| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Sinop Barosu Başkanı Hicran Kandemir, İstanbul 2 Nolu Barosu Başkanı Gönül Yıldız, Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkanı Aslı Koçak Arıhan ve Siirt Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Ecehan Polat tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 10 .06.2021 |
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum, hepiniz hoş geldiniz.
Öncelikle, ben de 2019 yılında boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından katledilen Diyarbakır Barosu üyesi Müzeyyen Boylu'yu anarak başlamak istiyorum. Evet, 14 kurşunla, çocuklarının gözü önünde katledildi ve fail mahkemede tahrik indirimi talep etti. "Tahammül edemeyeceğim hakaretler yaptı." diyerek bu tahrik indirimini istedi. Müzeyyen Boylu'dan söz ederek başladım çünkü kendisi bir avukattı, sizin meslektaşınızdı, bizim de mücadele arkadaşımızdı, hem kadın alanında hem de çocuk hakları üzerine çalışmalar yürüten biriydi ve şiddet maalesef her yerde.
Baroların bir gündemi de kendi üyelerine ve stajyerlere yönelik şiddet olmalı. Stajyer kadın avukatlara uygulanan mobbing ve taciz davaları da basına yansıyor. 2020 yılı Ekim ayında staj yapmaya başlayan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4'üncü sınıf öğrencisi Arzu Sena Topuz, stajyeri olduğu ofiste Avukat S.K. tarafından cinsel tacize uğradığını söyledi ve suç duyurusunda bulundu, kamera kayıtlarını istedi ama "Kameralar bozuk." denilerek üzeri kapatıldı. Tabii, barolara düşen ciddi sorumluluklar var bu konuda. Öncelikle kendi iç eğitimlerini yapmak, toplumsal cinsiyete dair eğitimler düzenlemek ve bunların takibini yapmak. Barolardaki yönetimlerdeki kadın üye ve başkanların sayısını artırmak gerekiyor. Tabii, eğitimler yapılıyordur ama bunlar ne kadar sıklıkta yapılıyor, toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde ne kadar eğitim yapılıyor, bu da önemli. Kadına yönelik şiddet vakalarını özellikle takip eden, bunları raporlaştıran ve kamuoyuyla paylaşan mekanizmalar tüm barolarda kurulmalı. Bizler bölgede yapmak istediğimiz bir çalışma için bölge barolarından kadına yönelik şiddete dair verileri istedik ama maalesef birçok barodan bu verilere ulaşamadık, çok sınırlı sayıda bu verilere ulaştık. Bu tarz toplumsal çalışmalar yapmak, toplumu bilgilendirmek ve özellikle kadınları hukuksal hakları konusunda bilgilendirmek önemli bence. Baro Başkanının sunumunda -umarım ben yanlış duymuşumdur- şiddeti uygulayanın cezalandırılması değil, eğitilmesinden bahsetti. Cezasızlık politikası erkeklere cesaret veriyor yani umarım ben yanlış duymuşumdur. Erkekler "Üç beş yıl yatar, çıkarız." zihniyetiyle aslında bu suçları işliyorlar çoğu zaman.
İstanbul Barosunun yaptığı sunumda birkaç yere değineceğim, kimi arkadaşlarımız da kısaca değindi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - 2 No.lu baro.
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Evet 2 No.lu baronun.
Öncelikle sunumunuzda maalesef ki erkek şiddetini yani erkeklerin uyguladığı şiddeti tarifleyen bir veri görmedik. Yeni kurulan bir barosunuz, belki henüz çalışma yürütmediniz, belki elinizde veriler yoktur, kadın komisyonunuz var mı onu da bilmiyorum ama erkek şiddetine dair herhangi bir kavrama rastlamadık. Sunumda, mesele yine getirilip sadece aile içerisinde yaşanıyormuş gibi söylenmiş ama şiddet sadece aile içerisinde yaşanmıyor, kadınlar aile dışında da şiddete maruz kalıyor maalesef, hiç tanımadığımız kişiler tarafından da kimi zaman şiddete maruz kalabiliyoruz. Bu yüzden öncelikle meselenin tanımını doğru koymak gerekiyor.
Yine, cinsiyet farkı gözetmeden şiddetle mücadele etmekten bahsetmişsiniz. Yani "Kadına şiddet uygulanıyor, erkeğe de uygulanıyor." demek istemişsiniz sanırım ama şunu net görmek lazım: Erkek şiddeti fark gözetmeden diğer şiddetlerle birleştirilebilir bir şiddet değil; erkekler, aynı zamanda, cinsiyetlerinden kaynaklı şiddete maruz kalmıyorlar. Kadınlar kimi cinayetleri işlediği zaman da çoğunlukla meşru müdafaa ve öz savunma yaptıkları için yapıyorlar. Nevin Yıldırım örneği var, onu vermek isterim, tahrik indiriminden yararlanmadı ama erkekler bugün tahrik indiriminden yararlanıyor ve sadece soyut söylemlerle bu tahrik indirimlerinden yararlanıyorlar ama bugün kadınlar için delil isteniyor şiddete maruz kaldıkları zaman.
Şimdi, sevgi, saygı, hoş görü gibi değerler elbette önemli ama bunlar tek başına şiddeti önleyecek kavramlar değil, önemli olan toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayabilmek bize göre.
Yine "Aile kurumunu kutsuyoruz." demişsiniz. Evet, değerlidir aile, belki önemlidir fakat bir şeye "kutsal" dediğimiz zaman aslında onu dokunulmaz hâle getirmiş oluyoruz ama bugün, birçok şiddet aile içerisinde yaşanıyor, buna da değinmek gerekiyor.
Şimdi, yasal uzlaştırma alanlara belediyelerden veya bakanlıklardan misafirhane açılması gerektiğini söylemişsiniz. Kadınlar yıllardır sığınmaevi talebinde bulunuyor, buna değinmemişsiniz.
Yine, 100 binin üzerinde nüfusu olan belediyelerde sığınmaevi açılması gerekliliği var ama bugün birçok belediyede sığınmaevi yok. Kadınları koruyalım, kadınlara sığınmaevi açalım; şiddet uygulayan erkeklere değil.
Birkaç soru soracağım. Türkiye'de kaç baroda kadın merkezi var ve bu merkezlerin çalışmaları neler, rapor oluşturuyorlar mı? Barolar kendi bünyesindeki yönetimlerin için hem başkanlık hem üyeleri için kadın sayılarını artırma gibi bir çalışmaları var mı? Barolara kayıtlı erkek avukatlar kadına yönelik şiddet suçu işlediğinde ne gibi yaptırımlarla karşılaşıyor? 2015 yılından bu yana barolara kayıtlı kaç erkek bu suçtan soruşturmaya tabi tutuldu? Baroların kadına yönelik şiddete dair kendilerine gelen verileri raporlaştırması, davaların takibini yapması ve bunun sonuçlarını kamuoyuyla paylaşması için bir çalışma yapılacak mı? Baroların staj eğitim merkezlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri veriliyor mu, verilmiyorsa neden verilmiyor?
Teşekkürler.