KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Hoş geldiniz tekraren.

Şimdi, Süleyman Bey, bir Kurumun Başkanısınız, TİHEK. Yani İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, daha önceki İnsan Hakları Kurumuna, Eşitlik Kurumu da eklendi ve siz 2016'dan beri devam eden bir faaliyet içerisindesiniz.

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU BAŞKANI SÜLEYMAN ARSLAN - 2017'den beri.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - 2017'den beri diyelim, az da olmamış yani dördüncü senesi.

Bu kurum 40 uzman yardımcısı... Ben üzüldüm yani verilen maaşlara da...

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU BAŞKANI SÜLEYMAN ARSLAN - Yeni aldık daha.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Şimdi, bakın, siz mesela aileyle ilgili bir sivil toplum kuruluşu başkanı olsaydınız, dünya görüşünüzün muhafazakâr, dindar bir kişi olarak bir sivil toplum kuruluşu başkanı olarak sizi burada dinleseydik, e, normal, bu sivil toplum kuruluşunun da görüşleri bu diyebilirdim ama siz bizim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Anayasa'mızda ve kanunlarımızda yer verilen birçok madde ve gerekçeler değerlendirildiğinde sizin bu şekilde -ben tam bakamadım ama baktığım kadarıyla- "Benim dünya görüşüme göre ben buraya bunları yazarım." deme hakkına sahip değilsiniz. Bu bir kurum, sizin ölçüleriniz, ölçütleriniz, sizin dünya görüşünüzün dışında yani kanunlarla, sözleşmelerle ilgili maddelerle olmalı ki siz hukukçusunuz yani hukukçu olduğunuzu ifade ediyorsunuz.

Ben ailenin korunmasına sizden daha fazla kıymet veren bir insanım, hepimiz öyleyiz burada. Aile tabii ki korunacak ama ailenin korunmasının en önemli konuları; ekonomik değerleri bir kere göz ardı etmeyeceğiz, kültürel değerleri, sosyal ve eğitimle ilgili konuları göz önüne almadan aile değerlerini ve aile kurumunu koruma imkânınız yok. Ama çağın şartlarını göz önünden kaçırmayacaksınız. Neden aile kurumu bu kadar yıpranmıştır? Bunları bilimsel olarak değerlendireceksiniz lütfen. Yani, ben mesela, bir sürü çalıştay yaptınız, kimleri çağırdığınızdan şüphe duymaya başladım. Kimleri? Aynı görüşteki insanları mı bir araya getirdiniz? Yoksa gerçekten konunun uzmanı insanlarla mı çalıştınız, bunu araştıracağım, açık ve net söylüyorum. İnsan Hakları Eylem Planı'na görüş verdiniz, falan...

Şimdi, bakın, sizin bir şeyinizi... Çünkü bunu gördükten sonra zaten gerek yokmuş araştırmama yani düşüncelerinizi de öğrenmek istedim. Bu 104 amiralin yazmış olduğu bildiriyle ilgili bir ifade kullanmışsınız orada. Türk Silahlı Kuvvetlerinden bir amiralin bir tekkede namaz kılmasından, bundan işte gocunanların veya bundan rahatsız olanların görüşlerini ifade etmişsiniz. Ben, şimdi size şunu soruyorum: Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir amiralin bir tekkede üniformasının üstüne cübbe giyerek namaz kılmasını din ve vicdan hürriyeti olarak mı değerlendiriliyorsunuz? Yani 104 amiralin bildiri yazması bir ifade özgürlüğüyse ki öyle bakmak gerekirdi. Ha, sadece zamanlaması belki hoş değildi. Ama ben size şunu sormak istiyorum: Siz bunu hoş görüp, bunların bu yüzden bunu yaptığını ifade eden... Sizin göreviniz mi bu yani insan hakları konusunda böyle bir bildiri yazmak sizin göreviniz miydi? Şimdi bunları da gördükten sonra normal karşılamaya başladım.

Bugün de Sayın Cumhurbaşkanı -siz İnsan Hakları Kurumu Başkanı olduğunuz için- azmettirici sözlerini ifade etti. Sayın Akşener için "Az bile." dedi, burada bir sürü de tehditti "Daha neler göreceksiniz, daha bunlar iyi günleriniz." gibi laflar etti. Şimdi, Cumhurbaşkanının suça teşvik eden, bu tehdit eden ifadelerini İnsan Hakları Kurumu Başkanı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerçekten merak ediyorum.

İstanbul Sözleşmesi konusunda da güya Meclis o zaman hiç üzerinde durmamış -bu bütün milletvekillerine hakarettir, onu söyleyeyim- bazı şeylere bakmamış. E, doğrudur, İstanbul Sözleşmesi'ni iktidarın Avrupa Birliğine hoş görünmek için yaptığının emareleri bunlar eğer böyleyse ama o dönem ben biliyorum ki kadın dernekleri ve diğer siyasi partiler de oy birliğiyle -bir çekimser vardı diye düşünüyorum- diğerleri oy birliğiyle bu sözleşmeyi kabul etti. Yani sizin ifadenizde olduğu gibi "Millet iradesi çiğnenmemiş." diyorsunuz.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Şenol Hanım...

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Bitiyor, bitiyor.

İşte o ara diğer milletvekillerince yeterince tartışılmamış ve sorunlu olan alanlar. Ya, ben kavramları bu kadar çarptırarak...

Gerçekten iktidarın belki de en olumlu olarak kabul edeceği bir sözleşmeyi getirmiş olmasında bütün partiler buna muhalefet etmeden hep birlikte karar aldılar.

Bakın, zamanında da zinanın suç olmaktan çıkması...

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Şenol Hanım, dokuzuncu dakika...

ŞENOL SUNAT (Ankara) - ...zina olmaktan çıkması da yine AK PARTİ iktidarları zamanındadır. Bunların hepsi Avrupa Birliğine hoş görünmek için yapılandır.

Sayın Başkan, söylemek istediğim, dünya görüşünüzle değil, hukuk kurallarına göre insan hakları ve sözleşmelere ve kanunlara uygun insan hakları konusunda çalışmalar yapmayı sizlere tavsiye ediyorum. Yoksa böyle kurumların bir anlamının olmadığını düşünüyorum. Verilen maaşları da doğru bulmuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Şenol Hanım, teşekkür ediyorum.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Yani daha birçok şey söyleyecektim Başkan.