KOMİSYON KONUŞMASI

ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın barolarımız, Komisyonumuza hoş geldiniz.

Sayın Metin Feyzioğlu, sunumunuzda bir örnek verdiniz, İtalya-Türkiye karşılaştırması yaptınız, rafa kaldırılan ceza maddelerinden bahsettiniz, 232'ye Meclisimizin işlerlik kazandırması gerektiğini belirttiniz ve devam ettiniz, cezaların artırılmasının da çare olmadığını, olsa idi bir günde halledebileceğimiz şeklinde bir ifadede bulundunuz. Bu noktada, siz uygulayıcılar olarak kadına, çocuğa yönelik şiddet ve istismara ya da tecavüze yönelik yasalarımızda belirtilen, öngörülen cezai şartları, cezaları yeterli görüyor musunuz? Uygulamanın içinde olarak mağdur ve ailelerinin ya da kamu vicdanının rahatladığını düşünüyor musunuz?

Yine sunumunuzda çözümün sistemin topyekûn çalışmasına bağlı olduğunu belirttiniz. "Sistem" derken kastettikleriniz nelerdi? Sistemin aksayan yönleri nelerdir? Hangi durumda halka kopuyor, somut bir örnek verebilir misiniz?

Yine mağdurlardan bahsediyoruz ama faillerin de avukatları yine maalesef sizlersiniz herkesin savunulma hakkı olduğunu düşünürsek. Onların bu durumdaki pişmanlıkları ne durumda? Yani pişman olanlar ile pişman olmayanlar arasında ne kadar bir yüzdelik fark var?

Yine mağdurların onlarca yazılı dilekçesine rağmen hizmet kusuru işleyenler yüzünden istenmeyen olayların yaşandığını belirttiniz, Bu kurumların karşılıklı topu birbirlerine attıklarını, kendilerini "Ben gereğini yaptım." şeklinde dilekçelerle savunduklarını beyan ettiniz. İlgili kurumlarda hizmet kusuruna yönelik herhangi bir yaptırım var mı? Barolar bu noktada, takip aşamasında neler yapmaktadır yani sonuna kadar "Siz haksızdınız." şeklinde gidebilmekteler mi?

Yine ben sunumları için İstanbul 2 Nolu Baro Başkanımız Gönül Yıldız Hanım'a teşekkür ediyorum; çözüm odaklıydı, sunumunda somut örnekler sunuyorlardı.

Ecehan Hanım'a bir sorum olacak benim, Siirt'ten gelen arkadaşımıza. Sunumunuzda bize yine 9'uncu maddede bir şey belirtmişsiniz, demişsiniz ki belirttiğiniz üzere: Bağımsız kadın örgütlerinin herhangi bir baskı altında kalmadan mevcudiyetini devam ettirdikleri siyasi atmosfere geri dönülmesi ve kapatılan kadın derneklerinin yaşadıkları mağduriyetlerin giderilerek tekrar açılması gerektiğini, başlangıçta da OHAL'le ilgili uygulamaya bir an önce son verilmesi gerektiğini belirtmiştiniz. Ben de bu noktada size şunu sormak istiyorum: "Dernekler ancak kendi genel kurullarının alacağı kararla veya mahkeme kararıyla fesih edilebilir, OHAL hükümleri saklıdır." denilir ama ben bu noktada soracağım: OHAL'le ilgili kaç tane dernek kapatıldı? Bunların, kapatılan bu derneklerin isimleri nelerdir, kapatılma gerekçeleri nelerdi? Detaylı bir şekilde istiyorum inşallah.

Yine, beyan etmek istediğim şu var: Aslı Hanım'a veya Hicran Hanım'a da içten sunumları için teşekkür ediyorum. Biz, burada, her bakış açısını, sizlerin uygulayıcılar olarak bakış açılarınızı görmek bizleri burada ziyadesiyle memnun ediyor, hem o tarafı bu tarafı hepsini detaylı bir şekilde görelim istiyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisine bir ara söz geldi. Ben şunu söylüyorum: Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak "Kadın annedir, kadın vatandır, kadın ülkedir, kadın gelecektir, kadın gelecek nesillerin teminatıdır." diyen bir lidere sahibiz. Burada, bakarsanız bahsedilen annedir, vatandır, gelecek nesillerdir. Bu kelimelerin anlamlarına bakarsanız bunlar için biz ölürüz de öldürürüz de. Bunlar bizim vazgeçilmezlerimizdir yani kadın bizim vazgeçilmezimizdir, ona bir fiske vurmayı düşüneni dahi kabul edemeyiz. Partimiz içerisinde herhangi bir şekilde yanlışı olan olursa gerekli ceza verilir; artı, bu konunun da kökten çözülmesi için parti liderimiz defaatle kaç kere söylemiştir grup toplantılarında: "İdamsa idam, hadımsa hadım." Bunu söyleyebilecek yüreğe biz sahibiz diyor, Komisyonumuzu ve siz değerli katılımcıları saygıyla selamlıyorum.