KOMİSYON KONUŞMASI

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Hoş geldiniz, sunumlar için teşekkür ediyorum.

Ben, yine konuşmama 2019'da boşanma sürecindeki eşi tarafından 2 çocuğunun gözü önünde 14 kurşunla vurularak öldürülen meslektaşımız Müzeyyen Boylu Issı'yı; yine 2019'da Ordu Cezaevi firarisi tarafından katledilen Ceren Özdemir'i; Mehmet Arzık tarafından tecavüz edilen ve korktuğu için bir süre şikâyetçi olamayan 15 yaşındaki E.Ö'yü anarak başlamak istiyorum.

Her konuşmamda bu vakaları, bu anmaları yapıyorum çünkü bu cinayetlerin, bu katliamların unutulmaması gerektiğini düşünüyorum ve bu vakalardan çok şey öğreneceğimize inanıyorum ve bunu umut ediyorum.

Şimdi, bakın, Müzeyyen Boylu Issı cinayetinde meslektaşımız defalarca tehdit edilmiş ve koruma talep etmişti, 14 kurşunla vurulduğunda koruma altındaydı. Buraya gelen birçok misafir şiddeti alkol bağımlılığı ve eğitimsizlikle özdeşleştirmişti ama Müzeyyen Hanım'ın katili doktordu.

Bir başka olay; katil Özgür Arduç, Ordu Cezaevi firarisi idi, firar ettikten sonra Ceren Özdemir'i katletti. Ordu Cezaevi ortalama 350 kişi ve son yıllarda firar sayısı 126. Buna rağmen, Adalet Bakanlığı cezaevi görevlilerinin firarlarda ihmalinin olmadığına, soruşturmaya gerek olmadığına karar verdi; yetmedi, 126 kişinin de neredeyse hiçbirini yakalayamadı, bu kişiler yok oldu gitti.

Üçüncüsü: Bu Komisyonda bile 15 yaşındaki çocukların istismarına "severek evlenme" diyenler oldu. 15 yaşındaydı E.Ö. tecavüze uğradığında; hamile kaldı, doğurdu, benzer bir zihniyetle mahkeme davayı istismar yerine reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan gördü ve hâkim şikâyeti altı ay içerisinde yapmadığı gerekçesiyle davayı düşürdü.

Şimdi, bu ülkede bunlar olurken İstanbul Sözleşmesi'ni feshetme girişiminde bulunuldu. Sonra bu Komisyonda 15 yaşındaki çocukların istismarının affedilmesiyle ilgili taleplerde bulunuldu ve bunca şikâyet vakası, şiddet vakası varken aile içinde şiddet hâlinde dahi ara buluculuk teklifleriyle gelindi.

Şimdi, bu konularla ilgili sevgili meslektaşlarımın ne düşündüğünü son derece merak ediyorum. Sözleşmeden çıkılma girişiminin hukuka uygunsuzluğu bir yana, uygulamada böyle bir kararın kadınlara ne kazandırıp ne kaybettireceğini düşünüyorsunuz? Size göre sözleşmenin feshedilme amacı neydi mesela?

Bir de bahsediliyor ya "6284'te ne yok da İstanbul Sözleşmesi'nde ne var?" deniliyor. Daha önce 2 kere anlattım, tekrar edeceğim.

Bir kere, öncelikle, şu ısrarlı takip meselesini bir anlatayım; hukukçu olarak anlatacağım, siyasi olarak değil.

Birincisi şu: İstanbul Sözleşmesi'nde ısrarlı takibin iç mevzuatta bir suç olarak düzenlenmesi gerektiği belirtiliyor. 6284'te de Türk Ceza Kanunu'nda da ısrarlı takip fiili suç olarak düzenlenmiyor sevgili arkadaşlar. 6284'te ısrarlı takip koruma tedbiri uygulanması gereken bir şiddet türü olarak düzenleniyor. Yani tekrar ediyorum, vurguluyorum; suç olarak düzenlenmiyor ama suç olması ve bununla yani ısrarlı takiple ilgili ceza verilebilmesi için Türk Ceza Kanunu'nda bunu suç olarak düzenlemek zorundayız ve tekrarlıyorum, İstanbul Sözleşmesi de tam olarak bunu söylüyordu. Mesela 6284'te olmayıp da İstanbul Sözleşmesi'nde olan çok önemli konulardan bir tanesi bu.

