| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Sinop Barosu Başkanı Hicran Kandemir, İstanbul 2 Nolu Barosu Başkanı Gönül Yıldız, Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkanı Aslı Koçak Arıhan ve Siirt Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Ecehan Polat tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 10 .06.2021 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Hepiniz hoş geldiniz; sunumlarımız için teşekkür ederim.
Niye yayın yaptığımızı söyleyerek başlayayım: Çünkü televizyonlarda bizler yer alamıyoruz, genellikle yandaş medyanın bizlere verdiği herhangi bir söz yok, biz de halka sesimizi kendi yaptığımız videolarla duyuruyoruz, herhâlde bunun da rahatsızlık duyulacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Sizler de arzu ediyorsanız, mesela yeterince televizyona çıkmak yetmiyorsa yapabilirsiniz.
Şimdi, evet, bu Komisyonun işleyişiyle ilgili bir toplantı yapmamız gerektiğini düşünüyorum ama bu sizin karar verdiğiniz zamanda değil. En azından bütün üyelere "Uygun olan bir zamanınız var mı, şu zaman mı?" diye sormanın Komisyon işleyişi açısından uygun düşeceğini düşünüyorum. Bu nedenle de pazartesi değil, gerçekten başka bir gün, en azından Komisyon günlerinde yapmanız bizim için iyi olacaktır.
Şimdi, Sayın Barolar Birliği Başkanına yöneltmek istediğim sorular var. Öncelikle avukatlar da şiddete uğruyorlar yani ben sadece genel olarak kadına yönelik şiddetten değil, kadın avukatlar başta olmak üzere biraz da bütün avukatların uğradığı şiddetten söz etmek istiyorum. Hem sömürülüyorlar hem Adalet Bakanlığı ruhsatları alıyor, tutuklanıyorlar, savunma hakkı sürekli saldırı altında ve adliyelerde de polis şiddetine maruz kalıyorlar. Mesela, meslektaşım Zeycan Balcı adliyede uğradığı şiddet nedeniyle sakat kaldı. Bununla ilgili ne gibi girişimlerimiz oldu?
Kadın avukatların son dönemde sıkça rastladığı şey taciz. Barolarda ve Türkiye Barolar Birliğinde bu konudaki disiplin soruşturmalarının çok ağır ilerlediğini ve sonuç alınamadığını söylüyor kadınlar, bu konuda şikâyetleri var. Barolar Birliği bu konuda ne düşünüyor, önlem alıyor mu?
Keza kadın işçi avukatların erkek avukatlardan gördüğü mobbing de sık sık dillendiriliyor kadın avukatlar arasında. Meslekte kadın avukatın yapacağı, erkek avukatların yapacağı iş ayrımı hâlâ var ve iş ilanları hâlâ böyle verilebiliyor. Ayrımcılıkla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Stajyer avukatların ücretsiz çalıştırılması yahut çok az ücretle çalıştırılması konusunda ne düşünüyorsunuz? Ve işçi avukatların ücretlerinin çok düşük olması, esnek, güvencesiz çalışması, meslek etiğine aykırı çalışma koşullarında çalışması... Tabii, en kötüsü de işsiz avukat sayısı çok fazla, onlar çok arttı, asgari ücretin altında çalışan avukatlar olduğu söyleniyor ne yazık ki.
Bir de baroların genel kurullarını yapamamaları ve sürekli ertelenmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Siz Barolar Birliği Başkanlığına devam edin diye mi barolar genel kurullarını yapamıyorlar? Bunun da cevabını sizden duymak isterim.
Diğer meslektaşlarım özellikle Gelincik, Sinop Barosu ve Siirt Barosu zaten gerçekten yaşamın içerisinden olan deneyimleri ve benim de çoğunlukla yaşadığım, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezinin kurucularından birisi olarak yıllarca yaşadığım sorunları dile getirdiler. Burada İstanbul Barosunu resmî olarak çağırmadınız, Nazan Moroğlu bir akademisyen olarak çağrıldı. Nazan Moroğlu, Kadın Hakları Merkezinin kurucusu değil örneğin, Komisyonun kurucusu ama İstanbul Barosu yani 50 bin üyeye sahip bir baronun ve bu işin öncülüğünü yapmış olan bir baronun -ki bugün Gelincik Projesi gerçekten daha ileri bir proje olabilir, biz onu 1999'da yaptık çünkü ve daha kısıtlı imkânlarla- deneyimlerinin özellikle çağırılıp dinlenmesi gerekiyordu diye düşünüyorum.
