| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin; Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/3622) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .05.2021 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli meslek kuruluşları temsilcileri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Matrah artırımı, yeniden yapılandırma kanun teklifini görüşüyoruz. Çok önemli bir kanun teklifi bu, ekonomik hayatımızla ilgili, vatandaşlarımızla ilgili, şirketlerimizle kurumlarımızla ilgili çok önemli bir kanun teklifi.
Teklifin gerekçesinde Covid-19 pandemisi salgını gerekçe gösterilmiş ama Vedat Bey, bundan öncekilerin gerekçesinde olmaması lazımdı, pandemi yoktu, bundan önce benim bildiğim kadarıyla en az bu dönemde çıkan 8'inci oluyor bu, bundan öncekilerde yoktu, ondan öncekilerde de farklı şeyler bahane edilmiş, demek ki bu, pandemiden kaynaklanan bir durum değil. Bundan öncekilerin de gerekçeleri farklı olduğuna göre bunları ele almamız lazım yani neden bu kadar sık, iki senede bir hatta şimdi daha da hızlandı, biz vergi affı çıkarıyoruz, prim affı çıkarıyoruz, yeniden yapılandırma çıkarıyoruz; ne oluyor, nedir sıkıntı; buna bakmamız lazım.
Şimdi, Vedat Bey dedi ki: "Maliyeci meslek mensubu arkadaşlarımızın desteklemesi lazım, onlardan destek bekliyorum." Şimdi, bir maliyeci olarak, bir meslek mensubu olarak bir vergi affını desteklemek zor, hakikaten zor. Şimdi bakınca konuya bir taraftan bu ne demektir vergi affı? Devletin egemenliğinden, vergi egemenliği gibi bir egemenliğinden vazgeçmesi demek, devlet açısından bir zül. Öbür taraftan vatandaşın da zor durumda olduğu, vergi ödeyenlerin de zor durumda olduğunu kabul etmek demek diğer tarafıyla o da zül yani nereden bakarsanız bakın her açıdan sıkıntılı bir kanun teklifini görüşüyoruz. Bir tarafında devlet var, dikkat etmemiz, hassasiyet göstermemiz gereken, diğer tarafında vatandaş var, şirketlerimiz var, dikkatli olmamız gereken, hassasiyet göstermemiz gereken ve bu iki arada önemli güçlüklerimiz var. Çok hassas davranmamız lazım zaten adaletsiz bir iş yapıyoruz, kanunlara aykırı bir iş yapıyoruz, sık sık yapıyoruz bunu, bu konuda çok hassasiyet göstermemiz gerekiyor hep beraber. Bir tarafta vergisini zamanında ödeyen vatandaşlar, kurumlar, firmalar var, rekabeti bozuyoruz, diğer taraftan da devlet için bir sıkıntı tekrar yaratmış oluyoruz. Dolayısıyla dediğim gibi bu aflar neden çıkıyor, neden bu kadar sık çıkıyor, bunu tartışmamız lazım. Bakın, bu en son Maliye Bakanlığının hazırladığı aylık bütçe gerçekleştirme raporuna, bütçe dengesi nisan itibarıyla 16 milyar açık vermiş -16 milyar 917 milyon- 17 milyar açık veriyor, bu beklentilerin altında. Vergi tahsilatına bakıyorsunuz, geçen seneye göre daha iyi görünüyor. Vergi tahsilatı geçen seneye göre hedeflerin üzerinde görünüyor. Gelirlerde de, diğer gelirlerde de fazlalık var. Geçen seneki açık, nisan ayında 43 milyarken bu sefer 16-17 milyar küsur olmuş. Peki, neden bu teklif geliyor, neden bunu yapıyoruz; düşünmek lazım, tartışmak lazım.
Geçen kasımda bu vergi affı gündeme geldiği zaman, benim hatırladığım 260 milyar kadar Maliye Bakanlığının, 164 milyar da Sosyal Güvenlik Kurumunun alacağı vardı. Yani tam hatırlamayabilirim, yanlış olabilir ama buna yakındır. İkisi yine, 460 milyar falan tutuyordu ya da 500 milyara yakındı. Şimdi, aftan sonra bakıyorsunuz, bütün bunlar kanundan sonra gerçekleşmiş, af çıkmış, yine Maliyenin ve SGK'nin toplam alacağı artmış; 401 milyar Maliyenin, 101 milyar SGK'nin, yani 500 milyarı yine geçmiş, bir fayda sağlamamış. Üstelik herhalde göndereceklerdir, yapılandırmaya kaç kişi başvurdu, kaç kişi yararlandı, kaç kişi bozdu? Bir bakarsak, ne kadar ödendiğine de bakarsak: Bildiğim kadarıyla son ay itibarıyla 16 milyar küsur ödenmişti Maliye Bakanlığında. Yani çok fazla tahsilat da yapamıyoruz, devam da ettirilemiyor. Tüm bunlarla ilgili vergi oranlarından başlayarak her konuyu düşünmemiz, tartışmamız lazım.
Keşke vakit olsa, doğru dürüst, bu işleri dört başı mamur bir şekilde ele alsak, böyle alelacele kanun yapmayı bıraksak artık, eksik kanun yapmayı bıraksak da bunları doğru dürüst ele alsak, düşünsek, tartışsak, bunlara çözüm bulabilsek ama bu konuları tartışacağımız bir siyasi kimlik de yok burada karşımızda, bütün bunların hesabını siyasi olarak verebilecek. "Ya, geçen kasımda buydu, yapamadık, geldik bu noktaya." diyebilecek, "Yapamıyoruz." ya da "Yapıyoruz." diyebilecek bir siyasi sorumlu da yok. Dolayısıyla bunu yapmak da bu sistem de mümkün değil.
