KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Şimdi, Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar; şimdi, öncelikle, tabii, üstünde durmamız gereken mesele şu: Ben çok inceledim, İdris Şahin arkadaşımız dedi ki... 68'inci maddenin dördüncü fıkrasında ya da 69'uncu maddede kimileri "Sorun var." diyor, kimileri "Yok." diyor; ben "Yok." diyenlerdenim de çok açık söyleyeyim. Sorunun var olduğunu iddia eden arkadaşlar sorunun nereden kaynaklandığını anlatmak durumundalar. Buradan çıkan sonuç şu değildir: Asla partilerin kapatılmasını savunduğum falan yok, beni iyi bilirsiniz.

Şimdi, şunu söyleyeyim: "Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri devletin bağımsızlığına aykırı olamaz." diyor, bir. Olsun mu?

İki: "Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamaz eylemler ve program." diyor. Olsun mu?

"İnsan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz. Sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz, suç işlenmesini teşvik edemez." diyor. Şimdi, bu hükümde sorun nerede?

BENGİ YILDIZ (Batman) - Var, var, torba kanundur o.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Ya, bir saniye, anladım. Yani, sorun nerede burada?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Ali Rıza Bey, siz konuşmanın yarısında yoktunuz. Ben bir değerlendirme yaparken dedim ki: "İktidar ve muhalefet partisinden farklı görüşte olan arkadaşlarımız var." İsim vermeden, özellikle, Nevzat Bey 69'uncu maddeye hiçbir şekilde itirazının olmadığını ifade etti, 69'a göre kapatmanın. Siz her ikisine de karşı olduğunuzu, buradaki düzenlemelerin tamamının...

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Şimdi, önemli olan mesele şu...

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Bakın, bir durum tespiti yaptım ve sonrasında da dedim ki, siz orada yoktunuz: "Anayasa Uzlaşma Komisyonunda 3 siyasi partimizin ortak bir önerisi var, bunu da okuyayım." Yoksa, sizin şahsınıza... Bir tespit yapacaksınız, bu gayet normal, onu da anlayışla karşılıyoruz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Şimdi, mesele şu...

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Ama "Millet sizin gibi düşünmüyor." dedim yani geneli.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Anladım. Milletin nasıl düşündüğü belli değil. Ben hukukçuyum, ben milletin nasıl düşündüğüne bakmam, ben hukuka bakarım, benim referansım hukuktur. Ben siyasetçiyim ama bir de hukukçuyum, avukatım yani. Ben yarın bu mesleği bıraktıktan sonra işte seçimler olacak, milletvekili olmazsam gideceğim, avukatlık yapacağım, hukukçuluk yapacağım. Ben demin de söyledim, "Hukuki konuları tartışırken biz duygusal bakamayız." İşte oy alacak mıyız? Ben oy alacağım diye bugün faşizmi savunamam ya da şeriat düzenini savunamam.

Şimdi, buradaki mesele şu: Şimdi diyorsunuz ki: "Bu Anayasa değişikliğinin getiriliş nedeni olarak ana muhalefet partisinin iddiasını ileri sürüyorsunuz. Ama, buradaki öneriniz tamamen 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından reddedilen bir metin. Yani, tırnak içinde sizin ifadenizle söylüyorum: "Millet iradesi tarafından reddedilmiş bir metni siz tekrar getiriyorsunuz." Hem de nereye getiriyorsunuz? Bu millet iradesinin yeniden yenilenmeye, tazelenmeye ihtiyacı olduğu bir anda getiriyorsunuz, 2010 Anayasa'sını daha... Ana muhalefet partisini liderinin buna benzer pek çok iddialar da var, o iddiaları da gündeme getirmeniz gerekirdi. Örneğin, millet iradesinin Türkiye Büyük Millet Meclisine tam olarak yansımasına engel olan hükümlerin ortadan kaldırılması. Madem öyle eğer biz siyasetin gerçekten demokratikleşmesini istiyorsak bunun koşullarından biri elbetteki siyasi partilerdir. Sayın AKP grup başkan vekili aslında onu, tam da benim düşüncemi söyledi. Hani hep şu söylenilir: "Canım, adayları millet seçsin." Adayları millet seçmez parlamenter sistemde, partilere oy verir millet. Ama, şimdi millî iradenin tam olarak Meclise yansımasını da savunmak lazım siyasetin demokratikleşmesi açısından. Bunun yolu da baraj sistemini kaldırmaktır. Ama, bunu söylediğimiz zaman, "Efendim, bunu biz mi getirdik?" diyorsunuz. Sizin getirmediğinizi tabii ki biliyoruz.

