KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Acaba? Yani son soruları soracak diyelim de.

Sayın Bakan, yine hoş geldiniz. Sabah başladınız, bitişine de gelmişsiniz yani "Mehmet Günal çıktı, git biraz sussun." diye mi gönderdiler bilmiyorum. Arada başka bakan vardı, ben gittim, geldim, yine sizi getirmişler Sayın Bakanım.

BAŞKAN - Başka türlü sizin yanınızda can güvenliğimizi temin altına alamıyoruz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani işte, bilmiyoruz, Jandarma artık devreden çıktığı için, valiliklere bağlanacak, Sayın Bakanla bir alakası kalmayacak, biraz daha rahat edebiliriz yani.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, arkadaşlar; şimdi, bir kademe bazı şeyleri iptal edeceğini arkadaşlarımız söylemiş ama bu saatte vaktinizi almamak için somut birkaçını söylemiştim ama çok somut cevaplar gelmemiş arkadaşlardan. Özellikle, madde 9'daki şeyi ben maliyecilere de söylemiştim, vergi alışkanlığı, vergi bilinci açısından, "Kamu kurumu vergi vermesin." Niye? "O cebimizden bu cebimize gidiyor." diye bir şey olur mu Sayın Bakan? Başka bir gerekçe yok, "Kamu kurumu vermesin." diyor. Yani kamu kurumu diye diyorsunuz ama burada kaç gün kavga ettik Anadolu Ajansının Yönetim Kuruluyla ilgili. "Sermaye artırırken o koysun, bu koysun, oradan kesilsin, buradan gitsin, biz yarı özerk kurumuz." dediler. Peki, bütün kurumlara bunu yaparsak ne olacak? Zaten kendiniz vergiyi vermezseniz vatandaş niye versin?

Şimdi, çok güzel gerekçe açıklamış SPK Başkanımız, "AB mevzuatı" diye, şimdi bize de gönderdi, güzel. Peki, AB'nin kamu ihale mevzuatıyla ilgili bizi kaç defa uyardığını, ilerleme raporlarında kaç madde söylediğini şimdi niye gündeme getirmiyorsunuz? "İstisnaları yapmayın." diye, bir; iki, "Herkese açık tutun bir ihaleyi." diye. Doğrudan Anadolu Ajansına veriyoruz. E, başka özel ajanslar yok mu? Var. Bu yapımı sadece Anadolu Ajansı mı yapacak? Doğrudan teslim. Anadolu Ajansını söyledim, Sayın Genel Müdürüyle ilgili daha önce bir sürü tartışma yaşadık, Sayın Arınç'la ilgili gensoru önergesi verdik Sayın Bakan. Şimdi, böyle tartışmalı bir ortamda alıp oradan, TRT'nin yapımını Anadolu Ajansına verip oradan... Anadolu Ajansının statüsü farklı diye defalarca konuştuk. "Dış yapım" diye TRT'nin bütün parasını birilerine aktardılar, şimdi kalkıp onu mu konuşacağız? Yani bunlara lütfen izin vermeyin. Maliyeci arkadaşlar da bir vergi bilinci oluşmasına şey yapsınlar. Yani alıyorsa ihaleyi vergisini ödesin. Vergi istisnası getiriyor, onun için diyoruz. TRT, Anadolu Ajansına verecek, vergi istisnası gelecek.

Şunu söylüyorum, bununla alakası dediğim şu: İşinize geldiği yerde, o maddeyle ilgili, bize AB direktifini gönderiyorsunuz, Journal'daki makalenin maddelerini gönderiyorsunuz, "Market manipulation." Ben şimdi gireyim İnternet'e, kamu ihale mevzuatındaki bu yapılanlarla ilgili AB bize kaç tane uyarı yapmış çıkarırım şimdi beş dakikada.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - O faslı açarsak onunla ilgili düzenlemeyi yaparız zaten.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanım, onu demiyorum. Şimdi, işinize geldiğinde AB...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bunlar "member state" zaten, üye ülkeler.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bunlar üye ülkelerle ilgili. Önce bizi bir kabul etsinler, biz de ona bakalım. Yani o ayrı da bir çifte standart var. Bakın, diyorum, çıkarırım şimdi, ilerleme raporları her yerde, İnternet ortamında var, açarız bilgisayarı... Şimdi, "Bunu bizden AB istiyor." diye bize söylemeyin. Yani bunun özü çok basit.

