KOMİSYON KONUŞMASI

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Başkanım teşekkür ediyorum.

Ben de Değerli Bakan Yardımcımıza ve Değerli Hocamıza yapmış olduğu bu güzel sunum için çok teşekkür etmek istiyorum.

Hepimizin bahsettiği Çevre Komisyonu, evet, ihtisas komisyonları içerisinde en değerli, en kıymetli Komisyon ama en tembel Komisyon Sayın Başkanım. Ben de bunu, özellikle, tekrar vurgulamak istedim. Geçen hafta yapılan toplantıya keşke bütün Çevre Komisyonu üyeleri davet edilmiş olsaydı. Yani, bunu zaten Bakanlık planlayacaksa, birileri yapacaksa komisyona da gerek yok. Yani iş yapıldı, bir eylem planı hazırlandı, o eylem planında öğreniyoruz ki daha önceden varmış zaten; Marmara Belediyeler Birliği falan bu işi daha önce yapmışlar. Biz de oradan "copy paste" yaptık herhâlde, aldık, getirdik, buraya koyduk. Sonra da bugün toplandık, bilgilendirme toplantısıyla da yolumuza devam ediyoruz, geç de olsa önemli bir toplantı.

Şimdi, bir işin başarılı olabilmesinin en önemli faktörlerinden biri iradedir, iradeyi siyasetçi koyar. Biz, burada, bu çevre sorunlarını bertaraf etmek için irade koyarsak çözümü basit olur. Çözümü kim üretecek? Çözümü bilim insanları üretecek. Yani siyaset üstü dediğimiz mesele, aslında biraz burada başlıyor. Bilim insanları bize yol gösterecek, bilim insanları bu işin çözümünün nasıl olduğunu anlatacak, biz de siyasi irade olarak diyeceğiz ki: Orta, kısa ve uzun vadede şu, şu kararları aldık, o Bilim Kurulunun -burada da var zaten öyle bir kurumun kurulmasından bahsediliyor- onların almış olduğu kararlar doğrultusunda, onların arkasında dik duruş göstererek onlara finans sağlayacağız, onlara alan açacağız ve hep beraber, ortak akılla bu meseleyi çözeceğiz, çözmemiz gerekiyor.

Şimdi, tabii, bu kısa, orta ve uzun vadeli bir mesele. Benim gördüğüm kadarıyla bugünden yarına çözülecek bir iş değil, zaten eylem planıyla da bunu itiraf etmiş oluyorsunuz. Eylem planında öyle şeyler var ki mesela, bölgede bulunan mevcut atık su arıtma tesislerinin tamamı ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülecek. Ne zaman? Yok. Ne zaman başlayacak? Yok.

