KOMİSYON KONUŞMASI

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar, kıymetli sektör temsilcileri...

BAŞKAN - Hem dün niye olmadığınızı da bir söylerseniz, bence dün niye olunmadığı da demek ki anlaşılmamış Bakanım.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Yok, lafın çoğu zararlı. Bir defa onun anlaşılmış olmasını kabul ettiğim için bir daha söylememe gerek yok.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu kanunun, kanun tasarısının burada konuşulmuş olmasını ve bütün detaylarıyla beraber birbirimizi anlamaya dönük bir şeklide olumlu katkı koymaya çalışarak devam ettirmemiz lazım. Ben arkadaşlarıma sordum, Müsteşarıma, Yardımcıma "Dün buradaki konuşmada Sözer Bey yok muydu?" dedim, çünkü tekrarlara girmişiz.

Bakın, birkaç tane örnek vereceğim. Şimdi, bizim amacımız ne? Bu tasarıyı 2014 yılında, Sayın Susam'ın da bahsettiği şekilde, her birimizin madencilik açısından daha sıkıntılı, daha üzüntülü geçirdiği bir yıl oldu. Hiçbir şey olmamış gibi davranamayız biz burada çünkü bir şeyler oldu. Bütün bunlar bizim buradaki düzenlemelerimizin hangi gerekçeyle ve nasıl olduğuna aittir. Şimdi, bazı arkadaşlarımız sivil toplum örgütlerinden konuşurken asıl yetki ve sorumluluğun burada olmuş olmasına rağmen yeterince konular düşünülüyor mu diye bahsettiler. Fazlasıyla düşünülüyor. Bunları da isterseniz biraz açalım, bütün bu kanun maddesi bu gerekçeyle de yapılmıştır. O yüzden, burada bazı değişiklikler olacak. Statüye her birimiz alışığız ama o statükoyu mutlaka yenmemiz lazım. Ne adına? Olumluluk adına, doğru şeyler adına. Bundan sonra hepimizin daha fazla üzülmemesi ve can kaybı olmaması için tedbirler almamız lazım. Ama, enteresandır "Yeterince jeoloji ve maden mühendisi yok bu kadar ruhsat karşısında." dendi. Ben buna şaşırıyorum yani yoksa o zaman yapmayacağız demektir. Yani, boyumuzdan daha fazla iş yapıyorsak biz o zaman o işi yapmayalım. "Neyse, jeoloji, maden mühendisimiz yok, yerine gazeteci arkadaş verelim." diyemeyiz biz. Yani, bunu kendi tabii seleksiyonuyla beraber değerlendireceğiz ama bizde, bu ülkede ne kadar maden mühendisi var, ne kadar yok, onların her birisi bizim de çalışmalarımız içerisinde.

En önemli eleştirilerden bir tanesi, "Fazla oturulup kalkınmadı sivil toplum örgütleriyle." dendi. Maden Mühendisleri Odasıyla, ÇİTOSAN'la, Madencilik Başkanlar Konseyiyle, TÜMER'le, STK'larla, ilgili kuruluşlarla, Bakanlığımızda birçok toplantı yapıldı. Ve Mayıs 2014'ten bu yana tasarı MİGEM'in web sayfasında güncellenerek sürekli yayımlanıyor. Bir önceki kanun tasarısında 42 tane sivil toplum örgütüyle bir arada oturmuştuk. Arkadaşlar şu kabulü yapıyorlarsa bu yanlış: "E, bizim dediğimiz olmadı, oturduk ama." Her dediğiniz olmayabilir, aynen, o kaza olduğunda her birinizin orada olmadığı gibi. Şimdi, "Biz riski alıyoruz." diyor arkadaşımız. Riski alıyorsun da kaza olduğunda orada bulunmayan iş verenin hâlini nasıl açıklıyorsun. Biz şunu diyebilir miyiz orada: Ya, kardeşim, bu özel sektörün kazası. Benim orada bulunmama gerek yok. Geçmiş olsun, başınız sağ olsun diyebilir miyim ben? Ben orada otele dahi gitmeden, madende kalarak Ermenek'te bu kazayı yönetmeye çalıştım. Ermenek'te kazanın sahibi orada yoktu. Ben diyebilir miyim: Risk özel şirketin. Arkadaşlar, siz de bakın, duydunuz bunu. Benim de zaten burada işim yok. Geçmiş olsun diyebilir miyim? Bu acıyı bana tarif etmeye çalışanlar benden daha fazla çekenler değil. O yüzden, bunu disipline etmeye çalışmamız ve bunu mecbur hâle getirmemiz bizim görevimiz. Çok enteresandır, bir maden mühendisinin daha yetkili hâle gelmesini, daha klasifiye edilmesini, daha da nitelikli hâle gelmesini bu kanun tasarısı savunurken, bir maden mühendislerini temsilen bir arkadaşımız burada bunun doğru olmayacağını söyleyebiliyor. Ben gerçekten hayret ettim. Ben de bir mühendisim yani benim başımdaki birisi bunu söyleyecek. Burada daha kaliteli, daha tabii seleksiyonlu bir şey olsun isteniyor.