Gelelim o maddeye de... Hazır girmişken söyleyeyim. Şimdi, Sayın SPK Başkanımız burada, güzel, "Bizden istiyor." diyor, ben de size soruyorum: Sadece Bank Asya meselesi değil bu, bir bankanın değil, halka açık bir şirketin -size tabi olan, SPK mevzuatına- üzerinde sadece piyasaya girip "insider trading" yapmak ya da fiyat kotasyonuyla oynamak ya da alım satımını etkilemek midir fiyatını düşürmek, manipüle etmek? Aleyhinde gerçek dışı haber yapıldığı zaman, burada söylediğiniz onlar, bu haberleri yayanlar, "disseminate" edenler bu cezadan kurtulacaklar mı? Şimdi, aynen, somut delilden makul şüpheye, makul şüpheden somut delile geçtiğiniz gibi burada da aynısı yapıyorsunuz, "Somut delil yapalım." Niye? Bir sürü çaktılar, mahkeme var, Bank Asya dava açtı bütün o yayın kurumlarına. Ben şu anda medya patronu olan ama birçok sektörde faaliyet gösteren adam biliyorum, kalktı, medya kuruluşunda o şirketle ilgili yalan haber yaydı, adamın itibarını zedeledi ve siz de... Halka açık bir şirket; benim elimdeki şirket hissesinin değeri üç günde düşüyorsa bunun cezası olmayacak mı? Yani bunun AB şeyiyle ne alakası var? Bir de dediğim gibi, burada "member states" diyor. Yani hepsinde yazmış, "European Official Journal", resmî gazetesi. "Member states shall take..." diye başlıyor, zaten "member states", biz de "candidate state" yani. Onun için, bunları bize gerekçe olarak bir de aceleyle getirmeyin. Bunun niye çıktığını biz gayet iyi biliyoruz ama başkasını söylüyorum, sadece o değil.

Şimdi, söylüyorum işte, medya patronu olan var, benim şirketime adam zarar vermek için rekabet yaptığım sektörde yazdı, şimdi somut delil... Peki, o medya şirketinin bundan bir kârı var mı? Yok. "Ben medya kuruluşuyum, haber aldım, yazdım." dedi adam. Ama bağlantılı olduğu, dolaylı bağlantılı olduğu şirket var veya para verdim yazdırdım batırmak için, hiç alakam yok. O medya şirketinin alakası yok, ben bir haber uydurdum yaptırdım Sayın Bakan, ne olacak? Halka açık şirketse... Yani, hani bunun gerekçesinin çok makul olmadığını söylüyorum, bir de acelesi olmadığını söylüyorum. Onun için...

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Televizyonun bütün hepsine bir cümleyle talimat veriyor ya.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, bunun arkasında, 19'uncu maddede de var, SPK Başkanımıza onu da söylemiş olayım. 2014 gelirini niye sabitliyorsunuz? Yani, şimdi, 2014'te geliri az olan, finansal sıkıntı çekmiş olan kuruluş varsa -ne bileyim, geçen seneye göre- zaten bunu kurul kendisi belirliyor. Yani 2014'ü sabitlemek yerine yine kurulun yetkisinde eski düzenle kalsın, siz yine artışını yapın. Hadi ötekine haksızlık olacaksa, geçen sene çok düşük gelir elde etmişse ve siz ona göre belirlediyseniz bu sene artırmanız gerekiyorsa bunu yaptığınız zaman yapamayacaksınız, sadece her sene bu maktu vergiler gibi değerleme değer artış oranında aldıracağız. Yani kimi koruyoruz, o zaman onu sorarım. O zaman bana listesini vereceksin, geçen senelerde 2014, 2013, 2012'de kim ne kadar gelir elde etti bakalım, yani makul mu bu? Kurulun yetkisini almayalım Sayın Başkan, yani orada zaten bir düzen var, bir.

İkincisi: 2015'te kurulacak olanlara niye ayrı, farklı bir tarife uyguluyoruz? Yani bunun bir mantığı yok. Yukarıda baktım ne kuruluyor diye, onu da anlamadım, Ahmet Bey burada, belki bize söyler. "Yönetici şirket, katılımcı sigorta" diye bir şey söylemişsiniz, arada da ilginç bir laf gördüm: Sigorta üyelik piyasası. Yani sigorta üyelik piyasası ne demek? Bu da organize piyasalara giriyor mu? Vereceğiniz yetki belgelerinden biri bununla mı ilgili, onu da merak ettim. Yani sigorta üyeliğini biliyorum, eyvallah, sigorta piyasası ayrı, sigorta şirketi de var, yönetici şirket deyip bu tanımı getirerek acaba bütün sigorta piyasalarını organize edecek yeni bir şey mi kuruyoruz? Hayır, başka da ilgili bir şey bulamadım da ondan soruyorum. Katılımcı, katılım sigortası, yani İngilizcesi ne bunun? Bu bizim katılım bankalarının yapacağı sigorta mı? Yoksa sigorta tarzında yeni bir şey mi geliyor? Bize onlarla ilgili bir açıklama gelmediği için söylüyorum.

