KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli Bakanım, değerli bürokratlar; öncelikle hoş geldiniz.

Farklı bir Komisyondan hızlıca geldik sizi dinlemek için, değerli sunumunuz için de çok teşekkür ediyoruz. Çok güzel, özet, detaylı ve kısa, bilgi verecek bir sunum oldu, ben de olabildiğince, zaman buldukça çalışmaları takip etmeye gayret ediyorum, AB alanında çalıştığım için de özellikle önemsiyorum bu konuyu. Sayın Bakanım, dün TÜSİAD'ın sunumunda Avrupa Birliğiyle gümrük birliğinin güncellenmesi sürecine alınması muhtemel olduğundan, böyle bir olasılıktan bahsetti. Yani güncelleme sürecimiz zaten bir kriz içindeyken bir de yeşil mutabakatın bir ön şart olacağından ya da böyle bir muhtemel durumdan bahsetti, bu konuda siz de bilgi verir misiniz. Siz de bugün sunumunuzda Paris İklim Anlaşması'nın da bu güncellemelerde bir ön koşul olabilme ihtimalini söylediniz. Yani demek ki önümüzde zorlu bir süreç var, bu konuda sizden bilgi almak istedim.

Bir de şöyle bir süreç var: Tabii, çevre faslı 2009 yılında açıldı yani açıkçası, bizim Avrupa Birliğine resmî aday olduğumuz süreçte bu çevre faslıyla aslında bizim aşamalı bir hazırlık süreci geçirmemiz gerekiyordu ama burada Küresel İklim Değişikliğine Karşı Mücadele Komisyonu kurulmamış olsa Meclisimizin gündeminde Paris Anlaşması, yeşil mutabakat, hazırlık sürecimiz, bunlar detaylı tartışılmayacaktı. Var olan Çevre Komisyonu, var olan Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun etkin çalışmadığını görüyoruz ve bugün ortaya çıkıyor ki bu konuşmalardan -az evvel de yine çevreyle ilgili bir toplantıdaydık- bütüncül, hazırlıklı bir süreçten geçmiyoruz biz. Avrupa Birliğine resmî adayız ve hukuksal mevzuat anlamında düzenlemeler ihtiyacımız var ki ben 2000'li yılların yarısından, 2005'ten itibaren Avrupa Birliği çalışıyorum ve Avrupa Birliğinin temel gündemi buydu; iklim, iklime dönük sanayi, kalkınma politikaları, bu süreçleri ve yasal mevzuatı hazırlamaktı. Biz bunun parçasıyken 2009'da "çevre" başlığını açtık ve yasal mevzuatı yapmamız gerekiyor ama bütünsellikten uzağız, bir kopukluk var. Aslında burada bizim biraz kendimizi sorgulamamız gerekiyor ülke olarak. Salt bir çevre politikası olarak zaten bakmıyordu dünya buna, bir ekonomi, bir kalkınma, bir istihdam, bir gelecek politikası olarak bakıyordu, çevreye duyarlı, yeşil ekonomiler... Ama biz burada ilginç bir durumdayız şu an ülke olarak. Şöyle bir durum var: Çevre konusu zaten dünya ekonomisindeki ve dünya kalkınmasındaki yerimiz anlamında bir şart bunları yapmamız, bizim mevzuatı uyumlaştırmamız, ekonomi, ulaştırma, sanayi, kalkınma, ticaret, bütün bu politikalarda hızlı uyumlaştırma sürecine geçmemiz yani AB süreci gibi, o koşullar, Avrupa Birliği bize söylemese dahi bizim temel olarak yapmamız gereken kriterler gibi duruyor. Ama bugünkü bu tablo gösteriyor ki biz çok gerideyiz ve geç kalmışız, bugün hâlâ "Onaylayalım mı, onaylamayalım mı?" tartışmaları içerisindeyiz. Dediğim gibi, Avrupa Birliğiyle başlığı açmamıza rağmen geri bir süreçteyiz. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Biz bu açığı kapatabilecek miyiz? Gerçekten, Hükûmetin dediğiniz o bakanlıklar düzeyinde entegre politikası ve hedef koyma... Mesela, Avrupa Birliği çok geçmişten itibaren 2010 hedefi, 2020 hedefi, 2030 hedefi koyup güncellerken biz bu hedefleri koyuyor muyuz? Meclisle bir kopukluk mu var? Bu bir kamu politikası, bir bütçe meselesi, bir destek, bütüncül politika ve yasal mevzuat meselesi yani çok boyutlu, hep beraber, birlikte bir politika, bir strateji ortaya koyup uygulama ve aşama aşama...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Sibel Hanım, toparlarsak... Sorunuzu sorun.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Çok özür dilerim, sabrınıza sığınarak...

Dün TÜSİAD'ı dinledik "Siz ne yapacaksınız şirketlere?" "TÜSİAD ne düşünüyor?" dedik; bu değil, bu, devlet olarak muazzam bir bütçe gerektiren, destek gerektiren -fonları söylediniz Sayın Bakanım- yasal mevzuat gerektiren ve topyekûn uygulamaya geçmemiz gereken bir alanken biz şirketlere soruyoruz "Siz ne yapacaksınız?" diye. İşte, Antalya Ticaret Odası "Biz hazırlıklıyız, hazırlık yapıyoruz." diyor. Bu konuları nasıl değerlendiriyorsunuz? Böyle bütüncül bir politikası var mı Hükûmetin?