Şimdi, arkadaşlar, sektörümüzde hâlâ şu anda cari olarak ÇED hizmetleri Çevre Bakanlığı tarafından yetkilendirilen tüzel kişilerden alınıyor bu hizmetler. Hâlen ülkemizde bin civarında mühendislik büroları sektörümüze hizmet veriyor. Bu düzenlemeyle bu kuruluşların nitelikleri ancak standardize ediliyor, daha standart hâle getiriliyor, yaptığımız işlem bu.

Şimdi, ben, arkadaşlarımı suçladım burada "Siz bunları anlatmadınız mı dün?" diye. Nedir o? "Bizim şirketlerimiz o kadar acayip şirketler ki mühendisi de var, mimarı da var, maden mühendisi de var." deniyor. Tamam, ne kadar güzel, zaten o yetkilendirilecek. Bu dün anlatılmış olmasına rağmen bunun tekrar bu şekliyle söylenmiş olmasını ben doğru bulmuyorum. Yeterince anlaşılamamışsa bir kez daha açık ve net, yanlış anlaşılmaya müsaade etmeyecek şekilde söylüyorum: Değerli arkadaşım, eğer sizin orada mühendisiniz varsa o mühendis yetkilendirilecek. Sizin dışarıdan bir ayrı tüzel kişiliğe başvurmanız gerekmeyecek. Bu yönetmelikle düzenlenecek. Tasarıda bunların her birisinin detayı yazmaz ki. Yani biz bunun güvencesini veriyoruz, bunu söylüyoruz. Benim burada Müsteşarım, Müsteşar Yardımcım, bunların her birisini anlatıyor ve ben de Bakan olarak bunu söylüyorum.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Bakan, özür dilerim ama...

BAŞKAN - Sayın Susam... Sayın Susam, karşılıklı olmasın.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Ben konuşmamı bitireyim Sayın Susam, ondan sonra.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Ama bu üslupla devam ederseniz... Doğru bir üslup değil. Kimse sıygaya çeken bir üslupla bu işi konuşamaz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Şöyle... Arkadaşlar, müsaade edin...

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Biz ne kadar kibar konuşursak...

ALİM IŞIK (Kütahya) - Ben de söyledim burada maden mühendisinin işsiz kalacağını.

ORHAN KARASAYAR (Hatay) - Sizin konuşmanızı kimse kesmedi.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Havadan bakarak "anlatmamışlarsa", "anlamamışlarsa" demek ne demek?

BAŞKAN - Sayın Susam...

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Böyle bir üslup olur mu ya?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Arkadaşlar, müsaade edin. Ben bu...

ALİM IŞIK (Kütahya) - Ama böyle...

BAŞKAN - Alim Hocam, herkese söz veriyorum.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Bu yüzden -biz bak kibar konuşuyoruz- bu kazaların baş sorumlusu -siz orada uykusuz kaldıysanız- Bakanlıktır, kalacaksınız da.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Tamam, ne güzel işte, onu düzenliyorum ben de.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Böyle şey yok.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Tamam, ne güzel. Bakın, sizin ne kadar güzel üslubunuz var zaten. Ne kadar güzel bakın, herkes de takdir ediyor zaten bu üslubunuzu.

BAŞKAN - Sayın Susam... Sayın Bakanım, özür dilerim. Sayın Bakanım, bir şey söyleyeyim...

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Olur mu böyle şey? Öğrenmemişseniz, yapmamışsanız...

BAŞKAN - Sayın Susam...

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Arkadaşlar, ben arkadaşlarıma sordum: "Siz bunları anlatmadınız mı?" diye.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bir saniye... Sayın Bakanım, özür dilerim, bir şey söyleyeyim.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Olmaz yahu!

BAŞKAN - Bakın, Sayın Susam, Alim Hocam, kimse konuşurken Bakanım karışmadı. Şimdi diyorum ki...

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Ama küçümser bir havada "Ben her şeyi biliyorum; benim yaptığım doğru, siz anlamamışsınız..." Böyle bir şey mi olur?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Biz kölesi miyiz ya? Böyle bir şey mi olur ya?

