KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli Bakanlık temsilcileri; Bakanlığınızın bütçesiyle ilgili olarak bugün bazı konularla ilgili hazırlamış olduğunuz sunuş kitapçığını inceledik. Öncelikle, şunu söyleyeyim: Önemli bir bakanlıkta görev yapıyorsunuz. Ticari hayatın global bir dünyada çok zorlaştığı bir dönemde Ticaret Bakanlığı aslında çok önemli bir bakanlık. Ticari hayatın etkin olabilmesi, ticari hayattaki unsurlarla global dünya pazarında daha etkin ticaret yapılabilmesi anlamında hem üretici güçleri hem de ticaret yapan kesimleri ilgilendiren bir bakanlıktasınız. Yani kooperatifçilikten tutun da ticaret yapan odalara kadar her kesimle ilgilenen önemli bir kesimdesiniz. Esnaf, sanatkâr gibi çok önemli bir kesimin Bakanlığını yapıyorsunuz. Bu anlamıyla, bugün burada size vaktimin yettiği süre içerisinde bazı konularda önerilerimi paylaşmak ve bu önerilerim doğrultusunda Türkiye'deki ticari hayatın canlanması için katkılarımı koymak istiyorum.

Yazmışsınız, "Perakende ticareti düzenleyen bir yasal düzenleme yapma konusunda..." Bunu biliyorum, çabanızı da takdir ediyorum, teşekkür ederim ancak bu kanunun içinde boştur Sayın Bakanım. İnşallah, önümüzdeki hafta Komisyona gelecek, bu kanun hiçbir şekilde esnaf, sanatkâr ve küçük işletmeleri korumakla ilgili değildir, sadece kamuoyunda yapılan baskı noktasında binde 1'lik bir yerle yüzde 5'lik bir alan kiralama zorunluluğu dışında çok ciddi bir göstermelik noktadadır.

Bakınız, AVM'lerin geldiği durumu size söyleyeyim. AVM'lerde marka olmayan hiçbir yere, dolar bazlı kirada kimse girip de yer kiralayamaz durumda.

En önemli ikinci nokta, Türkiye'deki perakende pazarının büyük şehirlerde yüzde 70'i organize perakendenin eline geçmiş, Türkiye ortalaması da yüzde 55. Bu pazarlarda ciddi bir şekilde pazara hangi ürünün gireceğine bunlar karar veriyorlar.

Bu anlamıyla Türkiye'de marka yaratmak, üretici firmanın markasını rafa çıkartabilmesi çok ciddi şekilde zorlaşmış, bu kesim isterse sokuyor, isterse sokmuyor. Gidin, bakın, Konya'daki AVM'de hangi marka varsa, İstanbul'un Şişli'sinde de aynı AVM'de aynı markalar vardır. Türkiye yeni marka yetiştiremiyor, ticaret unsurlarını geliştiremiyor. Bu anlamıyla, bu kanunu bu şekilde düzenlemek gerektiğini düşünüyorum. Bu, aynı zamanda rekabet olayını, yani sizin Bakanlığınıza ait olan Rekabet Kuruluyla ilgili konuda da ciddi bir noktadadır. Ciddi bir rekabet üstünlüğüne sahiptirler, hatta tekelleşmiş vaziyettedir piyasa şimdi, küçüklerin bu piyasada yaşama şansı yoktur. Ne kadar rekabetle ilgili yasal düzenlemeler çıkarırsak çıkaralım, eğer sizin ekonomik gücünüz ve bu şekilde örgütlü pazarda egemenliğiniz varsa, küçüğün rekabet olayını ortadan kaldırırsınız. Bu anlamıyla bunun düzeltilmesine ihtiyaç var.

Bakınız, Tüketici Yasası'yla ilgili olarak da bir şey söylemek istiyorum. Tüketici Kanunu'nu çıkardık. Tüketici Kanunu'nda, Bakanlık, bankalarla ilgili alınan masraflarla ilgili olarak BDDK'ya görev gösterdi, çünkü "BDDK'nın görevidir." dedi.

Oraya, kanun çıkarken şunu yazdık, dedik ki: "Masrafların tüketiciyi koruyacak şekilde alınması konusunda, BDDK bir görev yerine getirmelidir." Ama hayata geçti, 20 tane konuda -daha önce daha fazlaydı- gene çok temel konularda, bankacılığın işi olmasına rağmen, para almasını gerektirmediği hâlde, tüketiciden yine BDDK'nın onayla bankalar para alma noktasına geliyorlar. Yani kredi kartlarından yine yıllık aidat alması ve benzeri işlemler, en küçük EFT'den para alınması, bir sürü... Burada zamanım az olduğu için, 20 tane şey var, bunları saymıyorum.

Siz, Bakanlık olarak BDDK'ya bu görevi verirken tüketici açısından, onun görevini yerine getirmesine...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, Sayın Susam, lütfen son cümlenizi alayım.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Başkan, bir dakika, toparlayayım.

BAŞKAN - Bir dakika süre verdim zaten, buyurun.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Daha Elli sekiz saniyesi var Sayın Başkan.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Bir dakika ya, yani konsantrasyonumu bozma Başkan, bir dakika...

BAŞKAN - Süreniz bitti, mikrofonunuz kapandı, ilave süre verdim, daha ne yapayım Sayın Susam?

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Neyse devam edeyim.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Başkan, benim süremden verin.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Kooperatifçiliği desteklemeyi buraya yazmışsınız, çok önemli bir konu. Ben sekiz senedir hep aynı klişe lafları duyuyorum, ama Türkiye'de kooperatifçilik desteklenmiyor, desteklenemiyor.

