| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3636) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 02 .06.2021 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Gerçi burada hocam çok detaylı olarak açıkladı ama ben de Anayasa 19 açısından bakacaktım bu konuya biraz. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasında özüne dokunmayacak şekilde sınırlamaların olması gerekir, ölçülülüğün söz konusu olması gerekir, kanunla tarif edilebilir şekilde ölçülü ve sınırlı bir tasarrufun söz konusu olması gerekir. Bu maddenin ruhu burayı aşmış durumda diye gözüküyor. CMK 90'ın aslında bu maddenin tamamını karşılayabilecek güçte olduğunu düşünüyorum ben, hatta kaygılanıyorum bu maddeden kaynaklı. Asker nefretinin büyüyebileceği zamanlarda milislerin, çetelerin suç işlenildiği iddiasıyla "Her eylemi biz böyle gördük." iddiasıyla beraber bazı eylemlere girebileceğini, toplumsal barışı bozucu bir yapıya bürünebileceğini bu maddenin, özellikle bir özel madde şeklinde, bu şekilde getirilirse, asker kişilerle alakalı özellikle getirilirse toplumsal barışı bozabilecek bir yapıya bürünebileceğini düşünüyorum. Ayrıca, geriye dönük olarak işlenmiş bazı suçları da aklayabileceğini düşünüyorum. Usulen bu hükümlerin daha önce yapılan ihlaller açısından da meşruluk kazandırma ihtimali vardır, çok dikkatli değerlendirilmesi gerekir. Ceza hukukunun kendi derinliği içerisinde doğru yerde değerlendirilmesi gerekir Ceza Muhakemeleri Kanunu'ndaki maddeyi de göz önünde tutarak. Gerekli olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Eğer bir gerekli madde niyetindeyseniz de ölçünün kaçırılmış olduğunu düşünüyorum burada. Hocamın da çok ısrarla üzerinde tarif ettiği şekilde Anayasa'nın 19'uncu maddesine ve Anayasa'nın 13'üncü maddesinin ruhuna aykırı bir düzenleme olduğunu düşünüyorum. Açıklayabilirsiniz tabii. Bu madde geçebilir. Anayasa Mahkemesine gittiğinde nasıl bir değerlendirmeye tabi olur, onu hep beraber görürüz giderse. Ama bu kaygılarımı bir hukukçu olarak dile getirme ihtiyacı hissediyorum Komisyonda. Tehlikeli bir sürecin nedeni olabilir.
Bakınız, Türkiye güvenlik sorununun büyüdüğü bir ülkedir şu anda ve 15 Temmuz sonrasında "Çok üzgünüm, askerler de yeterli dikkati gösterseydiler." deme hakkına sahipsiniz ama 2000'li yıllardan itibaren Millî Güvenlik Kurulu kararlarına uymayan bir iktidarı da sorgulamak gerekirdi burada askerleri sorguladığımız kadar. Büyütülen bir çıbanın yaratmış olduğu nefretin kanunlar üzerinde oynanarak hallolabileceğini düşünmüyorum ben. Yani bunun aksiyonel bir kanun olduğu düşüncesindeyim. Aksiyonel kanun düzenlemek yerine sürecin ihtiyacı olan şeyleri çok doğru, çok çeşitli çevrelerle tartışarak kanunları düzenlemek gerektiğinden dolayı burada bir kaygıyı dile getiriyorum. Ben orduyla, ordunun bazı mensuplarıyla politik argümanlarla karşı karşıya gelişlerin "Suç işlendiği iddiasındaydık." şeklinde düşünüleceğini düşünüyorum. Burada suçun bir tarifi yok. Suç sabitlenmediği sürece herkes "Suç işleniyor." diyebilir her türlü eyleme. Bununla alakalı, bu eylem hayata geçirilip bir hürriyeti tahdide vardıktan sonra bunun varlığı ya da yokluğunun tartışılmasının çok fazla bir anlamı da kalmayabilir. Çok dikkatle bu maddenin düzenlenmesi gerekir. Bu hâliyle beraber çok geniş ve sorunlu bir madde olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.