BAŞKAN MUHAMMET BALTA - Beş yıl içerisinde.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Kaynak? Yok. Yani bunların hepsini tanımlamak lazım, Sayın Başkan, Sayın Bakanım. Yani bu eylem planının tek tek bütün maddelerini açıp ne, ne zaman, kim tarafından yapılacak, finansmanı nedir, kaynağı nedir? Bunların tek tek açıklanması lazım, yoksa öteki türlü bu iş yürümez. Yarın havalar ısınır, biraz akıntı oluşur, bu müsilaj kendiliğinden ortadan kaybolur, hep beraber "Ya, bu işi başardık, bitti." deriz. Ama bu mesele aslında biraz evvel ODTÜ'lü Hocamın da söylediği gibi suyun yüzeyinde değil, aslında biraz altında, 30 metre derinlerde, çok köklü bir mesele. Başkanıma çok teşekkür ediyorum, tecrübe parayla satın alınan bir şey değil, çok güzel bir şey anlattı. Ha, bu örnek başarılı bir örnek de olabilir, başarısız da olabilir ama tecrübe alınması açısından, örnek alınması açısından çok kıymetlidir. Ben bir şey söyleyince Sayın Eyüp Vekilim, hemen refleks gösterdi, ben kişileri itham ederek bir şey demedim. Samsun Belediyesi, o dönem doğru yapmış, İstanbul Belediyesi kandırılmış dedim ama bu kişiye ya da birine istinat edilen bir suçlama değil. Bir kurumun, bu konuda basiretli davranması, bir kurumun ise bu konuda basiretsiz davranmasıyla ilgili bir şeydi. Çünkü iki farklı örnek var, birisi doğru yapmış, alkışlıyoruz ama bir diğer kurum eksik yapmış, bunu da tenkit ediyoruz, etmek de zorundayız. Bu iş biraz, bilim adamlarına bırakılmalı, doğru. Niye? Çünkü biz işi bilim adamlarına bırakmadığımız zaman siyasetçiler bu işi uğursuzluğa bağlıyorlar. Bir milletvekilimizin çıkıp burada, basının önünde, bu işi seçilen belediye başkanlarının meymenetsizliğine, bağlaması uğursuzluğuna bağlaması, akılla, bilimle, vicdanla açıklanacak bir mesele değil. O yüzden bilim insanları kıymetli bu işi bilim insanlarının rehberliğinde çözelim. Ya, bu ülke bizim, gidecek başka bir yerimiz yok. Sayın Bakan da aslında işin, meselenin tam olarak nereden kaynaklandığını anlattı, o kese şeylerinden, o tırtıl... Doğru, o zincirde bir şey koptu, Marmara'da o zincirden bir şey koptu ve kopan da anladığım kadarıyla o zooplanktonlar noktasında bir şey. Okuduğum bazı kaynaklar, şunlar bunlar beni oraya götürüyor. Niye? Çünkü orada 124 tane balık türü yok olmuş. O balık neyle besleniyor? İşte bir önceki o besin, o zooplanktonlarla besleniyor. Demek o zooplanktonlar da ortadan yok olunca en alttaki o bitkisel planktonlar patladı, çoğaldı, arttı, bir şeyler oluştu yani. Demek orada bir sorun var. İşte, bunu çözüyor olmamız lazım. Bunu çözen ülkeler var mı? Var. Şimdi, bizim şöyle bir avantajımız var, şansımız var, Marmara sadece bir ülkenin problemi, yani bizim problemimiz. Mesela Adriyatik 7 ülkenin problemiydi ama oturup kendi aralarında bir eş güdümle bu işi hızlı bir şekilde "Nasıl çözeriz?"in kısa, orta ve uzun vadeli programlarını yaptılar ve bir noktaya getirdiler. Biz de bunu yapabiliriz, yapmak zorundayız. Yani bunu, yerel yönetimlerle birlikte genel idare ve bilimin ışık ve rehberliğinde hızlı bir şekilde çözebiliriz.

Bir yerde çevre ajansından bahsediliyor, Çevre Ajansının izlemesinden, denetiminden, koordinasyonundan bahsediliyor. O Çevre Ajansı burada geldi, tartışıldı, sonra hep beraber gittik bu Genel Kurulda yasasını çıkardık da ya Sayın Bakan, bu Çevre Ajansının başkanı kim? Yönetim kurulu kim? Var mı? Atandı mı? Ben mi duymadım?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKAN YARDIMCISI MEHMET EMİN BİRPINAR - Yeni kuruyoruz ama atandı.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Atandı mı? Ben kaçırmış olabilirim çünkü yani sitelere de baktım özellikle, bir şey denk gelmedi bana. Yeni mi oldu? Hayırlı olsun.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKAN YARDIMCISI MEHMET EMİN BİRPINAR - Genel Müdürümüz atandı.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yani bu Resmî Gazete'de falan yayımlandı mı?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKAN YARDIMCISI MEHMET EMİN BİRPINAR - Bakan oluruyla olduğu için...

EDNAN ARSLAN (İzmir) - He, Bakan oluruyla, herhangi bir bilgilendirme... Çünkü ben kamuoyuna bir bilgi...

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKAN YARDIMCISI MEHMET EMİN BİRPINAR - Kuruluş aşamasında....

