KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Burada, bu maddede 2 ayrı sorun var, Sayın Zeybek bir kısmını dile getirdi ama disiplin uygulamasıyla ceza yargılaması birbirine karıştırılmış vaziyette. 6413 sayılı Yasa'nın 13/2'nci maddesinde asker şahıslarla ilgili disiplin uygulamasının nasıl yapılacağı tarif edilmiş vaziyette. Disiplin uygulaması gereken işlemlerin ceza usulüyle karşılanması ve ceza yargılanmasıyla karşılanması birçok hakkı ihlal eder hâle getirir, hatta disiplinden kaynaklı savunma hakkını da ortadan kaldırmış olur. Ceza yargılamasının usulü farklıdır, disiplin soruşturmasının usulü farklıdır, bunları iç içe geçirerek meslekten ayırma zeminini yaratmak müthiş bir hukuksal faciadır, bunu bir defa tespit edelim burada. 6413 sayılı Kanun'un (13/2)'inci maddesinde disiplin usulü sayılırken meslekten ayırmanın ancak bir disiplin soruşturması olabileceği de münhasıran tarif edilmiş vaziyette. Siz diyorsunuz ki: "Herhangi bir disiplin soruşturması yapılmadan ceza yargılamasıyla ilgili disiplin soruşturmasına neden olabilecek ve ayırmaya neden olabilecek bir yıldan fazla ceza alan ya da işte diğer katalog şekilde sayılan suçlardan dolayı hüküm giyenleri mahkeme kararıyla beraber direkt meslekten ayıralım."

Bu yaptığınız çok yanlış ve tehlikeli bir iş, birçok hakkın ihlalini beraberinde getiriyor. Hukuk devleti ilkesine aykırı, ölçülülük ilkesine aykırı, en çok da disiplin işlemlerinin, disiplin kovuşturmalarının usulüyle alakalı ilkeye aykırılık söz konusu. Disiplin işlemine maruz kalacak kişinin savunma hakkını da elinden almış oluyorsunuz esasında. Yargılarken bir ceza yargılaması yapacaksınız, sonunda da diyeceksiniz ki: "Hüküm giydin, seni gönderdik." Bizim anayasal teminatlarımız ortada. Disiplin kovuşturmasına maruz kalan kişinin savunma hakkı vardır. Siz bu kanunla beraber bu savunma hakkını da elinden almış oluyorsunuz. Ortaya garip, anayasal anlamda sorunlu bir madde hükmü çıkıyor. Hâlbuki bunun doğrusu şu: Bir yıldan fazla ceza alan kişi ya da katalog suçlardan dolayı hüküm giyen kişiyle alakalı zaten kanunla belirlemişsiniz "meslekten ayırma nedeni" diye, hüküm kesinleştiği zaman o soruşturmayı yaparsınız ve meslekten ayırma nedeni olarak kullanır, ona göre de çıkarırsınız.

Burada çok ters bir işlem var, bunun da Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilebileceğini hiç zannetmiyorum. Bakın, tekrar söylüyorum, üstüne basa basa: Bu yaptığınız yasa maddesi adil yargılama hakkını ihlal ediyor, hukuk devleti ilkesini ihlal ediyor, özgürlüklerin ve hakların sınırlanmasıyla ilgili ölçülülük ilkesini ihlal ediyor, bana göre sonuçta yine -Sayın Zeybek'in baktığı yerden bakarsak- masumiyet karinesini ihlal ediyor, kamu görevlilerinin disiplin soruşturması sırasındaki savunma hakkını ortadan kaldırıyor. Bu kadar sorunlu bir madde. Üstelik, "vardı-yoktu" tartışmasına gene gireceksek, masumiyet karinesine aykırı bir şekilde, hakkında kesinleşmiş bir ceza olmayan bir kişiyi, hükmün verilmesi anından itibaren, geri dönüşü mümkün olmayacak bir şekilde, uğrayacağı zarar telafi edilemeyecek bir şekilde mesleğinden de ayırıyorsunuz. Bana göre çok çok fazla şeye aykırılık teşkil ediyor bu hâlde.

Şu olsaydı onu da anlamak mümkün: Bakın, meslekten ayrılmasını ceza hükmüne bağlayamazsınız tek başına yani "Ceza hükmünün verilmiş olması meslekten ayrılma nedenidir." diyemezsiniz; Danıştay temsilcisi burada, yanlış söylüyorsam arkadaşımız da çıksın söylesin. Ayrı bir disiplin soruşturması gerekir, 6413'e göre yapılması gerekir o soruşturmanın. Hakkında kesinleşmiş bir hüküm varsa onu soruşturma nedeni yapar ayırabilirsiniz, ayrılmaz demiyorum ama ceza yargılamasını yaptınız, hakkında hükmü verdiniz, aynı anda da meslekten ayırma cezası... Bu, söylediklerimin hepsinin ihlali anlamına geliyor.

İki: Kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan, bir adamı hem mesleğinden ayırmanız hem de onu artık dönüşü mümkün olmayan bir hükümle bir yere sıkıştırmanız adil yargılanma hakkına aykırı, masumiyet karinesine aykırı, hukuk devleti ilkesine aykırı, birçok şeye aykırı. Adam döndü, hakkını aradı, sürece devam etti, üst yargı mercilerine başvurdu, Anayasa Mahkemesine başvurdu, hak ihlali ortaya çıktı, biz ne diyeceğiz bu kanunla ilgili? Ben burada hukukçu olarak "Bu kanun doğru." diyebilir miyim? Ben çok yanlış bir madde getirdiğinizi hem 13 için söylüyorum hem 12 için söylüyorum. 13'üncü madde de aynı ruhla beraber yapılmış. Buna cevaz vermeyin, bu doğru değil arkadaşlar. Bununla neyi murat ediyorsunuz bilmiyorum ama bu kadar hukuku ihlal edecek şekilde, usulü ihlal edecek şekilde, yargı yollarını birbirine karıştıracak şekilde, disiplin uygulamasıyla ceza yargılamasını birbirine karıştıracak şekilde bir kanun maddesinin buradan geçmesinin sorumluluğunu bize taşıtmayın.

Teşekkür ediyorum.