| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | İsrail'in işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs, Batı Şeria ve abluka altındaki Gazze'de yaşayanlar ile bir bütün halinde Filistinlilere uyguladığı ayrımcılık politikaları, insan hakları ve uluslararası insancıl hukuk ihlallerine ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .05.2021 |
AHMET SALİH DAL (Kilis) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Özellikle böyle bir meseleyi gündeme alıp da bu toplantıyı yapmanızdan dolayı size teşekkür ederim.
Tabii 1948'den bu tarafa ama daha geçmişi de var; İsrail, kurulduğu günden bu tarafa, işte Filistin topraklarında Filistin vatandaşlarına karşı insan hakları ihlalinden tutun da uluslararası hukukun ihlali, Filistin'in toprak bütünlüğüne tecavüz, velhasıl soykırıma kadar her türlü işkenceyi ve her türlü vahşeti yapıyor ama bunları yaparken de tabii bir kılıf bulması gerekiyor. İşte, "İsrail'e karşı yapılan saldırılara biz cevap veriyoruz, kendimizi savunuyoruz." diyorlar; bunu da hem kendileri hem biz hem de bütün dünya biliyor ki bu bir kılıftır yaptıkları vahşete.
Şimdi, aslında Yahudiliğin On Emri'ne baktığınız zaman 1-2 tanesi, 3 tanesi devletle ilgili olan kurallar, birisi aileyle ilgili olan kural, çoğunluğu da insanların kendi aralarındaki ilişkilerle ilgili olan kurallardır. Nedir? "Öldürmeyeceksin." diyor. Şimdi bakıyoruz, İsrail, yıllardır silahsız bebekleri, çocukları öldürüyor. "Çalmayacaksınız." diyor, Filistin topraklarını çalıyor. "Yalan söylemeyeceksiniz." diyor, tüm bunları yaparken de yalan söylüyor. Yani, kendi inandıkları dinin hiçbir gereğini de yerine getirmeyen bir devlet.
Şimdi, biz böyle bir devleti çok iyi biliyoruz ve tanıyoruz ama çareyi nereden arıyoruz? Çareyi Birleşmiş Milletlerden arıyoruz. Peki, Birleşmiş Milletler Kıbrıs'ta Rumlar yıllarca Kıbrıslı Müslümanlara zulmederken bir çare bulabildi mi? Maalesef bulamadı. Azerbaycan'da, Karabağ'da otuz yıldır Ermenistan orayı işgal etmiş ve oradaki Müslümanlara zulmediyor; Birleşmiş Milletler, İngilteresi, Avrupası bir çare bulabildi mi? Maalesef bulamadı. İşte o zaman biraz önce alt komisyonun kurulması belki Filistin'e, İsrail'e gidilip araştırılması tabii ki çok önemlidir ama masada şöyle bir olasılığın da olması gerekir. Biz Kıbrıs'ta ne yaptıysak, biz Azerbaycan'da ne yaptıysak gerekirse İsrail'e karşı da aynısını yapmalıyız. Yani çare, gerekirse gök kubbeyi İsrail'in başına da indirmeliyiz. Bunları söylerken 1948'den bu tarafa söylenmemiş hiçbir söz kalmamıştır İsrail'le ilgili ama İsrail her yıl, her ay, her gün vahşetine devam ediyor. Bu söylediğim hareket tarzını bir tarafa bırakarak; alt komisyonun kurulması, farklı mecralarda farklı toplantıların gündem oluşturulmasının yapılması çok önemlidir.
Ben tekrar, bu toplantıyı organize ettiğiniz için size teşekkür ediyorum; bu konu hakkında söz alan bütün arkadaşların söylediklerine de aynen katılıyorum.
Şunu da belirtmek istiyorum. Şimdi, aslında ben Müslümanım, bu söz hepimize yeter ya! "Ben Müslümanım." diyen birisine yeter. Ha, alt kimlik eyvallah; ya ben Kürt'üm. Ben Kilis'in Kocabeyli köyünden rahmetli Mehmet Zahit Hoca'nın torunu, Mehmet Seyfetttin Hoca'nın oğlu Ahmet'im. Bu benim elimde miydi? Değildi. Bu, kaderi mutlak fakat ben şunu çok iyi biliyorum. Kilisli Kürt Ahmet Salih'in kaderi neyse Bursa'daki Türk Hakan Çavuşoğlu'nun kaderi de aynıdır. Metin ağabeyin kaderi neyse Osman Hoca'nın kaderi aynıdır. Bu coğrafyada Kürt'ün kaderini Türk'ten ayırmak, Türk'ün kaderini Arap'tan ayırmak, Çerkez'den ayırmak hiç kimsenin haddi olmamalıdır, böyle bir işe de girişilmemelidir. Evet, yanlışlıklar olmuş mudur Müslümanlara karşı? Yani, ben Kürt'üm, Kürt'e karşı haksızlıklar oldu da Çorum'daki Türk'e karşı yapılmadı mı? Ya, herkese yapıldı, Müslüman olduğumuz için yapıldı. Dolayısıyla bu coğrafyada 83 milyonun kaderi birdir, biz bunu bu şekilde bilip kardeş olacağız. PKK; şimdi dağdaki kadronun büyük çoğunluğu Kürt'tür, olabilir; Türk de var, Ermeni de var, Arap da var, olacaktır. İşte burada biz devreye gireceğiz, biz de bunlarla mücadele edeceğiz. Dolayısıyla, özellikle bu konulara girerken, evet, herkes tabii ki kendi özgür fikrini ifade edebilir ama kimse kimsenin yerine konuşmasın, herkes sadece kendi fikrini beyan etsin. Yani Kürtlerin adına konuşulmak sizi üzdüğü kadar bizi daha çok üzüyor. Ya, ben Kürt'üm; bırak kendimi ben ifade edeyim, benim yerime kimse konuşmasın.
Bu konulara da dikkat edilmesi temennisiyle ben tekrar teşekkür ediyorum, sağ olun.