KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sevgili Başkanım, çok kıymetli arkadaşlar, 3'üncü maddede dile getirmiş olduğum konuyu burada da tekrar dile getiriyorum. Burada emek-sermaye dengesini korumadan yaptığımız her çalışma, Anayasa'nın 49'uncu maddesine de aykırılık teşkil eder. Anayasa'nın 49'uncu maddesi "Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli tedbirleri almakla mükelleftir." diyor. Şimdi, biz burada çalışanları korumak yerine, çalışanların daha önceki mevzuatta daha erken ulaşabilecek oldukları haklarına biraz daha geç ulaşmalarına neden olacak bir uygulama yapıyoruz.

Şimdi, bir işletmenin içerisindeki değerler de üretimden kaynaklı elde edilmiş olanlar da eğer paylaştırılırken paylaştırmada ön sıraya birini yerleştiriyor iseniz arkadakilere rağmen bir iş yapıyorsunuz demektir. Az önce de söylediğim gibi, kredibilite arayışınızı "Denize düşen yılana sarılır." misali tarif ettim. Bir çıkış noktası arıyorsunuz, buna çok fazla bir şey söylemeyeceğim ama bu çıkış noktasını ararken Türkiye'deki en kârlı kuruluşlar olan bankacılık sektörüyle oturup ikna edip doğru bir yol bulmak yerine -ki verdikleri krediler reasürans kuruluşları tarafından da sigorta edilmiştir bunların, alınamadığı zaman ona göre çözümleri de vardır- bu yolları denemek yerine, geldiniz, buraya girdiniz, amenna. Ama ne olursunuz, burada işçinin emeğine halel getirmeyin, işçinin hakkına halel getirmeyin. Burada yapacağınız iş sonradan oluşmuş bir kredibilite alacağının işçinin bütün emeğinin önüne geçmesine neden olmasın.

Az önce Züleyha Hanım'ın söylediği gibi, örnek vermemiştim ama ben de vereceğim. İstanbul'un göbeğinde Kayı İnşaat'ın mağdur ettiği işçiler her gün çözüm arıyorlar, Türkiye Büyük Millet Meclisine geliyorlar, oraya geliyorlar, buraya geliyorlar. Yurt dışına köle gibi gönderilmesine neden olduğunuz işçiler, oluşmuş alacaklarını alamaz hâldeler. Bütün bu sıkıntılar hepimizin önünde varken 3'üncü maddede de dile getirdim, burada da dile getiriyorum, bu maddeye işçilikten kaynaklı hakları ve alacakları eklemezseniz vebal omuzlarınızda olacaktır, sorumlu olacaksınız. Bu ülkeyi bir avuç kredi kuruluşuna, bu ülkedeki emeği, teri bir avuç kredi kuruluşuna peşkeş çekmiş hâle gelebilirsiniz. Eğer burada bir denge arıyorsanız işçilerin kıdem, ihbar tazminatı, işe iade alacağı da dâhil olmak üzere, işçilikten kaynaklı tüm alacaklarını bu madde kapsamına yerleştirin, hepimizi bu vicdani sorumluluktan ari hâle getirelim. Bu hâliyle çıkarsa işçiler çalışacak, rantiyeler yiyecek, işçiler çalışacak, kredi kuruluşları yiyecek. Siz bir kuruluşu ayakta tutmak için nasıl ki sermayeyi ikna ediyorsanız 11 milyon işsizin olduğu bir ülkede aslında o kuruluşu ayakta tutmak için işçiyi de ikna etmek zorunda kalabilirdiniz bu işsizlik olmasa. Şimdi, diyorsunuz ki "İşçi çok, yeterince işsiz var, herkesin hakkı ihlal edilebilir, işçiyi bulmak kolay, parayı bulmak zor, parayı bulamadığımız için kredi kuruluşlarına kıyak düzenleme yapalım." Tamam kardeşim, getirdiklerini alsınlar, bir şey söylemiyorum ama işçinin gırtlağından almasınlar, işçinin hakkını da koruyan bu düzenlemeyi buraya getirin yoksa işçi karşıtı durumda olacaksınız bu çıkardığınız yasayla birlikte. Daha ağırını söyleyemiyorum, işçi karşıtı durumuna düşmeyin, hak karşıtı durumuna düşmeyin. Emeğin hakkını burada koruyalım, emeğin hakkına sahip çıkalım.

Teşekkür ediyorum.