| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | İsrail'in işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs, Batı Şeria ve abluka altındaki Gazze'de yaşayanlar ile bir bütün halinde Filistinlilere uyguladığı ayrımcılık politikaları, insan hakları ve uluslararası insancıl hukuk ihlallerine ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .05.2021 |
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (VAN) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; neredeyse iki haftaya giriyor Filistin'deki katliamlar. İnsanlarımızdan, vatandaşlarımızdan, akademisyen çevrelerden çokça tepki alıyorduk "Meclis bir şey yapmalı, Meclisimiz bir adım atmalı." diye. Akabinde 5 partinin ortak bildirisiyle -bayrama da denk gelmesi hasebiyle, daha doğrusu çünkü bayramdan bir gün önce bu şey yapıldı- 5 partinin ittifakla lanetleme veya telin etmeyle ilgili bildirisi yayınlandı fakat hemen arkasından da Hakan Bey'in bugünü ifadeyle bir çalışma yapılacağını ifade etmesiyle beraber Komisyonumuzun da bu çalışmaya dâhil olması yani Filistin mesesinde şu an Filistin'de yaşana zulüm ve katliamlara karşı Komisyon olarak bizim de sesimizi yükseltmemiz, bizim de işin bir tarafından tutmamız bizim için önemli ve değerli. Ben bundan dolayı teşekkürlerimi ifade ediyorum.
Filistin meselesini başka bir şeyle mukayese etme, başka bir şeylere benzetmek doğru olmaz, büyük bir haksızlık olur. Onlar 1947'den bu yana kendi vatanlarında bir parya durumundalar, gerçekten de büyük katliamlara maruz kalıyorlar. Aslında bütün hesapları şu: Orayı Filistinli insanlardan tamamen arındırıp bir Yahudi devletine dönüştürmek. Onlar bunun hesabını yaparken Allah'ın da bir başka hesabı oluyor. Ellerinde sadece taşları olan minnacık yavrularımız İsrail'in o koca koca tanklarına karşı, uçaklarına, silahlarına karşı kahramanca bir duruş sergiliyorlar, ölüyorlar ama mücadeleden de vazgeçmiyorlar.
Ben İsrail'in bütün bu zulümleriyle beraber Peygamber Efendimiz (AS)'ın bir sözünü de ifade ederek hatırlatayım değerli Komisyon üyelerine. "Bir diyar, bir belde, bir ülke küfürle idare edilebilir yani gayriislami kanunlarla idare edilebilir ama zulümle asla." Zulmün bir sonu vardır, bir sınırı vardır. İsrail bu sona doğru yaklaşıyor ama bizim de İbrahim'in ateşine su taşıyan karınca misali burada tarihî bir sorumluluğumuz ve görevimiz var. Dolayısıyla bu Komisyon bu anlamda inşallah güzel çalışmalar, değerli çalışmalar da gerçekleştirir. Bizim açımızdan da yarın çocuklarımıza anlatabileceğimiz veya yarın Allah'ın huzurunda, Allah katında biz de bir şeyler yaptık, bir şeylerin bir tarafından tuttuk diyebileceğimiz bir noktaya taşırız inşallah.
Eğer müsaadeniz olursa ben bir cümle de Fatma Hanım'ın söylemiş olduğu, kurmuş olduğu cümlelerle ilgili ifade edeyim. Salih kardeşimin dediği gibi ben de bir Kürt'üm. Doğrudur, Kürt milliyetçileri takriben bundan kırk yıl önce Filistin davasını savunuyorlardı. Oradaki o zulme onlar da itiraz ediyorlardı fakat sonraki zamanlarda Kürt milliyetçileri de evrile evrile Amerikancı oldular, İsrailci oldular, Avrupacı oldular ve onlar -bugün itibariyle söylüyorum- kesinlikle ve kesinlikle Filistin davasını önemsemiyorlar, Filistin davası için bir duyarlılık göstermiyorlar. Çünkü şu an bu zulmü reva gören İsrail, Amerika -bütün hepsinin başında Amerika- ve Avrupa -işte zavallı, seyirci kalan bir Avrupa- bunların da şu an geldiği nokta itibarıyla maalesef Kürt milliyetçileri de bu tarafa doğru evirilip hakikatten sapmış oldular; bu da çok acı ve üzücü bir şeydir.
İnşallah Komisyonumuz güzel işler yapar; buradan belki de dünyaya duyurabileceğimiz, en azından Filistin halkının yanında olduğumuzu onlara ifade edebileceğimiz, ispat edeceğimiz bir noktaya taşırız.
Teşekkür ediyorum.