BAŞKAN - Öyle bir şey yok.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Öyle bir şey olur mu? Bakınız, ben de aynı şeyi söyledim. Maden mühendisleri ne olacak, elektrik mühendisleri ne olacak? "Anlamadıysa..." Bizi aptal yerine mi koyuyor?

BAŞKAN - Yok. Alim Hocam, Bakanım anlatsın, sonra konuşalım.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Arkadaşlar, benim konuşmadığım kelimeleri...

ALİM IŞIK (Kütahya) - Böyle bir şey olamaz ki.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Biz mi yanlış anladık?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - ...konuşuyormuş gibi aktarmayın. Ben ne söylediğimi çok iyi bilen...

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Biz de ne duyduğumuzu çok iyi bilen...

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Aynen, doğrudur.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - O yüzden üslubunuza dikkat edin.

BAŞKAN - Sayın Susam, Bakanım özel sektöre dönerek dedi ki: "Sizin mevcut mühendisiniz devam edecek." O zaman ben buradan bakıyorum, mimiğinden "Öyleyse mesele yok." dedi.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Halil Bey, bir şey söyleyeyim müsaade ederseniz...

BAŞKAN - İsterseniz Bakanım sözünü bitirsin, konuşalım.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Susam, sözümü kesmeyin lütfen.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Konuşma üslubu gerçekten...

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Ya, Sayın Susam, bunu söyleyen bari siz olmayın. Komisyondaki söylediğiniz, yaptıklarınızdan sonra bunu bari söyleyen siz olmayın.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Ne yaptık?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Şu anda yüksek sesle konuşuyorsunuz.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Ama bu noktaya getiren sizin üslubunuz.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Hayır, hayır.

Arkadaşlar, lütfen dinleyin.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Bakan, lütfen böyle havadan değil de ayaklarınız yere basan...

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Tamam, ayaklarım yerden konuşayım bu sefer.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Değerli arkadaşlar, bakın, burada öncelikle kendi arkadaşlarıma döndüm sordum "Siz bunları anlatmadınız mı?" diye. "Anlattık." dediler. O zaman, peki, bizim bunu kaç defa tekrar etmemiz lazım? O zaman karar verelim buna Komisyonda. Mesela "3 defa tekrar ettikten sonra." diyelim.

Değerli arkadaşlar, her birinizi mühendisi, mimarı bulunduğu yerde yetkilendirilecek. Tüzel kişiliklerle alakalı konuda bunlar yetkilendirilecek. Herhangi bir kaygı çekmenize, sıkıntı yaşamanıza gerek yok. Biz burada bir standart getirmeye çalışıyoruz. Dememiş miydik Sayın Alim Bey orada: "Yeni mühendismiş, yeni işçiymiş, hiç tecrübesi yokmuş." diye. Doğru, bu eleştiri doğrudur, o yüzden bunun gereğini yerine getiriyoruz. Yeni çıkan mühendis eğitim görecek, bununla alakalı stajlarını yapacak ve yetkilendirilmiş bir kurum yanında çalışacak. Öncelikle bunu yapacak. Eğer siz bana "Hayır, yeni mühendis gitsin, yer altına girsin." diyorsanız, biz bunun sıkıntılarını çekmiş bulunuyoruz. Yani yetkilendirilmiş bir şirketin ortağı olabilir. Şimdi, bakın, Başkanımız mimarmış. Öyle bir şirketi çalıştırmasına mâni değil, madencilik yapmasına da mâni değil. Önceki gün konuşmuştuk; terziydi, berberdi. Yetkilendirilmiş tüzel kişiliğin ortağı olsun. Bizim verdiğimiz yetki oradaki mühendislerle alakalı. Bizim orada verdiğimiz yetki, ancak onların içinde bulunduğu kabiliyetlerle alakalı. Biz o kabiliyete yetki vereceğiz, şirketin kendisine değil. O yüzden "Bu risk bize aittir, siz de buna karışmayın." derseniz kusura bakmayın, o risk yalnızca size ait değil. Keşke size ait olsaydı risk tek başınıza da biz de bu kadar üzüntü yaşamasaydık. Ama bu üzüntü hepimizin. Bu üzüntü iktidarın, muhalefetin, sivil toplum örgütünün, komple 77 milyonun oldu. O yüzden, biz bunun her birisine bir şekliyle çare bulmak zorundayız değerli arkadaşlar.

Şimdi, bakın, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin 24 tanesinde, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Şili, Güney Afrika, Avustralya gibi ülkelerde de sistemde gerçekten yetkili kişiler tayin ediliyor. "Dünyanın neresinde var?" derseniz bütün bunların her birisini açıkça anlatmak durumunda kalmayalım, zamanı daha iyi kullanalım.