Sayın Başkanım, burada, hem 2014'ün sabitlenmesi hem de 2015'te yeni kurulacak... Bir de öyle bir yazmışlar ki -siz gelmeden söyledim- "Bunlardan birisi" diye yani. Ya, öyle denmez ki. Yani 2015'te kurulacak... İkisi olur, üçü olur belki, ne olacak? Yani aleni olarak orada bir tanım yapılıyor. O kanun tekniğinde öyle yazılmaz. Kim yazdı bilmiyorum ama yani komedi gibi. Buradan Sayın Bakanım bakıyor, "Ne diyor Mehmet Hoca?" diye.

Yani okuyayım size isterseniz, ne dediğime beraber bakın: "Bu fıkrada sayılan kurumlardan birinin 2015 yılı ve sonrasında kurulması hâlinde..." Yani "birinin" dediğiniz zaman, 2015'te kurulacak şirket için yani öyle denmez. "2015 yılından sonra kurulacak olan bu maddeye tabi olan kurumlar" dersin, geçer. "Birinin" dediğiniz zaman, ikincisi, üçüncüsü, beşincisi... Yani kafada bir şey var, onun için yazmışlar, onu anlatmaya çalışıyorum. Böyle genel şeyi almayalım, kurulun zaten hakkaniyetli bir şekilde yönetim kurulu var, bakıyor herkesin gelirine, ona göre de yapılması gereken şeyi belirliyor.

Onun için, 18'le beraber bu 19'u da tam anlamadık ama asıl sorun... Adalet Bakanımız vardı, şimdi gitmiş. 25'inci maddeyi arkadaşlar söylemiyor, "28'i çekeceğiz." diyorlar, güzel de, asıl 25'inci madde var, idari yargılamayla ilgili, o da komedi. Var mı Adalet Bakanlığından arkadaşlar? Bunun bize gelmemesi lazım, Adalet Komisyonuna gitmesi lazım bir kere, daha önce de konuştuk ama.

Şimdi, burada, doğrudan, yine adrese teslim düzenleme var. Yani hakikaten komedi Sayın Bakanım. Unutmuşlar temyize gitmeyi, diyor ki: "Efendim, kanunu çıkardığımızda on beş gün varmış, otuz günden on beş güne düşürmüşüz, hak zayiatı." Ya, o geçici, sadece onunla ilgili değil ki -sizin buraya koyduğunuz, bugün dahi unuttuğunuz- on beş gün önce çıkarmış olduğunuz şeyde dava sonuçlandı ve eğer itiraz edilmediyse onları da kapsıyor, burada bir şey demiyor ki. "Bu kararların tebliğ tarihinden itibaren on beş gün, geçmiş olan kararlarda ise bu kanunun yayımı tarihinden itibaren" diyor, bizimle dalga mı geçiyor? Yani geçerlilik tarihiyle ilgili bir şey var mı, ne zamana uygun olacağına dair? Yok.

Şunu söylüyorum: Birilerinin davası bitmiş, temyize gidilmemiş, bize şimdi temyiz hakkı verin diyorlar, böyle bir şey olur mu? Etseydin kardeşim zamanında...

BAŞKAN - Geçiş hükmü koyulmamış bu kanun yapıldığında.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, onunla ilgili değil. Ben, bunu idare açısından söylüyorum. Bu vatandaş...

BAŞKAN - Geçiş hükmü konulmadığı için...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ben de idare açısından söylüyorum, idare.

BAŞKAN - Geçiş hükmü konulmadığı için vatandaş mağdur edilmiş, sıkıntı oradan geliyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Vatandaş değil, ben sana idareden bahsediyorum. Bak, burada birisiyle ilgili karar çıkmış, idare itiraz etmediği zaman karar kesinleşiyor. Örneğini de verdim, bir rapor geldi, ya, ona biz itiraz etmemişiz, bu adam paralelciymiş, hadi buna da itiraz edelim. Yani net söylüyorum, daha başka nasıl söyleyeyim size?