Yani benim usulle ilgili eleştirilerime Sayın Başkan cevap verdi, vermesi gerekiyor orada oturan birisi olarak ama kanunları, kanun ihtiyacını belirleyen yürütmedir, iktidarlardır. Benim böyle bir eksiğim var deyip, kanun teklifi getirir, bütün dünyada böyledir. Biz, Anayasa'yı değiştirdik, hükûmet, yürütme erki kanun teklifi veremez ve Meclise gelemez dedik, şimdi, böyle tiyatro oynuyoruz. Bu, olacak şey değil. Ondan sonra da doğru dürüst bir şey yapamıyoruz tabii ki. Etkili bir kanun yapma... Eskiden de etkili değildi ama şimdiki berbat bir şey, berbat bir durum maalesef. Bunları düzeltmemiz lazım, tartışmamız lazım bu vesileyle değerli arkadaşlar.
Madem, bu çıkacak, piyasada böyle bir beklenti oluştu, hiç olmazsa mümkün olduğunca kapsamlı bir şekilde çıkarmamız lazım, mümkün olduğunca adil bir şekilde çıkarmamız lazım. Bize ulaşan birçok meslek kuruluşunun talepleri var. Konuyla ilgili TÜRMOB temsilcileri de burada, TÜRMOB'un yaptığı bir çalışma da var, sizlere de ulaşmıştır.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Size ulaşanlar varsa, resmî olarak, yazılı olarak bize iletmeleri gerekiyor. Sözlü talepleri kıstas alamıyoruz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yazılı olarak da iletildi.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yazılı olarak iletilenlerin hepsini bir önergeye dönüştürüyor arkadaşlarımız.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şöyle, TÜRMOB görüşlerini bildirdi de kanun...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kapsam anlamında diyorum, oda olarak bizi kapsama alın diyenleri diyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Siz, kendi aidatlarıyla ilgili diyorsunuz. Ben genel olarak kanun teklifiyle ilgili görüşlerinden bahsettim.
Bildiğim kadarıyla bize ulaşmış bir önergeleri yok. Şu, şöyle bir değişsin ya da şöyle bir teklifte ilave olarak yapılsın dedikleri önerge yok ama kendilerine sorarız. Yalnız birçok kurumun, belediyeler de başta olmak üzere teklifleri olduğunu biliyorum. Mesela, belediye şirketlerine de belediyelere tanınan imtiyazın tanınması şeklinde bir talep var. Belediyeler Birliğinin görüşünü o konuda merak ederim. Oradaki ayrımı, belediye şirketleriyle ilgili nasıl yapacağız?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Maddelere geldiğimizde söz veririz, görüşlerini alırız.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Onların da görüşlerini öğrenmek iyi olur diye düşünüyorum.
Sık sık gündeme geldi. Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bakın, 2017'de kanun çıkarırken, o zamanki Maliye Bakanının demeci var, diyor ki: "Artık yeniden yapılandırma olmayacak. Bundan sonra kimse yeniden yapılandırma kanunu beklemesin." diyor. Bir kanun çıkardık burada, 6183'te değişiklikler yaptık, vergi usulde değişiklikler yaptık. O zaman Maliye Bakanı "Kesinlikle bundan sonra yeniden yapılandırma gelmeyecek." dedi ve şöyle demiş -yani Genel Kurulda daha kesin ifadeler kullandı ama- "Bu yasayı ve bu düzenlemeyi Meclisten geçirdikten sonra kanaatimce artık genel nitelikli yeniden yapılandırma kanunlarına ihtiyaç bulunmamaktadır çünkü burada yeniden yapılandırma kanununa ihtiyaç gösteren bütün talepleri ve bütün imkânları ortadan kaldırıyoruz." Bununla beraber yapıldı, ondan sonra bir daha yapıldı. Bu, bu tarihten itibaren 3'üncü. Yani 2017'nin Ağustosu, o zamandan sonra 3 tane yapılmış oluyor. Böyle bir mantık olur mu? "Bir daha gelmeyecek." diyor Bakan, tekrar tekrar daha da sık gelmeye başlıyor. Yani bir şeyler eksik herhâlde, bazı şeyler ölçülemiyor, görülemiyor, anlaşılamıyor demek ki, yönetilemiyor demek ki. Bir eksiklik, bir yanlışlık var değerli arkadaşlarım. Onun için bu konuların tümüyle ele alınması lazım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlarsanız memnun olurum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bakın, geçen sefer de anlattım. Geçen seferki kanun, 2016'yla o kanunu yaptığımız tarihten yirmi gün öncesine ait yaptığımız tüm kanunlarda değişiklik içeriyordu. Yaptıklarımız yanlış olduğu için tekrar düzeltiyoruz. Böyle bir kanun yapma tekniği olmaz, bunları düzeltmemiz lazım. Yazık, yani Meclisler böyle çalışmaz, bizler böyle çalıştırılmamamız lazım. Bir çoğumuz bürokrasiden geliyoruz. Bu mantalitede bir yanlışlık var, bunları düzeltmemiz lazım hep beraber.
İlgili maddelerde özellikle meslek kuruluşlarının görüşlerini alalım diye düşünüyorum, çok teşekkür ediyorum.