KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.

Değerli YÖK Başkanım, değerli hocam, değerli hocalarım, milletvekillerimiz; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önemli bir Komisyon. Yöntem ve usul konusunda her toplantıda bunun tartışılmasını aşılmasına inanıyorum, ben Komisyon dışı bir gözlem olarak söylüyorum ve sizin hani bir toplantı programınız olabilir Sayın Başkan ama önceliğinizin Mecliste kurulan bu önemli toplantı olması...

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Sibel Hanım, gündeminize dönerseniz, biz Komisyonun uygulama usul ve esaslarını konuştuk.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Hayır, şöyle bağlayacağım: Çünkü kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda ne tür araçlar geliştirilebilir noktasında Meclisimizde kurulmuş gerçekten çok önemli bir Komisyon ve bence değerlendirilmelerin de burada -her hafta gelen kurumlar ya da işte uzmanlar, akademisyenler anlamında, bu Komisyonun çalışması sonucunda oluşacak raporda- kadına yönelik şiddetin önlenmesi noktasında ne tür politikalar geliştirilebilir, ne tür önlemler ortaya koyabiliriz olması gerekir ve bugün de üniversitelerimiz bağlamında bu tartışmayı yapıyoruz.

Tabii ki kadınların toplumsal statüsünün güçlendirilmesi anlamında en temel noktalardan biri karar alma mekanizmalarındaki temsiliyet. Bu noktada da ülkemizdeki en önemli kurumsal yapı ve en iyi düzeydeki yapı üniversiteler, bunlar da verilerle zaten ispatlanmış. Ben Avrupa Birliği çalışıyorum ve Avrupa Birliği ilerleme raporlarında ekonomiyle ilgili değerlendirmelerde Türkiye'nin giderek kötüleşen istihdam noktasında en avantajlı ve en olumlu nokta üniversitelerdeki kadın istihdamının önemli düzeye ulaşması. Yeni açıklanacak rapora da bu yansıyacak, bu olumlu bir nokta olarak gözüküyor ve bugün de 2020 programında 163'lere ulaşan kadın akademisyen adayının olması da iyi bir veri ama sadece şiddet noktasında bütüncül politikalar çok gerekli. Ben üniversitede de görev yaptım, meslek yüksekokulunda da ders verdim yani üniversite çağına gelmiş öğrencilerin yapısı, kültürleri, eğitimi, bakışı, yaşam biçim -şimdi hocamla da tartıştık- doğuştan başlayan bir süreç var gelişimi noktasında ve bunun şiddete eğilimi ve dönüşümü ve bunun engellenmesi konusunda araştırma merkezlerimiz var, ciddi çalışmalar yapıyorlar. Burada tartışmamız gereken bence, kadına yönelik şiddet ve genel olarak şiddetin önlenmesi noktasında üniversitelerimizin yapmış olduğu bu çalışmalarla somut sonuçlar olarak bunu engelleyecek noktada ne yapılabilir, bu çalışmalar nasıl yansıyabilir? 4 farklı üniversiteden de farklı, işte somut, doğrudan kadınla iletişimi sağlayan çalışmaların olduğu gösterildi; üniversite içi farkındalığı, bilinci yaratacak çalışmalar olduğu ortaya çıktı. Burada bence üniversitelerin görevi, yapılan tüm bu çalışmaların veriye dayalı, elde edilen verilerin ileriki aşamada, Komisyon çalışmaları açısından da yasal mevzuata dönüşmesi açısından da... İşte Sayın Filiz Kerestecioğlu'nun yerel yönetimler iş birliği önerisi, mesela bu önemli bir öneri, üniversite ile o bölgenin iş birliği. O toplumsal farkındalık, bu kültürün oluşması, işte o kurumsal mekanizmalar, istihdam politikası, kadının ekonomik ve sosyal alanda güçlendirilmesi; bu noktada bütün bu politika iş birliğini üniversitelere somut veri ve yapmış oldukları o değerli çalışmaların gerçekten toplumda engelleyecek bir politika önerisine dönüşmesini sağlamak olarak görüyorum. İçselleştirmek çok önemli, bütüncül politikalar çok önemli, üniversiteler bunun en önemli ve temel ayaklarından birisi. Ülkemize özgü toplumsal, kültürel yaşam biçimi, eğitim düzeyi, bölgesel farklılıklar, o kazanılmış, doğuştan gelen geleneksel yapılar, aile biçimleri, bunların hepsi birer faktör. Bugünün konusu tabii ki üniversiteler.

