| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin; İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .05.2021 |
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Şimdi, evet, aslında, şu an her ne kadar bu madde meselesi tartışılıyor olsa da bir bütün olarak taslağa baktığımızda, bankaların, finans şirketlerinin, sigorta şirketlerinin alacaklarını garantiye almak için hazırlanmış bir düzenleme olduğunu, yine, emekçilerin, esnafın ya da tarımla uğraşan çiftçinin sorunlarını çözmek üzere hiçbir hazırlığın, hiçbir düzenlemenin olmadığını yani yine sermayeden yana yeni bir düzenleme yapıldığını görebiliyoruz.
Bu madde itibarıyla da rehinli malların satılması konusunda yüzde 50 indirimle satış işleminin gerçekleştirilmesi yoluyla aslında kefilin ve ticari işletmenin ciddi anlamda zarara uğrayacağı bir düzenleme görebiliyoruz. Ekonomik kriz sürecinde desteksiz bırakılan işletmelerin böyle bir tehditle karşı karşıya bırakılması, sermayeyi koruyan, esnafı mağdur edebilecek bir düzenleme olarak karşımızda duruyor. O nedenle, bu düzenlemenin geri çekilmesini talep ediyoruz.
Şimdi, aslında, Türkiye'de durum ne? Bugün getirilen yasal düzenlemeyle bile Türkiye'de ekonomik durumun vahim bir noktaya geldiğini, insanların artık borçlarını ödeyemez, dolayısıyla rehin ettiği ya da ipotek ettiği mallarının satış aşamasına geldiği bir sürecin olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Bankalara olan borçlar çok ciddi oranda artmış durumda. 34,5 milyon kişinin bugün 899 milyar lira kredi borcu var. Yüksek faizlere rağmen kredi talebi sürüyor çünkü insanlar açlıkla, yoksullukla karşı karşıya. Yılın ilk üç ayında 500 bin kişi daha borçlandı, 34,5 milyon kişi 899 milyar liralık kredi borcuyla baş başa kaldı. Türkiye'de pandeminin başladığı 2020 Mart ayından bugüne değin, 2021'in Mart ayına kadar geçen bir yıllık süreçte hane halkının bankalara, finansman ve finansal kiralama şirketlerine borcu yüzde 36 artarak 899 milyar liraya ulaştı. Türkiye Bankalar Birliğinin verilerine göre, yılın ilk üç ayında 400 bin kişi daha ihtiyaç kredisi kullandı, hacim ise 16,8 milyar lira oldu. Böylece, Mart 2021 itibarıyla 28,3 milyon kişinin toplam ihtiyaç kredisi borcu 412 milyar liraya çıktı. Bütün bu borçlanma yaşanırken sizin düşündüğünüz sermaye grupları oluyor tabii ki.
Tabii, bu sermaye gruplarına borçlanan diğer bir kesim esnaf. Esnaf gerçekten kan ağlıyor ve sizin umurunuzda değil; kepenk kapatıyor, kapatamayanlar işlerini yapamıyorlar, dükkânlar açık gibi gözükse de aslında borçlarla karşı karşıyalar. İcra dosyalarını koyacak yer kalmadı icra dairelerinde. Coronavirüs pandemisiyle birlikte yaşanan ekonomik sıkıntı derinleşirken icra iflas dosyalarında çok ciddi oranda artışlar gözlemliyoruz. İcra dairelerine günlük gelen dosya sayısı 1.100'e ulaştı. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonunun verilerine göre, 2021'in ilk çeyreğinde iş yerini kapatan esnaf sayısı yüzde 11 artışla 29.037'e yükseldi ama sizin buna dair de bir çözüm üretme derdiniz yok. Kapısına kilit vuran esnaf sayısı bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artışla 29.037'e yükseldi. Aynı dönemde kuruluş için tescil başvurusu yapan sayı azaldı. 2020 yılında 99.588 esnaf kapandı, 2021 Mayıs ayı itibarıyla 160 bini aşacağı da öngörülüyor. Zira, hâlen, esnaf, belki bir umut, bir şeyler olur diye dükkânını aslında açık olmasa da açıkmış gibi tutuyor. O nedenle, gerçek sayılar da aslında bugün görünen sayılar değil. Şimdi, her gün esnaf ve esnaf çalışanları, aslında kafelerde, turizm sektöründe çalışanlar açlıkla, yoksullukla, borç batağı nedeniyle intihara sürüklendiği bir süreçten geçiyoruz ama bu intiharları siz ne hikmetse görmezden geliyorsunuz ve yine sermaye gruplarını nasıl kurtarırız, onların alacaklarını nasıl tahsil ederiz, bunun derdindesiniz.
Diğer yandan, çiftçi yine borç batağında olan diğer bir kesim. TÜİK verilerine göre, tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı 2002'de 7 milyon 458 bin kişiyken 2020 Şubat ayı itibarıyla 4 milyon 157 bin kişiye geriledi; bu da tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısının yüzde 44 azaldığını gösteriyor. Çiftçi sayısının azalması, tarım alanlarının daralması, sebze bahçeleri alanlarının azalması gibi tarım alanında bütün küçülmeye karşın çiftçilerin borçları her gün artıyor. Bankalara 119 milyar 331 milyon TL, Tarım Kredi Kooperatiflerine 10 milyar TL borçları var, toplam kayıtlı kredi borcunun 130 milyarı aştığı belirtiliyor. Ayrıca, tarımsal elektrik ve tarımsal sulama borçları da dikkate alındığında çiftçilerin toplam borcunun yaklaşık 160 milyarı aştığı iddia ediliyor. Aslında, sizin bugün getirdiğiniz bu düzenlemelerle "Çiftçinin ne malı ne mülkü varsa satalım, aman sermaye gruplarının alacakları alınsın." demiş oluyorsunuz. Özellikle, pandemi döneminde mazot, tohum, gübre, ilaç gibi girdi maliyetleri yüzde 100 arttı, çiftçiler son dönemdeki kur değişikliğinden doğrudan etkilendi; bu sebeple, çalıştıkça borcu artan, emeğinin karşılığını bulamayan çiftçi tarımsal alanlarını terk etmek zorunda kaldı, çiftçiler açlığa mahkum edildi. Peki, buna ilişkin bir düzenlemeniz var mı? Yok. Toplam tarım alanlarının 266 milyon 766 bin 913 dekarı ipotek altında yani toplam tarım alanlarının yüzde 15'i ipotek altındadır. Tarım alanı parsel sayısı 36 milyon 905 bin 261, ipotekli tarım alanı parsel sayısı ise 2 milyon 976 bin 351. Şimdi, siz diyorsunuz ki "Aman çiftçiler batmış, çiftçilerin malları satışa çıkarılmış, elde avuçta ne varsa bunlar haraç mezat satılacak önemli değil, yeter ki sermaye gruplarının, sigorta şirketlerinin, bankaların alacakları karşılansın." Bunun da yol ve yöntemini kolaylaştıracak düzenlemeler getiriyorsunuz ama diğer kesimlere yönelik, bu ülkenin gerçek üretici kesimlerine yönelik hiçbir hazırlığınız yok, hiçbir düzenlemeniz yok. Bu nedenle de buna dair kendi önergemizi de sunuyorum.