| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin; İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .05.2021 |
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Evet, yine, aynı mesele, işçi alacakları meselesi. Her ne kadar cevaplarınız olsa da yine de işçi alacaklarının bu düzenlemeyle daha da geri plana atıldığı çok net. Ya, işçi alacakları konusunda gerçekten çok büyük sıkıntılar yaşanıyor. İşçiler, yıllarca çalıştıklarının, emeklerinin karşılıklarını alamıyor. Sadece kıdem ihbar tazminatları değil, hak edişler dâhil, aylık maaşları dâhil, bütün tazminat hakları dâhil olarak şirketlerden alacaklarını alamadığı bir durum var. Şirketler ya gerçekten batıyorlar ya da kendilerini batık gösterip, muvazaalı işlemlerle batık gösterip ya da şirketlerin içini boşaltarak işçilerin, emekçilerin alacaklarının alınamayacağı bir ekonomik durumla karşı karşıyayız. Buna ilişkin özellikle, mesela, son dönemde Kayı İnşaat işçileri aylardır mücadele yürütüyorlar. Yıllarca yurt dışında inşaat işlerinde çalıştılar, mücadele ettiler, geçimlerini sağlamak için her türlü özveride bulundular ama buna rağmen ücretlerini alabilmiş değiller. Bunun için Ankara'ya da geldiler, Bakanlık önünde de eylem yaptılar, "Haklarımız nasıl ödenecek?" diye talep ettiler. Bu konuda iktidar tarafından sözler verildi. işçi alacaklarının ödenmesi noktasında gerekli hassasiyeti göstereceklerine dair ama bugün hâlen ücretlerini alabilmiş değiller. Sadece inşaat işçileri değil, aslında işçilerin çoğunluğu açısından bu durum geçerli.
Şimdi, bir yargıya bakın lütfen, yargıda işçi alacaklarının durumuna bir bakın, yıllarca sürüyor davalar, asla bitmiyor. İstinaftan ya da Yargıtaydan hani gerçekten insanın aklının almayacağı gerekçelerle dosyalar bozuluyor, geri gönderiliyor. Bu nedenle bir işçi alacağı davasının bitip karara çıkıp o alacağın tahsil edilebilir noktaya gelmesi, altı yedi yıl gibi yıllara varan sürelerle karşı karşıya kalıyor. Bu arada "İş yeri ne olmuş, batmış mı, bütün içini mi boşaltmış?" gibi meseleler de bir kenarda duruyor ve sonunda işçiler alacaklarını alamaz duruma geliyor. Her ne kadar bugün, İşçi Yasası'nda işçi lehine yorum kuralı varsa da uygulamada bu kuraldan da dönüldüğünü ve işçiler aleyhine sürekli aslında bir bozma kararıyla karşı karşıya kaldığımızı biliyoruz. Geçenlerde bir dosyada olanı size söyleyeyim, işte, izin alacağına ilişkin mahkeme tarafından ispatlanmış, delilleri ortada -işveren izin alacağı ücretini de ödemediği, bu izni kullandırdığına dair bir ispatı da yok- ama istinaf mahkemesi bozuyor, diyor ki "Bir de işçiye sorun bakalım, gerçekten bu mesele böyle mi değil mi?" Zaten işçi açtığı davayla aslında bu beyanda bulunuyor, neden tekrar dönülüyor, tekrar dönülmesi ne demek? Bu işçinin tekrar bu alacağını alabilmesi için üç dört yıl daha beklemesi demek, bu dosyanın kesinleşme kararının verilebilmesi açısından ve bu arada, tabii, firmalar falan da ortada kalmıyor. Şimdi, bu sorunu çözmek yerine yani işçilerin hak ettiği bu emekleriyle alın teri dökerek hak ettiği alacaklarını nasıl alabilirler, bunun için bir düzenleme yapmak yerine, kalkıyorsunuz, yine bankaları, finans şirketlerini, sermayeyi kollayan bir düzenleme getiriyorsunuz önümüze. Yani önce buna ilişkin bir düzenleme gerekmiyor mu? Bu şirketler battığında işçiler alacaklarını nereden alacak, bunun garantisini devlet sağlamakla yükümlü değil mi? Çalışma Bakanlığı bu konuda bir çalışma yürütmeyi düşünüyor mu? Mesela, bunlar neden devlet güvencesi altına alınmıyor? Çünkü bu insanlar açısından bu ücretler, öyle şirketler gibi kâr meselesi, sermayeyi büyütmek meselesi değil; hayatını idame ettirebilmek meselesi, ekmek parası bulabilmek meselesi. Bir de buradan bakın ve lütfen, "İşçi alacaklarının bu sorununu nasıl çözeceğiz?" buna dair bir düzenlemeyi ya getirin ya da birlikte getirelim ve buna dair bir çözüm üretelim diyorum.