| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 16 .03.2015 |
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakana açıklamalarını yaparken, bizi bilgilendirme ve somut neler söylemesi, beklentilerimiz noktasında neler söylemesi gerektiğini de aslında söylemiştik, kaç tane tesis var, ne var, ne diye. Ama Sayın Bakanın üslubunda şöyle bir şey görüyorum. Üslubu şu: Bazen bize bir sıyga çekiyor, "Siz bilmiyorsunuz, yabancı yatırımcıyı bu ülkeye getirmek için biz şunu yapıyoruz." diyor, bazen de diyor ki: "Aslında biz size bu bilgileri vermeliydik, belki bilgisizliğiniz oralardan geliyor." Burada da böyle ayrı bir şey çekiyor ve mağduru oynayarak da diyor ki: "Biz çok çalışıyoruz, gece gündüz yatmıyoruz, biz Bakanlık olarak böyle bir çalışma içerisindeyiz."
Sayın Bakanım, ben sizden bunları beklemiyorum, polemiğe de girmek istemiyorum, ben çok somut şeyler istiyorum sizden, somut konuşmak istiyorum. "Enerji politikalarında biz yüzde 11 büyüttük." diyorsunuz, dünyanın büyütmesiyle... Biz, burada, muhalefet partileri olarak, dünyadaki enerjinin önemini bilen, bu ülkede enerji yatırımının olması gerektiğine inanan, ama bu yatırımlar yapılırken kamunun ağırlığını unutmayan, dünya piyasalarıyla rekabet edebilen bir sanayi sektörünün oluşması için enerji yatırımlarında dışa bağımlılığı en aza indirmeye çalışan, yenilenebilir ve yerli kaynaklara önem veren politikaların ne olduğunu çok iyi biliyoruz Sayın Bakan, ama sizin bunu yapmadığınızı da biliyoruz. Sizin büyüttüğünüz enerji, doğal gaz getirip termik santrallerle, yüzde 55, yüzde 60 elektriğinizi oradan temin ediyorsunuz. Tümüyle Rusya'ya, dışa bağımlı hâle gelmişsiniz, bir de şimdi nükleer santral veriyorsunuz, bundan sonra da kalkıp bize "Ben çok önemli çalışmalar yapıyorum, ama siz anlamıyorsunuz, tabii ki size birazcık anlatayım." tarzında, lütfen ders verir konumda konuşmaktan daha çok, birbirimizi... Sekiz yıldır ben bu Komisyondayım, Türkiye'deki enerji politikalarındaki konuşmaları hep beraber yaptık, yapmaya da devam edelim.
Biz çok somut gerekçeler söylüyoruz. Bize, askerî bölge tanımlaması ile güvenlik bölgeleri tanımlamasını net olarak açıklamadınız. Dediniz ki: "Biz Akkuyu nükleer santralini güvenli bölge ilan ettik, çakışıyor birbirine, askerî bölge yok burada." Nasıl yok ya, o zaman niye değiştiriyorsunuz? Bu askerî yasak bölgeler tanımını nasıl değiştiriyorsunuz? Niye açıklamıyorsunuz bunu? Güvenlikle ilgili yok diyorsunuz, ondan sonra da diyorsunuz ki askerî yasak bölgelerle ilgili hiçbir şeye dokunmuyoruz.
Şimdi, bu Meclis şunu yapacak: Hem yatırımcının önünü açacak hem yerli yenilenebilir enerji kaynaklarını hem enerji çeşitliliğinde diğer kaynakları yapacak, ama düzgün yapacak, ülke menfaatlerine yapacak, daha iyi olması için hep beraber adım atarak yapacağız.
