KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Evet, arkadaşların da belirttiği gibi, bu madde en sorunlu maddelerin başında geliyor, belki de en sorunlu madde diyebiliriz. Çünkü ben gerekçeye de baktım, gerekçesiz 2 madde şeklinde de nitelendirebiliriz. 3 ayrı yaptırım var ama ne olursa olsun suçun niteliği, bir kez bir yıllık süreyle bir ceza verilirse bir subaya, astsubaya, o kişi meslekten ihraç ediliyor ve o kişi bir daha mesleğe dönemiyor. Bu, Anayasa'nın çok yönlü olarak ihlali sonucunu doğuruyor. Çok yönlü olarak diyorum çünkü gerekçede tek sözcük var "hak yoksunluğu" deniyor. Bir kez "hak yoksunluğu" Anayasa'mıza aykırı. Hatta, Danışma Kurulu böyle bir madde formüle etti, Millî Güvenlik Kurulu Konseyi onun üstünü çizdi "Hak yoksunluğu olamaz." diye.

Şimdi, bu açıdan baktığımız zaman, madde 13'e aykırı, arkadaşlarımın söylediği gibi -ben yeniden o kısmı belirteceğim- madde 36'ya aykırı, adil yargılanma hakkı açısından, madde 70'e aykırı. Yani çünkü bu da bir kamu görevidir ve görevin gerektirdiği iç görevle ilgili olmayan bir suç işlemiş olabilir, bir yıl diyor. Tabii, Anayasa madde 148'e aykırıdır çünkü burada kesin hükmün ne zaman ortaya çıkacağını belirtmemişsiniz. Kim verecek bunu? İlk derece mahkemesinde mi kesinleşiyor, istinafta mı kesinleşiyor, Yargıtayda mı kesinleşiyor, Anayasa Mahkemesinde mi kesinleşiyor? Şimdi, 148'inci madde, bilindiği gibi, 2010 Anayasa değişikliğiyle kabul edildi bireysel başvuru hakkı ve 2012'den bu yana uygulanıyor.

Şimdi, bunun bir örneğini biz Mecliste yaşadık. Enis Berberoğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi konusunda yaşadık. (84/2) gereği yerine gelmemiştir dedik, dinlenmedik, sonra, Anayasa Mahkemesi kararından sonra iade edildi. Fakat, eğer bir idam kararı söz konusu olsaydı, idam ettikten sonra Anayasa Mahkemesinin kararının herhangi bir anlamı kalmazdı, kalmaz zaten, artı, başvuru yolunun getirilmesinin nedeni bu.

Şimdi, burada belirttiğim gibi, iç içe birçok sorun var. Bir yıllık hapis cezası yargı kararıyla, tamam, verilebilir herhangi bir biçimde, ben o teknik kısımlarına girmeyeceğim ama tıpkı OHAL KHK'lerinde olduğu gibi, olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinde olduğu gibi, bir yıllık ceza alacak, gerçi orada yargısız infaz söz konusuydu. Hiçbir kovuşturma ve ceza söz konusu olmasa da adınız oraya girince, Başbakanın deyimiyle MİT mensupları tarafından hazırlanan listeye adınız bir kez girince ömür boyu tamamen ihraç oluyorsunuz kamu görevinden. Ama burada ona benzer öyle bir durum var, bir yıl ceza, mahkeme kararına güvenmiyorsunuz ve mahkeme kararında öngörülmese de hiç ilgisi olmasa da göreviyle otomatik olarak görevi sona erer, hiçbir zaman göreve dönemez." diyorsunuz. Şimdi, bu, bu bakımdan, gerçekten çok sorunlu bir madde, zannediyorum, Anayasa'nın açık hükümlerine aykırılığın ötesinde, vicdanen de böyle bir maddenin formüle edilmesi kabul edilebilir değildir. Belirttiğim gibi, gerekçe yazılır ya da görevden alınmayla ilgili bir yargı kararı ayrıca nedensellik ilkesine göre verilebilir, tıpkı devlet memurluğunda olduğu gibi ama onun yanında, başvuru yolları ne kadar devam edecek... Çünkü 2010 Anayasa değişikliğini hatırlayacağınız üzere, biz çok karşı çıkmıştık ama karşı çıkanların sözü dinlenilmedi, bir yıl geçti aradan "Yanılmışız." denildi alelacele değiştirilmesinin sonucu olarak. Evet, bireysel başvuru hakkının getirilmesi çok iyi oldu ama bireysel başvuru hakkının etkili bir biçimde kullanılmasına ilişkin Anayasa hükümlerine dokunulmadı.

İki şey var; bir, Anayasa'yı yorumlamamız gerekiyor, biz dokunulmazlıklarla ilgili kararlarda yorumlamaya çalıştık ama çoğunluk oyu geçerli oldu, sonra dönüldü bir bakıma, geri dönüldü ama tabii ki Meclisin saygınlığına da dokunuldu hâliyle. Birincisi anayasal yorum, anayasal yorum dikkate alınmayabilir. İkincisi: Mademki Anayasa'da açık bir hüküm yok bireysel başvurunun kabul edilmesinden sonra söz konusu olacak olan yargısal başvuru sürecinde, o zaman, bunu yasaya açıkça koymak gerekir. Koymadığımız zaman hem açık Anayasa'ya aykırılıklar, çok yönlü olarak saydığım üzere, madde 10, madde 13, madde 36, madde 70, madde 148 ama tabii ki hukuk devleti olup olmama sorunsalında madde 2'ye aykırılıklar teşkil eder.

Arz ederim.