2 No.lu Baro, benim açımdan -o siyasi eleştiri ayrı bir şey- gerçekten İstanbul Barosunun üyesi olmaktan gurur duyarım ama tabii ki İstanbul Barosuna da her zaman muhalif olmuşumdur olmam gerektiği zamanlarda ve eleştirilerim olmuştur, öyle baro üyesiyim diye bütün uygulamalarına ve düşüncelerine katıldığım bir baro değildir. Başka farklılıklar, çeşitlilikler olabilir ama burada aslında yaptığınız sunumla gerçekten bence farkınızı ortaya koydunuz diye düşünüyorum. Mesela, dediniz ki en başında: "Cinsiyet farkı gözetmeden, insan odaklı yaklaşılmalı." Yani, biz burada kadına yönelik şiddetten bahsediyoruz ve erkek şiddetinden bahsediyoruz aslında. Bazen polis şiddetinden, bazen devlet şiddetinden de olabilir ama özel olarak aslında erkek şiddetinden bahsediyoruz ve bunu önlemek için yani erkek egemen bir sistemde yaşadığımızı düşünerek, bunu önlemek için neler yapabiliriz diye bunu tüm yönleriyle araştırarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulmuş bir Komisyon burası.
Sunumunuzda tek bir "eşitlik, adalete erişim" sözü geçmedi. "Değerler eğitimi" dediniz, bunun çok muğlak bir kavram olduğunu düşünüyorum çünkü "değerler" dediğiniz şey kimin değerleri? Gerçekten kime göre değerler, soyut bir kavram.
"Her ilçede erkekler için, uzaklaştırma kararı verilen erkekler için misafirhane kurulabilir." derken ŞÖNİM ve kadın danışma merkezlerinin sayısının artırılmasına ilişkin herhangi bir önerinizi ben görmedim sunumunuzda; buna da hiçbir yer verilmemişti.
Son olarak, şimdi, biz, artık kamu sunumlarından çıktıkça yani burada bakanlar gelip, Diyanet gelip, TİHEK gelip sunum yaptıktan sonra, artık bu kamu sunumlarından çıktıkça İstanbul Sözleşmesi'ni çok duyacaksınız arkadaşlar. Bunu, lütfen, hazmetmenizi rica ediyorum. Yani, şey başka bir şey, mesela şu soruyu soruyorsunuz: "6284'te olmayıp da İstanbul Sözleşmesi'nde olan nedir?" dediniz Sayın Başkan.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Ben size sormadım Filiz Hanım, size sormadım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Hayır, biliyorum. Bana sordunuz diye söylemiyorum zaten.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Bakın, şimdi, Siirt Barosunun sunduğu sunum şimdi elimde ve tasvip etmediğim çok fazla sayıda sözü var.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Tamam, araya girmeseniz.
Olabilir.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Dolayısıyla, yazılı metin hâline getirilmiş bu kadar söze rağmen, İstanbul Sözleşmesi ile 6284 arasındaki farkı bana biliyorsa beyan etmesini istedim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Şimdi, biz de aynı şeyi beyan edebiliriz size, Siirt Barosu zaten bunu söyleyebilecek yeteneğe ve beceriye sahiptir ama.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Hayır, ben sordum ve cevap alamadım.
SİİRT BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU ÜYESİ HİCRAN KANDEMİR - Ben anlattım size.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Ben size...
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Arkadaşlar...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Şimdi, Sayın Başkan, niye sunumunun arasına giriyorsunuz?
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Arkadaşlar, müsaade edin.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sonuçta bu soruyu sordunuz mu sordunuz, tamam. Ben de bu sorularıma...
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Size sormadım ama.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Bana sormanız gerekmiyor, ben başka arkadaşlarım da duysun diye anlatıyorum.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Siirt Barosuna soruyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Ya Siirt Barosu da cevaplar ama...
