| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3636) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 02 .06.2021 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu maddeyi okuyunca -biraz önce belirttiğim gibi- gerekçeyi de okudum, acaba gerekçede bunu açıklayıcı, buna gerekçe oluşturacak ögeler var mı diye baktım ama doğrusu bulamadım. Yani hemen hemen "Bu madde böyle yazılmıştır." şeklinde, gerekçe olmayan bir metin olarak karşımıza çıkmış.
Bu saptamayı yaptıktan sonra, asker kişilere karşı söz konusu geçici yakalama yetkisinin tanınması, silah taşıyan kişinin yakalanma girişimi, esasen, başlı başına riskli olan bir eylemdir, bunu saptamak gerekir. Görevi gereği silah taşıyabilen asker kişilere karşı suçu ve kaçma olasılığını tespit hususlarında da uzmanlığı bulunmayan her bir kişi tarafından yakalanma yapılabilmesi yetkisinin öngörülmesi uygulamada, gerçekten suç işlemiş olsun ya da olmasın, yakalanmak istenilen asker kişinin yakalanmamak ya da karşılık vermek amacıyla sivil kişilere karşı silah kullanması tehlikesini beraberinde getirecektir. Bu, birinci fıkrayla ilgili saptamamdır, bu riski azaltıcı bir düzenlemeyi ben göremedim, belki bir açıklama yapılabilir.
İkinci fıkrasında ise "Tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde; Cumhuriyet savcısına derhal başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, amiri, üstü, askerî karakol, nöbetçi, devriye, askerî inzibat ve kolluk görevlisi asker kişiyi yakalama yetkisine sahiptir." deniliyor. Şimdi bu kısmın gerekçesine baktığımız zaman, bu düzenlemenin 5271 sayılı CMK'nin 90'ıncı maddesi esas alınmak suretiyle öngörüldüğü belirtilmektedir. Ancak 5271 sayılı Kanun'un 90'ıncı maddesinin (2)'nci fıkrasında tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren hâllere ilişkin söz konusu yakalama yetkisi yalnızca kolluk görevlilerine tanınmıştır. Buna karşın, 1632 sayılı Kanun'a eklenmesi teklif edilen ek madde 13'ün ikinci fıkrasında tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren hâllere ilişkin yakalama yetkisine sahip kişi ve merciler asker kişiler bakımından oldukça geniş şekilde öngörülmüştür. Asker kişilere ilişkin istisnai yakalama yetkisinin suçüstü hâlinin ötesindeki durumlara doğru bu şekilde genişletilmesi, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren hâller konusunda sağlıklı değerlendirme yapamama ihtimali de olan asker kişiler ile yakalanmak istenilen asker kişiler arasında silahlı çatışma riskine ve her hâlükârda kötüye kullanımlara yol açabilecektir. Şimdi, bu bana -ceza hukukçusu olmamakla birlikte- bu şekilde Anayasa 19'un oldukça belirgin bir biçimde, somut bir biçimde saydığı yakalama nedenleri açısından dikkate alındığında oldukça sorunlu gelmektedir, bunu belirtmeye çalıştım. Meslektaşımız da zaten ceza hukukçusu, meslektaşımız Olgun Bey de mutlaka bu konuya açıklık getirecektir.