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Tamam, ben, Sayın Genel Müdürüme de bu konuda başarılar diliyorum, desteğimiz de sonuna kadar yanındadır, önemli bir şey. Yani sonuçta o karasal birtakım kirlilikleri de çözecek iş meseleleri orada. İnşallah başarılı olacağız hep beraber.

Ama dediğim gibi işte bizim burada iradeli olmamız lazım. Mesela hızlı bir şekilde bu karasal kirlilik kaynaklarını tespit edelim. Belediyeler mi? Nehirler mi? Fabrikalar mı? Neresiyse. Peki, bunlara ne tür yaptırımlar uygulayacağız? Yani biz bu denizi kirleten, ki görüyoruz bazı yerlerde artık bu iş böyle biraz popüler olunca müsilajla ilgili herkes bir fabrikanın kanalizasyon atığını ya da çevresel atığını Marmara'ya boşalttığı noktaları bize göstermeye başladılar. Yani bir an önce Bakanlık olarak buralara gidelim ya. Bir an önce durduralım çünkü artık yani bu iş öyle bir noktaya geldi ki biz... Ya, Marmara ölüyor ve bunun sorumlusu da hepimiziz, bu ülke ama sorumluluk kimin? Sorumluluk siyasal iktidarındır. Benim bir yetkim yok ki. Ben kimseye denetim yapamam, kimseye ceza kesemem. En fazla çıkarım Meclis Genel Kurulunda eleştiririm. Böyle bir kirlilik var derim, bizim İzmit Belediye Başkanımız, o dönemdeki Milletvekilimiz Fatma Hürriyet Kaplan, bu konuda soru önergesi vermiş, araştırma önergesi vermiş, Meclis kürsüsünden konuşmuş, "Bunun normal bir doğa olayı olduğu." şeklinde geçiştirilmiş. Artık bu işte biraz mızrak çuvala sığmıyor gibi gözüküyor. Ben, önemli bir konu, herhâlde bununla ilgili bir Araştırma Komisyonu da Mecliste kurulacak. Bu tür toplantıların daha sık yapılması ama daha çok bilim adamının bu işin içerisinde farklı bakış açılarıyla ve hızlı çözümleri, kısa vadede yaratacağımız hızlı çözümleri tespit etmemiz gerekir. Ondan sonra yani sadece belediyelerimizin yüzeyden çektiği o müsilajla bu iş çözülmüyor, çözülmeyecek de, öyle de gözüküyor. Biraz zaman harcamamız gerekiyor. Dediğim gibi bu Adriyatik temizlendi, nasıl temizlendi oradan da hep beraber gidip bilgi alıp faydalanırsak başarılı oluruz diye düşünüyorum.

Ben de teşekkür ediyorum.

Ha, özür dileyerek bir şey daha söylemek istiyorum. Sayın Başkan çok doğru bir şey söylemişti, bu belediyelerin hem evsel hem yağmur sularının aynı kanaldan gitmelerinden kaynaklı hem enerji sarfiyatı hem bu işletmelerin arıtma tesislerinin işletmesini de güçleştiren bir etkenden bahsetmiştir, doğru. Mesela İSKİ'nin 1 milyar elektrik faturası var ya, 1 milyar elektrik faturası var. Giren su 100 litre, çıkan su 125 litre, 130 litre. Niye? Çünkü oraya bizim arıtmamamız gereken yağmur suları da giriyor, onlar da karışıyor oraya. Sistem kaldırmadığı için deşarj ediyorlar yani kış dönemlerinde özellikle yapıyor bunu belediyelerimiz. O sistemler de kaldırmadığı için bu arıtma tesisleri bu derecede bir miktarda suyu da arıtamadığı için bu sefer de istemeden de olsa deşarjlar yapıyoruz. Yani bunun da bir an önce özellikle bu bölgedeki 7 belediyenin su idareleriyle konuşulup gerekilirse bunlara bu yatırımların yapılması yönünde bir şey çıkarılması gerekir yani bir kaynak yaratılması gerekir ki bu sorunu çözsünler.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, Sayın Bakanım.