Şimdi, bu kişilerin hazırladığı proje ve raporları hep beraber kabul ediyor o ülkeler. Söylendi "Yalnızca bunlar işletmede mi?" diye. Hayır, arama faaliyetleri için de geçerli, Atılgan Bey bunu sordu.

Şimdi şunu anlıyorum Sayın Susam, diğer bir üslupla: Biz bunları dün yeterince anlatamamışız, o yüzden şimdi bunları daha açık olsun diye tekrar tekrar anlatıyorum. İhtiyaca binaen ve Türkiye'deki yaşanan sıkıntıların, üzüntülerin bir kez daha yaşanmaması adına, biz bu arama ve işletme faaliyetlerini içine alan ve tüm sektör için aslında disipline edici ve yer altı kömür madenciliğini değil, tüm sektörü disipline edici bir şeyden bahsediyoruz.

Burada "Şunun da fazlası olmuş." diye bir eleştiri görüyorum. Arkadaşlar, bu sistemi oturtmanın fazlası filan olmaz. Projenin yalnızca yapılması değil, aynı zamanda projenin izlenmesi de burada esas alındı, projeyi takip edecek. En son yaptığımız, Ermenek'te bulunduğumuz noktadaki kaza "projelerin yeterince takip edilmemesi" eleştirisinden kaynaklanmadı mı? Eski proje ile yeni proje örtüştürülmemiş, o kadar mesafe yaklaşımları olmamış diye eleştiri yapılmadı mı?

Şimdi, değerli arkadaşlar, şirketlerin kendi içinde bulundurduğu mühendisler de yetkilendirilirse gerek jeoloji mühendisleriyle alakalı gerekse maden mühendisleriyle alakalı herhangi bir sıkıntı yaşamayız. Eğer biz şöyle bir yanlış yapıyorsak da bu yanlıştan dönmemiz lazım: Maden mühendisleri ve jeoloji mühendislerinden daha fazla arama ve işletme ruhsatımız varsa demek ki biz bunu başka kişilerle yapıyoruz demektir. Temel eleştirimiz bu değil miydi? Maden mühendisinin bulunmadığı yerde bunlar yapılmasın. İşte, teknik nezaretçi buraya on beş günde bir uğruyor, bir ayda bir uğruyor, gelip parasını alıp gidiyor. Daimî nezaretçiyi de ondan dolayı getiriyoruz. Arkadaşlar, biz kendi başımıza iş filan aramıyoruz, işi doğru yapmaya çalışıyoruz. O yüzden, burada bunların iyi niyetle yapıldığını ve başka bir maksat taşımadığını, eğer Sayın Susam ve Sayın Işık da benim üslubumu yanlış buluyorlarsa ben o üslubumu da tekrar düzeltmeyi kabul ettiğimi, derdimin o acılar ve sıkıntılar içerisinde yalnızca bir düzenlemeden ibaret olduğunu bir kez daha hatırlatmak istedim.

Arkadaşlar, biz niteliği artırmak ve niteliği mutlaka yaymak zorundayız. Biz bu projeyi yapanı yetkilendiriyoruz. Eğer o projeyi yapan şirket içerisindeyse o yetkilenecek, dışındaysa o yetkilenecek. Her firmanın...

BAŞKAN - Kim yapıyorsa o yetkilenecek.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Aynen öyle.

Sayın Özel, her firmanın sizin gibi kapasitesi, o kadar mühendis istihdam etmesi söz konusu olmayabilir. Burada 20 işçi çalıştıran madenci de var, 2 bin işçi çalıştıran madenci de var. Bunu en yakın siz biliyorsunuz. Binlerce insan çalıştıranda 100 mühendis vardır, bir tanesinde de 1 mühendis ancak vardır. O yüzden özellikle, 1/A, 1/B ve diğer konulan -kapatıyorum Sayın Başkan, toparlıyorum- onlarla alakalı konularda her bir kum, çakıl ocağının başına bir mühendis falan dikmeyeceğiz biz. Bunların da düzenlemesi yönetmelikte yapılacak. Yani piyasadaki mühendis kaygısına bir mühendis odası düşebiliyor da bütün bu işi yönetecek, disipline edecek Bakanlık bunun kaygısına düşmez mi?

BAŞKAN - Düşmek zorunda.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Değerli arkadaşlar, o yüzden, bununla alakalı yönetmelik hazırlanırken -burada tutanaklara geçsin diye söylüyorum- sivil toplum örgütlerinin ve meslek odalarının yetkili arkadaşlarıyla beraber bu hazırlanacak, onların fikirleri dikkate alınacak ve bu riskler minimize olacak.

Teşekkür ediyorum.