| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, AA Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Özhan, Demirören Haber Ajansı Genel Müdürü Celal Korkut, İhlas Haber Ajansı Ankara Haber Müdürü Bayazıt Cebeci ve ANKA Haber Ajansı Haber Editörü Sinan Tartanoğlu'nun yaptıkları sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 16 .06.2021 |
ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli misafirlerimiz, Komisyonumuza hoş geldiniz.
Ben de arkadaşlarımızın değinmediği farklı bir konuya değinmek istiyorum. Hep kuşaklar karşılaştırılır ya, biz çocukken çok az çizgi film çıkardı televizyonda ve belirli saatlerdeydi, o anda sokakta hiç çocuk kalmazdı ve hepimiz televizyon başında aynı çizgi filmleri, masum çizgi filmleri izlerdik. Ama işte çoklu kanallar çıktı; yirmi dört saat sadece çizgi film yayınlayan kanalların olması bizim için hayal ötesiydi ama bizim çocuklarımız bunları yaşıyor.
Sayın Başkanım, sübliminal mesajlar, kişinin bilinçaltına gönderilen gizli mesajlardır; başka bir objenin içine normal insan algısı limitlerinin altında işaret ya da mesajların saklanması suretiyle fark edilmeden insanların bilinçaltına yönlendirilen mesajlardır. Hayatımızın birçok kesiminde bizler sübliminal mesajlarla karşılaşıyoruz. Sübliminal mesajlar görsel ya da işitsel olabilir. "25. kare tekniği" olarak bilinen teknikle özellikle çocuklarımızın -toplumda herkes için yapılıyor ama- zihinlerine cinsel temalı sözler, resimler, duygu bazında korku ve cesaretsizlik aşılayan figürler, tek göz sembolleri, Yahudilik sembolleri, üçgen prizmalar, şeytana tapma ritüellerinde kullanılan semboller, satanizm sembolleri, bunların hepsi çizgi filmlerle verilebilmektedir; sonraki dönemlerde ise, bilinçaltına saklanan bu mesajlar davranışlarımızı şekillendirmektedir. Bir görüntü 30 milisaniyeden daha az miktarda gösterildiğinde biz bunu görmüyoruz ama bilincimize alınıyor; bilince çıkmadan verilen bu mesajlarla eşik altı uyaran olarak insanların bir şeyi öğrenebilmesi ya da bir konu hakkında bilgi edinmesi sağlanabilmekte, kişinin yorumlaması değiştirilmektedir. Göremediğimiz ve bilincimiz açıkken algılama yapamadığımız bir şeyi reddetme şansımız da bulunmuyor çünkü biz haberdar değiliz ama bilinçaltımıza bu mesajlar veriliyor. İşitsel olarak ise 20 ila 20 bin Hertz arasındaki sesleri kulağımız alıyor; bunun altındaki ve üstündeki eşikteki sesleri biz bilinçaltımıza yazıyoruz. Son dönemlerde, yaklaşık bir on yıl öncesinde bir müzik vardı ve bu müziği dinleyen gençlerde intihar vakaları yaşanıyordu dünya üzerinde, sübliminal mesajların verilmesinden kaynaklanıyordu.
Şimdi, bunu ben daha önce KİT Komisyonunda TRT'yle birlikte geldiğinizde de özellikle dile getirmiştim, bazı çizgi film kanalları sırf şiddet üzerine yayınlar yapmakta. Çocuklarımız sadece argolu, küfürlü ya da masum karakterli olmayan, insan desen insana benzemeyen, hayvan desen hayvana benzemeyen figürlerle ve değişik bir hayal dünyasının içerisinde yönlendirilmekteler. Mesela, bir örnek çizdim, resmim de çok güzel değil ama, Luna'nın Bilim Dünyası -2013 doğumlu bir evladım olunca ben de uzun süre çizgi film izlemek zorunda kaldım onunla; çizgi filmlere de bayağı bir... - diye Brezilya yapımı bir çizgi film vardı; orada, Luna, bilimsel deneyler yapıyor, en sonunda sunumu anlatıyor, arkasında çitler var, çitlerdeki görüntü şuydu: Arkada haç işaretleri. Çit, normalde kare çittir ama çitin arkasında haç işaretleri vardı; benim dikkatimi orada çekmişti.
