KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Müsaade ederseniz...

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Ama bakın, ben hep sona kaldığım için sorularımın cevaplarını yazılı olarak alıyorum. Siz, hep kendi açıklamalarınızı yapıyorsunuz Sayın Başkan. Ya, bu, doğru bir yöntem değil.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Kusura bakmayın...

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Siz, başka zamanda yapabilirsiniz. O süreye uyacağınıza soruları cevaplaması için...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Kusura bakmayın, bir saat oldu, bir saat. Ben de süresinde bitirmek durumundayım.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Ama anladım, o zaman siz de açıklamalarınızı yazılı olarak verin Hasan Bey'e, eğer çok zaman harcayacaksak Sayın Başkan.

Ya, bu yöntem doğru değil.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Kusura bakmayın, yöntem doğru ve buna karar verecek benim.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Hayır, burada hep birlikteyiz. Başkan olabilirsiniz ama idarede yanlış tutum izliyorsunuz.

Biz hocamızı her zaman bulamayız, dolayısıyla...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Kusura bakmayın Nur Hanım, bakın, arkadaşlar nezaket olsun diye kendileri söz almıyor, daha çok sizlere söz bırakıyorlar.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Ama anladım...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Hatta ben de konuşmuyorum, konuyu en iyi bilen Hasan Bey bir şey sordu...

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Hayır, siz niye yazılı vermiyorsunuz da biz Hocamızı dinlemiyoruz.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim, ben burada Başkanım, kusura bakmayın, burada Komisyon Başkanıyım, kendisi dışarıdan...

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Başkan olabilirsiniz, biz de Komisyon üyesiyiz. Benim sorumun cevabı alınamıyor; o zaman siz de yazılı verin, kabul etmiyorum.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tamam, konuyu anladım...

O zaman siz de yazılı verin.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Yazılı cevap verilince...

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Hayır, ben sorularımı buradayken...

Ben bir şey anlatmıyorum, ben soru soruyorum. Her seferinde ben sona kaldığım için bu sorular da yazılı olarak...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ya, en çok konuşan, en çok söz verdiğimiz sizsiniz. Bakın, kayda bakın.

Efendim, vakit harcamayalım lütfen.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Ama siz Başkan olarak daha fazla konuşuyorsunuz.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Elbette konuşacağım ya, ben Başkanım, konuyu bilen bir kişiyim. Beni niye Başkan seçtiniz?

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Tamam konuyu bilen bir uzman var, onun cevaplaması...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Konuyu bilen benim. Benim ömrüm bu konularla geçti.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Sayın Başkan, onun için memleket kuraklıktan yanıyor?

YASİN UĞUR (Burdur) - "Onun için mi kuraklık oluyor?" derken Sayın Vekilim, yağmuru yağdıran belli yani Başkanla ne alakası var bunun?

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Önlem almak, yağmurun yağması...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, Hanımefendi...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Bu ülkede sulanabilir alanlara bakın.

YASİN UĞUR (Burdur) - Tamam bakalım.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Bu ülkede şu anda kuraklığın yaşandığı alanlara bakın.

YASİN UĞUR (Burdur) - Önümüzdeki şeylerde hepsi yazıyor bunların.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - GAP'a bakın, KOP'a bakın.

YASİN UĞUR (Burdur) - Bakın, siz de bakın.

CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Orhan Bey, burası Araştırma Komisyonu.

YASİN UĞUR (Burdur) - Ne alakası var. Yani yağmur yağmadıysa Sayın Başkan bunun sorumlusu mu yani?

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, Nur Hanım, bakın...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Herkes kuraklıktan ağlıyorsa, hububat da, bakliyat da rezil kepaze olmuşsa kusura bakmayın

YASİN UĞUR (Burdur) - Bakın, bir saniye... Biz burada konuşmuyorsak size saygımızdan konuşmuyoruz. Başkan Bey burada konuşuyor.

Ben niye söz almıyorum kardeşim?

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - E, alın.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, teşekkür ediyoruz...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Al, ne olacak? (Gürültüler)

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Arkadaşlar...

YASİN UĞUR (Burdur) - Size söz veriyoruz.

Bırakın, böyle bir tavır olmaz ya, yağmurun yağmadığını da bize bağlarsan ne olacak o zaman?

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Sen böyle bakarsın, senin baktığın pencere bu kadar.

YASİN UĞUR (Burdur) - Senin baktığın pencere bu.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Biz akıl ve bilimden bakıyoruz.

Ben kendi penceremden bakıyorum.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - O zaman arkadaşlar, şöyle yapacağım: Herkese belli bir süre vereceğim.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Ben düşüncemi söylüyorum.

YASİN UĞUR (Burdur) - Tamam, söyle bir şey yok.

Ya, siz, bilimle nasıl yağmur yağdırılacağını bana bana ispat edin ben istifa edeceğim.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Ben düşüncemi söylüyorum.

YASİN UĞUR (Burdur) - Ya, tamam söyle, bir şey yok. Sen bilimle nasıl yağmur yağdırılacağını bana söyle...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Ya, hep beraber çalışıyoruz, sana ne oluyor?

YASİN UĞUR (Burdur) - Ne demek "Sana ne oluyor?" ya, sen kimsin?

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Sen kimsin?

YASİN UĞUR (Burdur) - Milletvekili değil misin? Ben de milletvekiliyim.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Ya, tamam da Başkanla...

YASİN UĞUR (Burdur) - Sen aynı haklara sahipsen, ben de aynı haklara sahibim. Germeyin ortamı lütfen.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Arkadaşlar, kusura bakmayın...

Yasin Bey, tamam.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Bir dön de Türkiye'ye bak, şöyle bir gez gel.

YASİN UĞUR (Burdur) - Geziyorum kardeşim, benim kadar gezen adam yok. Sen de bölgeni geziyorsun, ben de bölgemi geziyorum.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Çiftçi ne durumda, ülke ne durumda, barajlar ne durumda Başkan biliyor.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Arkadaşlar, bir dakika müsaade eder misiniz?

Arkadaşlar, şimdiye kadar herkese çok açık bir şekilde şey yaptık. Yirmi dakika dedik, bir saat konuşuldu, size de istediğiniz zaman söz veriyoruz, konuşuyorsunuz ama cevapları normalde... Hocamız beş dakikada kime cevap verecek söyledi.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Vereceksiniz Komisyonun usulü o.

Ama Başkanım, anladım da bakın, siz buradasınız, siz başka bir zamanda cevap verebilirsiniz. Hoca Hanım, belli süre ayırmış, biz soru soruyoruz ama her ne hikmetse onlara yazılı vermesini söyleyip siz cevaplıyorsunuz.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim, o zaman şöyle şey yapacağım: Eğer istiyorsanız, sınırlayalım, hem hocaların konuşmasını hem sizin konuşmalarınızı sınırlayalım.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Hayır, ben konuşmuyorum, soru soruyorum.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bakın, kayda bakın.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Ben bir şey sorabilir miyim: Yazılı cevap gelmesindeki mahzur ne?

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Hayır, o zaman... Bakın, benim itiraz ettiğim nokta şu: Şimdi, Hoca Hanım'a cevap hakkı tanımayıp Başkan kendisi cevap veriyor.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ya, ben en az veriyorum, kusura bakmayın, en az veriyorum, en az.