KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

TRT'nin değerli yöneticileri, ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, TRT'nin kültürel alanda yaptığı faaliyetleri, dünyanın dört bir tarafına yaptığı, yapması lazım geldiği yayınları yapması gerektiğine inananlardanım. Tabii, devletin bir televizyonu olarak; devletin doğal olarak bir ideolojisi olmalı ve devletin ideolojisini de dünyanın dört bir tarafına taşımalı. Buradaki sorun şu: Yani değerli arkadaşlarımız, mesela, dünyanın dört bir tarafına taşırken Hükûmetten daha çok devlet politikaları diyorum. Yani bugün iktidarlar gelir ve de geçer. Ben Gündoğdu'nun önerisine katılmıyorum. Yani bugün iktidarda AK PARTİ var, dolayısıyla bizim fikir ve ideolojilerimizi yürütür, yarın da siz gelirsiniz. Yani Türkiye ne çektiyse bu yapbozlardan çekti. Devlette süreklilik esastır. Siz de olsanız biz de olsak TRT'nin bir ideolojisi olur, neyse bu çerçevede yayınına devam eder. Yoksa bugün arkadaşlar işte, geldiler, yarın da biz iktidara geliriz, bunları göndeririz, öbürleri gelir. Türkiye de bu yapbozlarla yıllardır uğraştığı gibi yine uğraşmaya devam eder. Mesela, bu kapsamda, TRT'deki yöneticilerin ortalama çalışma süresi ne kadar? Yani görev yaptığı süreyi ben merak ediyorum. Her iktidar değiştiğinde bütün yönetimler değişiyorsa bu işin altından nasıl kalkacaksınız?

Yine, tabii, farklı dillerde yayın yapıyor benim buna da hiç itirazım yok. Dünyanın dört bir tarafında belli problemleri, sorunları gündeme getirmeye çalışıyor ama ne hikmetse, mesela, Rusya'daki Kırım Tatarlarına uygulanan zulüm; bugün Ukrayna'nın bir bölgesi Rusların işgali altında. Aynı şekilde, Doğu Türkistan'da biliyorsunuz, Çin'in yaptığı mezalimi görüyoruz. Mesela, bunlarla ilgili haberlerinizde böyle rastlayamıyoruz. Tabii ki olsun yani Filistin'deki olayları... Dünyanın neresinde mazlum milletler varsa, onlara bir zulüm yapılıyorsa doğal olarak bunları gündeme getirmelisiniz çünkü yüce Türk milletinin genlerinde bu var ama bunu sadece o günkü Hükûmetin politikaları çerçevesinde gündeme getiriyorsanız bence bunun da çok fazla bir anlamı yok.

Tabii, biraz önce... Dizilerin yurtdışına pazarlanması güzel bir şey. Netice itibarıyla, bu tür devletin verdiği görevleri var ama onun yanı sıra bir de ticari faaliyetleri var. Madem 400 milyon dolar, iyi bir rakam. Yani dizi ihraç etmişiz. Bundan sonra TRT'nin payını 2'den 1'e düşürelim, nasıl olsa gelirleri de o kaynaklardan da sağlanıyorsa...

AHMET KAYA (Trabzon) - Ona ihtiyaç yok.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Çünkü amaç, kendi kendine ayakta durabiliyor ve bu tür faaliyetleri de yapabiliyorsa biz şahsen bununla gurur duyarız, bunda en ufak bir şey yok.

Mesela, özel kanallara reklam veriyorsunuz. Acaba özel kanallar size reklam veriyor mu? Mesela, siz özel kanallara ne kadar reklam verdiniz, özel kanallar size ne kadar reklam verdi? Bunlara ne kadar para ödediniz? Devamında, bu reklamlardan sonra ratinglerinizde nasıl bir artış oldu? Yani oradaki reklamların gündeme gelmesiyle daha sonrakiler arasında nasıl bir ilişki doğdu?

Ben hızlıca sorularımı da sormak istiyorum. Tabii, doğal olarak kamu görevi görüyorsunuz ve Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosunda temsil edilen partilerle ilgili de doğal olarak bir zaman ayarlamanız lazım. Yani neticede, muhalefeti de iktidarı da bu ülke için çalışıyor. Yani iktidarın bu konuyla ilgili, ülkenin sorunlarıyla ilgili beyanatlarını gündeme getirmezseniz o zaman insanlar tek taraflı izlediği zaman... Yani ben şimdi, ATV gibi belli kanalları izleyince kendimi cennette görüyorum, birinin bizi uyandırması lazım. O görevi de millet muhalefete verdi. Dolayısıyla, bu manada yayınların önemi var. Mesela, grup toplantılarında, tam bizde böyle, toplumun herhangi bir kesiminden her hafta birini misafir ediyoruz. Tam o kürsüye çıkıyor, milletin sesi, özü sözü insan olan TV yayını kesiyor. Yani oraya çıkanın özü sözü insan değil mi? Yani oraya çıkan... Ne bileyim bazen berber çıkıyor, bazen tuhafiyeci çıkıyor, bazen EYT'liler çıkıyor, bazen 3600 ek göstergeliler çıkıyor. Yani biz milletin kürsüsünü millete tahsis ediyoruz ama tam oraya geldiği anda da TRT yayını kesiyor. Bundan sonra da bu yayını kesmeye devam edecek misiniz?