Ben, İzmir milletvekiliyim, ben İzmir'de PETKİM'in de, TÜPRAŞ'ın da, diğer kurumların da yatırım yapmasına hiç karşı değilim, hiç insanları böyle töhmet altında bırakmayın. Biz yatırım yapılmasının hiç karşısında değiliz, ama yatırım yapılırken bu ülke menfaatlerine, bu ülkenin geleceğine, bu ülkenin ulusal çıkarlarına dikkat etmek ve özen göstermek bizim birinci görevimiz, sizin de birinci göreviniz ve biz, eğer bu kaygılarımızı, kuşkularımızı, şüphelerimizi size soruyorsak, siz bakanlık koltuğunda otururken, ben "Nezaketen, lütfederseniz" dedim ama vermek zorundasınız Sayın Bakan. Bu Komisyona sorduğumuz sorulara cevap vermek ve bu yasal düzenlemeler yapılırken hangi ihtiyaçtan doğduğunu net olarak açıklamak zorundasınız, öyle üstü kapalı tanımlamalarla bu iş olmaz, bize daha samimi, daha net söyleyeceksiniz. 46 bölgeye itiraz var. 46 bölgeye itiraz olabilir, itiraz olması insanların demokratik, hukuk devletinde en doğal haklarıdır, itiraz olmasından şikâyet etmek yerine, itirazı en asgariye indirecek yatırım ortamını oluşturmak bir iktidarın görevidir. İtirazdan şikâyet eden bir iktidar olmaz. İktidar, itirazları en asgariye indirip, hukuk devleti içerisinde bu itirazları en aza indirip, işin içinde yatırımcının önünü açabilen olmalıdır. İtiraz edenleri niye şey yapıyorsunuz?
EPDK'ya...
BAŞKAN - Sayın Susam, ben yanlış anlamadıysam, Sayın Bakanım "Yatırımın hepsine itiraz var." dedi. Değil mi Sayın Bakanım?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Olabilir, o zaman siz kendinizi de sorgulayacaksınız, neden bu kadar itiraz oluyor? Yani itiraz edenler vatan haini mi bu ülkede? Soruyorum size, itiraz edenler vatan haini mi bu ülkede?
BAŞKAN - Yok, öyle bir şey yok.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Ne alakası var?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Nereden çıkıyor? Ne alakası var?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Değil, itiraz hakkı olabilir.
BAŞKAN - Yatırım yapan vatan haini mi?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - İtiraz edecektir, itirazları eğer doğru değilse, yasalardan geri dönecektir, itirazları doğru değilse bunun karşılığında mahkemeler geri çevirecektir, kamuoyu ona destek vermeyecektir. Yani bu ülkede itiraz edilmeyi, itirazı ortadan kaldıran bir anlayışımız olabilir mi? Olabilir, itiraz edilecektir. Yani siz, şimdi, Akkuyu nükleer santralle ilgili olarak insanların itirazını boş mu görüyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, beraber gittik. Şimdi, burada diyorsunuz ki "Kıyı dolacak, yerleştiremedik santrali Akkuyu'da, dolgu yapacağız, bu noktada yatırım şey yapacaksınız."
Biz, orada, Akkuyu nükleer santralini yapacak şirketi gidip yerinde gördüğümüzde, bu yatırımlarla ilgili olarak anlattıkları nükleerin sıkıntıları, riski konusunda herkesin kafası net mi? Bizim kafamız net değil. Biz, Akkuyu'da nükleer santralin bu yapılanmasıyla, bu şekliyle hem fisibıl olmadığını hem Rusya'ya bağımlılığımızı artırdığını, doğal gazda, petrolde, nükleerde tümüyle dışa bağımlılığımızı artırdığını, artı çevre ve insan kaynakları açısından sıkıntıları olduğunu, milletlerarası anlaşmaların içerisinde atıkların bertarafı dâhil, onun fiyatı dâhil birçok şeye itirazımız var. Bu itirazlarımız çok net, bu itirazlarımız açık ve şeffaf, kamuoyuyla paylaşıyoruz, söylüyoruz. "Teknolojiyi getirmiyorlar, teknoloji yok bu işte." diyoruz. Tüm bunları söylediğimiz için, biz, şimdi, itiraz eden, eleştiren olarak bu görüşlerimizi söylemeyecek miyiz? Bunlar ülke menfaatine olduğuna inandığımız net, temiz görüşlerimizdir. Bu konuda bilim adamları dâhil, birçok kişi de bu görüşlerimize katılıyor, uluslararası tartışmalarda da bu var. Yani sizin yaptıklarınız tartışılmaz ve her şeyiyle doğru şeyler değil ki. Onun için bunları konuşacağız ve tartışacağız. Neden bunları konuşup, tartışmıyoruz arkadaşlar? Bunların tartışılması ve yararların bulunması bizim, hepimizin görevi bu komisyonlarda.
