| Komisyon Adı | : | (10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Barik'in, video konferans sistemiyle, küresel iklim değişikliğinin karasal ekosistem üzerine etkileri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 09 .06.2021 |
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Ben bir iki ilave yapacağım Değerli Başkanım.
Hocam, konuşmanızın başında dediniz ki "Komisyon üyelerimiz de gerçekten artık birer akademisyen gibi bu konulara çok vâkıf." onun için teşekkür ederiz.
PROF. DR. KENAN BARİK - Kesinlikle.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Hakikaten, biz burada çok güzel çalışmalar yapıyoruz Hocam. Gerçekten inanıyorum ki Komisyon olarak da çok güzel raporlar ortaya çıkaracağız. Ben Erzurum'la ilgili size şöyle bir cümle söyleyeyim Hocam, belki Erzurumlusunuz: Türkiye'de en fazla dere Erzurum'da var Hocam, bunu biliyor muydunuz? Türkiye'de en fazla derenin olduğu il Erzurum'dur. Özellikle Hocam bizim dağlarımızdan biraz bahsettiniz...
PROF. DR. KENAN BARİK - O yüzden 3 havzayı besliyoruz Sayın Vekilim.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Tabii.
Hocam, özellikle yani bizim coğrafyamız otlatma hayvancılığına çok uygun bir coğrafya. Şunu söylemek istiyorum Hocam: Yani Türkiye hakikaten uluslararası camianın çok saygın bir üyesidir. Biz bugüne kadar bütün uluslararası organizasyonlarda yer almış, üye olmuş bir devletiz. Özellikle şunu söylememde fayda var: Biz mesela 5'inci Dünya Su Forumu'nu Türkiye'de yapmıştık 2009 yılında, 33 bin yerli ve yabancı katılımcı oldu. O zamanki devlet başkanları, ilgili bakanlar ve yetkililer dediler ki: "Şu ana kadar dünyada yapılan en mükemmel su forumu oldu." İstanbul'da biz bunu yapmıştık. Ayrıca 2011 yılında Dünya Ormancılık Forumu'nu Türkiye'de yapmıştık. Genelde ormancılık forumları iki yılda bir yapılır ve bu Birleşmiş Milletlerin çatısı altında yapılır. İlk defa Amerika'nın, Birleşmiş Milletlerin dışına çıkarak Türkiye'de biz bunu 2011 yılında yaptık ve gerçekten bütün taraflar bundan çok memnun oldular. Ayrıca 2012 yılında Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi -COP12- Taraflar Toplantısı'nı Türkiye'de, Ankara'da yaptık. Bakın, bunlar çok verimli çalışmalar ve biz belli sürelerde bunların başkanlığını yürüttük. Hatta şu anda şunu söyleyebilirim: Mesela Dünya Su Konseyinde Türkiye'nin daimi guvernörü var, ki birkaç ülkenin guvernörü vardır. Yani gerçekten, Anadolu'daki bin yıllık süregelen bu tecrübelerden Türkiye şu anda en üst derecede istifade etmesini biliyor, bunu belirtmemizde fayda var.
Bir diğer konu da Hocam, bugün işte siz dediniz ki: "Tarım alanlarımızda yüzde 12 bir daralma var." Hocam, aslında dünyadaki tarım alanlarında ciddi bir daralma var. Özellikle şöyle bir hesaplama yapılıyor: İşte, 2035 yılına kadar dünyadaki bugünkü gıda üretimi, tarımsal üretim 2035 yılında yüzde 12 daha az olacak, nüfus da buna mukabil 1 milyar daha artacak. Dolayısıyla gıda üretiminde reel olarak yüzde 22-23'lük bir düşüş olacak. Bunun da sonucunda iki şey ortaya çıkacak Hocam, bir, gıdaya ulaşım zorlaşacak; iki, gıda fiyatları yükselecek. Bugün belki dünyada silahı ve enerjiyi elinde bulunduran ülkeler "süper güç" olarak anılıyor ama emin olun, belki de on beş yirmi sene sonra artık gıdayı elinde bulunduran ülkeler süper güç olacak.
PROF. DR. KENAN BARİK - Suyu, gıdayı ve suyu.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Bir de şey konusuna gelmek istiyorum.
Evet bu 2B konusunu Jale Nur Hanım gündeme getirdi. Şimdi, tabii, 2B çok eskiden beri gelen bir problemdi. Özellikle bu 2B'de olan yerler artık fiilen yapılaşmış, şehir olmuş yerlerdi. Bu problemin de çözülmesi aslında iyi oldu çünkü mesela düşünün, İstanbul'da bir Sultanbeyli, bir Samandıra gibi artık içinde yüz binlerce nüfusun yaşadığı yerler eskiden ormanmış fakat işgal edilmiş. Bu problemin bir şekilde çözülmesi lazımdı çünkü orada yaşayanlar ne emlak vergisi veriyor hiçbir şey yapmıyordu. En azından bu bir çözüme kavuştu.
Hocam, siz dediniz ki: "Tarımın emisyon değeri 10,6 etki yapıyor." Şimdi, Hocam, peki yutak olarak ne kadar bunun bir karşılığı oluyor? Nitekim ormanlarımızın da, biliyorsunuz, mesela ciddi bir yutak değeri var.
Bir de Hocam, ben şu enerji konusuna gelmek istiyorum. Tabii ki Hocam, yani hakikaten Türkiye özellikle son yıllarda bu yenilenebilir enerji konusunda ciddi ataklar yaptı ve şu anda yani o fosil yakıtların daha üzerine çıktık, geride de ciddi potansiyelimiz var, bunlar da hızlı bir şekilde yapılıyor. Beni, tabii, üzen taraf şurası: Biz geçmişte HES'leri, hidroelektrik santralleri yaparken yine karşımızda ciddi bir eleştiren kesim vardı ama şimdi aynı kesim diyor ki: "Ya, artık termikleri yapmayın, nasıl olsa hidroelektrikleri yapıyorsunuz." Ben eminim ki işte 2023'te efendim, nükleerin ilk ünitesi devreye girecek, belki doğal gazımızı çıkarıyoruz. Enerji Bakanımız "2023'te ilk doğal gazı vereceğiz kendi sistemimize." diyor. Ben inanıyorum ki yenilenebilir enerjideki üretimimiz arttıkça, bu yüzde oranı arttıkça Türkiye'de, bu özellikle kömürdeki üretimle ilgili de mutlaka -şu an ben bir program yapıldığını biliyorum ama- bunu ilgili bakanlarımız açıklayacaklar, muhtemelen geleceğe dönük bazı planlarını anlatan açıklamalar yapacaklar. Ben bu konuda çok fazla bir endişeye mahal olduğunu düşünmüyorum çünkü Türkiye zamanı gelince Paris'i de onaylar. Biz artık eski Türkiye değiliz; efendim, artık Amerika'nın veya Batı'nın işaretiyle imza atan, onların her dediğine "evet" diyen bir ülke değiliz. Türkiye, artık menfaatleri, çıkarları; milletinin, ulusunun çıkarları neyse ona göre hareket eden bir ülke. Bugün eğer ki Paris İklim Anlaşması bizim Parlamentomuzdan geçmiyorsa bunda da bunun etkisi vardır, artık bu, böyle biline. Bundan sonra artık öyle Türkiye'ye kimse dayatamaz, bizim menfaatimiz neyse biz ona göre hareket ederiz.
Teşekkür ederim.