Tabii, arkadaşların çoğu gündeme getirdi, terörist başının ben adını bile söylemiyorum reklam olmasın diye. Kimler ne amaçla -amacını da sormuyorum- davet etti? Yani bununla ilgili hiç olmazsa TRT'nin bu yüce Türk milletinden bir özür borcu olması lazım. Yani bazen Sayın Cumhurbaşkanımız zaman zaman diyor ya: "İstanbul'a ihanet ettik özür dileriz, betonlaştırdık özür dileriz." Ya TRT de çıksın desin ki: "Yani kandırıldık özür dileriz."

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Kandırıldık.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - TRT de çıksın desin ki: "Hakikaten yapmamamız lazım gelen bir işti, bunu yaptık. Yüce Türk milletinden özür diliyoruz." Bu hakikaten bir erdemdir. Yani özür dilemediğiniz sürece bunu tekrar edeceğiniz sonucu çıkar.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Veya arkasında mı duruyorlar?

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Neyse artık.

Ben yapıcı eleştiri yapmaya çalışıyorum Deniz.

Dolayısıyla, bak bunu söyleyeyim: Bunun da mevcut yapıya bir faydası yok. Bunu kim dizayn etmişse... Bak bunu çıkararak İstanbul'u kaybettiniz, siz bir daha çıkarın Cumhurbaşkanlığını da kaybedeceksiniz ben size söyleyeyim. Yani hani, dost, burada tavsiyelerde bulunuyoruz size kim diyorsa.

Tabii, bu tarihî diziler önemli. Hiç itiraz etmiyorum, muhakkak olmalı. Hatta bence Mete Han'dan doğru gelsin. Yani kuruluş, diriliş...

AHMET KAYA (Trabzon) - Ya, bir Cumhuriyet Dönemi'ne gelelim artık ama yani.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Ya, devam ediyoruz. Dur yahu Ahmet, tam oraya geleceğiz işte. Yani Mete Han'dan başlasın 209'dan değil mi Mevlüt Hocam? Bu tarafa doğru gelsin, ondan sonra Samsun'dan doğru başlayalım. Bir dakika bak, Samsun biliyorsun cumhuriyetin temel taşlarının döşendiği şehir, ben de şahsen Samsun'u temsil etmekten de gurur duyuyorum. Yani "ilk adım şehri" Samsun'dan başlasın, işte, İzmir'de bitsin. Yani böyle bir şey olabilir.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Hatay'a da...

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Hatay'a da ondan sonra, 37-38'de de Hatay'ın nasıl...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - 1939.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Hem Tayfur Sökmen'i hayırla yâd edelim, onun da bir program yapılsın. Yani ortasından, başından, sonundan Türk tarihini öğrenmesinler de baştan sona öğrensinler. Bunlarla ilgili mesela bir programınız var mı? Bu konuyla ilgili çalışıyor musunuz?

Yine, devamında, çift maaş alan yönetim kurulu üyeleri var. Yani bir insan bir işi iyi yapabilir, ikinci işten anlayabilir, üçüncü iş hobi olur. Yani 8 bin kişinin çalıştığı bir kurumda, yönetim kurulu üyesi olan bir insan, bütün bu işleri başarıya ulaştırıp başka yerlerde çalışması bir mucize bile değil. Ben şahsen böyle bir görevi teklif etseler bile kabul etmem. Doğru olan ne biliyor musunuz? Güç karşısında dik durabiliyorsanız, gücün karşısında eğilmiyorsanız o zaman anlamlısınız. Var mı çift maaş alan bilmiyorum. Notlarda olduğu için bunu söylüyorum. Yine alınmaması iyi. Yani görev yapması bile şunu söyleyeyim mümkün değil. Yani insanların ona zaman ayırması mümkün değil. Çünkü bir işi iyi yapabilirsiniz, ikincisinde anlarsınız, üçüncüsü hobi olur. Dolayısıyla, bütün enerjinizi ben kuruma vermenizi sizden istirham ediyorum.

Tabii, özellikle, TRT'nin bir geleneği var, gerçekten çok ciddi de yetişmiş elemanları var. Şimdi, bir taraftan eleman alıyorsunuz, bir taraftan da diyorsunuz "Bizde fazla eleman var, gönderelim." Yani bu tezat değil mi?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Kendi kadrosunu...

