KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, Cumali Bey, çok teşekkür ediyoruz. Tabii, sizin geçmişte hem İTÜ'de çok değerli bir profesör olmanız, ayrıca, özellikle, Çevre ve Orman Bakanlığı, sonra Orman ve Su İşleri Bakanlığında, ayrıca ASKİ'de önemli görevler almanız ASKİ Genel Müdürü olarak... Bize çok güzel bilgiler verdiniz. Esasen benim de kanaatim aynı, bilhassa Su ve Kanalizasyon İdareleri Kanunu'nda bazı değişiklikler yapmak gerekir çünkü geçmişte Kanun hazırlanırken, bilhassa Sayın Bedrettin Dalan zamanında İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Kanunu hazırlanırken "Her şeyi İSKİ mi yapacak, biz, belediye olarak ne yapacağız?" diye yağmur sularını belediye uhdesine alınmış. Bana göre bu doğru değildir yani şehir içindeki yağmur suyu şebekesi işletme yatırımı, bakımı, tamamen finansman kaynaklarını da su kanalizasyon idarelerine aktarmak kaydıyla İSKİ'ye yani su kanalizasyon idarelerine verilmesi gerekir diye düşünüyorum. Bunu görüyoruz, siz de özellikle Mamak taşkınında bunu gördünüz, sizin hiçbir mesuliyetiniz yoktu ASKİ Genel Müdürü olarak ama herkes ASKİ'yi suçladı, siz de müdahale etmek durumunda kaldınız, doğrusu da buydu. Yani mutlaka Su ve Kanalizasyon İdareleri Kanunu'nun değişmesi gerekir. Bu konuda, tabii, Belediyeler Birliğinde bir toplantıda ben de bütün su kanalizasyon idaresi genel müdürlerini toplayıp onlarla bir değerlendirme yapmıştım ama siz de öncülük yapın, Su ve Kanalizasyon İdareleri Kanunu'ndaki değişiklikleri Meclise getirelim. Ben elzem diye düşünüyorum. Taşkınlarda, bilhassa şehir içindeki derelerin kontrolü, üzerinin kapatılmaması gibi tedbirlerin alınması konularında mutlaka su kanalizasyon idarelerine yetki verilmesi lazım, ben de aynı kanaatteyim.

Ben de eski İSKİ genel müdürüyüm, 1994'te Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Belediye Başkanı olduğu zaman haftada bir gün su verebiliyorduk İstanbul'a ama kısa zamanda su problemini çözdük. Neden? Çok kısa zamanda şebekeyi yeniledik, kaçaklar yüzde 65'ti, genel suyun yüzde 65'i kaçıyordu. Biz, tamamen şebekeyi düktil fontlarla yeniledik, yer bağlantılarını tamamen yeniledik, arıtma tesislerini tamamen modern arıtma tesisleri haline getirdik. Yani burada şunu belirteyim, bazen idareler yabancılara çok değer veriyor ama yabancıların yaptığı büyük master planların ben iflas ettiğini gördüm, misal DAMOC İstanbul için büyük bir master plan yapmış, 2040 yılı nüfusunu kaçtan veriyor biliyor musunuz? 4 milyon.

Yani ben 1994'te İSKİ Genel Müdürü olduğum zaman İstanbul'un nüfusu -üstelik diğer alanlar il sınırı değildi- 6,5 milyondu, şimdi de 18 milyon. Ben özellikle kendime has bir master planı hazırlattım, ben de bizzat içine de girdim ve İstanbul'un gelecekteki nüfusunu 35 milyon olarak aldık. Neden? Bazıları dediler: "Ya, bu çılgınlık." Dedim ki çılgınlık değil, mühim olan fazla gerekli su olsun. Suyun yetersiz olmasının, su sıkıntısı çekilmesinin şehirde çok büyük sıkıntıları var. Salgın hastalıklar, su taşımaktan bel fıtığı hastalığına kadar, bit, salgına kadar her türlü hastalıkları gördük, hatta kolera hastalığına bile geçmişte maruz kaldı. Dolayısıyla, suyun olmamasının, şehirlerde su sıkıntısı çekilmesinin çok büyük sıkıntısı var. Dolayısıyla, devletin, kurumların vatandaşa yeterli miktarda, uygun evsafta, uygun miktarda su vermesi devletin, kurumların en önemli vazifesidir, vecibesidir. Ben bunu özetle belirtmek istiyorum.

Bu arada, tabii, su fiyatları konusu da çok politize oluyor yani, bunun da önüne geçmemiz lazım. Yani bizim kanunla buna belli bir limit koymamız gerekir çünkü başkan diyor ki: "Ben suyu bedava yapacağım, üstelik suyu bedava verdiğim gibi bir de vatandaşa sütü bedava vereceğim." Ama suyu bile getiremiyor. Dolayısıyla, bunun da önüne geçmek için, yani suyun politize edilmemesi için alt bir sınır... Yani, en azından bizim prensibimiz şuydu: Tamam, İSKİ kâr etmesin ama maliyetini karşılasın, yatırım maliyeti ile işletme maliyetini karşılayacak bir fiyat olsun diye belirlemiştik.

Bir de... Cumali Bey, ben de bilabedel, parasız su verilmesine şiddetle karşıyım çünkü çok büyük israf oluyor. Neticede, bunu şöyle yapmıştık: 7 metreküp, bir ailenin aylık ihtiyacı için yeterli bir miktardı. Biz bunu 7 metreküpe kadar çok cüzi, zararına verelim ama 7 metreküpten fazla kullanıyorsa bunun parasını versin diye kademeli bir tarife uygulamıştık ama bazı davalar açıldı, maalesef bu da kanunen iptal edildi. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum.

Diğer tavsiyeleriniz yerinde, ben detayına girmeyeyim ama sizin tecrübeniz var. Özellikle bu konumda hangi kanunda hangi maddenin değişmesi gerekir... Çünkü siz hem su yönetiminde bulundunuz hem üniversite hem de ASKİ Genel Müdürlüğü yaptınız. Bunları da belirtirseniz isabet olur diye düşünüyorum. Sizden böyle bir talep alacağız, ayrıca diğer sunamadığınız bilgileri de bize gönderirseniz buradan kayda geçmiş oluruz diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

Şimdi, Sayın Cihan Pektaş'a söz vereyim.