Komisyon Adı | : | (10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı'nın, iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası süreç ve uluslararası sözleşmeler hakkında sunumu |
Dönemi | : | 27 |
Yasama Yılı | : | 4 |
Tarih | : | 09 .06.2021 |
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim, müsaade ederseniz ben de bir iki hususu belirteyim.
Bir kere değerli arkadaşlar, bakın, Avrupa Birliğinde çevre faslını açan, gerçekten bu konuda çok büyük... Benim Çevre ve Orman Bakanlığım dönemimde bu faslı açmak için gayret ettik. Çok muhteşem bir çalışma yaptık yani hatta Avrupa Birliği tarafından takdir edildi ve fasıl açıldı yani çok enteresan. Sayın Vekilim Fikret Bey, siz diyorsunuz ki: "Avrupa Birliğinde neredeyiz?" Çevre açısından pek çok ülkelerden ilerdeyiz çünkü Avrupa Birliğine dâhil olan ülkeler çevre faslını en son açabildi, biz ise ilk önce açtık. Çevre konusunda ben eğer müsaade ederseniz saatlerce... Çünkü çok büyük çevre yatırımları yaptık, hamleleri yaptık, aşağı yukarı sıfırdan yüzde 90'lara çıkardık. Bunu da özellikle belirtmek istiyorum ama arzu ederseniz bu konuda vaktinizi almamak için detaya girmeyeyim, birincisi bu.
İkincisi: Sayın Bakanım, özellikle şunu belirteyim. Şimdi, burada Paris'i onaylamak, onaylamamak konusu var. Yani ben bir karar verici olarak şöyle düşünüyorum: Burada üç alternatif var. Birinci alternatif şudur: Biz bunu onaylamayalım, Mecliste beklesin. Tabii bununla ilgili esasen karar vericilere bunun fayda ve mahzurları nedir, onu bulmamız lazım. Bu konuyu çok müşahhas arkadaşlar anlattı ama bölük pörçük oldu. İkincisi: Efendim, bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylamaktır. Üçüncüsü ise efendim, bizim Cancun'da elde ettiğimiz, özellikle "Türkiye'nin özel şartları tanınır." şekilde o maddeyle şartlı tanımaktır. Şimdi burada bu konuya ben bakarken Kyoto için söz konusu oldu. Kyoto'ya yıllarca taraf olalım mı, olmayalım mı diye müzakere edildi. Neticede ben iyi bir çalışma yaptım, Bakanlar Kuruluna getirdim ama Bakanlar Kurulundaki durumu anlatayım size. Bazı bakanlar diyor: "Bunun çok yüksek maliyeti var. Biz buna girersek üzerimizde çok büyük yük olur." diye -aşağıdaki elemanlar hazırlamış- karşı çıkıyorlar. Ben de dedim ki: Bakın, bu yanlış, hiçbir yükü yoktur. İkincisi biz buna, Kyoto'ya taraf olmadığımız taktirde dünyada Kyoto'ya taraf olmayan Amerika ile bizi aynı kefeye koyuyorlar. Gittiğimiz her toplantıda "Türkiye Kyoto'ya taraf değil, Amerika taraf değil." Dolayısıyla orada ben ısrar ettim, Sayın Cumhurbaşkanımız -Başbakandı- "Tamam." dedi ve Kyoto'ya taraf olduk. Gerçekten çok önemliydi. Ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Şimdi, burada da bana kalırsa bu üç noktada karar vermemiz lazım yani bir şeyi sürüncemede bırakmak uygun değil. Oturalım bence kurum ve kuruluşlar bir araya gelip yani neticede karar verecek olanlar versin, yüce Mecliste bunun ona göre neyse kararını verelim diye düşünüyorum.