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Burada bir şey yok mu? Bununla ilgili nedir yani, niye eleman alıyorsunuz, niye fazla eleman var deyip havuza gönderiyorsunuz? İkincisi de bu kadar kaliteli, deneyimli elemanlarınız varsa neden bazı hizmetleri, önemli hizmetleri yurt dışında yani diğer özel sektörden alıyorsunuz?

Tabii, denetim... Yani tabii Diyanet TV açılsın, hiç itirazımız yok; TRT Çocuk da açılsın ama Diyanetin denetimi denildi mi benim kafam karışıyor yani. Diyanet denetleyecekse şu Ayasofya'yı, gururla açtığımız Ayasofya'nın imamlarını denetlesin de hiç olmazsa şu milletin arasındaki ikiliği ortadan kaldırsın, denetim yapacaksa gitsin orada yapsın.

Yine, özellikle televizyonda yayınlanan diziler var. İşte, Bir Zamanlar Kıbrıs. Hakikaten izliyoruz ama bazen o yayında bizim de dikkatimizi çeken yani böyle özellikle Denktaş'ı biraz böyle küçülten, işte ne bileyim aşağı çeken, öbür tarafta bir tane papazın bilmem farklı şeylerini gösteren... Yani muhakkak hikâyemsi hadiseler olabilir ama bu işin doğrusundan da saptırmamak lazım, doğru, hani böyle hedefe giden yönünden de ayrılmaması lazım. Bu konuyla ilgili de tahmin ediyorum önümüzdeki dönemde herhâlde bir çalışmanız olur diye bekliyorum.

Şimdi, yine, aynı şekilde televizyon programlarında liderlerin aldığı zaman dilimlerine baktığımız zaman... Yani örnek, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Cumhurbaşkanımız altmış yedi saat, Muharrem İnce altı saat, Meral Hanım on iki dakika. Yani adaletteki teraziye bak, on iki dakika.

Şimdi şöyle: Yani doğal olarak eskiden televizyon ekranlarında hiç olmazsa liderler karşılıklı otururdu ülkenin gündemiyle ilgili bir şey yaparlardı ama bu gelenek de orta yerden kalkınca şimdi tek taraflı bir bilgilendirme var, tek taraflı bilgilendirme olunca da otomatikman Türkiye'de dengeler değişiyor. Tabii belli sorunların gündeme getirilmesi de TRT'nin birinci ödevlerinden biri olması lazım ama daha çok böyle hani icraatlara yönelik programlarda fazla da bir sıkıntı yok ama ülkenin içinde bulunduğu problemlere yönelik yani acı da olsa bu yayınlarına biraz daha öncelik vermesi lazım. Yani toplumun her kesiminin problemlerini ekranlarına taşımak doğal olarak TRT'nin görevi. Tabii bunun yanı sıra pandemi sürecinde hepimiz de biliyoruz ki tek geliri kesilmeyen kurum TRT. Yani yüzde 2,5 TRT paylarından alıyorsunuz. Olmalı mı? Onu da söyledim olmalı ama unutmayın ki yani o rakamlar tüyü bitmemiş yetimin hakkı nedir? Odur işte. Yani 80 milyonun, yani bu ülkede elektrik kullanmayan birinin olduğunu düşünebilir misiniz? Düşünemezsiniz. Her elektrik kullanan da bu bedeli ödediğine göre kendinizle ilgili tasarruflarınızda on hassasiyet gösteriyorsanız bakın, bu fakir fukaranın parasını kullanırken yüz hassasiyet göstermiyorsanız bunun vebalini taşırsınız ve bunun bedelini de ödersiniz. Yani her kim hangi alanda...

Sürem doldu mu Başkanım?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Evet, geçti Sayın Vekilim, iki dakika geçti. Ben toparlamanızı bekliyorum.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Peki, toparlayayım. Teşekkür ederim Başkanım.

Yani ben özetle şunu söylüyorum: Arkadaşlar, inanıyoruz, şu masada inanmayan kimse yok. Madem bu hesabı da vereceğinize de inanıyorsunuz onun için bu paraları kullanırken... Bunu samimiyetimle söylüyorum, bunun hesabını siz vereceksiniz, ne size talimat verenler ne sizi yönlendirenler, her kim olursa olsun bunun hesabını baş başa kaldığınız zaman sizin vereceğinizi unutmayın. Bu hassasiyet içerisinde çalışmalarınızı, harcamalarınızı ve programlarınızı yapın.

Tabii, biz önümüzdeki projeksiyonları göremedik, bir parlamentoya bir buraya koşuyoruz. Ben, 2021, 2022, 2023'le ilgili kurumun projeksiyonunu da görmek isterim, hedeflerini de görmek isterim hem bu dizilerin ihracat açısından olsun veya diğer önemli hedeflerinizi -süremiz dolduğu için şey yapmayayım ama- bunları da yazılı olarak bize bildirebilirsiniz. Yazılı olarak kurumun önümüzdeki üç yılını veya beş yılını, on yılını büyük yani ana rakamlarla bizimle paylaşırsanız memnun olurum.

Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.