Rusya Basın Bakanlığı bu tekniği kullanan yani sübliminal mesajlarla yayın yapan yayın organlarının lisanslarını iptal etmekte bildiğim kadarıyla, birçok ülkede de sübliminal mesajlara yönelik ağır yaptırımlar söz konusu. Ülkemizde ise 15 Şubat 2011 tarihinde kabul edilen 6112 sayılı RTÜK Kanunu'nun 9'uncu maddesiyle, sadece ticari iletişimde bilinçaltı mesajlarının kullanılması yasaklanmıştır, başka alanlarda bu tür mesajların kullanılması yasak değildir. RTÜK, sübliminal mesajlarda özellikle cinsel objeler, çocuklara yönelik ya da kadına yönelik şiddetle ilgili herhangi bir çalışma yapıyor mu?
Şimdi, medya okuryazarlığından bahsettiniz. Bence aynı şeyde sosyal medya okuryazarlığı dersi de verilmesi lazım çünkü Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bununla da ilgili bir çalışma yaptık. Medya okuryazarlığı... Evet, siz RTÜK olarak medyaya denetimi bir nebze etkin olarak sağlıyorsunuz ama sosyal medya çığırından çıktı. Sosyal medyada, özellikle küçük çocukların ellerine aldığı zaman YouTube denilen kanaldan milyonlarca videosunu izledikleri, küfür, argo, şiddet, her türlü şeyi yapan -ben sosyal medya maymunları diyorum- fenomen adı altında çocuklarımızın bilinçaltına farklı farklı şeyler aşılayan bu insanlara yönelik çalışmalarınız olacak mı? Mesela, bir sosyal medya fenomeni kura çektiriyordu. Bir deniz kıyısına gidiyor, elinde tombala şeklinde bir kâğıt, 2 erkek çocuğuna diyor ki: "Tombaladan çıkanı yaparsanız size ellişer lira para vereceğim." ve 10 yaşındaki 2 erkek çocuğunu sosyal medya fenomeni öpüştürüyordu, "Erkek erkeği öpüşmek" diyordu. Bakın, bunlar cinsel suçtur. Sosyal medya fenomenliği adı altındaki -ne olursa olsun- bu insanlara yönelik bir baskı ve denetim mekanizması olması gerektiğini düşünüyorum. Artı, bu sosyal medya üzerinden her türlü ahlaksızlığı kanal üzerinden, canlı yayınlarla vesaire, o. TikTok denilen kanallar... Artık bunlar çığırından çıkıyor. Hani, çocuklarımıza şanslı diyorduk ya, tamamen şanssız bir nesil geliyor.
Yine, ben, temizlik, yemek, gelin kaynana programları adı altında gündüz kuşağında yayınlanan ve tamamen kurgu sataşmalarla Türk kadınının zekâ seviyesiyle dalga geçen yayınların da bir denetimden geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Nimetle dalga geçen, hiçbir şeyi beğenmeyen, yapılan emeğe saygı göstermeyen, Türk kadınına da bu tarzda kötü alışkanlıkları verme niyetinde olan bu programların da bir denetim altından geçmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yine, bizler fakir oluruz, fukara oluruz, zengin oluruz, hiçbir zaman için bir başkasının evinin eşyasıyla dalga geçmeyiz. İşte, Gelin Evi, bilmem ne, değişik değişik programlarla herkesin maddi gücüne göre alınmış olan ev eşyalarına varıncaya kadar dalga geçen programlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bunlarla ilgili de bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Yine, tarihî dizilerde de tarihe sadık kalınması gerçekliğinin de kontrolünü yapıyor musunuz? Özellikle tacizler... Ben de çok takip ediyorum ve çok seviyorum. Bunlara da sadık kalınması gerektiğini düşünüyorum.
İnşallah süremi verimli kullanmışımdır.
Herkesi saygıyla selamlıyorum.