum: Tabii, dinlediğiniz zaman da arkadaşlarınızın açıklamalarını dinlediğinizde eğer burada birtakım farklı görüşleri de görüyorsanız kendi açınızdan da zaviyenizden de bunlara cevap vermeniz gerekiyor.

Şimdi, 1'inci, 2'nci ve 3'üncü maddeyle, değerli arkadaşlar biliyorlar, bu maket üstünden yani "ön ödemeli satışlar" dediğimiz maket üzerinden satışlarla ilgili olmak üzere mevcut sorunlara ilişkin bir çözüm amaçlı düzenlemeler yapılıyor. Tabii, buna nereden ihtiyaç duyulduğuna baktığınızda, bunun acaba, işte bu teklifin içerisinde olup olmaması yani aciliyeti nedir, tabii, bunlar ayrı tartışmalardır. İnanıyoruz ki teklif sahibi arkadaşlar, bunların hepsini kendi içlerinde tartmışlardır, biçmişlerdir ve Komisyonumuzun gündemine getirmişlerdir. Burada deminden beridir şunu tartışıyoruz: Otuz altı aydan kırk iki aya çıkarılmasını. Evet, sektörün genel talebi doğrultusunda, bilhassa büyük boyutlu projelerde otuz altı ay içerisinde bu projelerin sonlandırılamayacak olması ihtimalinden dolayı bu sürenin kırk iki aya çıkarılması noktasında bir talep vardır. Bize düşen, sadece, tüketici haklarını korumak tabii ki son derece önemlidir, ancak mutlaka bir dengeyi de sağlamak noktasında adım atmak gerekiyor. Buradaki şeylerden mesela nedir? Diyelim ki siz bir konut üreticisisiniz ve maket üzerinden satışlar yapmışsınız, diyelim ki 100 tane konut yapıyorsunuz, işte bunun 90 tanesi bir noktada geliyor eş zamanlı olarak bu projeden çekildiklerini söylediği andan itibaren... Bakın, belki çok çok büyük projelerde olmayabilir ama küçük bazlı projelere falan gittiğinizde siz buradaki, işte ister bunlara "yapsatçı" ister "müteahhit" deyin, adına ister "yüklenici" deyin, ne derseniz deyin bu tarz firmaları hakikaten zor duruma sokabiliyorsunuz veyahut da bu tarz hamlelerde... Yani, burada nedir yapılan düzeleme? Bir caymayla ilgili yani sözleşmeden dönmeyle ilgili bir düzenlemede burada o doksan günlük süre altı aya çıkarılarak burada dediğim sözleşmeden caymayla ilgili ödenecek olan yüzde 2'lik tutarın altı ay içerisinde olduğu takdirde yüzde 4'e, altı aydan daha uzun sürelerle ilgili olarak da yüzde 2'de bırakılmasına ilişkin bir düzenleme. Bir yandan, burada, asıl koruduğunuz, diyelim ki bir proje, bu projede bin kişi var diyelim, bin kişi konut alıyor, 500 kişi bu projeden eş zamanlı olarak çekilmeye kalktıkları takdirde -özellikle kriz dönemlerinde bunlar olası olabilir- bu sefer ne oluyor? Diğer 500 kişi de aynı şekilde çok ciddi manada bu konut teslimleri süresinde yapılamayacağından dolayı birtakım ciddi mağduriyetler yaşayabiliyor. Onun için sözleşmeden dönmenin kurallarının yeniden belirlenmesini piyasa koşulları içerisinde ve bir denge içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bunun dışında öğretmen kadrolarıyla ilgili şeye gelmek istiyorum.

İZZET ÇETİN (Ankara) - İyi ezberlemişsin, bir de sana dayıbaşı dedik. Bir de işçilerle ilgili şeyi anlat.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Müsaade ederseniz, ben işçilerle ilgili, bilhassa... Oralara girmek istemiyorum, yeni tartışmalara geçmek istemiyorum ama burada 6552 görüşülürken madencilikle ilgili benim burada öngörülerimin ne noktaya geldiğini, nasıl gerçekleştiği ortaya çıktığında hep beraber zaten müşahede ettik. Şimdi, şunu söyleyeceğim...

İZZET ÇETİN (Ankara) - İyi ezberlemişsin bu konuyu. Bir de işçi sağlığını anlat.

BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen...

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Şimdi, şunu söyleyeceğim -müsaade eder misiniz- Millî Eğitim Bakanlığında, evet, burada 47 bin kadro tahsisi var ancak bu teklifin geliş...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şimdi, bu, onun yeri değil Sayın Bilgiç, ben size söyleyeyim.

BAŞKAN - Değil de arkadaşımız böyle sataşınca, böyle oluyor.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - O zaman arşivleri açalım yani.

BAŞKAN - Sataşma olmasın.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Soma tasarısının arşivlerini açalım o zaman.

BAŞKAN - Sataşma olmasın diyorum ben, buradan sataşma gelince oluyor.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Müsaade eder misiniz arkadaşlar ya!

BAŞKAN - Arkadaşlar...

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan ama bırakın Sayın Zozani konuşsun, müsaade edin.

BAŞKAN - Ama, müdahale etmesinler.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Hakikaten, bakın, insicamım bozuluyor, toparlayamıyorum sonra.

Evet, bu 47 bin kadro meselesine geldiğimde, bu teklife baktığımızda, bu teklifte buradaki 35 bin kadro ve 2.320 idari kadronun hemen 31/12/2015'e kadar düzenlenmesi şeklinde bir şey geldi. Bu, aslında bütçe bütünlüğünü bozan bir yaklaşım. Bununla ilgili olarak bir önerge biz oluşturduk. Bunda da 2015 yılı bu kadro cetveline bir ilave yaparak yani bu 47 bin kadro tahsis ediliyor, kalacak ama 35 bininin bütçedeki kadroya ilave edilerek 73 bine, 75 bine çıkarıyoruz, oradan yeniden aynı şekilde bütünlüğü bozmadan Başbakanlığın talebi üzerine kullanılmasına imkân getirecek bir hâle getiriyoruz. Bu 12 binlik kadro da yine orada vardır, bu 12 binlik kadro da süreç içerisinde istenildiği şekilde kullanılabilir. İlave olarak da gene...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Bütçede zaten 72 bin var.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - 12 bin kişi ne olacak?

BAŞKAN - Bütçe imkânları çerçevesinde demek istiyor.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Nasıl istenildiği şekilde?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, hayır kendisi zaten anlamamış ki.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Arkadaşlar, toplam 73 bine mi, 75 bine çıkarıyoruz, kaçtı?

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Hayır, 72 bin zaten var.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Şinasi Bey'in mikrofonunu açar mısınız?

73 müydü, 75 miydi?