Bir başka örnek vereyim, incelenebilir belki yasama uzmanlarımız tarafından. Almanya, 2007 yılında, ısrarlı takip fiilini nitelikli suç olarak düzenlemiş ve failin değil mağdurun değerleri üzerinden düzenlemiş yani mağdurun rahatsız olması, cinsel tedirginlik yaşaması ve benzeri sebepler olduğunda ısrarlı takibi en az on yıl hapis cezasıyla ve artı buna ek olarak para cezasıyla düzenlemiş ama bizde ısrarlı takip, iç mevzuatımızda şu anda ancak diğer suçların niteliği karşılandığında suç oluyor. Mesela, hakaret suçu TCK 125, cinsel taciz suçu 105'inci madde; müessir fiil, yaralama suçu 86'ncı madde, cinsel saldırı ve hatta kasten öldürme ancak bu suçların öncüsü olarak karşımıza çıkabiliyor değerli arkadaşlar ısrarlı takip. Sormuştunuz, dinlerseniz de sevinirim. Bu bilgi böyle, bunu kıymetli buluyorum.

Bir başka fark ne mesela İstanbul Sözleşmesi'nde olup da 6284'te eksik kalan? Birkaç gündür söylüyoruz, aile ara buluculuğu meselesi. Hangi konularda? Kadının şiddet görmesi ve şiddet içerikli boşanmalarda veyahut boşanmalarda aile ara buluculuğunu İstanbul Sözleşmesi yasaklıyordu. Çeşitli sebepleri var bunun. Biz, burada, birkaç gündür aile ara buluculuğunu çok güzel bir şeymiş gibi bize anlatmaya çalışan sunumlar dinliyoruz, bunu katiyen kabul etmiyoruz.

Yine bir başka şey, Sayın Taşcıer de söyledi, Ulusal Veri Bankası meselesi yani İstanbul Sözleşmesi; verilerin, istatistiklerin toplanmasının sistemli bir şekilde yapılmasını, şeffaf bir şekilde sivil toplumla paylaşılmasını, toplumla paylaşılmasını öngörüyordu ama 6284 sadece ŞÖNİM'lere koruyucu ve önleyici tedbir kararlarına ilişkin veri toplama görevi veriyor yani kapsamlı bir veri toplama görevi vermiyor.

Yine bir başka şey "toplumsal cinsiyet eşitliği" kavramı. 6284'te yok, sadece şiddet kavramı üzerinden tanımlıyor. "Toplumsal cinsiyet eşitliği" kavramının ne olduğunu burada defalarca kez anlattım, korkulacak bir şey olmadığını, öcü gibi görülmemesi gerektiğini bir kez daha tekrar ediyorum.

Yine, bu İstanbul Sözleşmesi şiddeti "ev içi şiddet" üzerinden tanımlıyor ama 6284 "aile içi şiddet" kavramını kullanıyor; ikisinin farkını herhâlde anlatmama gerek yok, İstanbul Sözleşmesi daha kapsamlı.

İstanbul Sözleşmesi'nin denetim mekanizması, Sayın Kerestecioğlu bahsetti, çok önemli. Mesela, GREVIO var. Sayın bakanlıklar GREVIO'nun yaptığı raporlara cevap vermek zorundaydı. GREVIO'nun görevi neydi? Uygulamadaki eksiklikleri tespit edip önerilerde bulunuyordu devletlere, gayet tarafsız ve şeffaf bir şekilde yapıyordu. Sayın Feride Acar hocamız da GREVIO'nun Başkanıydı bir dönem. Türkiye Cumhuriyeti devleti göndermişti onu oraya.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Son Başkan kimdi?