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Tamam bırakın cevaplasın o zaman.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Elma ile armudu karşılaştırmak gibi bir şey yani niye "Bırakın cevaplasın." ben bu Komisyonun üyesiyim; bu bilinmiyorsa bu Komisyonda ve bu Komisyonda tek bir kişi kalkıp da bize İstanbul Sözleşmesi'nden niye çekildiğimizi izah edemiyorsa -tek bir izah olmadı bununla ilgili çünkü- gerçekten ben de bunu izah etmek isterim. 6284 bir tedbir kanunu arkadaşlar, uygulama kanunu yani mahkemelere verilmiş uygulama kanunu. İstanbul Sözleşmesi ise uluslararası ilişkilerden özel sektöre, maddi hukuka, eğitimden medyaya, bütün kamu kurum, kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine görevler yükleyen ve denetim mekanizması olan bir uluslararası sözleşme. Ya, unutuyorsunuz ama bunu siz imzaladınız yani ben imzalamadım, siz iktidardaydınız, siz imzaladınız ve en önemli unsuru denetim mekanizması olması. Yani, şimdi, bu denetimden kaçınıldığını düşünüyorum ben bu sözleşmeden çekilirken, siz başka bir şey düşünebilirsiniz ama ben, size hakaret etmeden, doğru düzgün düşüncemi burada anlatıyorsam siz de buna saygı göstermek zorundasınız. Ben, bunca yıldır, kırk yıldır bu mücadelenin içerisinde olan bir kadın olarak kalkıp da İstanbul Sözleşmesi'nden çekilinmesini hazmedemiyorum, dün buraya gelen yargı mensuplarının yaptıkları sunumları da hazmedemiyorum ve bundan etkilenecek olan ben değilim sadece arkadaşlar, bütün kadınlar bundan etkilenecek. Kalkıp da "Evlilik sözleşmesi dayatılsın, baştan getirilsin." denildiği zaman bundan bütün kadınlar etkilenecek. Bunun için mücadele etmiş, 2002 yılından itibaren "Edinilmiş mallar ortaktır." denilerek bu kanuna geçmiş olan şeyin değiştirilmesini burada Adalet Komisyonu Başkanı öneriyorsa ve ben buna karşı çıkıyorsam buna hep birlikte karşı çıkmalıyız. HDP'li Filiz Kerestecioğlu etkilenecek diye değil, bütün kadınlar etkilenecek diye karşı çıkıyorum.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ona biz de tepkimizi gösterdik.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Aynı şekilde "Biz haksız tahrik uygularız kadın aldatıyorsa." diyen Yargıtay Başkanına da tepkimizi göstermeliyiz, bütün kadınlar olarak göstermeyiz.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Gösterdik, göstermedik değil.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Şimdi, bu Komisyonun adını... Ama, tabii ki şu var İstanbul Sözleşmesi'ni ben de yeterince anlatamıyor olabilirim. Mesela, Feride Acar'ı çağırabiliriz biz buraya, çok güzel anlatır, gerçekten çağrılmasını talep ediyorum. Bu ülke Başkan olarak gönderdi Feride Acar'ı İstanbul Sözleşmesi'ne; ilk Başkandı, en iyi o anlatır, gelsin burada anlatsın eğer bununla ilgili çelişkili düşünceler varsa.
Son olarak, bu Komisyon, Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu değil mi? Şey komisyonu değil, her şeyi ne güzel yapıyoruz komisyonu değil.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Öyle bir iddiamız yok.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Yani, "Bakın, bunları ne güzel yaptık." diye özellikle gelip kamunun anlatacağı bir komisyon değil, bizim eleştireceğimiz ve nelerin yapılmadığını, nelerin eksik olduğunu tespit edeceğimiz bir komisyon. Yapmaya çalışmamız gereken şey de bu ama bunun için herkesin önünde -herkes derken kusura bakmayın yani herkes diye şey yapmıyorum, yanlış anlamayın- tartışmamak için bizim önce kendimizin bir oturup konuşması lazım ya. Bunu diyoruz başından itibaren, bu Komisyon sizin komisyonunuz da değil Sayın Başkan. Yani çok değerli çabalarınız olabilir, çok değerli insanları tanıyor olabilirsiniz, en üst düzey yöneticileri çağırıyor olabilirsiniz, sizin tık, bir telefonunuzla geliyor olabilirler, iyi tamam, ne güzel de, ya biz de bu Komisyon üyeleriyiz ve bu Komisyonu hep birlikte oluşturuyoruz. O nedenle de gerçekten kararları da en azından biraz tartışarak vermeliyiz diye düşünüyorum.
Saygılar sunarım.