KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Efendim, hepiniz hoş geldiniz, çok teşekkür ediyorum.

Bütün hocalarıma, başta YÖK Başkanımıza yaptıkları sunum için teşekkür ediyoruz. Bilgilendik birçok konuda, çok uzun yani şeye girmeden, irdelemeden; birinci sorum YÖK Başkanı Sayın Saraç'a: Mobbingle ilgili bir yaptırımınız YÖK olarak nedir? Sizin de bildiğiniz bir öğretim üyesi hanımefendinin Trakya Üniversitesinde beş yıldır verdiği bir mücadele var, mobbinge uğramış ve her mahkemeyi kazanmış olmasına rağmen üniversitede görevine tekrar başlatılamamış. En son, neticede -yani ret almasına rağmen üniversitenin- polis zoruyla gitmesine rağmen kaydını yaptıramamış. Neticede, YÖK tarafından ifadesi alınmış, mahkemesi devam eder bugün yarın da sonuçlanacak sizden de rica ettiğim, bir kere olsun bu hanımefendiyi, bu hoca hanımı -gümrük konusunda da uzman olan ve yerine getirilen kişilerin uzmanlık yüksek lisansı bile şaibeli olan- bu hanımefendiyi deli, Bakırköy'e kapatma... Aynı zamanda yaptığı yayınların bile intihal olduğu konusunda iddialarla oyalandığı ve bunun gibi çok sayıda kadın-erkek öğretim üyesinin mobbinglere uğradığı, hakaretlere ve iftiralara uğradığı ki -ben de üniversite kökenli olduğum için söylüyorum- çok acıdır ve Türkiye'de mobbing olaylarının en yoğun olduğu kurum üniversitelerdir. Bu yüzden YÖK olarak yaptırımınız nedir? Yani neticede kime gelsin öğretim üyesi? Üniversite dekanlarıyla veya üniversite rektörüyle bu sıkıntıyı yaşayan kişi YÖK'e müracaat ettiğinde dinlenmesin mi Sayın Başkan? Birinci bunu soruyorum.

İkincisi, üniversite hastanelerinde şiddetle ilgili hastaneye başvuran kadınlar için sağlık personelinin yani hem eğitilmiş personelin ve bölümlerin hâlen olmadığı konusunda duyumlar alıyoruz. Bu konuda üniversite hastanelerinde bir çalışma var mı? Çünkü şiddete uğramış olan kadınların ayrı bir psikolojisi var. Herkesin bulunduğu bir yerde muayene olmalarının, dinlenmelerinin doğru olmadığını ifade etmek istiyorum.

Yine, dediniz ki: "Kadın çalışma birimleri 58'den 119'a yükseldi." Üniversitelerimiz de geçmişte azdı ama daha kaliteliydi. Bugün 207 üniversitemiz var. Ben çalışmalarınızı çok yakından takip ediyorum çünkü partimizin, İYİ Partinin Eğitim Politikaları Başkanıyım. Bunları takip ediyorum, hani, araştırma üniversiteleri, bölgesel yerel üniversiteler konusunda yaptığınız... Bir de 100 konuda 2 bin doktora programını da çok beğenerek izliyorum. İnşallah, başarıya da kavuşursunuz. Zaman zaman size bu konuyu da ifade ettim, gerçekten önemli bir konu ama kadın araştırma, aynen işte, üniversitelerin sayısının arttığı gibi kadın araştırma merkezlerinin ki isimleri değişmiş baktım, böyle çoğu ya toplumsal olmuş ya da aile olmuş, hâlbuki her geçen gün derinleşen bir kadın sorunumuz var bizim yani sadece şiddet de değil kadının istihdamda... İşte, tartıştığımız birçok konuda, sosyal hayatta, kültürel hayatta, ekonomik hayatta sıkıntıları var; özellikle de en son kadın cinayetlerinin bu kadar arttığı bir dönemde mutlaka ve mutlaka kadın sorunları merkezlerinin çok iyi çalışması gerekiyor. Nitelik ve nicelik açısından aynen üniversitelerimiz de olduğu gibi değerlendirme yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Zannediyorum, burada Sezer Hocam da akademide kadın çalışmaları birimi sorumlusu olarak danışmanlık görevini yapıyor, ondan da dinlemek isteriz yani yapılan çalışmalar...

Bakın, geçmişte ben de Gazi Üniversitesinin kadın sorunlarıyla ilgili merkezinde başkan yardımcılığı yaptığım için söylüyorum, çok güzel şeyler üretiliyordu. Özellikle ben Ankara Üniversitesine teşekkür ediyorum yani bütün çalışmalarınız o zaman takip ediyordum, hâlen takip ediyorum. Aynı zamanda doktora ve yüksek lisans konusunda çalışmalarınızı yaptırıyorsunuz. Ben bütün üniversitelerde böyle olması gerektiğini düşünüyorum.

Erzurum Üniversitesinden gelen değerli kardeşimize de... Güzel bir çalışma yani anneye bazı şeyleri anlatabilme, öğretebilme, gözüne açabilme... Tebrik ediyorum sizi de.

Koç Üniversitesinin de yaptığı çalışmalar her zaman takdirimizde. Değerli kardeşim çok heyecanlı, çok istekli ama ona da toplumsal cinsiyet eşitliği mi yoksa adaleti mi... Son zamanlarda dikkatimizi çekiyor. Sizlerden "toplumsal cinsiyet eşitliği"nin kavram olarak size neyi ifade ettiğini de öğrenmek istiyorum. İstanbul Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi'ne dayalı olarak 6284 sayılı Kanun da -ki İstanbul Sözleşmesi içinde olmayan bazı konular da var- değiştirme yoluna gidildiğinde bu, Türkiye'de kadınların kazanımlarına nasıl bir etki yapar? Ki bunun üzerinde birçok tartışma var maalesef. Artık terminolojinin de değiştiğini görüyorum; bu, beni rahatsız etmeye başladı çünkü terminolojide bazı değişiklikler yapıldığı takdirde işin aslından ne yaparsınız? Uzaklaşırsınız. Yani burada üniversiteyi temsilen bulunan kadın...

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Şenol Hanımcığım, birazcık...

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Evet, ben teşekkür ediyorum.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Farkındasınız, biliyorum ama çok fazla söz var.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Evet Başkanım.

Söylemek istediğim: Burada, üniversitelerimizde kadın sorunları, toplumsal sorunlar vesaire vesaire... İsim çok değiştiği için böyle söylemek durumunda kalıyorum. Sizden de İstanbul Sözleşmesi'nin bu şekilde yürürlükten kaldırılmasının getireceği sıkıntıları, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki kavramsal düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum.

Aslında birçok not aldım ama Sayın Başkan beni uyarıyor, Sayın Başkanım. Çok da sert bir Başkan, zaman zaman böyle sesini yükseltiyor; o yüzden, ben arkadaşlarımın... Ama tabii, onun sesini yükseltmesinden dolayı değil...

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Estağfurullah.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Birçok sayın vekilimiz var konuşmak isteyen, onlara da fırsat vermek üzere sözümü burada bitiriyorum.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Çok teşekkür ederim, sağ olasınız.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Ben teşekkür ediyorum.