Bakın, bu toplantıyla ilgili olarak şunu söyledik: "Bu Parlamento dönem sonuna gelmiştir, bu kararları almayı öbür Parlamentoya bırakın." dedik, bunu da dinlemediniz, "Çok acil ihtiyaçları var." dediniz. Ben şunu söylüyorum: Tartıştığımız konular, ülkenin bundan sonraki geleceğiyle ilgili çok önemli konulardır. Akkuyu'ya kurulacak bir nükleer santralin vebalini, getireceği sıkıntıyı, sorunu ve benzerlerini hep beraber çekeceğiz. Bu ülke iyi konuşmak zorundadır, iyi tartışmak zorundadır. Biz, bunları konuşmayacağız, tartışmayacağız da böyle bir torba yasada tak tak tak değişiklik yaparak geçivereceğiz. Soruyoruz: Hangi rafineriler yapılacaktır? PETKİM'le, TÜPRAŞ'la SOCAR'ın yapacağı yatırımlar dışında hangi yatırımlar vardır mesela bu şeyle ilgili? Diyorsunuz ki: "Çanakkale tarafında vardır." Hangi yatırımlardır, hangi ihtiyaçtan doğmuştur? Bunları burada söylemek gerekmiyor mu Sayın Bakan? Bunları sorduğumuz zaman böyle üstü kapalı, gizemli, hatta biraz bizi konulara vâkıf görmeyen bir tarzda laf söylemek yerine sorduğumuz somut sorulara net cevaplar istiyoruz. Hangi yatırımcıların engeli var? Biz yatırımcının engelini, sadece yatırımcı değil, ülke genelinde, ülkenin umumi çıkarlarına eğer yararlıysa kaldırmada hiç tereddüt etmedik. Bugüne kadar bu Sanayi Komisyonunda onlarca yasa çıkardık ve o yasalarda hep yatırımcının önünü açmak için katkı koyduk, destek koyduk ama bir şey de yok. Siz bir yanlış yapmışsınız, yanlış yola girmişsiniz, orada yatırımcı mağdur olmuş, bunu tüketiciye yapıyorsunuz. İşte, söylediğim olay o. Dicle Elektrikte siz kayıp kaçak oranını koymuşsunuz, ihaleye girmiş, ihaleye girdikten sonra Dicle Elektrik "Beceremiyorum." diyor, siz orada o işi PKK'ya yıkmak yerine, özelleştirme politikalarınızda girdiğiniz açmaza yıkacaksınız. PKK bu ülkede yeni bir olay değil ki. Siz elektrik özelleştirmesini yapmadan önce oralarda sorun yok muydu? Orada PKK yok muydu? Oralarda elektrik ödemelerinde sıkıntı yok muydu? Bilmiyor muydunuz? Bunlar yok muydu? Vardı.
Ama bakın size söyleyeyim: Sizin burada cevap vermeniz gereken olaylardan bir tanesi şudur: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin, elektrik kesildiğinde, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi sizin özelleştirdiğiniz firmanın önünü kepçelerle kazıp, ondan sonra oturup uzlaşma sağlamanın hangi koşullarda olduğunu bu kamuoyu bilmeli. Yani oraya taviz verip de vatandaşın elektriğini -80 lira- ödemediği, aç kapa yapıp ödettirdiğinizin bir hesabı bu kamuoyuna verilmeli. Milyonlarca lira bazıları ödemezken tüketicinin sırtına 33 milyar liralık bir yük geliyorsa bunun hesabı verilmeli. Bu hesaplar sorulmadan, konuşulmadan kalkıp yüksek perdeden konuşmamızın anlamı yok.
Hep beraber, samimiyetle biz bir şey söylüyoruz. İkna edersiniz, etmeye çalışırsınız, çalışmazsınız. "Gücümüz var, Parlamentoda çoğunluğumuz var, oylarız geçeriz." dersiniz, bunu da yapabilirsiniz ama yarın bu ülkenin bu konularda, siz de, diğerleri de, hep beraber bu Komisyonun üyeleri de vicdani olarak da ülkenin geleceği açısından da hesap vermek zorundayız. Parlamentodan karar çıkarken oy kullanmış insanlar bunun sorumluluğunu üstlenmiş durumdadır. Onun için, biz bunları soracağız, siz de bize üst perdeden olmadan dostça... Bakın, sekiz yıllık süremizin sonuna geliyoruz, beraberce bu Komisyon çalışmalarını yaptık. Siz de bize net cevaplarınızı vereceksiniz; biz tatmin olursak oluruz, olmazsak da ondan sonra siz kararınızı uygularsınız ama bize yanıt vermek durumundasınız Sayın Bakan.
Teşekkür ederim.