Çalışmada Sabancı Üniversitesinin rapor gibi bir değerlendirme çalışması var değerli hocalarım. Kültürel değişiklikler noktasına değiniyor, karar alma mekanizmaları, istihdam, kurumsal dönüşüm, kurumsal kültür, iş yaşam dengesi, ulusal mekanizmalar, kadının güçlenmesi yani böyle temel ayaklar üzerine bir çalışma yapmış. Şimdi, bizim yapmamız gereken ve bu Komisyonun da önermesi gereken, bütüncül kurumsal politikalarda bir dönüşüm, içselleştirme ve toplumsal olarak bu farkındalığı yaratacak önlemler ve araçlar geliştirmek. Bu noktada üniversiteler bugün önemli çalışmalardan bahsettiler. "Kadın Dostu Kampüs" mesela, bunu önemli bir öneri olarak görüyorum. Bu sadece üniversiteler özelinde pilot uygulanıp Türkiye'deki bütün kurumlara bunu içselleştirecek çalışmalar yapılabilir ve üniversiteler bunun ön ayağı olabilir ve üniversiteler kurumların ne yapması gerektiğini, nasıl kadın dostu ve kadın... İşte, Meclisimizde de bu tür eksiklikler var mesela. Bütün hepimiz için söylüyorum yani bütün idari, burada görev yapan milletvekilleri, herkes için. Hani kadınların burada yaşamı ya da burada geçirdikleri süre içerisindeki istihdamı ya da işte kreş imkânları gibi. Bunun bütün kurumlara yansıması olabilir.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Sibel Hanım, sözlerinizi toparlar mısınız lütfen.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Diğer, mesela, yerel yönetim iş birliği önerisi olabilir. Yani burada şunu söylemek istiyorum ben: Şiddeti önlemede ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada üniversitelerin somut önerileri ve diğer kurumlara da bunun yansımasını sağlayacak politika araçları neler, bence bunlar tartışılmalı. Üniversitelere burada büyük görev düşüyor. Bu noktada, özellikle Komisyonun da kurumlarla ilgili ilişkilerine ya da kurumlardan gelecek geri bildirim... Yoksa kadın akademisyenlerin ya da üniversitelerdeki temel diğer sorunlar değil de bence şiddete odaklanmak gerekiyor. Şunu soracağım sadece...

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Sibel Hanımcığım, bize işimizi öğretmeyin lütfen, biz odaklanıyoruz, kadına odaklanıyoruz, şiddete odaklanıyoruz ve lütfen Komisyona iş öğretmekten vazgeçin, lütfen. Yorumunuz yapıyorsunuz, lütfen sorunuzu sorun, altıncı dakikadasınız.

Buyurun efendim.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Yanlış anlaşılmasın, iş öğretmek anlamında söylemedim, gelen kurumların önerilerini almak ve Komisyonun detaylı bir rapor çıkarması anlamında söyledim.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Biz de öyle yapıyoruz.

Buyurun.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Şunu soracağım Yekta Hocam: Özellikle son dönemlerde üniversitelerdeki olaylar ya da orada işte rektörlerin, güvenlik güçlerinin müdahale etmesi konusunda öğrencilere dönük bu şiddet görüntülerinin olması üniversite açısından iyi bir görüntü olmuyor. Bu konuda neler yapılıyor ya da sizin bu noktada bir çalışmanız var mı yani bu görüntünün olmaması için çünkü o da bir şiddet unsuru olarak... Rektörlerin, güvenlik güçleri ile öğrencileri karşı karşıya getirip... Bunların olmaması noktasında bir çalışmanız var mı?

Teşekkür ediyorum.