Bakınız, on iki yıllık süre içerisinde kooperatifçilikle ilgili yapılan yasal düzenlemenin bir tanesi şudur: Kooperatiflerin yönetim kurullarını bir müfettiş raporuyla görevden alıp, kooperatiflerin yönetimine yeni yönetim atamaktır. Bunun dışında Kooperatifçilik Kanunu'yla ilgili hiçbir yeni değişiklik yapılmadı.

Bu anlamıyla, kooperatifçilik Türkiye'nin gelişmesinde çok önemli, özellikle tarımın Türkiye için önemini gördüğünüzde, bunun için yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde üretim kooperatifleri kurmanın ötesinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mikrofonunuz kapandı, açayım mı efendim?

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Lütfen...

BAŞKAN - Buyurun, bir dakika daha ilave süre verdim.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Kooperatifçiliğin ciddi bir şekilde, şu an var olan kooperatiflerde pazara ulaşma noktasında sıkıntıları vardır.

Bu yasal düzenlemelerde desteklemeniz gereken, üretici kooperatiflerinin veya üretici birliklerinin pazara ulaşabilmesinde ve ürününün pazara istediği zamanda ulaştırılabilmesinde, yani soğuk hava, lojistik zinciri ve benzeri, şu an dünyada egemen olan yeni anlayışlar, azotlu soğuk havalar gibi noktalarda destek verecek bir anlayış olması ve bunu yaparken yerel güçlerle ve kooperatiflerle beraber olmak, ama kooperatifi Bakanlığın emrinde değil, üreticilerin kurduğu demokratik bir işleyişte çalıştırmaya ihtiyaç vardır.

Bir noktayı daha söylemek istiyorum. Siz küçük işletmelerden sorumlu bir Bakanlıksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen son cümlelerinizi alayım Sayın Susam.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - İçki yasağıyla ilgili olarak, içki satışı, alkol satışı, sigara satışıyla ilgili olarak çıkan yasada, gece 22.00'den sonra satış yasağı konuldu.

Turistik bölgelere bir bakın. Bu bölgeler saat 22.00'de hâlâ güneşin olduğu bölgelerdir ve turizmin olduğu bölgelerdir. Siz satan insanlardan da sorumlusunuz. En azından onların 24.00'e kadar satış yapabilmesini sağlamalısınız. Bu, hem lokantacı için hem turist için hem satan insan için önemli bir noktadır. Bu kadar kaçakçılığın yaygın olduğu bir konuda bu noktayı dikkate almak gerektiğini düşünüyorum.

Bir konu daha söylemek istiyorum. Esnafın ciddi borçluluğu vardır. Tabii ki kredi kefalet kooperatifleri vasıtasıyla sağlanan finansmanı küçümsemiyorum, önemsiyorum, iyi bir noktadadır, ancak alabilen sayısı 123 bin kişidir. 1 milyon 200 bin insan arasında 123 bin kişi kefalet kooperatifinden yararlanıyor, çünkü çok ciddi borçluluk içerisindedir, sicil affı olmadan bankalardan bu insanların kredi alma şansı hiç yok denecek noktadadır.

Bakın, bugün arayan ve kredi almak isteyen insanın sıkıntısını anlatayım.

BAŞKAN - Sayın Susam, lütfen o hikâyeyi sonraya bırakalım, teşekkür edelim.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Hoşgörünüze sığınarak söylüyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Benim süremden ver.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Benim üç dakikamı ver.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Benim süremi verebilirsiniz.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Ben konuşmayacağım, benim on dakikamı verebilirsiniz.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisine toplu söz hakkı vermiyoruz işte yani.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Kredi almak için her şeyi hazır, belediyeden 2.500 lira borcu çıkmış. Belediyeye borcunu ödeyemediği için kredi alamayan kişi yana yakıla beni aradı, 2.500 lira para bulduk, ödeyerek kredisini alacak, kredi aldıktan sonra o parayı ödeyecek. Esnafın durumu bu noktada. Öyle bir icra ve sicil bozukluğuyla ve sıkıntılarla dolu ki onun için Bakanlığınızın görevi...

Benim buradaki işlevimden bir tanesi, bu kesimlerin sadece teorik olarak konuşulmasının ötesinde, rahat edebileceği uygulamaların çıkartılması konusunda destek vermektir.

BAŞKAN - Sayın Susam, teşekkür ediyorum.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Ne kadar olumlu şeyler yaparsanız, katkı koymaya çalışırız.

Esnaf Sanatkâr Şûrası yapacağınızı söylüyorsunuz. Esnaf sanatkâr şûrasıyla ilgili yapılacak çalışmalarda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Son sözlerim Sayın Başkan, tamamlayayım.

Sen de Ispartalı olarak bir söz ver.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Sen Ispartalı mıydın?

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Ben Ispartalı değilim, aynı çanaktanız.

BAŞKAN - Onlar batı çanağı, biz güney çanağı.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Bu anlamıyla, esnaf sanatkâr şûrasında konunun uzmanlarıyla, sadece bilim insanı veya Bakanlık bürokratlarıyla değil, hayatın içinde olan insanlarla konuşularak, odalarımız ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle konuşularak, gerçekten esnaf sanatkâr şûrasının ahilik kültürünün bitmemesi, 1 milyon 200 bin esnafın ayakta kalabilmesi, KOBİ'lerin gelişebilmesi ve piyasada bunların bir rekabetçi konuma gelebilmeleri için katkı koyabilecek yasal düzenlemenin önünü açacak bir çalışma olmasını diliyorum.

Bütçenizin hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Herkese teşekkür ediyorum.