İkinci mesele: Arkadaşlar, tabii ki Parlamentoyu itibarsızlaştırmamak lazım. Bunu hep söylüyorsunuz. Ama, Parlamentoyu vallahi kusura bakmayın, el birliğiyle hepimiz itibarsızlaştırıyoruz ama başta da Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarımız itibarsızlaştırıyor, kusura bakmasınlar. Neden? Şundan dolayı: Parlamento bugün Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla, telkinleriyle yönetilen bir kurum hâline geldi. Bakın, Başbakan bile değil, bir Cumhurbaşkanı Parlamentoda çıkacak yasaları dahi işaret ediyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Eğer siz gerçekten, bu Parlamentonun itibarının korunmasını istiyorsanız, ayaklar altına alınmasını istemiyorsanız önce bir yasama organının yürütmeden bağımsız olduğu gerçeğini kabul edip ona göre davranmanız lazım. Yani, hiç kusura bakmayın, bana göre, söylüyorum, tutanaklara da geçiyor, bu Parlamento evet, itibarsızdır. Ne ya, ne itibar var Parlamentoda? Sabahlara kadar Parlamentoda el kaldırılıyor, indiriliyor. Milletvekillerinin sanki bir itibarı mı kaldı? Milletvekillerinin insan olduğu dikkate çekiliyor mu? Gerçekçi olalım arkadaşlar. Bırakın, yani Parlamentoyu el birliğiyle itibarsız hâle getirmişiz. Ondan sonra, kalkıyoruz burada, "Aman Parlamento itibarsız hâle gelmesin." Recep Bey oturmuş orada, talimat veriyor, "Şunu yapın, bunu yapın." Olmaz böyle bir şey. Burası yasama organıdır.

Ben, bu itirazlara, bu tartışmalara arkadaşlarımızın özgür iradeleriyle olsa saygı duyarım, hiç, amenna ama bu değil. Şimdi, bunun gelme nedeni de bu. Yine, Sayın Cumhurbaşkanı zaten söylüyor piyasada, çıkıyor, 400 vekil istiyor AKP'ye durmadan. Bunu 400 vekil isteyince getirin, bu değişikliği yapın ya. O zaman bizi de korumuş olursunuz, herkesi korumuş olursunuz. Yani, 400 vekili zaten istiyor. Seçim yarın geliyor, bir az kaldı şurada, 7 Hazirana doğru gidiyoruz. E, 400 vekili alırsınız bu halktan madem öyle, bu Anayasa'yı değiştirirsiniz kardeşim ya. Bunu da değiştirirsiniz o arada. Yani, bu milletin ömrünü aldınız. Üç senedir "Anayasa, Anayasa değişikliği" dediniz, ondan sonra da diyorsunuz ki: "Biz neden olmadık?" Niye neden olmadınız? Siz uzlaşma komisyonu kurulurken parlamenter sistem esas alınacak diye, Anayasa değişikliği parlamenter sistem üzerinde yapılacak diye girdiniz, ondan sonra Başkanlık sistemini soktunuz olmasın diye. Onu zaten diğerleri kabul etmiyor. Ondan sonra dediniz ki: "Başkanlık sistemi, bizim olmazsa olmazımız." E, onu baştan deseydiniz. Onu demediniz baştan. Ondan sonra diyorsunuz ki: "Bizim yüzümüzden olmadı." Ha, yani muhalefet Başkanlık sistemini kabul edecek.

Arkadaşlar, bakın, bunlar doğru şeyler değil. O nedenle, bu tasarıyı sağ olun, teşekkür ediyorum, Cumhuriyet Halk Partisinin hakkında kapatılma davasının açılmasını engellemek için getirmişsiniz. Şu güvenlik paketini de çekin, bakın, ana muhalefet partisinin bu konuda da iddiası var, onu da çekin.

FATOŞ GÜRKAN (Adana) - Oraya verildi zaten Ali Rıza Bey.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Ya, geri getirecekmişsiniz, biliyorum niye çektiğinizi. Onu da çekin tamamen. Bak, şöyle birbirimizle helalleşelim, gidelim. Ne bu ya? Gidiyoruz, artık helalleşelim, gidelim.

BAŞKAN - Pekâlâ, çok teşekkür ediyorum.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.