Bunun için biz sizlerden şunu istiyoruz: Bu konuda taraf olmazsak ne gibi mahzurları var? Liste, alternatif bir... Yani düzeltiyorum, onaylamazsak diyorum, zaten taraf olduk, imzaladık. İkincisi: Taraf olursak ne gibi avantajlarımız var? Şartlı taraf olursak ne gibi faydaları ve mahzurları var? Bunların listesini istiyoruz, bundan sonra her gelenden bunları isteyeceğiz, bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Yani sürünceme, bir şeyde karar verememek en kötüsüdür. Bakın, ben, Türkiye'de en hızlı karar veren bir yöneticiydim. Bununla ilgili bir hikâyeyi de şöyle anlatayım: Şimdi, bir filozof bir merkebi aç ve susuz bırakmış, açlığı ve susuzluğu eşit. Merkebin 5 metre bir tarafına su, 5 metre ötesine ot koymuş. Merkep "Ota mı gideyim, suya mı gideyim." derken açlıktan ve susuzluktan ölmüş. Dolayısıyla ben bu hikâyeyi anlatınca arkadaşlar karar veriyordu. Burada daima her türlü projede karar verici gerekiyor. Karar verici için prensip bu, bir projeyi gerçekleştirmek veya bir yere gitmek için kaç yol var, bunların fayda, mahzurları, imkânsız olanları silinir ve bunun içinde mahzuru en az, faydası en fazla olanı hangisiyse ona karar verilir. Yani hakikaten biz burada karar vermek durumundayız, bunu özellikle vurgulayayım.
Tabii, burada sizden talebimiz de şu: Subutay Bey'le biz Irak'la alakalı görüştük yani Dışişlerinin kendisine burada izah etmeyeyim. Bizim sınır aşan sularla ilgili de iyi çalışma yapmamız lazım. Bilhassa Tunca Barajı'nın her şeyi bitti, son noktaya geldik. Bulgaristan niye kabul etmiyor? Yani onların ortak barajı, sınırda bu, dolayısıyla bizim taşkınları önleyecek. Taşkınları önlemek için bu yapılmayınca biz şunu yaptık: Bulgaristan'a özellikle debi ölçüm istasyonları, otomatik ölçüm istasyonları koyduk, orada baraj seviyesinde yükselme olduğu zaman Edirne DSİ Bölge Müdürlüğüne geliyor ve gerekli tedbirleri yirmi dört saat önce alıyoruz ancak böyle tedbir bulabildik. Bir de bizim Meriç taşkınlarından Edirne'yi korumak için -kimse itiraz etmedi, sağ olsunlar- orada Edirne kanalını yaptık. Kanal Edirne, Edirne kanalı, muhteşem bir kanal oldu. Onu da özellikle Jale Nur Hanım bir görürse çok seviniriz yani.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Kanal Edirne mi?
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Öyle.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Kanal İstanbul mu?
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Yok bence "Kanal İstanbul" tabiri yanlıştır, Türkçesi İstanbul kanalı. Ben de oraya Türkçe olarak Edirne kanalı diyorum.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Biz gördük hem Karadeniz'dekini hem de İstanbul'dakini.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Her ile bir kanal yani Başkanım.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, efendim, bir diğer husus da Sayın Bakanım şu: Ya, bu gümrük birliği konusu gerçekten yıllarca müzakere ediliyor. Bunu bir komisyon kurup artık bunun neticelendirilmesi lazım çünkü biliyorsunuz bazı ülkelerle Vietnam'la falan Avrupa Birliği kendi başına serbest ticaret anlaşması yapıyor ama biz mağdur oluyoruz. Onlar her türlü Avrupa Birliğinin imkânlarından istifa edecekler ama biz Vietnam gibi istifade edemeyeceğiz, bunlar gerçekten çok önemli. Bu konularda bir çalışma yapılmasını talep ediyoruz.
Özellikle ben kısaca bu şekilde özetleyeyim dedim.
Şimdi, Faruk Bey, sizden şunu bekliyoruz: Kısa cevap verebileceklerinize verin, zamanımız sınırlı ama diğerlerine yazılı olarak da cevap verebilirsiniz.