Şimdi, şu anda diyor ki: "Kanunun yayımı tarihinden itibaren..." Ya en azından de ki o tarihler arasında başvuramayan... Geçiş hükmünü unuttun, geçiş hükmü öyle mi konuluyor Sayın Bilgiç? Hangi tarihte unuttuysan o tarihteki on beş günlük süre içerisinde o tarihte kararı çıkanlar dersin, onları kapsar yani hiç mi kanun okumadınız? Avukat arkadaşlar baksın, senin söylediğin geçiş hükmü ne zamandı, hangi tarihteydi, var mı onunla ilgili bir şey? Arkaya bakalım istersen hep beraber, 25'inci madde...

BAŞKAN - Haziran 2014...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, işte, haziranla ilgili bir şey söylüyor musun, haziranın 15'iyle 20'si arasında çıkan diye bir şey söylüyor musun? Söylemiyorsun. Burada yürürlük maddelerine bakıyoruz, hiçbir şey yok. Yani bu maddeyle, 25'inci maddeyle ilgili hiçbir yürürlük maddesi yok. Bu ne demek? Geçen hafta itiraz etmedin, unuttun, şimdi gelip yine temyiz edeceksin. Böyle bir şey olur mu? Süresinde itiraz etmediysen o dava kesinleşir Sayın Bakan.

Şimdi, bana diyor ki: "Bana yetki ver, itiraz etmeyi unuttuklarım varsa ona da itiraz edeyim." Ya vatandaş için kimse buraya bunu getirip koymaz. Yani idarenin ihmallerini burada kapatmaya çalışıyoruz. Onun için, bu da yanlış bir şeydir. Yani çalışanların hukuk güvencesi açısından yanlıştır. O süre içerisinde itiraz edilmediyse o dava kesinleşmiştir. Ha, gerekirse başka bir dava açılır, yeniden başka bir idari işlem yapılır. Bunları bu şekliyle yapmak doğru değildir diyorum.

Bir de, bir şey daha söyleyeyim -herkesin yemek derdi geldi, onun için boğazınıza dizmeden- "28'i kaldıracağız." demişsiniz, 29 ne olacak? Yani nasıl olacak, benim aklım ermedi. 28 gitti, tamam, 29'u sordum arkadaşlara. Onun içerisinde demokratik gruplar var "Efendim, öncekinde de var." dediler. Şimdi, ben de bakıyorum. Sayın Bilgiç'le beraber bakalım, o cevap veriyordu. Yayın ilkeleri var mı? Var. (K) bendini niye kaldırıyorsun? Zaten yukarıda yayın ilkelerine referans var mı? Var. Şimdi, bakın...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Artık (K) bendi kalkmayacak 28 çıkınca.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kalktı.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - 28 çıkınca (K) bendi de kalkıyor oradan, çıkıyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, hayır, şunu söylüyorum: Zaten (K) bendinde olan şeyi buraya yazmanın bir anlamı var mı diyorum. Yani 29'uncu madde onun zaten çıktığı için.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Kamuya aktardı onu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, gerek yok.

Bakın, zaten "8'inci maddede belirtilen yayın ilkeleri" diyor Sayın Bilgiç. Zaten o yayın ilkelerinin içerisinde de bu madde olduğu için demokratik gruplar, TRT, bilmem ne diye.

BAŞKAN - Toplantıyı şimdi yönettiğim için cevap veremiyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, söylüyorum işte, yani notunu... Aşağıya inersiniz, bir şey olmaz.

Zaten öbürü çıkınca bunun bir anlamı kalmıyor, (K) bendinde olduğu için. Yukarıda da diyor ki "8'inci maddede belirtilen yayın ilkeleri..." İlgili arkadaşımız kimse bir not alıp bize bir şey söylesin, yani RTÜK'le TRT'yle ilgili kim varsa bununla ilgili. Zaten hükmü kalkıyor, 28 kalkınca, 29'da onu çıkarmayınca. Yukarıda da zaten diyor ki: "Yayın ilkeleri ile bu kanunun yayın hizmetlerinde -bilmem nede- TRT hakkında da uygulanır." Bitti. Yani ilave bir şeye gerek yok orada.

Onun için, 29'un da çıkması lazım. Aksi takdirde orada o zaman başka bir şey aramam lazım, onu bulurum yani. Çünkü alttan çıkarıp yukarı koyduğunuz zaman özel yayın ilkelerinden bunu çıkarmış oluyorsunuz, sadece TRT'ye mahsus gibi oluyor.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yok o düzelecek işte.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ha, işte onu diyorum.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok kısa bir soru soracağım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Neyse, Bihlun Hanım sorsun, ben şimdilik arkadaşlardan bir cevap...