| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 07 .11.2014 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, ben, burada bu konuşmayı yaparken -vakit yetersiz, Sayın Başkan uyarıyor zaten- siz nasıl bize sunuş konuşmanızı verdiniz, bu sunuş konuşmasının bir fotokopisini aynen ben de size vereceğim.
Şimdi, burada girmek istediğim konu şu: Gümrük ve sınır kapılarıyla ilgili, gerçekten Türkiye'de Türkiye'yi sarsan bir 17 Aralık, 25 Aralık operasyonu vardı. 17 Aralık operasyonunun Gümrük ve Ticaret Bakanlığıyla ilgili olan kısmı anlatacağım ben sadece. Nedir?O dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı, İstanbul Valiliği, Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün Rıza Sarraf liderliğindeki suç örgütü eylemleriyle ilgili şöyle, gayet rahat, Sayın Başbakana, o dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanına brifing olarak bu dosya takdim edilmiş. Bu dosya takdim edilirken "Suçun konusu: Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, rüşvet vermek, almak, resmî ve özel belgede sahtecilik, Gümrük Kanunu'na muhalefet, fuhuşa aracılık" diyor. Şimdi, uzun uzun yazıyor. Esasen, bu operasyon yani bu soruşturma, konuyla ilgili Mali Şube diyor ki: "Müdürlüğümüzün arşiv kayıtlarında yapılan araştırmada MASAK'ın 13 Mayıs 2008 tarihli R-61 sayılı kapsamlı inceleme raporunda ve aynı zamanda Rıza Sarraf isimli şahsın organizatörlüğünde ihbarda isimleri geçen birçok şahsın İran, Arabistan ve Irak'ta altın ihracatı yapıyor gibi gösterip uyuşturucu ve kaçakçılık çetelerinin paralarını döndürdükleri..." şeklinde ve bu ihbarlar ve MASAK raporunda geçen hususlarla ilgili 13 Eylül 2012 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 158'inci maddesi ve kapsamında -2012/120653- soruşturma başlatılmış bulunuyor. Yani, burada, tabii ki bu başlatılınca, tamamen, gerçekten bu konuya özgü soruşturma başlatılıyor, izleme ve dinlenme kararları alınıyor. İzleme ve dinleme kararları alındıktan sonra, bu soruşturmadan yedi ay sonra telefon dinlemeleri, izleme kayıtları tabandan, bakan çocuklarına burada takılı kalıyor. Burada kamuoyuna yanlış verilen bir bilgi: "Efendim, burada Hükûmete karşı, Hükûmeti devirmeye yönelik bir operasyon, komplo" deniliyor. Ben bunun bir suretini size veriyorum. O dönemde yani bu 2008 ve 2010 yıllarında şu anda Silivri Cezaevinde bulunan İstihbarat Şube Müdürü, Ergenekon ve Balyoz davalarını o günün Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanıyla bire bir görüşüyor. Şimdi, o dönemde bu soruşturmalar devam ederken bir yandan da "Bu Emniyet bize komplo kuruyor." diyor. Benim sizden istirhamım, burada bu gümrük kaçakçılığıyla ilgili, bahsettiğim konularla ilgili bu soruşturmalar başlamadan önce Bakanlıkla ilgili, bakan çocuklarıyla ilgili bir şey yok. Bu izleme ve dinleme kararlarından sonra tabanda büyük bir... Hakikaten, şu anda Türkiye'de tabanda siz 10 kişinin telefonunu dinleyin, 10 kişiden en az 5 kişiyi telefonda, rüşvet ve yolsuzlukla gayet rahat ele geçirebilirsiniz insanları, kim rüşvet yiyor, kim yolsuzluk yapıyor. Bu anlamda, rüşvet ve yolsuzluk, kaçakçılık -sizi ilgilendiren- tabana yayılmış durumda.
Onun için, burada bir cumhuriyet savcısının kaçakçılıkla ilgili başlattığı ve dinleme ve izleme kararlarını veren sulh ceza hâkimidir Sayın Bakanım. Sulh ceza hâkiminin kararını bir cumhuriyet savcısı -hukuka aykırı olduğunu- kaldıramaz, geçersiz kılamaz, hükümsüz kılamaz.
Elimde, gayet rahat, buna benzer Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2012/31503 esas sayılı kararında der ki: "Bir cumhuriyet savcısı bir mahkemenin kararını ortadan kaldıramaz, cumhuriyet savcısının yetkisi yoktur. Cumhuriyet savcısı mahkemenin üstünde, hiyerarşik bir üst yapı değildir. Bir mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ancak şu şekilde ortaya koyabilirsiniz: Bir: O karara itiraz edersiniz, Yargıtaya gider, Yargıtay bozar; gelir, o mahkeme ona uyar, o şekilde ortadan kaldırırsınız, bu birinci yöntem. İkinci yöntem: Olağanüstü hâl yoluyla, Adalet Bakanlığı yazılı emir yoluyla müracaat eder, yazılı emir yoluyla o kararı ortadan kaldırır. Aksi takdirde, delillerin değerlendirilmesi, takdiri mahkemeye aittir." Bu dosya, bununla ilgili takipsizlik kararı verildi. Ben bu belgeleri siz okuduğunuz zaman inanıyorum ki benim bildiğim yani Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekiliyken vicdanı olan bir bakan burada da bu işi kabul etmeyecek diye düşünüyorum. Yani, en azından bu konuya müdahale edeceğinizi bekliyorum.
Bunun kapsamında siz de Gümrükler Genel Müdürü Sayın Cenap Aşcı Bey -şu anda burada mı bilmiyorum, ben arkadaşı tanımam- bu şekilde, geçmişte telefon dinlemesine takılmış mı bu arkadaşımız? Bu telefona takıldıysa bu telefonun içeriği nedir bu arkadaşımızın? Bu telefon içerikleri hakikaten etik anlamda uygun değilse bu arkadaşımızı hâlen burada nasıl görevde tutuyorsunuz? Bu anlamda benim söyleyeceklerim bu.
Bundan birer tane de size takdim ediyorum.
Ben sabrınız için teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.