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Aşkın. Onu da davet edebilirsiniz bence, hiçbir açıklamasını duymadım İstanbul Sözleşmesiyle ilgili.

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Yok, o da karşı.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Karşı mıymış?

Peki, onu da çağıralım Sayın Başkan, Sayın Feride Acar'ı da çağıralım.

Şimdi GREVIO, uygulamadaki eksiklikleri tespit ederken önerilerde bulunuyordu ama şimdi 6284'le birlikte bu GREVIO'dan da kurtulmuş oluyorsunuz, denetim mekanizmasından kurtulmuş olunuyor.

Yine başka bir şey, 6284 şiddete uğrayan ya da uğrama tehlikesinin içinde olduğunu söyleyen kişi için "Önleme mahiyetinde uzaklaştırma kararı vereceksin." diyor ama İstanbul Sözleşmesi bu tedbir kararlarının, bu önlemlerin nasıl alınacağını daha detaylı bir şekilde anlatıyordu.

Bunlar sadece bir kısmı, keşke dinleseydiniz de sonra bana "Ne farkı var?" diye tekrar tekrar sormasaydınız.

2 no.lu baroyla ilgili devam ediyorum. Hayırlı olsun Gönül Hanım göreviniz. Sizin şahsınızı tenzih ederek birkaç şey söylemek istiyorum. Birincisi, bu çoklu baroya karşıyız, buna girmeyeceğim ama burada birkaç arkadaşım da belirtti Avrupa'nın ve dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosunun bu heyetle birlikte dinlenmesi gerekiyordu, bu kıymetliydi. Sayın Nazan Moroğlu elbette ki gelebilir, uzman olarak kıymetlidir ama baroyla birlikte İstanbul Barosunun burada olmasını beklerdim ben ve 78 baronun İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili ve TÜBAKKOM'un açıklamasını hatırlatmak istiyorum size. Bu baroları ve başkanları saygıyla da selamlıyorum buradan.

Sizin İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili görüşünüz nedir? Bu 78 baroya dâhil olacak mısınız Sayın Başkan? Bir de sunumunuzda 2 tane nokta var, onu söyleyeceğim, demişsiniz ki: "Her ilçede yasal düzenleme yapılarak uzaklaştırma kararı verilen erkekler için belediye ya da bakanlık bünyesinde misafirhane kurulabilir." Şiddet uygulayanları misafir edemeyiz Sayın Başkan, etmemeliyiz. Yanlış anladıysam lütfen düzeltin.

Yine "6284 yeterli." diyorsunuz burada. Dediğim gibi, az önce anlattım, yetersiz kaldığı noktalar çokça var, kazanımlarımızı koruyup ileriye nasıl gidebiliriz ona odaklanmamız gerekiyor diye düşünüyorum.

Bir başka şey, söylem meselesi. Kötü algıyı destekleyen söylemlerden bahsedeceğim, geçen toplantıda da bahsetmiştim. Baro başkanlarımızın ve meslektaşlarımızın karşısında bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Söylemlerimiz değişmedikçe kadına yönelik şiddeti önleyemeyiz.

Birkaç şey daha okuyacağım size: "Hiç mi kadının payı yok bu şiddette?" demiş AKP Kayseri Milletvekili 2021'de. "Kadının annelik kariyerinden başka kariyeri olmamalı." demiş Sağlık Bakanı 2015'te. "Kadının fıtratında kölelik var." demiş AKP milletvekili adayı Uğur Işılak. "Ben sizin bacak aranızı çekip gazeteye bastırsam 'Bunların gerçeği bu.' diye, ahlaksız olurum, değil mi?" demiş 2013'te AKP Tokat Milletvekili Zeyid Aslan.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz, lütfen söylemlerimize dikkat edelim.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bak, bu var ya...

