KOMİSYON KONUŞMASI

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.

Değerli Bakan, değerli bürokratlar; şimdi biz bu teklif içeriğinde biraz önce sermaye piyasası, halka açıklık oranının artırılması veya şirket sayısının artırılması için vergi kanunlarında bir düzenleme yapılarak borsanın derinliği artsın, sermaye piyasasında daha çok şirket bulunsun, "kapitalizasyon" dediğimiz piyasa değeri yükselsin diye bir düzenleme yaptık. Sermaye piyasası güvene dayalı ve güven faktörünün de yatırımcı açısından ön planda yer aldığı bir piyasa yapılanımı.

Şimdi, şöyle bir düzenlemeyi görüp okuduğum zaman gerçekten hayretlere düşüyorum ve bunun da sermaye piyasasını düzenleyen otorite tarafından onaylanarak gündeme getirilmesinden de gerçekten büyük üzüntü duyuyorum. Yani, biraz önce ben getirdikleri teklifi destekleyen bir kişiyim yani o piyasanın gelişmesi gerektiğini, sermayenin tabana yayılmasının gerekliliğine inanan bir kişiyim, tasarrufların bu yolla, sermaye piyasasının köprü oluşturup tasarrufların yatırıma, üretime dönüşmesinin Türkiye'nin geleceğinde çok önemli yer tuttuğuna da inanan bir kişiyim ama böyle olurken, suistimale veya yatırımcının mağduriyetine yol açacak gelişmelere ortam hazırlayacak bir kanuni düzenlemenin teklif edilmesinin de bence sermaye piyasası mantığı, ilkesi ve geleceğiyle ilgili olarak ne bir alakası vardır, ne bir yapıcı yönü vardır, daha çok yıkacaktır ve haksız olarak kazançların kapısını açacaktır.

Birincisi: Bugüne kadar, Sevgili SPK Başkanımız burada, bu madde geçerli olan bir maddeydi. Bu maddeyle ilgili kaç tane işlem yaptılar SPK olarak? Yani, ben ilk, birinci fıkrayla ilgili, kurulun toplanarak yatırımcılar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, bu suç duyurusuyla ilgili davaların devam ettiğini takip ediyorum, basına da yansıyor zaten. Peki, bu uygulamayla ilgili bana şu, şu, şu nedenlerden dolayı biz suç duyurusunda bulunduk diyebilecek mi? Veya kimler hakkında suç duyurusunda bulundu SPK bugüne kadar?

Şimdi, bakın, kimi zaman basında öyle örnekler yaşanmıştır ki reklam noktasında, eksik reklam almada bile bir şirketi yeren değerlendirmeler kapısını açmıştır. Bu, sadece birilerini kötüleme veya onlara zarar ettirme veya o şirketin itibarını, değerini düşürme değil, aynı zamanda, olmayan bir değeri kazandırmanın da yolunu acar. Yani, sadece birilerini haksız olarak batırmanın -tabiri caizse- ötesinde, haksız olarak da birilerine kazanç sağlamanın da önünü açar. Bu eşitlik, bu adalet, bu hangi başlıkta değerlendirilebilir ki?

Yine, biraz önce bir katılım bankası ismi söylendi ama ben bir ticaret bankasının örneğini de vereyim. Şirketle, bankayla ilgili haber çıktığı gün borsa prim yapıyor ama ilgili bankanın hisse senetleri bu haberden dolayı değer kaybederek -ki her zaman aktif olan bir şirket- nasıl bir sonucu küçük yatırımcıya yarattığı ortada.

Diğer taraftan, sermaye piyasasında, o zaman da söylemiştim, sadece hisse senetleri işlem gören şirketlerin borsası diye görmemek lazım, sermaye piyasasının ikincil piyasaları kapsayan bir de hazine bonosu ve devlet tahvili piyasası da var ve bunlarla ilgili, faizle ilgili bir değerlendirme veya beklentiyi olmayan şekilde ortaya koymakta buradaki geniş çaplı ki, sermaye piyasasının büyük bir kısmını oluşturur, yatırımcıyı mağdur eder.

Şimdi, böyle düşündüğünüzde bu düzenlemenin birilerini kurtarmak, birilerini rahatlatmak amacıyla geçici bir dönem için o rahatlatmayı sağlayacak ödev gibi gerçekleştiği belki söz konusudur ama unutmayın ki SPK başta olmak üzere bu piyasada eğer gelecek bekleyerek düzenleme yapıyorum diyen yöneticiler varsa bu piyasaya karşı en büyük haksızlığı ve yanlışlığı yapıyorsunuz, bunun da burada tutanaklarla altını çizmek isterim. Yıllarca da sermaye piyasasına hizmet eden bir SPK Başkanımızın olduğunu görerek bundan üzüntü duyuyorum.

Teşekkür ederim.