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Lütfen bağlamından koparmayın.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Size de bu anlamda büyük görev düştüğünü düşünüyorum. Kadın milletvekillerimize bu anlamda büyük görev...

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Arkadaşlar...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bu kabul edilemez!

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Bağlamından...

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Nilgün Hanım... Habibe Hanım...

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Cevap verebilirsiniz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Başkanım, bu kabul edilemez ama.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Bu söylemlerin sizi de rahatsız ettiğini çok iyi biliyorum, bunu değiştirmek hepimizin görevi, sizin de bu anlamda çok önemli görevleriniz var, hatırlatmak istedim.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Hayır, hayır, bu olmaz.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Habibe Hanım... Arkadaşlar...

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Ben ne zaman birinin açıklamasını okusam inanılmaz derecede sinirleniyorsunuz, sürekli bana laf atıyorsunuz, yok efendim temiz dil kullanacakmışım. Kullandığım dil benim dilim değil, AKP milletvekillerinin, AKP'lilerin dili.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - CHP'deki tecavüzleri, tacizleri açalım isterseniz?

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Vallahi açalım, altında kalır AK PARTİ o zaman.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - "AK PARTİ kalır..." Onda da biz mi...

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Bakın, söz alın...

Ya, müdahale eder misiniz rica edeceğim ya!

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Arkadaşlar, bakın şu an...

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Arkadaşlar, ben kendi fikirlerimi söylemedim.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - "Altında kalırsınız..."

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Ben sizin de bundan rahatsız olduğunuzu düşünüyorum.

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) - Onda da biz mi kalacağız?

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Arkadaşlar, lütfen notlarınızı alın.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kadına yönelik şiddetle ilgili yapmamız gereken her şeyi kendi içimizde yapıyoruz, söz alabilirsiniz, daha sonra bize cevap verebilirsiniz.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Aysu Hanım, bir saniyenizi alacağım.

Arkadaşlar, her söze söylenecek sözünüz vardır, lütfen notlarınızı alın, sözler bittikten sonra söz talebinizde cevaplarınızı verirsiniz.

Buyurun Sayın Bankoğlu, lütfen toplayın.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Şimdi, bir şey daha var: Gönül Hanım, bir konuda aydınlatma rica edeceğim.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Sayın Bankoğlu, dakikanıza şimdi baktım da inanamadım yani.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Bir dakika daha verir misiniz arkadaşların bana attığı laflardan?

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Yalnız on dördüncü dakikadasınız, sunum yapan baro başkanları kadar.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Peki, yani ne yapalım, zaten burada 4 kişiyiz Sayın Başkan ya, rica edeceğim. Bir kere konuşma veriyorsunuz, daha sonra müzakere vermiyorsunuz, yani iki dakika daha bir şey söyleyeceğim. Sürekli konuşmalarımızı bölüyorsunuz.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Bir dakika lütfen.

Buyurun.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Şimdi, Sevgili Gönül Hanım "İslam Hukuku İnanç ve Değerler Hakları Komisyonu" kuracakmışız galiba ya da kurmuşsunuz. Türk yargısı, dinî referanslardan uzak, çağdaş ve yazılı medeni hukuka dayalı bir hukuk sistemi. İslam hukuku komisyonunun yargı sistemimizdeki uygulamaya nasıl fayda sağlayacağını düşünüyorsunuz? Hangi amaçla kuruldu? Bunu şu yüzden söylüyorum: Bu konu önemli çünkü biz, burada "inanç" ve "değer" gibi referanslarla çocuk istismarının, şiddetin gerekçesi olarak gösterildiğine tanık oluyoruz bazen ve o yüzden tedirginiz. Bu konuda beni aydınlatırsanız çok memnun olurum.

Hepinizi tek tek dinleyeceğim size laf atmadan.

Teşekkür ediyorum.